Marife.2002_1. TASAVVUF-HADİS İLİŞKİSİ KONUSUNDA ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA Tasavvuf Kültüründe Hadis, Mehmet Eren (original) (raw)

Marife.2004_2. MUHADDİSLERİN HADİS İLMİNDEKİ DERECELERİ VE MEŞHUR HADİS ÂLİMLERİNE DAİR İKİ ÖNEMLİ KAYNAK

Muhaddisler için Hadis ilmindeki derecelerine göre baz@ lâkaplar kullan@lm@<t@r. Bunlar@ <u <ekilde s@ralayabiliriz: Müsnid, muhaddis, müfîd, hâf z, emîrü'l-mü'minîn fi'lhadîs. Son devirlerde huccet ve hâkim de bunlara dahil edilmi<tir. Ancak huccet, ta'dîl lâf@zlar@ndan olup, h@fz ve rivâyet lâkaplar@ndan deAildir. Hâkim ise, kad@l@k görevinde bulunanlar için kullan@l@r. O halde, bu ikisinin, hadisçilerin lâkaplar@ aras@na kat@lmas@ doAru olmayacakt@r. 1 Ebû âme'nin (665/1266), Hadis ilimlerini ana hatlar@yla; F khu'l-hadis ilmi, 2snâd ve ricâl ilmi ve Rivâyet tariklerini ço altarak âlî isnâdlara sahip olma <eklinde üçlü taksime tâbi tutmas@na bak@larak, bunlardan ilk ikisinde söz sahibi olanlar için muhaddis ve hâf z, ilk ikisinden birinde söz sahibi olmayan için müsnid ve râvî, bazen de mecâzen muhaddis @st@lah@n@n kullan@lacaA@ söylenmi<tir. Hadis Usûlü'nü (Ist@lah lmi'ni) iyi bilen ve onu ders olarak okutup öArenciye faydal@ olabilen ki<iye ulûmu'l-hadîs âlimi denilir, hiç bir zaman muhaddis denilmez. Ebû âme'nin sayd@A@ üç ilimde de söz sahibi olan ki<i ise, kâmil bir fakîh-muhaddis kabul edilir. 2 Bunlar@n yan@nda bir de, sâhibü hadîs veya min ashâbi'l-hadîs terimi vard@r. Hadis ilminde belli bir birikimi olan ve hadisleri delil olarak kullan@p onlarla amel edenler için, muhaddis yerine bu iki terimin kullan@ld@A@n@ görmekteyiz. Hadis talebesi için de, yatlubü'l-hadîs veya yektübü'l-hadîs denilmektedir. Hü<eym b. Be<îr (183/799) "hadis ezberlemeyen ashâb-hadisten deAildir", Ebû Bekr b. Ebî eybe (235/849) de "imlâ * Yrd.Doç.Dr. Selçuk Üniversitesi lahiyat Fakültesi. meren11@hotmail.com 1 Abdülfettâh Ebû 3udde, Ümerâü'l-mü'minîn fi'l-hadîs (Cevâbü'l-Hâf@z el-Münzirî 'an es'ile fi'l-cerh ve'tta'dîl'in sonunda, Halep 1411) s. 103. 2 Sehâvî, emsüddîn Muhammed b. Abdirrahmân, el-Cevâhir ve'd-dürer fî tercemeti eyhi'l-slâm bn Hacer (Kâhire 1406/1986) I, 22-25. Yahyâ b. Ma'în muhaddisi tarif ederken <öyle der: "Muhaddis <u dört haslete muhtaçt@r; ilim tahsîli ile me<hur olmak, bidatten uzak durmak, doAru sözlü olmak ve büyük günahlardan birini i<lememek. Kimde bu hasletler varsa, o muhaddistir." (Sehâvî, a.g.e. I, 27)

Tasavvufun Kaynağı Olarak Hadis

Özet Tasavvufî hayat ve düşüncenin Kur'an'dan sonra ikinci kaynağı hadisler olmuştur. Hatta tasavvufun şekillenmesinde hadislerin ve diğer rivayetlerin Kur'an'dan geri kalmayacak şekilde rol aldığı ifade edilebilir. Bu tür hadisler sûfîlerin birçok anlayış, düşünce ve fikirlerinin temel taşı olmuşlardır. Ayrıca tasavvuf ehlinin başlangıçtan beri hadis ilmiyle meşgul olmaları, ilk sûfîlerin ekserisinin muhaddis olması ve eserlerinde pek çok hadisin yer alması kaçınılmaz biçimde tasavvufla hadis arasında yakın bir ilişki ve kaynak olma durumunu meydana getirmiştir. Makale konuyu pek çok boyutuyla ele alıp incelemektedir. Abstract Sufism is the second source of life and thought after the Qur'ān. In fact, it can be said that the ahādīth and other narratives played a role in shaping sūfism as much as Qur'ān did. Ahādīth have been the cornerstone of many sūfis' various ideas and thoughts. In addition, the fact that the sūfis had engaged in the knowledge of hadīth since the beginning, and the majority of them had been traditionalists, and that there are many ahādīth in their works leads to the inevitable close relationship between sūfis and hadīth literature. This article deals with the subject in many dimensions.

Marife.2017_2. Ahmed el-Alavî, Tasavvufun Hakikati, çev. İbrahim Doğu, İstanbul İnsan Yayınları, Aralık, 2005 - Sami Bayrakcı

Tasavvuf ilmi, ilimler tasnifinde yerini almaya başladığı günden bu yana muarızlarının zaman zaman çok sert, kimi zaman haddi aşan ve mesnetsiz eleştirilerinin muhatabı olmuş, yüzyıllar boyunca devam eden tartışma ve polemiklere konu olmuştur. Tasavvufa ve tasavvufi geleneğe getirilen bu eleştirilere müntesip ve muhipleri tarafından usulünce cevaplar verilmiş, konuyla ilgili pekçok eser ve makale kaleme alınmıştır. Bu eserlerin maksadı, kimi zaman tasavvufu savunmak olduğu gibi, kimi zaman da tasavvuf ilminin umdelerini, ilkelerini, hakikatlerini ve hedefini ortaya koymak olmuştur.

Hacı Bektaş Veli’nin Tasavvuf Düşüncesinde Marifet ve Arifler

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2022

Hacı Bektaş Veli, Anadolu’nun dinî ve tasavvufî düşüncesinin oluşumunda önemli etkileri olan bir isimdir. Onun tasavvuf anlayışını ve misyonunu anlamak Türk İslam düşüncesini tahlil etmek bakımından önem arz eder. Marifet anlayışı ise onun tasavvuf düşüncesinin temelini oluşturur. Bu çalışmada, Hacı Bektaş Veli’nin tasavvuf düşüncesinde marifete giden yolda şeriata bağlılık vurgusu, şeriatın hayata geçirilmesiyle birlikte elde edilen tarikat ve marifet makamları üzerinde durulmakta, ardından marifete ulaşmada bir vasıta olarak kalp ve marifete ulaşmış bir sınıf olan ariflerden bahsedilmektedir. Böylece Hacı Bektaş Veli’nin epistemolojisinde marifetin yeri ve önemi tespit edilerek onun, bağlı olduğu tasavvufî gelenek ile karşılaştırılma imkânı bulunmuştur. Tasavvufta akıl ve nakille elde edilen bilgiden daha kıymetli olan marifet, Hacı Bektaş Veli’nin tasavvuf düşüncesi ve bu kapsamdaki bilgi anlayışının anahtar kavramıdır. Hacı Bektaş Veli, tasavvufî eğitim sistemini dört kapı kırk makam anlayışı doğrultusunda kurgulamıştır. Şeriat kapısı ile tasavvufî ilerlemesine başlayan mürid, tarikat kapısının ardından marifet makamlarına ulaşır. Böylece bir taraftan nefsini terbiye ederken diğer taraftan da ruhunu tasfiye ederek gayb âleminin önündeki perdeleri aralama imkânı bulur. İşte bu süreçte tasavvuf yoluna giden mürid, âbid, zâhid, arif ve muhib olma vasıflarını elde eder. Bunlardan arif, marifetullaha ulaşma yönünde kat ettiği mesafe itibariyle âbid ve zâhidlerin önüne geçmiş bir konumda olur. Hacı Bektaş sufilerin genel kanaatine uygun olarak Allah’ın insanları ancak kendisini tanımaları için yarattığı görüşündedir. Bu gayeye ulaşma yönüyle arifler tıpkı zâhidler ve âbidlerden üstün oldukları gibi âlimlerden de üstündürler. Diğer bir deyişle marifetullah ilmi, akıl vasıtasıyla elde edilen bilgilerden üstündür. Marifete ulaşmak ise ancak Allah’ın istediği doğrultuda bir yaşantıya sahip olmaktan geçer. Bu bağlamda şeriatın hayata aktarılmasıyla şekillenen marifet anlayışından hareketle Hacı Bektaş’ın, sünni tasavvuf geleneğinin Anadolu’daki bir temsilcisi olduğunu söylemek mümkündür.

Medeniyet İnşasında Tasavvufun Rolü

AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018

Medeniyet en etkili ve güçlü beşerî faaliyet alanıdır. İnsan hayatıyla ilgili her şey medeniyet oluşumuna müspet veya menfi etki eder. Din ve dini kurumlar geçmişten günümüze medeniyet inşasında özel öneme sahip olagelmiştir. Bundan ötürü bazı medeniyetler dinlere nispet edilir. İslam medeniyeti de bunlardan biridir. İslam medeniyetinin inşasında İslam ilimlerinden her birinin özel etkisinden bahsedilebilir. Tarihî durum göz önünde bulundurulduğunda bunlar içinde en etkilisinin tasavvuf olduğu söylenebilir. Bu çalışmada önce medeniyetin ne olduğu ve belli başlı unsurları daha sonra ise tasavvufun medeniyete katkı potansiyeli üzerinde durulmuştur.