Marife.2005_3. FAHRUDDİN RÂZÎ’NİN SÜNNÎ EŞ‘ARÎ KELÂMINA YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLER / FAKHR AL-DIN AL RAZI'S CRITIQUES UPON THE SUNNITE ASH'ARITE KALAM, Veysel KAYA (original) (raw)

Marife.2005_3. XVI. YÜZYIL OSMANLISINDA BİR EHL-İ SÜNNET MÜDAFİİ: BİRGİVÎ MEHMED EFENDİ / AN AHL SUNNA DEFENDER IN SIXTEENTH-CENTURY OTTOMAN: BIRGIWI MEHMED EFENDI, Dr. Huriye MARTI

Being considered as the golden age of Ottomans, the 16th century accommodates the regression seeds in itself with the political, economical, social and religious problems occurred especially in its second half. Birgiwi Mehmed Efendi had a distinct position among the people who were anxious and tried to produce solutions about the disintegrations met at every field of the social life. Having been educated in classical Ottoman education system and having taught for years as a member of this system, Mehmed Efendi stated that the lifestyle going away from the principles stipulated by Kuran and Sunna, and the religious insensitivity increasing every day took place at the base of these problems. Ending this degeneration would only be possible by penetrating inside the faith and worship world and cleaning the bidats aroused great interest among the people. The fact that Birgiwi placed himself against the bidat concept was the Ahl Sunna Way. Here, at this point, his guidance and reconciliation activities about teaching Ahl Sunna belief to extensive crowds and his insistent emphasize relating to the necessity of worship and moral to be arisen on a reliable faith foundation present great importance.

SÜNNİ MUTASAVVIFLARDA HZ. ALİ VE EHL-İ BEYT ALGISI: EŞREFOĞLU RUMİ ÖRNEĞİ1 * 2** THE PERCEPTION OF SUNNI SUFIS ON HZ. ALI AND AHL AL-BAYT: ESHREFOGHLU RUMI'S SAMPLE

In all of the orders which are the institutions of Sufism the Hazrat Ali and Ahl al-Bayt are shown love and respect. In addition, the love of the Hazrat Ali and Ahl al-Bayt seen in the works of the Sunni Sufis has caused them to be perceived as Alawi-Bektashi from time to time. One of the most important of these Sufis is Eshrefoghlu Rumi, the founder of the Eşrafiyye branch of Kadiriyye order. Eşrefoğlu, who frequently mentioned the Hazrat Ali and Ahl al-Bayt, particularly in his book Tarikatname, has been described as Alawi-Bektashi due to his expressions by some. This article was written to put forth Sunni Sufis’ and especially Eshrefoghlu Rumi’s perception of the Hazrat Ali and Ahl al-Bayt and to evaluate their being regarded as Alawi-Bektashi due to his views. For this purpose, first the understanding of the Sunni Sufis regarding the Hazrat Ali and the Ahl al-Bayt was addressed, and then comparisons were made by mentioning perceptions of Eshrefoghlu Rumi in question. In particular, the place of the Hazrat Ali and Ahl al-Bayt in the understanding of Sunni Sufism was identified. As a result, it was observed that both Sunni Sufis’ and Eşrefoğlu Rumi’s perception ofthe Hazrat Ali and Ahl al-Bayt developed in Sunni Sufi culture and the love of the Hazrat Ali and Ahl-al Bayt was very intense particularly in the followers of the orders connected to the Prophet Muhammad through the Hazrat Ali’s descendants. One of the findings of the research was that this perception of the Sunni Sufis and Alawi-Bektashi and Shia communities showed similarities from time to time.

FAHREDDİN ER-RÂZÎ’NİN TEFSİRİ KEBİRİNE GÖRE ZAN VE MAHİYETİ

GECE KİTAPLIĞI, 2020

Bu çalışma “Fahreddin Er-Râzî’nin Tefsiri Kebirine Göre Zan ve Mahiyeti”’ni konu edinmektedir. Zan, tercih edilmeye yakîn, zıddının da mümkün olduğu görüş, kanaat, hüküm gibi anlamlarla açıklanmıştır. Zan bazen şüphe ve vehim anlamlarını çağrıştırmayı, bazen kendisiyle ulaşılan hükmün kesinlik taşımadığını vurgulamayı, bazen de onu ilim ve yakînden ayırmayı doğuran renkli bir kavramdır. Zan bu anlamlarının yanısıra ilim, yakîn bilgi, kesin bilgi gibi anlamlarda da kullanılmıştır. Zannın bir yüzü ilim ise diğer yüzü ise cehildir. Zannın olumlu ve olumsuz anlamlar barındırması göz önüne alınarak Müslüman kültürde birinin bir başkası hakkında güzel düşünmesine hüsn-ü zan, kötü düşünmesine de su-i zan denilmiştir. Kur’an’da hüsn-ü zan ve su-i zan terkipleri birebir yer almasa da bir kimse ya da bir şey hakkında iyi kötü kanaat etmeyi ifade edecek ya da çağrıştıracak şekilde geçmektedir. Hadislerde ise zanla ilgili hem söz konusu terkiplere hem de daha ayrıntılı bir şekilde bilgiye ulaşmak mümkündür. Fahrûddin er-Râzî, zanla ilgili bu türde kavramsal düzeyde ayrıntılı bir görüş ortaya koymuş olmasa da el-Mahsul adlı eserinde zanla ilgili şu görüşü paylaşır. Râzî, bir hükümde kesinlik yoksa mevcut alternatifler arasında doğruluk şüphesi eşit ise şek, tercih edilmeye en uygun olana zan, tercih edilmeye uygun olmayana da vehim demiştir. Ancak mevcut çalışmamız Râzî’nin Tefsir-i Kebiri’nde zan ve mahiyetini ele almak olduğu için zannın geçtiği âyetlerde onun farklı ve zengin yorumları bu çalışmanın asıl amacını oluşturmuştur. Tefsir-i Kebir’de Râzî’nin zan ile ilgili yorumları özgün yorumlardır. Bu özgünlük zannın hem ilim, kıyas, hevâ-heves, yalan, taklit, birey ve toplum gibi birtakım kavramlarla ilişkisini içermekte hem İblîsin, kafirlerin, müşriklerin, putperestlerin, münafıkların, Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların zannını içermekte hem de bu grupların tümünün Allah’a karşı olan zanlarını içermektedir. Râzî Tefsir-i Kebir’de zanla ilgili âyetleri tefsir ederken Arapça dil ve belağatın muktezasını dikkate alarak tefsir etmiştir.

KAVÂİD-İ FIKHİYYE BAĞLAMINDA SUYÛTİ’NİN EL-EŞBÂH VE’N-NEZÂİR İSİMLİ ESER

Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, 2022

Fıkıh ilminin olgunlaşmasıyla birlikte fıkhî miras, farklı bakış açılarıyla incelenmeye başlamıştır. Buna bağlı olarak da kavâid, fürûk, eşbâh ve'n-nezâir, tahrîcü'l-fürû 'ale'l-usûl, nevâzil, vâkıat gibi konuları ele alış tarzı, amaç ve işlevleri hem muhtevâ yönünden hem de teknik açıdan birbirinden farklı yazım türleri ortaya çıkmış ve zamanla kavâid düşüncesini ele alan zengin bir literatür meydana gelmiştir. Ortaya çıkan bu alt edebî türler, fıkıh ilminin dinamik yapısına işaret etmekle beraber, hükümlere ulaşmada büyük bir kolaylık sağlayarak fıkıh ilminin ilkesel yönünü göstermesi açısından büyük bir önemi haiz olduğu söylenebilir. Fer'î meseleler arasındaki benzerlik ve farklılıkları konu edinen eşbâh ve'n-nezâir ilmi de bu yazım türlerinden biridir. Fıkıh ilmi açısından Şâfiî fakihlerin öncülüğünde ortaya çıktığı bilinen "el-Eşbâh ve'n-Nezâir" isimli çalışmalar, kavâid düşüncesine yeni bir boyut kazandırarak fıkıh ilminin gelişimine katkı sunmuştur. Kavâid düşüncesine kazandırılan bu boyutun sınırlarını göstermesi açısından Celâleddin es-Suyuti'nin (v. 849-911/1445-1505) kaleme aldığı el-Eşbâh ve'n-nezâir isimli eserinin incelenmesi, son derece önemlidir. Bu çalışmada fıkıh ilmi açısından el-Eşbâh ve'n-nezâir geleneği hakkında özet bilgilere yer verilip Suyuti'nin eseri teknik ve muhteva açısından incelenecektir. Ardından Suyuti'nin eserinin kavâid düşüncesinde edindiği konum hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.

ALEMÜDDÎN ES-SEHÂVÎ'NİN FETHÜ'L-VASÎD İSİMLİ ESERİNDE KIRAAT İHTİLAFLARININ TEFSİRE ETKİSİ

makale, 2019

Fethü’l-vasîd, meşhur kıraat âlimi Kâsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî’nin (ö. 590/1194) kıraat ilminde son derece önemli bir yeri olan ve Şâtıbiyye olarak da bilinen manzum eseri Hırzü’l-emânî’ye Alemüddîn es-Sehâvî’nin (ö. 643/1246) yazdığı şerhtir. Sehâvî’nin uzun yıllar başta kıraat ilmi olmak üzere çeşitli ilimlerin tahsili için İmam Şâtıbî’ye talebelik yapması, sembol ifade ve kalıplarla bezeli vecîz Şâtıbiyye metninin şerhinde, hocasının muradını nakletme noktasında kendini göstermiştir. Şâtıbiyye’ye pek çok şerh yazılmış fakat kaynaklarda belirtildiğine göre insanlar arasında eserin yayılması bu şerh vasıtası ile olmuştur. Aynı zamanda dil ve tefsir âlimi olan Sehâvî’nin kelimelerin harfleri, harekesi, sureti ve siygasının değişmesi neticesinde ortaya çıkan yeni, zengin ve derin manayı açıklayışı, ilme olan vukûfiyetini ve kıraat ihtilaflarının hikmetini gösterir niteliktedir. Bu çalışmada kıraat âlimi Alemüddîn es-Sehâvî’nin meşhur Şâtıbiyye şerhi Fethü’l-vasîd fî şerhi’l-kasîd isimli eserinin tanıtımı yapılacak ve eserde değinilen ferşî kıraat ihtilaflarının âyetlerin tefsirine etkisinden örnekler takdim edilecektir. Çalışmada sunulan örnekler eserin ferşü’l-hurûf bâbından seçilmiştir.

Marife.2005_3. ŞEYHÜLİSLAM EBUSSUÛD EFENDİ FETVÂLARI IŞIĞINDA OSMANLI SÜNNÎLİĞİ / OTTOMAN SUNNISM WITHIN THE LIGHT OF SHEIKH AL İSLAM EBUSSUUD EFENDI’S LEGAL OPINIONS (FATWA), Pehlul DÜZENLİ

Osman Gazi, a statesman, was the first figure to found the Ottoman State. Sheikh Edebali, a sufi Muslim and Dursun Fakih, a Muslim scholar, were also important on this matter. Then its scholarly formation had continued to take form under the influence of Dawud i Kayseri/Molla Fenari, Çivizâde/Ibn i Kemal and Ebussuud Efendi. The period of Ibn i Kemal and Ebussuud Efendi, was the most complex and controversial time. In that period, the complexity had been tried to be removed and popular - official culture had been shaped into Sunni form, which was Maturidi/Ash’ari thought, by the Ottoman State Power’s wish and desire. In this study, we examine this formation and transformation efforts especially in the light of Ebussuud Efendi’s fatwas, who was one of the main characters in that time.