Şair'in Kaleminden Ud’un Mızrabına, Şark'ın Hazin Sesleri: Mehmed Âkif Ersoy, Şerif Muhiddin Targan (original) (raw)

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Üsküp Rifâî Âsitânesi Şeyhi Sa'deddîn Sırrî Efendi'nin Mûsikî Yönü ve Bestelenmiş Eserleri Musical Aspect of Sheikh of Skpoje Asitane Sa'deddîn Sırrî and his Composed Lyrics Safiye Şeyda ERDAŞ a

ÜSKÜP RİFÂÎ ÂSİTÂNESİ ŞEYHİ SA’DEDDÎN SIRRÎ EFENDİ’NİN MÛSİKÎ YÖNÜ VE BESTELENMİŞ ESERLERİ, 2020

Özet Üsküp Rifâî Âsitânesi postnişinlerinden Sa'deddîn Sırrî Efendi edebiyat ve mûsikîye meraklı, zamanında cereyan eden hâdiselere duyarlı bir zâttır. Eğitim konusunda gayretlidir. Bir devrin bitişine ve başka bir devrin başlangıcına şahitlik eden bir ömür sürmüştür. Daha özele inecek olunursa, denebilir ki, herhangi bir dergâh şeyhi değil, bir âsitâne şeyhi olarak mûsikî konusunda gösterdiği gayretler, tekke mûsikîsinde İstanbul ve Üsküp arasında bir köprü olmuştur. Kadîm tekke kültürünü sonraki nesillere aktarmaya çalışmış, icrâ edilen eserleri tashih ettirmiş ve bu hususta İstanbul tekke ve dergâhlarındaki icrâ ile birlik içinde olmaya çabalamış, yeni besteler yaptırarak bu birikime katkıda bulunmuştur. Bu çalışmada Sa'deddîn Sırrî Efendi'nin üzerinde daha önce pek durulmamış mûsikî yönü ele alınmıştır. Hayatı hakkında kısaca bilgi verildikten sonra mûsikîye dair yazıları Latin harflerine aktarılmış; böylece onun mûsikîye dair görüş ve icralarının bir bütün olarak ele alınması hedeflenmiştir. Daha sonra mûsikîye dair faaliyetleri ve Manisa'daki mûsikî muallimliği üzerinde durulmuştur. Sa'deddîn Sırrî Efendi'nin mûsikîye dair hatıratlarına değindiğimiz bu kısım, 20. yüzyılın başında Rumeli tekkelerindeki mûsikî ve bunların İstanbul dergâhları ile irtibatını göstermektedir. Ayrıca o dönemde basılı olan mûsikî kitaplarının Rumeli'ndeki varlığı hakkında fikir vermektedir. Sırrî Efendi'nin Manisa'daki muallimliği ise dönemin mûsikî eğitimine dair ipuçları sunmaktadır. Çalışmamızın son kısmında 1956 yılında Türkiye'ye göç eden Üsküp Rifâî Âsitânesi'nin 6. şeyhi Mustafa Haznedar Baba ve oğlu Râik Haznedar vesilesi ile günümüze kadar ulaşmış, Rıfat Çalışkan'ın icrâsından tarafımızca notaya aktarılmış ilahilerin notaları sunulmuştur. Bu ilahilerin günümüze ulaşmasını sağlayan silsiledeki kişiler göz önüne getirildiğinde, söz konusu eserlerin geçmişi neredeyse yüzyıl öncesine kadar uzanmakta ve o dönemin Rumeli'sinin tekke mûsikîsine biraz olsun ışık tutmaktadır. Çalışmamızda güftesi Sa'deddîn Sırrî Efendi'ye ait yeni bestelere de yer verdik. Bunlardan biri güftesinin kime ait olduğu belirtilmemiş bir Cüneyt Kosal bestesidir. Yaptığımız araştırmalar sonucu güftenin Sa'deddîn Sırrî Efendi'ye ait olduğu tespit edilmiştir. Diğeri ise M. Hakan Alvan'ın 2018 yılında bestelediği güftesi Sırrî Efendi'ye ait bir ilahidir. Güftesi ve bestesinin kime ait olduğu bilinmeyen, fakat Sırrî Efendi'nin kendi yazısı içerisinde yer verdiği bir ilahi de dönemin mûsikîsine örnek olarak kayıtlara geçmesi için bu çalışmaya eklenmiştir. Böylece 20. yüzyıl başında Üsküp Rifâî Âsitânesi'de şeyhlik yapmış Sa'deddîn Sırrî Efendi'nin mûsikîye dair görüşleri ve mûsikîmizde Sa'deddîn Sırrî güfteli eserler toplu bir şekilde dikkatlere sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Sa'deddîn Sırrî, mûsikî, Rifâî, tekke mûsikîsi, Üsküp.

Dünden Bugüne Şarkın Hüzünlü Şehri Kudüs-ü Şerif

2018

Dunden bugune sarkin ve garbin onemli bir sehri olan Kudus yuzyillarca barisin sembolu ve uc semavi dinin merkezi olarak tarihe gecmistir. Ancak ondokuzuncu yuzyildan baslayarak son uc asirdan beri Kudus huzunle anilir hale gelmistir. Oncelikle bu guzel sehrin tarihine bir goz atmak icap eder. Kudus gecmisten gunumuze dek Turk tarihi ve edebiyatinda cok onemli bir yer isgal edegelmistir. Pek cok Turk dusunur, yazar ve sair Kudus hakkinda muhakkak bir seyler yazmistir. Canlari ve silahlariyla Kudus’u savunanlarin yaninda kalemleriyle de Kudus’u savunan sair ve edipler her zaman var olmustur ve var olacaktir. Kudus yazmakla tukenecek bir sehir degildir. Şair ve yazarlarin hayallerini kamcilayan adeta bir ask sehridir. Bu makalede Kudus’un gecmisi irdelenirken gelecegine isik tutucu gozlemlere yer verilmistir. Kudus’e yapilan seyahatle uc semavi dinin mensuplari ve ozellikle Muslumanlar icin bugun Kudus’un ne ifade ettigi degerlendirilmistir. Kudus isgalden kurtuldugunda uc semavi dini...

Kuramdan İcraya Müziğin İntikal Aracı: Ud'un Dünü ve Bugünü

Ud'un icranın dışında kullanımı konusu çağlara, zamanın ruhuna, toplumsal ve tarihsel koşullara göre değişen süreçlerin ele alınmasıyla değerlendirildiğinde müziksel olarak anlamı daha da güçlenecektir. Her dönem sanat alanının aktörleri icracı-besteci, eğitimci olarak adlandırılmakta, yüzyıllar değiştikçe bir yenilikle, bir üslup değişmesiyle estetik bir tasarımla bilgilerini aktarmaktadırlar. Tarihsel bileşenler farklı coğrafyalarda da olsa ortak ses yaratılarını muhafaza ederler. Kuramı icrayla bütünleştirip kendi müziksel ve kültürel değerlerini ud üzerinden açıklamaya, anlamlandırmaya çalışan sanat üreticileri bu yolla birikimlerini yansıtmışlardır. Orta Asya'da, Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da ve Osmanlı İmparatorluğu'nda yüzlerce yıldır kullanılan kadim sazların en önemlileri arasında yer alan ud, yazılı kaynakların üretiminin başladığı zaman dilimi itibariyle tarih sahnesinde kendini var etmektedir. Ud'un dünü ve bugünü hakkında betimleyici tarihsel yöntemle ele alınan bu çalışmada, udun bilinen en eski dönemden günümüze kadar olan süreci incelenerek sazın geçirdiği müziksel evrim tespit edilmiştir. Bunun kültürel ve kuramsal yansımaları tartışılarak kuramdan icraya bu sazın müziğin intikal aracı olarak kullanılmasında kimlerin öncü olarak ortaya çıktığı, hangi kitapların içerisinde udun yer aldığı ve süreklilik göstererek kendini nasıl ifade ettiği araştırılmıştır. The musical meaning of the instrument " oud " will be strengthened when the subject of the oud performance is evaluated through processes changing by eras, the spirit of time, and social and historical conditions. In each period, the actors of the art area are referred to as performer-composers, educators and as the centuries change, they transfer their knowledge with a reform, with a stylistic change and with a new aesthetic design. They keep the creations of common sound even if the historical components belong to different geographies. The producers of art who integrate theory to performance to explain their own musical and cultural values through the instrument " oud " reflect their experiences. The oud, as one of the most important ancient instruments used in Central Asia, the Middle East, North Africa and the Ottoman Empire for hundreds of years, made its appearance in historical scene when the production of written sources started. In this study which deals with the past and current use of the oud through descriptive and historical methods, the musical evolution of the instrument has been pursued by examining the musical process from its earliest period known to the present. It also gives an opportunity to get a general perspective about the past and present day of the oud as well as the key issues from theory to performance, how it was used as tool of succession and who were the pioneers in this and in which books the oud took place and how it showed self-expression and permanence.

Sultan III. Murâd Dönemi Osmanli Şark Seferleri’ni İhtiva Eden İki Manzum Tarih: Âsafî’nin Şecâat-Nâme’si Ve Harîmî’nin Gonca-i Bâğ-ı Murâd’ı

2020

Turk edebiyatinin manzum ve mensur urunleri icerisinde tarih konulu eserler onemli bir yer tutar. Konusunu tarihten alan edebi urunlerimizin muhim bir kismini da Musluman Turk toplumundaki gaza ruhunu yansitan savas konulu eserler olusturmaktadir. Genel turu icerisinde gazaname, fetihname, zafername, sefername gibi adlarla karsimiza cikan savas konulu eserler icin genellikle gazavatname toplu bir tur adi olarak kullanilmistir. Edebiyatimizda konusunu tarihimizden alan ilk gazavatname orneklerine 15. yuzyildan itibaren rastlanmaktadir. 16. yuzyilla birlikte sayilari oldukca artan gazavatname turundeki eserler, yuzyilin sonlarinda Osmanli tahtinda bulunan Sultan III. Murad’in saltanat yillarinda da artisini surdurmustur. Sultan III. Murad’in saltanat yillarinda gerceklesen Osmanli Şark (Kafkasya) Seferleri, tarihi ve siyasi oldugu kadar edebi acidan da oldukca onemlidir. Osmanli Şark cografyasinda 1578 yilinda baslayip 1590 yilina dek suren fetihler, Osmanlinin hâkimiyet alanini genis...

Süleymaniye Kütüphanesi Ali Nihat Tarlan Koleksiyonu 80/5 numarada kayıtlı bir şiir mecmuası: Mecmû'a-i Eş'âr ve Fevâ'id (52a-128b) (İnceleme-Metin)

Hacettepe Üniversitesi, 2014

The manuscript subjected to our thesis is a poetry mecmua, named as Mecmû'a-i Eş'âr ve Fevâ'id, which is presented at Süleymaniye Library, at Collection of Ali Nihat Tarlan, numbered 80/5. After the presentation of the mecmua, an analyze has been prepared about the whole mecmua and the transcripted text of the pages between 52a-128b has been written in our work. The poems in the mecmua are read by comparing them with the divans of the poet if it has been published and the differences are remarked in the footnotes. While analyzing the mecmua, a table which shows the poems and the poets existing in the text has been prepared and we evaluated the mecmua by graphics made by these data. The compiler of the mecmua and compiling time is unknown. In the light of information about composing time of the poems, it's predicted that mecmua was compiled in 18 th century. The compiler of the mecmua couldn't be identified, although there are two couplets belonging to the compiler, because there are no pseudonyms in the couplets. There are 1004 poems composed in different verse types and and they are composed by more than-including unidentified ones-179 poets. Almost half of these poems are odes. Nâbî is the poet who has the most poems in the mecmua. There are short stories in some pages other than the poems. Some poets have been identified in the mecmua, who don't exist in the collections of biographies. There are some poems in the mecmua, which don't exist in any other resources. The analyzed mecmua is so remarkable with its systematic layout.