HUKUKİ DÜZENLEMELER ÇERÇEVESİNDE PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG) VE İSPAT YÜKÜ (original) (raw)

İŞ YERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBING)

Kişiyi hedef alan sistemli olarak tekrarlanan, yıldırma, aşağılama, korkutma, sindirme ve duygusal şiddet uygulama gibi etik olmayan davranışları tanımlamak için kullanılan psikolojik taciz, modern toplum ve çalışma hayatımızda herkesin karşılaşabileceği bir olgudur. Psikolojik taciz, dünyada her iş kolunda görülebilen, kurbanı fiziksel ve ruhsal olarak etkileyen ve verimlilik düşüşü, işten ayrılma gibi sebeplerle kurumlara zarar veren bir hastalıktır. Türkiye'de son yıllarda işyerinde psikolojik taciz konusuna olan ilgi artmakta ve bu konuda yapılan çalışma sayısında da bir artış gözlemlenmekle birlikte görgül çalışmalar sınırlı sayıda kalmış ve yapılan çalışmalar daha çok kavramsal boyutlarda gerçekleşmiştir. Bu çalışmanın amacı, psikolojik taciz (mobbing) kavramının anlaşılması, yaygınlığının belirlenmesi, karşılaşılan olumsuz davranışların adlandırılması, demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği ve bu tür davranışlarla baş etme yollarının neler olduğunun bir alan çalışması yöntemiyle tespit edilerek Türk yazınına katkıda bulunmaktır. Serap PALAZ, vd.

ÇALIŞMA YAŞAMINDA TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI, PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG) VE DİĞER PSİKOSOSYAL SORUNLAR

ÇALIŞMA HAYATININ GÜNCEL SORUNLARI, 2022

Bu çalışmada ilk olarak toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın kavramsal çerçevesi çizilerek ayrımcılık türlerinden bahsedilecektir. İkinci bölümde çalışma hayatında karşılaşılan psikolojik taciz (mobbing) ve diğer psiko-sosyal sorunlar hakkında bilgi verilecektir. Üçüncü bölümde Türkiye işgücü piyasasının toplumsal cinsiyet açısından durumu incelenecektir. İşgücü piyasasında ayrımcılığı önlemeye yönelik hukuki düzenlemeler dördüncü bölümde incelenecek ve sonuç bölümünde ise genel değerlendirme yapılacaktır.

İŞYERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBING) VE İŞ DOYUMU: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİNDEKİ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA 1 Meral ÖZTÜRK 2

ÖZ İşyerinde psikolojik taciz (mobbing), modern iş örgütlenmesinin doğasından kaynaklanan nedenlerle yaygınlaşmıştır. Psikolojik taciz, mağdurun işten ayrılmasını sağlamak amacıyla sistemli ve düzenli uygulanan saldırgan davranışları kapsayan bir anlam içermektedir. Günümüzde çalışanların sıklıkla yaşadığı psikolojik taciz hem özel hem de kamu kurumlarında karşılaşılan sorunların başında gelmektedir. İşyerinde psikolojik tacizin en yaygın görüldüğü kurumlardan birisi de üniversitelerdir. Üniversitelerde çalışan bazı akademisyenler özellikle araştırma görevlileri çeşitli nedenlerle işyerinde psikolojik tacize maruz kalabilmektedir. Psikolojik tacizin ortaya çıkmasında bireysel ve örgütsel pek çok faktör etkilidir. Üniversitelerde yaşanan psikolojik taciz, kurban ve ailesinin fizyolojik, psikolojik ve sosyal sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Buna ek olarak psikolojik taciz hem toplum hem de kurum olarak üniversiteyi olumsuz yönde etkilemektedir.

KİŞİLİĞE YÖNELİK YILDIRMA (MOBBING) DAVRANIŞLARI ve FİZYOLOJİK ETKİLER ARASINDAKİ İLİŞKİDE PSİKOLOJİK ETKİLERİN ARACILIK ROLÜ

Bu araştırma, sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları kişiliğe yönelik yıldırma (mobbing) davranışlarının (psikolojik şiddetin), çalışanlar üzerindeki direkt ve/veya endirekt fizyolojik etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Psikolojik etkilerin aracı (mediator) değişken olarak ele alındığı araştırma modeli, 1187sağlık çalışanından elde edilen verilerle sınanmıştır. Sonuç olarak, psikolojik etkilerin, kişiliğe yönelik yıldırma davranışlarının çeşitli boyutları (doğrudan, dolaylı ve aleni) ile fizyolojik etkiler arasındaki ilişkide aracılık rolüne kanıt sağlanmıştır. Geliştirilen model hekimler, hemşireler, idari personel, dışarıdan temin edilen (outsource) personel ve diğer sağlık personeli için ayrı ayrı sınanmıştır. Buna göre, modelde sınanan aracılık etkilerine; hemşireler, dışarıdan temin edilen personel ve diğer sağlık personeli için çeşitli düzeylerde –kısmen- kanıt sağlanabildiği, hekimler ve idari personel için ise öngörülen modele –ilişkilere- kanıt sağlanamadığı görülmektedir. Çalışmada, ayrıca, maruz kalınan yıldırma davranışları ve bu davranışların etkilerinin, mesleki pozisyon bakımından farklı görünümlerde olduğu saptanmıştır.

EĞİTİM ÖRGÜTLERİNDE MOBBİNG’İN ÖNLENMESİ: HUKUKSAL DAYANAKLAR VE DAVA ÖRNEKLERİ

Prof.Dr.Emine Akyüz'e Armağan: Akademisyenlikte 50 yıl - Çocuk Hakları- Eğitim hukuku-Vatandaşlık Eğitimi, 2018

Eğitimciler, toplumun ihtiyaçlarına cevap verme ve diğer meslekleri de biçimlendirme gibi rollerinden dolayı eğitim kurumlarının vazgeçilmez değerlerindendir. Eğitimcilerin bu kilit rollerine rağmen, 1980’lerden itibaren etkisini göstermeye başlayan neo-liberal gelişmelerin sosyal, ekonomik ve politik yaşama ve özellikle eğitim alanına oldukça etkili yansımaları olduğu görülmüştür. Bunlardan bazıları, yaşanan ekonomik krizler ve ekonomik politikaların uyarlanması, özelleştirme, uluslararasılaşma ile birlikte değişen değerler, yeni yönetim anlayışı, standardizasyon, rekabet, akademik üretimin sayısal çıktılarla değerlendirilmesi ve azalan iş güvenliği olarak ifade edilebilir (Forest ve Altbach, 2006; Clarke ve Knights, 2015). Bu gelişmeler, akademik özgürlük ve özerklik gibi bazı temel ölçütleri de anlam kaybına uğratmış (Currie, 2004), meslektaşların birbirleri arasında ve üstleriyle olan ilişkilerinde çatışmalara ve yıpranmasına sebep olmuş ve nihayetinde kaçınılmaz olarak stres, motivasyon kaybı, agresyon ve örgüt performansında düşüşler yaşanmıştır (Kelly, Chakradhar, Muller ve Waddill, 2015). Derleme niteliği taşıyan bu çalışmada mobbing kavramının tanımı, mobbingin nedenleri ve sonuçları, eğitim örgütlerindeki mobbing ile mobbingin önlenmesinin hukuksal dayanakları ve bu konudaki dava örnekleri genel hatlarıyla ele alınmıştır.

LETMELERDE UYGULANAN MOBBİNGİN (PSİKOLOJİK ŞİDDET) ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞA ETKİS

ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞA ETKİSİ Dilaver TENGİLİMOĞLU 1 Fatma AKDEMİR MANSUR 2 ÖZET Mobbing, işgörenin işyerinde bir veya birkaç kişi tarafından sistematik ve sürekli olarak aşağılanması, küçük düşürülmesi, gerekli bilgilere ulaşmasının engellenmesi, hakkında dedikodular çıkarılması gibi olumsuz davranışları içeren ve bu yolla işgörenin fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan rahatsız edilerek işi bırakmasına neden olan bir süreçtir. Araştırma, işletmelerde uygulanan mobbingin (psikolojik şiddet) örgütsel bağlılığı ne yönde etkilediğini belirlemek amacıyla yapılmıştır.

MAĞDUR OLMA RİSKİ VE PSİKOLOJİK TACİZİN (MOBBİNG) KADIN ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN ANALİZİ

ANALYSIS OF VICTIMISE RISK AND MOBBING’S EFFECTS ON WORKING WOMEN Abstract: Victimize risk means the threat to be victim of a crime and that risk can be increase due to age, sex, profession and social class, marital status and environmental place factors. Although women have low victimize risk than the men (except the sexual crime), it is seen that women have high risk for being exposed to the mobbing, than the men does. In this scope, it is aimed to discover the effects and results of mobbing, reactions of victims and solution formula based on mobbing victims of working women in business environment. To do this, with depth interview method a qualitative research has been conducted on 10 mobbing victim of working women who are identified through using decision sampling among the improbability sampling selection techniques. Findings of the qualitative research have been evaluated according to the gender and it is understood that mobbing has negative effects on working women and is one of the important problem that working women faced in labour force market. In this context, some suggestions are offered for decreasing the victimize risk of mobbing for women. Keywords: Victimize Risk, Mobbing, Working Women

ADLİ MUHASEBENİN YÜKSEKÖĞRETİMDEKİ YERİ-SERCAN SÜSLÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

2021

ÖZET Muhasebe skandallarının tarihi, sadece işle ilgili personel ve kurumları olumsuz etkilemekle kalmayıp aynı zamanda bulundukları ülkelerin ekonomisini ve finansal piyasalarını da olumsuz etkileyen eski zamanlara ve Orta Çağ'a kadar uzanabilir. 20. ve 21. yüzyıllarda dünya çapında yaygın bir etki yaratan muhasebe skandalları başta olmak üzere, farklı ülkelerdeki birçok şirketi az çok etkilemiş, küresel ölçekte kalıcı izler bırakmış ve önemli finansal kayıplara neden olmuştur. Muhasebe dolandırıcılığı, özellikle finansal raporlama dolandırıcılığı, muhasebe skandallarına dayanmaktadır. Kanun ve yönetmeliklerle yakından ilişkili olan finansal raporlama hilelerinin doğası, bu yüzyılda teknolojinin gelişmesi ve küreselleşme ile birlikte finansal sistemin gelişmesiyle daha karmaşık hale gelmiştir. Bu durum, özellikle mali raporlardaki hileler başta olmak üzere, mahkemelere intikal eden davalarda muhasebe hilelerinin tespiti, önlenmesi konusunda geleneksel muhasebe ve denetim mekanizmalarının ve hukukçuların yetersiz kalmasına neden olmuştur. Bu nedenle günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte yeni bir boyut kazanan muhasebe hilelerinin ortaya çıkarılması için konuyu muhasebe, denetim ve hukuki açıdan değerlendirebilecek uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Muhasebe hilelerinin tespiti ve önlenmesinde önemli bir araç olan adli muhasebe, hukuk ile muhasebe bilimi arasında bir köprü görevi görmektedir. Adli muhasebenin gelişmiş ülkelerde geniş bir uygulama alanı vardır. Ne yazık ki ihtiyaca rağmen tam bir uygulama alanı bulunamamıştır. Çünkü Türkiye'de yasal bir yapısı yoktur. Bu araştırma ile ülkemizde muhasebe sahtekârlığı ve muhasebe skandallarının önlenmesinde etkin bir araç olarak kullanılan adli muhasebenin eğitimi ile ilgili akademisyenlerin görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Adli Muhasebe, Adli Muhasebe Eğitimi, Denetim, Muhasebe Skandalları, Muhasebe Hileleri

“KOCATEPE RUHU”: BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ’NİN KAZANILMASINDA PSİKO-SOSYAL GÜÇ FAKTÖRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, vol. 6, pp. 97–112, Aug. 2022., 2022

Öz: Çalışmanın amacı Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi sırasında Türk milletinin, Türk askerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin moral ve motivasyon düzeylerini irdelemektir. Türk İstiklal Harbinin kazanılmasında askeri, siyasi, ekonomik, teknolojik ve coğrafi etkenler kadar hiç şüphesiz Türk milletinin psikososyal güç düzeyi de belirleyici unsurlardandı. Bu mücadele içerisinde Türk milletinin fedâkarlık bilinci içerisinde hareket ettiğini, Türk askerinin coşmuş bir ruhla savaştığını ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de büyük bir sorumluluk bilinciyle görev yaptığını ifade etmek gerekmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün konu ile ilgili sözlerindeki manaya bakmak, dönemin moral ve motivasyon düzeyini anlamak için bir gerekliliktir. Bu bakımdan araştırmada; Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi ile ilgili gerek TBMM'de gerekse çeşitli vesilelerle dile getirdiği görüş ve düşünceleri ön planda tutularak Türk milletinin içinde bulunduğu ruh hali yansıtılmaya çalışıldı. Araştırmanın temel kaynaklarını Nutuk, süreli yayınlar, TBMM Zabıt Cerideleri, Atatürk'ün söylev ve demeçleri ile yine Atatürk'ün tamim ve telgrafları oluşturdu.