Şevahid-ün Nübüvve (original) (raw)

Vahiy ve Nübüvvet

Sistematik Kelam, 2019

Allah vergisi nübüvvet ve vahiy birbirinden ayrılmayan bir bütünün parça-ları gibidir. Nübüvvetsiz vahiy, vahiysiz nübüvvet olamaz. Nübüvvet, doğrudandoğruya vahye dayanır. Bu bakımdan Allah’ın peygamberlerine vahyetmesi nü-büvvet inancının ispatı için de bir delildir. Bu nedenle Yahudilik, Hıristiyanlıkve İslam gibi ilahi dinlerde Allah, ahiret, melek, cin ve şeytan vb. görülmeyenvarlıklara inanmak kadar, Allah’ın gönderdiği peygamberlere (nübüvvet) inan-mak da önemli bir yer tutar. Çünkü nübüvvet, ilahi dinlerin diğer beşerî dinler-den farkını ortaya koyan ayırt edici bir özelliktir. Zira din, insanın yaratıcısıylaolan münasebetinin benimsenmesiyle başlar ki Allah ile insanlar arasında bumünasebeti kuran yegâne müessese nübüvvettir. Nübüvveti bu kadar önemlikılan bir diğer husus da dinin temel inanç, ibadet ve ahlak esaslarının bilinipkabul edilmesinin sadece bu müessese vasıtasıyla mümkün olmasıdır. Çünküinsan aklı, bu temel hususları idrak etmeye yeterli değildir. Aklın bu acizliğinedeniyle Allah, insanlara yüklediği sorumlulukları, emir ve yasaklarını bildir-mek için merhameti gereği peygamber göndermiştir. Bu bakımdan din ve dinîhayatın nübüvvet ile başladığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla dinin yeryüzündekurumsallaşması nübüvvet ile gerçekleşmiştir. Kur’an’da, bütün peygamberlereinanmak iman esasları arasında sayılmıştır .

Karşılaştırmalı Olarak İhvan-ı Safâ ve İsmâilîler'de Nübüvvet ve Vahiy

Ikhwān al-Ṣafā is the name of the community that lived in Basra in the tenth century and came together for philosophical, religious, scientific and political purposes. We have very little information about this community, which conducts its activities in secret. Ikhwān al-Ṣafā who left us only a number of encyclopedic treatises, did not explicitly mention themselves in these epistles, and preferred to keep both their identities and activities secret. Due to this privacy policy they created, this community has been associated with many sects throughout history and it has been claimed that they reflect the views of those sects. This identity confidentiality, which has occupied both eastern and western researchers for many years, is still not clear. Based on their discourses in the treatises and a few historical data, they are called Nusairiyya, Durziyya, Ismāʿīliyya etc. What the researchers generally associate with the sects is the possibility of their belonging to the Ismāʿīliyya sect. Our study aims to reveal the discourses and data on the relationship of the two groups and to compare the two groups in terms of thought. Since a comparison to be made in every aspect will exceed the scope of the master's study, only the views of prophethood and revelation were compared and similarities and common aspects were revealed.

SÜHEYL Ü NEV-BAHÂR ÜZERİNE DÜZELTMELER

14. yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi eserlerinden olan Süheyl ü Nev-bahâr mesnevisi, Hoca Mesûd ve yeğeni İzzeddin Ahmed tarafından Farsçadan Türkçeye tercüme edilmiştir. Eser, Türk edebiyatında yazılmış beşerî aşk konulu ilk mesnevi olması bakımından önemlidir. Ayrıca bu eserin aynı yüzyılda yazılmış mesnevilere göre sade bir Türkçeyle yazılmış olması ona ayrı bir değer kazandırmıştır.

KAVÂİD-İ FIKHİYYE BAĞLAMINDA SUYÛTİ’NİN EL-EŞBÂH VE’N-NEZÂİR İSİMLİ ESER

Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022

Fıkıh ilminin olgunlaşmasıyla birlikte fıkhî miras, farklı bakış açılarıyla incelenmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak da kavâid, fürûk, eşbâh ve'n-nezâir, tahrîcü'l-fürû 'ale'l-usûl, nevâzil, vâkıat gibi konuları ele alış tarzı, amaç ve işlevleri hem muhtevâ yönünden hem de teknik açıdan birbirinden farklı yazım türleri ortaya çıkmış ve zamanla kavâid düşüncesini ele alan zengin bir literatür meydana gelmiştir. Ortaya çıkan bu alt edebî türler, fıkıh ilminin dinamik yapısına işaret etmekle beraber, hükümlere ulaşmada büyük bir kolaylık sağlayarak fıkıh ilminin ilkesel yönünü göstermesi açısından büyük bir önemi haiz olduğu söylenebilir. Fer'î meseleler arasındaki benzerlik ve farklılıkları konu edinen eşbâh ve'n-nezâir ilmi de bu yazım türlerinden biridir. Fıkıh ilmi açısından Şâfiî fakihlerin öncülüğünde ortaya çıktığı bilinen "el-Eşbâh ve'n-Nezâir" isimli çalışmalar, kavâid düşüncesine yeni bir boyut kazandırarak fıkıh ilminin gelişimine katkı sunmuştur. Kavâid düşüncesine kazandırılan bu boyutun sınırlarını göstermesi açısından Celâleddin es-Suyuti'nin (v. 849-911/1445-1505) kaleme aldığı el-Eşbâh ve'n-nezâir isimli eserinin incelenmesi, son derece önemlidir. Bu çalışmada fıkıh ilmi açısından el-Eşbâh ve'n-nezâir geleneği hakkında özet bilgilere yer verilip Suyuti'nin eseri teknik ve muhteva açısından incelenecektir. Ardından Suyuti'nin eserinin kavâid düşüncesinde edindiği konum hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Kur'an-ı Kerim'de Nübüvvete Ait Kavramlar

2017

Kur'an-i Kerim'de peygamberler ile ilgili pek cok kavram gecmektedir. Bu kavramlar peygamberlerin sifatlari ve gorevleri ile ilgilidir. Peygamberleri secen ve gorevlendiren Yuce Allah'tir. Peygamberlik Islam inancinin temel esaslarindandir. Gorev alanlarinin neler oldugu bu kavramlar baglaminda ortaya konmustur. Peygamberler, Allah-insan iliskisinin merkezinde yer alir. Vahyin yasanmasi/ornegi ve tebligi gorevini yurutur. Kur'an-i Kerim'de gecen Peygamberlerler ile ilgili kavramlar dogru ve saglikli bir peygamber anlayisi icin onemlidir.

Nüvisî ve 'Şehrengiz-i İstanbul'u

Özet Klasik Türk edebiyatı, nazım türleri bakımından oldukça zengindir. Şehrengizler bu nazım türlerinin çeşitliliği içerisinde oldukça önemli bir yer tutarlar. Bu çalışmada, önce eski Türk edebiyatı türlerinden şehrengizlerin tanımı yapılmaya çalışılmış; daha sonra şimdiye kadar bir şehrengizi olduğu bilinmeyen, kendisinin sadece birkaç beytinden başka manzumesine rast-lanmayan şair Nüvîsî ile onun 166 beyitten oluşan mesnevi tarzında yazılmış İstanbul Şehrengizi tespit edilerek bilim âleminin istifadesine sunulmuştur. • Anahtar Kelimeler Şehrengiz, Nüvîsî, Şehrengîz-i İstanbul, 16. yüzyıl, mesnevi • Abstract Classical Turkish literature is opulent in terms of verse form and meters. Şehrengiz occupies a considerably substantial place amidst these verse forms and meters. In this study, the primary concern has been the definition of şehrengiz and Nuvisi the poet, who had never been known to have any other work than a few couplets. The rest of the study reveals fort he first time that Nuvisi actually wrote a Şehrengiz for İstanbul (Şehrengiz-i İstanbul) in the form of mathnavi that comprises 166 couplets. •

Şerif el-Murtazâ’nın Nübüvvet Anlayışı

Amasya İlahiyat Dergisi, 2021

İntihal / Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.

Konyalı Mehmed Vehbi Efendi’nin Nübüvvet Anlayışı

Konyalı Mehmed Vehbi Efendi’nin Nübüvvet Anlayışı, 2023

Konyalı Mehmed Vehbi Efendi Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyetin ilk dönemlerine şahitlik etmiş, medreselerde hocalık yapmış önemli bir fikir ve siyaset adamıdır. Tefsir, Hadis ve Kelâm gibi İslami ilimlere ait birçok alanda eserler veren Mehmed Vehbi Efendi’nin böyle bir geçiş döneminde yaşamış olması ile hayatının bir bölümünde siyasetle ilgilenip mebusluk yapması onun İslami konulardaki düşüncelerini önemli hale getirmektedir. Mehmed Vehbi Efendi’nin yaşadığı dönem pozitivizm ve materyalizm gibi akımların İslam dinine karşı saldırılarının yoğun olduğu bir dönemdir. Bu makalede Mehmed Vehbi Efendi’nin Kelâm ilminin bir konusu olan Nübüvvet meselesindeki görüşleri ele alınmış, konuyu nasıl savunduğu dile getirilmiş ve diğer âlimlerden farklı veya benzer görüşleri ortaya konulmuştur. Çalışma yapılırken yazarın kendi yazdığı eserlerden ve fikirlerinden hareketle betimsel ve bulgusal araştırma tekniğinden faydalanılmış, doküman analizi yapılmıştır. Ayrıca savunduğu fikirlerinden hareketle onun gelenekçi ve modernistlik arasında hangi çizgide olduğunun ortaya çıkarılması bu çalışmada amaç edinilmiş; bu bağlamda Mehmed Vehbi Efendi’nin geleneksel İslam anlayışında bir âlim olduğu ve Mâtürîdî akâidini savunan bir müellif olduğu tespitine varılmıştır.