"Gezi, Bardağı Taşıran Son Damlaydı": Sosyal Psikolojik Bir Perspektifle Gezi Parkı İsyanını Anlamak (original) (raw)
Related papers
Gezi Parkı Hadisesinin Anatomisi
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
Ortaya çıktığı mekândan adını alan ve kısa süre içerisinde ülke gündemini meşgul edecek bir harekete dönüşen Gezi Parkı Hadisesi, neden ve sonuçları farklı boyutlarda ele alınması gerekli bir süreç olmuştur. Gezi Hadisesi, ülkedeki devlet-toplum ile iktidar-muhalefet ilişkisinin durumunu ortaya koyan bir süreç olmanın yanında yerel, ulusal ve uluslararası aktörlerin girdiği farklı mekânsal ilişkileri de içinde barındıran bir süreç olmuştur. Karmaşık bir ilişkiler ağı üzerinden yürüyen sürecin ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel ve çevresel boyutta, yapısal ve fonksiyonel açıdan derinlemesine irdelenmesi Gezi Hadisesinin daha anlaşılır olmasına katkı sunacaktır. Bu çalışma, değişik toplum kesimleri tarafından farklı bir anlam yüklenen ve farklı bir adlandırmaya tabi tutulan Gezi Hadisesinin yapısal düzeyde analiz edilmesini ve anatomik yapısını çıkartılmasını amaçlamaktadır.
Medya ve Mizah, 2016
...Mizah, içerisinde barındırdığı güç ve iktidar ilişkilerinden bağımsız olarak ele alınamaz. Bu anlamda mizahın yoğun bir muhalif işlevinden bahsedilebilir. Mizahın bu yönü, toplumun alt kesimlerinin direnişini mümkün kılması ölçüsünde kendilerini var etme biçimidir. Diğer taraftan, mizahın temel hedefi güldürme olsa da çoğunlukla onun içerisinde toplumdaki aksaklık ve sorunları, çirkinlikleri eleştirme ve iğneleme, düzeltme amaçları da gizlidir. Bu anlamda mizahın toplum vicdanının ürettiği bir savunma mekanizması olduğu da söylenebilir...
“Gezi’de Kadın Olmak”: Bir Sosyal-Psikolojik Analiz
Gezi Parkındaki eylemlere ya da Türkiye'nin diğer şehirlerindeki Gezi parkına destek eylemlerine katılabilme şansınız olduysa, kadınların "görünürlüğü" sizin de dikkatinizi çekmiştir. Kadınlar, eylemlerde sayılarıyla ve yaptıklarıyla oldukça öndeydiler. Her alanda dışlanan, iş yaşamında ve mecliste erkeklere oranla daha az gözüken kadınların, bu eylemlerdeki varlığının sebepleri ne olabilir? Gezi eylemlerine kadınların verdiği desteğin arkasında ne yatıyor olabilir?
Gezi Parkı Eylemleri Bağlamında Yazılı Medyada Tiraj ve Toplumsal Hareketler İlişkisi
GEZİ PARKI EYLEMLERİ BAĞLAMINDA YAZILI MEDYADA TİRAJ VE TOPLUMSAL HAREKETLER İLİŞKİSİ 1, 2020
27 Mayıs 2013’te İstanbul Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi çerçevesinde başlatılan çalışmalar, Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesini durdurmaya yönelik bir çevre tepkisi olarak doğmuş ve nerdeyse ülke genelinde toplumsal eyleme dönüşmüştür. Kuşkusuz bu toplumsal eylemlere gazetecilik pratiği açısından yazılı medyada genişçe yer ayırmıştır. Toplumsal eylemler/hareketler, gelişme ve olaylar gazetelerin tirajlarını belirleyen önemli unsurların başında gelmektedir. Toplumsal gelişmeler ve toplu eylemler gazetelerin içeriğini beslerken, bu olayların haber şeklinde sunum biçimi ise gazetelerin tirajını belirlemekte etkili olabilmektedir. Her türlü toplumsal eylem ve hareketler daima yazılı medyaya malzeme verirken, gazeteler de bu toplumsal eylemlerin yayılıp büyümesine ve daha çok insan tarafından bilinmesine hizmet edebilmektedir. Ortaya çıkan bu sembiyotik ilişki sonucunda gazeteler tirajını yükseltip kâr sağlamaya hedeflemektedirler. Türkiye, bu süreci toplumsal eylemler ve gazete tirajları ilişkisinin belki de en iyi örneğini Gezi Parkı Eylemleri ile yaşayarak deneyimlemiştir. Türk medyasını başladığı an itibariyle ne yapacağı konusunda açmaza sürükleyen Gezi Parkı Eylemleri, ülkemizi siyasal, ekonomik ve sosyolojik gibi birçok konuda olduğu gibi, yazılı medyayı da tiraj konusunda önemli ölçüde ve derinden etkilemiştir. Bu çalışmayla toplumsal gelişmelerin gazetelerin tirajına etkilerinin olup/olmadığı Türkiye’de beş ulusal gazetenin dört yıllık tirajları incelenerek ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yöntem olarak nitel araştırma yöntemlerinden olan betimsel analiz tekniği kullanılmıştır ve içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmada Gezi Parkı Eylemleri, gazetelerin tirajlarında önemli dalgalanmalara sebep olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Toplum ve Bilim: Gezi eylemlerinin toplumsal dinamikleri
2015
Bu makale, 2013 Gezi eylemlerine katılan eylemcilerin ve destekçilerinin toplumsal sınıf ve siyasi özelliklerini, üç farklı anketin verisini ve gazete arşivlerinden yararlanılarak oluşturulan bir toplumsal eylem veri setini kullanarak, ampirik bir şekilde incelemektedir. Makale, Gezi eylemlerinin ortaya çıktığı tarihsel, toplumsal ve siyasi bağlamı ve Gezi eylemleri hakkında var olan literatürün bir haritasını çizdikten sonra, somut veriler ışığında aşağıdaki argümanı sunmaktadır: Var olan akademik literatürün ve kamuoyundaki yaygın popüler algının aksine, Gezi eylemleri bir “yeni orta sınıf” yahut “işçi sınıfı” isyanı değildir, hatta sınıf temelli bir isyan değildir. Toplumdaki bütün sınıflar, kendi varlıkları nispetinde Gezi eylemlerine katılmışlardır. Gezi eylemcilerini ve Gezi eylemlerini dışarıdan destekleyenleri toplumun diğer kesimlerinden ayıran şey onların sınıfsal arka planı değil, siyasi yönelimleri ve tercihleridir. Bu anlamda, Gezi eylemlerinin her şeyden önce siyasi saiklerle mobilize olmuş bir “halk isyanı” olduğu söylenmelidir.
Praksis, 37, 2015
Bu makale, 2013 yılının Haziran ayı boyunca Türkiye'yi sarsan Gezi Direnişi'nin Türkiye'deki toplumsal mücadeleler tarihi açısından anlamına ve sonrasında ortaya çıkardığı sonuçlara dair bir yöntemsel tartışma yürütmeyi ve bu tartışma üzerinden konu hakkında dizi önerme ortaya koymayı amaçlıyor. Bu doğrultuda ilk olarak, direnişi bir orta sınıf ayaklanması olarak değerlendiren yorumlamalardan yola çıkarak Gezi Direnişi'nin anlamını direnişe katılanların ağırlıklı bireysel profili üzerinden değerlendiren yaklaşımlarda gömülü olan yöntemsel bireyciliğin bir eleştirisi ortaya konuyor. Makalede bir toplumsal hareketin karakterinin sadece, onun katılımcılarının ağırlıklı bireysel özelliklerine bakarak anlaşılamayacağı, mevcut toplumsal formasyonun hangi tarihsel ve güncel çelişkilerinden türediğinin, sınıf ilişkileri ve hegemonya mücadeleleri üzerinde nasıl bir etki bıraktığının ve aynı zamanda karşısına aldığı toplumsal güçlerin özelliklerinin bir toplumsal hareketin niteliğinin anlaşılmasında belirleyici olduğu ifade ediliyor. Buradan yola çıkarak makale Gezi Direnişi'ni AKP iktidarının 2002'den bu yana inşa etmeye çalıştığı hegemonya projesinin tarihsel ve yapısal bütünlüğü içerisinde bir bağlama yerleştirmeye çalışarak onun Türkiye'deki ideolojiler alanında bıraktığı kalıcı etkileri sorgulamaya çalışıyor. Makale bu doğrultuda şu önermeleri ortaya koyuyor: Gezi Direnişi, AKP'nin hegemonya mücadelesinin önemli bir unsuru olan "ideolojik mülksüzleştirme" stratejisinin, yani toplumsal muhalefetin talep, söylem ve arayışlarını kendi projesinin bir parçası hâline getirme stratejisinin krize girdiği bir momentte ortaya çıkmış ve bu krizi daha da derin-leştirmiş bir halk isyanı olma özelliğini göstermektedir. Gezi Direnişi'nin ardından bir dönem AKP'nin projesine soğurulmuş haklar ve özgürlükler, laiklik ve adalet/eşitlik gibi gündemler bu partinin ideolojik nüfuz alanından çıkarak toplumsal muhalefetin ve sınıf mücadelesinin kendisini yeniden kurabileceği temalar haline gelmiştir. Bu haliyle Gezi Direnişi ortaya koyduğu talepler ve yarattığı siyasal/ideolojik etki itibariyle emekçilerin iktisadi taleplerini yansıtan bir "sınıf hareketi" olmasa da karşısına aldığı iktidar bloğunun ve bu bloğun politikalarının/ideolojik stratejilerinin sermaye yanlısı karakteri ve Türkiye'deki ideolojiler alanında sınıf mücadeleleri açısından yarattığı etkiler açısından "sınıfsal bir harekettir".