Turkish Studies OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ AKDEMİK MOTİVASYONLARI İLE MATEMATİK ÖĞRETİMİNE İLİŞKİN ÖZYETERLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ (original) (raw)
Related papers
Özet Bu araştırma matematik, fen bilgisi ve sınıf öğretmeni adaylarının matematiksel okuryazarlığa ilişkin öz-yeterlik inanç düzeylerinin ortaya koyulması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada öğretmen adaylarının matematiksel okuryazarlığa ilişkin okuryazarlık düzeylerinin öğrenim görmekte oldukları öğretmenlik alanları, sınıf düzeyleri ve cinsiyet açısından değişimi incelenmiştir. Bu amaçla, toplam 571 öğretmen adayına Matematiksel Okuryazarlık hakkında Öz-Yeterlik Ölçeği uygulanmıştır.
Bu araştırmada, matematik öğretmen adaylarının epistemolojik inançları ile öğrenme ve öğretim stilleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalındaki II. III. ve IV. sınıfta öğrenim gören toplam 374 öğretmen adayı üzerinde yapılmıştır. Araştırmada, öğretmen adaylarının epistemolojik inançlarını belirlemek için Schommer (1990)’in geliştirdiği, Deryakulu ve Büyüköztürk (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Epistemolojik İnanç Ölçeği”; öğrenme stillerini belirlenmek için Grasha-Reichmann (1974) tarafından hazırlanan, Sarıtaş ve Süral (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Grasha-Reichmann Öğrenme Stili Ölçeği” ve öğretim stillerinin belirlenmesinde Grasha (1994) tarafından hazırlanan, Sarıtaş ve Süral (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlaması yapılan “Grasha Öğretme Stili Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde; istatistiksel teknik olarak betimsel istatistikler, t testi ve tek yönlü varyans analizi (Anova), Scheffe Testi, korelasyon ve regrasyon analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler analiz edildiğinde şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: Öğretmen adaylarının öğrenmenin çabaya bağlı inanç boyutunda daha çok gelişmiş düzeyde inanca sahipken, diğer boyutlarda ise az gelişmiş düzeyde inanca sahip oldukları bulunmuştur. Öğretmen adaylarının en fazla tercih ettikleri öğrenme stili “bağımsız”, en az tercih ettikleri öğrenme stili ise “çekingen” öğrenme stilidir. Öğretmen adaylarının en fazla tercih ettikleri öğretim stili grubu 3. Grup (Kolaylaştırıcı/Kişisel Model/Uzman) iken, en az tercih ettikleri öğretim stili grubu ise 2. grup (Kişisel Model/Uzman/Otoriter) olduğu tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının epistemolojik inanç düzeylerinin baskın öğrenme stili tercihlerine bağlı olarak değiştiğine dair bir bulguya ulaşılmamıştır. Öğretmen adayların öğretim stili tercihleriyle epistemolojik inanç alt boyutlarından öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna inanç ve tek doğruya olan inanç alt boyutlarında anlamlı bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. Öğretmen adayların öğrenme stilleri ile öğretim stili tercihleri arasında anlamlı bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının epistemolojik inançları cinsiyet değişkenine göre incelendiğinde, tüm alt boyutlarda kızlar lehine anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Sınıf düzeyleri açısından incelendiğinde öğrenmenin çabaya ve yeteneğe bağlı olduğuna inanç boyutlarında gruplar arasında anlamlı farklılık bulunurken, tek bir doğrunun var olduğuna inanç boyutunda anlamlı bir fark bulunmamıştır. Öğretmen adaylarının mezun oldukları lise türlerinin epistemolojik inanç alt boyutları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermediği tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının öğrenme stilleri cinsiyet, sınıf düzeyi ve mezun olunan lise türü değişkenlerine göre incelendiğinde anlamlı bir ilişkinin olmadığı tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının öğretim stilleri; cinsiyete bağlı olarak anlamlı bir farklılık gösterirken, sınıf düzeyi ve mezun olunan lise türü değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermediği tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Epistemolojik İnanç, Öğrenme Stili, Öğretim Stili. ABSTRACT In this research, it was aimed to examine the relationship between pre-service mathematics teacher’s epistemological beliefs and their learning and teaching styles. This research was carried out by using survey method. The research was carried out by a total of 374 II, III and IV grades pre-service mathematics teachers at the Department of Primary Mathematics Education in Necmettin Erbakan University Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education. In this research, “Epistemological Beliefs Scale”, developed by Schommer (1990) and adapted to Turkish by Deryakulu and Büyüköztürk (2002), was used in order to determine the epistemological beliefs of pre-service teachers; “Grasha-Reichmann Learning Style Inventory”, prepared by Grasha-Reichmann (1974) and adapted to Turkish by Sarıtaş and Süral (2010), was used in order to determine learning styles, and “Grasha Teaching Style Inventory”, prepared by Grasha (1994) and adapted to Turkish by Sarıtaş and Güral (2010), was used in order to determine teaching styles. The collected data analysed by descriptive and inferential statistical techniques, as t-test, one-way analysis of variance (ANOVA), Scheffe’s test, correlation and regression. The following results were obtained by the study: The pre-service teachers believe that “learning depends on effort”; one of the sub-dimensions of epistemological belief, is strong, while their beliefs in other dimensions are weak. The most preferred learning style is the “independent" style, while the least preferred learning style is the "avoidant" learning style. The most preferred teaching style is “Group 3 (Facilitator/ Personal Model/Expert)”, while the least preferred teaching style group is “Group 2 (Personal Model/Expert/Formal Authority)”. No statistically significant evidence has been found between epistemological belief levels and learning style preferences. It has been determined that there is an appreciable relation between the sub-dimensions of epistemological belief; “learning depends on ability” and “one single truth” with teaching style preferences. A relation has been determined between the learning and the teaching style preferences. When epistemological beliefs of pre-service teachers were examined according to gender variable, a significant difference in favor of girls has been determined in all dimensions. There is a significant difference between groups at grade levels in the beliefs that “learning depends on ability and effort”. There is no significant difference in an other dimension, that is the presence of “one single truth”. There was no statistically significant difference in epistemological belief sub-dimensions when compared with their high school types. No statistically significant relation was found when learning styles of pre-service teachers were analyzed in terms of variables of gender, grade level and high school types. There is a statistically significant differences of pre-service teachers’ teaching style preferences when compared with gender but there is no statistically significant differences when compared with grade levels and high school types. Key Words: Epistemological beliefs, Learning style, Teaching style.
MATEMATİK ÖĞRETMENLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
INVESTIGATION OF THE ORGANIZATIONAL COMMITMENT AND BURNOUT LEVELS OF MATHEMATICS TEACHERS ABSTRACT The aim of this study is to determine the levels of organizational commitment and burnout of mathematics teachers and to describe the relationships between these. The Survey model was used in the study and within the scope of the research, all mathematics teachers working in the city center were reached. Within this scope, 168 mathematics teachers answered the related scales in the data collection process. Organizational Commitment Scale and Maslach Burnout Inventory were used in the study as the data collection tool. The data were analyzed in SPSS package program. In determining the levels of organizational commitment and burnout, arithmetic mean and standard deviation values were included in the study and; to determine the relationships between the level of organizational commitment and burnout, simple and multiple regression values were included in the study. According to the research results, the perception level of Emotional Commitment, continuance Commitment and Normative Commitment dimensions, which are sub dimensions of Mathematics teachers organizational commitment, turned out to be "neutral". The perception of mathematics teachers in the Emotional Burnout, Desensitization and Personal success which were sub-dimensions of the burnout level, were turned out to be "neutral". When the relationship between burnout perceptions and organizational commitment of mathematics teachers was assessed using the simple regression statistics technique, a correlation between burnout perceptions and organizational commitment was observed. According to this relationship, as the organizational commitment of mathematics teachers increases, burnout levels decrease. As mathematics is considered more difficult than other teaching subjects, the organizational commitment and burnout level of mathematics teachers gain importance. In this regard, in the research, suggestions were made to increase the organizational commitment of mathematics teachers and to reduce burnout levels.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ MÜZİK EĞİTİMİ DERSLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Öz Okul öncesi eğitimin çocukların tüm gelişim alanlarını kapsayacak şekilde düzenlenmesi ve uygulanması iyi yetişmiş, donanımlı okul öncesi öğretmenlerinin varlığı ile mümkündür. Okul öncesi dönemde, tüm gelişim alanlarını desteklemesi bakımından amaçları ve hedefleri çocukların müziksel gelişim özelliklerine göre belirlenmiş müzik eğitimi verilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bunun gerçekleşebilmesi ise kapsamlı, dengeli, çocukların müziksel gelişim özelliklerini gözeten bir eğitim programı ve bu programı yürütebilecek düzeyde müzik donanımına sahip okul öncesi öğretmenleri ile mümkündür. Okul öncesi öğretmen adaylarının, lisans düzeyinde almış oldukları müzik eğitimi sonucunda müziksel açıdan ne ölçüde yeterli olarak yetiştirildikleri, kendilerini ne ölçüde yeterli gördükleri ve algıladıkları önem taşımaktadır. Buradan hareketle bu çalışmada okul öncesi öğretmen adaylarının, lisans eğitimlerinin üçüncü yılında iki yarıyıl boyunca aldıkları Müzik Eğitimi I ve Müzik Eğitimi II derslerine yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma, tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiş betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı son sınıfında öğrenim gören 210 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Şehriban (2013) tarafından geliştirilen, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış ve güvenirlik katsayısı α= 0.90 olarak bulunmuş likert tipi anket kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda toplanan veriler SPSS programı kullanılarak analiz edilmiş, frekans ve yüzde değerler ile madde aritmetik ortalamaları kullanılarak yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi, Müzik Eğitimi, Öğretmen Adayları. Abstract Organization and application of preschool education to encompass all developmental areas in children is possible with well-trained and well-equipped preschool teachers. In the preschool period providing music education determined according to the aims and targets of musical development 1 Bu çalışma, Pamukkale Üniversitesi 1. Uluslararası Sanat Eğitimi Sempozyumunda sözlü bildiri olarak sunulmuştur. 2 Prof., Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, gokay@mehmetakif.edu.tr
MATEMATİK ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÖĞRENME ETKİNLİĞİ KAVRAMINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Matematik Öğretmeni Adaylarının Öğrenme Etkinliği Kavramına İlişkin Görüşler, 2023
Bu araştırmanın amacı, öğretmen adaylarının matematik öğretiminde yararlanılabilecek "etkinlikler" kavramına ilişkin görüş ve perspektiflerini betimlemektir. Özel durum çalışması niteliğindeki bu çalışma bir devlet üniversitesinin matematik öğretmenliği programında öğrenim gören ve daha önce "Matematik Öğretiminde Etkinlik Geliştirme" adlı seçmeli dersi alan 30 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve katılımcıların etkinlik kavramına ilişkin görüş ve perspektiflerini yansıtabilecekleri dört adet açık uçlu sorudan oluşan bir görüş formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Sonuç olarak, öğretmen adaylarının nitelikli bir etkinliğin özelliklerine, sınıflandırılmasına, matematik öğretimine katkısına ve etkinlik kullanımının olumsuz yönlerine değinerek öğrenme etkinliğine ilişkin genel bir çerçeve çizebildikleri görülmüştür. Bu kapsamda, matematik öğretmen adaylarının öğrenme etkinlikleri hakkındaki görüş ve perspektiflerinin yeterli düzeyde olduğu söylenebilir.
Bilgi, teknoloji, eğitim gibi alanlarda meydana gelen gelişmeler yetişen bireylerin eleştirel düşünceye sahip, özgüvenli, öz eleştiri yapabilen, yaratıcı, aktif, üretken bireyler olmasını hedeflemektedir. Bu hedefler doğrultusunda eğitim sistemimizde yapılandırmacı yaklaşım benimsenmiştir. Yapılandırmacı eğitim anlayışı, öğrenenin aktif, öğretenin ise pasif olduğu, öğrenen merkezli bir eğitim anlayışını desteklemektedir. Bu yaklaşımda öğrenen, bilgiyi ezberlemek yerine bilgiyi yapılandırır. Böylelikle bilginin kalıcılığı ve kullanılabilirliği artar. Otantiklik ve eleştirel düşünme kavramları da yapılandırmacı eğitim anlayışının yapıtaşlarındandır. Eğitim alanında yapılandırmacı yaklaşımın uygulanabilirliğinin artması eğitim ortamlarının yaklaşıma göre düzenlenmesi, öğretmenler ve yetişen öğretmen adaylarının yaklaşımı benimsemesinden geçmektedir. Bu hedefler ve bilgiler ışığında çalışmanın amacı öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ve otantiklik düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Keşfedici korelasyonel araştırma modelinde olan çalışmanın örneklemi kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenimlerini sürdüren 3. ve 4. sınıf öğretmen adayları olarak belirlenmiştir. Örneklem dâhilinde Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretmen adaylarından, 200 öğretmen adayına ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ve otantiklik düzeyleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur.