AB GENİŞLEME DALGALARI VE STRATEJİLERİ (original) (raw)

KÜRESELLEŞME YAKLAŞIMLARI VE TÜRKİYE İÇİN STRATEJİLER

SOSYAL GÜVENLİK DÜNYASI DERGİSİ (HAKEMLİ) SAYI:82 SYF: 92-105, 2013

Günümüz ekonomik, sosyal ve kültürel ortamının en fazla tartışılan konularından biri şüphesiz küreselleşmedir. Dünya coğrafyasının her geçen gün küçüldüğü, okyanus ötesi kavramının giderek kaybolduğu, ekonomik ve sosyal hayatın giderek melezleştiği bir süreç yaşanmaktadır. Son otuz yılın gündemini oluşturan küreselleşme kavramı, beraberinde derin tartışmalar doğurmakta, savunanları ve eleştirenleri karşı karşıya getirmektedir. Bu makalede küreselleşme yaklaşımları tarafsız olarak incelenmiş, süreci destekleyenlerin bakış açıları tespit edilmiş, küreselleşme karşıtlarının süreç ile ilgili şüphe ve endişeleri irdelenmiştir. Makalenin son safhasında ise Türkiye‘nin küreselleşme sürecinden istifade etme yol ve stratejilerine değinilmiştir.

DİJİTAL ÇAĞ BAŞLARKEN: AVRUPA BİRLİĞİ'NİN DİJİTALLEŞME VE YAPAY ZEKÂ STRATEJİLERİ

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Y.2023, C.28, S.2, s.221-240, 2023

ÖZ Avrupa Birliği (AB) 2000 yılında Lizbon Stratejisi ile bilgi toplumu inşa etme hedefini tüm dünyaya duyurmuştu. 2010'da ise Birlik için on yıllık yeni bir plan belirlenmiş ve 'akıllı büyüme' ile buna yönelik bir dijital strateji geliştirilmesi temel önceliklerden birisi haline gelmişti. Bu çalışmada, AB'nin son on yılı aşan dijitalleşme ve yapay zekâ stratejisi doğrudan AB belgelerinden yararlanılarak incelenecektir. AB dijitalleşme ve yapay zekâ stratejilerini anlamanın, Birliğin hedeflediği dijital dönüşümün Türkiye'yi sosyal-ekonomik açıdan nasıl etkileyebileceğini belirlemek ve buna yönelik stratejiler oluşturmak için hayati önem taşıdığı düşünülmektedir. Bu amaçla çalışmada, AB’nin dijitalleşme ve yapay zeka stratejisine dair atılan adımlar, Birlik tarafından yayınlanan resmi belgeler üzerinden incelenmiştir. ABSTRACT The European Union (EU) declared a knowledge society objective with its Lisbon Strategy in 2000. In 2010, the EU designated a new plan; ‘smart growth and developing its strategy became primary. In this paper, the EU's strategies applied for more than ten years on digitalization and artificial intelligence will be examined via specific EU documents. It is believed that figuring out the digitalization and artificial intelligence strategies of the EU is vital in determining how the digital transformation aim of the EU affects Türkiye socio-economically and developing strategies in reply to them. A comprehensive analysis of official EU documents was conducted in this study in order to determine the steps taken regarding the EU’s digitalization and artificial intelligence strategy.

BÖLGESEL KALKINMA STRATEJİLERİ VE YARATICI ENDÜSTRİLER

Küreselleşme dünya devletlerini homojen ve atomik bir yapının ötesinde heterojen ve dinamik ilişkiler ağında varlıklarını inşa etmeye zorlamaktadır. Kültürel çeşitlilik ve yaratıcı şehir markası küreselleşen dünyanın heterojen yapısına, alternatif yaşam modellerine ve bölgesel kalkınma planlarına özgün yaklaşımları temsil etmektedir. Yaratıcı endüstrilerin ve yeni ekonomi-politik kabullerin kültür ve sanat alanlarını dönüştürücü ve sürdürülebilir ekonomik değerler olarak tanımlamasıyla birçok ülkenin eş zamanlı faaliyet gösterebildiği farklı ve dinamik pazarlar oluşturulmuştur. Bu çerçevede makalemizde, bölgesel dinamikleri referans alarak UNESCO yaratıcı şehirler ağı kapsamında ulusal ve uluslararası sektör örneklerinden hareketle farklı bir kalkınma stratejisinin oluşturulmasında kültür endüstrisinin ve şehir markalaşmasının rolü ve imkanı üzerinde duracağız.

AB GENİŞLEME SÜRECİNİN "JEOPOLİTİK" DÖNÜŞÜMÜ VE 2022 GENİŞLEME PAKETİ

İKV DEĞERLENDİRME NOTU, 2022

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle kötüleşen güvenlik ortamı ve Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’dan gelen AB üyelik başvuruları, AB’yi jeopolitik gerçeklere uygun hareket edebilen bir aktör olmaya zorlarken, uzun zamandır durağanlığın hâkim olduğu genişleme sürecinin de yeniden ivme kazanmasına neden oldu. AB’nin kapılarını Ukrayna-Moldova-Gürcistan üçlüsüne açma kararı alması, genişleme sürecinin bu politika kapsamındaki diğer ülkeler için de canlandırılması zorunluluğunu ortaya çıkardı. Bulgaristan’ın Kuzey Makedonya’nın müzakere çerçeve belgesine tarihsel ve lengüistik gerekçeler öne sürerek koyduğu vetosunu kaldırmasıyla Kuzey Makedonya ve Arnavutluk, temmuz ayında nihayet AB ile katılım müzakerelerine başlayabildi. Bu arka plan karşısında 12 Ekim 2022 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilen 2022 Genişleme Paketi’nde en dikkat çeken unsur; Komisyonun bir dizi koşulu yerine getireceği anlayışıyla Bosna-Hersek’e adaylık statüsü verilmesini tavsiye etmesi oldu. Aralık ayında AB liderlerinin gündemine gelecek bu konuda alınacak olumlu karar, Bosna-Hersek halkına güçlü bir mesaj vermekle kalmayıp, AB genişleme sürecinin odağının Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’a kaydığı izleniminin giderilmesinde de etkili olacaktır. Yalnızca Türkiye ve Batı Balkan ülkelerini kapsayan son genişleme paketi olma özelliğine sahip 2022 Genişleme Paketi’ndeki değerlendirmeler, Balkan ülkelerinin AB üyelik kriterlerini yerine getirme konusunda bazı ilerlemeler kaydetmekle birlikte gerçek anlamda bir atılım sağlayamadıklarını ve pek çok alanda tatmin edici bir sicil oluşturmaktan uzak olduklarını gösteriyor. Komisyonun değerlendirmelerinde, aday ve potansiyel aday ülkelerin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası kapsamındaki karar ve tutumlara uyumunun ön plana çıkması da savaşın şekillendirdiği yeni Avrupa jeopolitiğinin bir sonucu olarak dikkat çekiyor. Ukrayna ve Moldova’ya aday ülke; Gürcistan’a ise şimdilik AB perspektifi sunulması, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ile katılım müzakerelerine başlanması ve Komisyonun BosnaHersek’e aday ülke statüsü verilmesini tavsiye etmesi, uzun zamandır ivme kaybeden genişleme sürecinin hızlandığına işaret ediyor. Jeopolitik zorunlulukların ortaya çıkardığı bu ivmenin ne ölçüde sürdürülebilir olduğu ise bilinmezliğini koruyor. Bunda, genişleme denkleminin talep tarafındaki aday ve potansiyel aday ülkelerin üyelik kriterlerini yerine getirmedeki performansları kadar, denklemin arz tarafındaki AB’nin, Avrupa projesinin geleceği konusundaki çelişkilerini ele alma kapasitesinin belirleyici olacağı görülüyor.

AVRUPA BİRLİĞİ'NİN DEMOKRASİ TEŞVİKİ: TEMEL STRATEJİLER VE YAKLAŞIMLAR

Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 2022

Avrupa Birliği (AB), 1990'lardan beri demokrasi teşviki gündemine sahip bir uluslararası aktör olarak evrilmiştir. AB; demokrasi teşvikini genişleme ve komşuluk politikaları başta olmak üzere, üçüncü ülkelere Birlik normlarının, değerlerinin, kurallarının ve standartlarının aktarılması çerçevesinde ele almaktadır. Çalışmada Türkçe literatürde konuya ilişkin kavramsal ve kuramsal çalışma eksikliğinden hareket edilmektedir. Bir dış politika olgusu olarak demokrasi teşviki kavramının içeriği, araçları, yöntemleri ve yaklaşımları ile dış aktörlerin diğer devletlerin demokratikleşme süreçlerini etkileme nedenleri ele alınmaktadır. Bu bağlamda, AB'nin demokrasi teşvikinde kullandığı modeller demokrasiyi hangi araç ve mekanizmalarla teşvik ettiği ile incelenmektedir. Böylelikle, demokratikleşme ve Avrupalılaşma literatüründen beslenerek AB'nin demokrasi teşviki üzerine Türkçe literatüre katkıda bulunulmaktadır.

AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK SÜRECİ UYUM ÇERÇEVESİNDE AB VE TÜRKİYE GÖÇ STRATEJİK PLANLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Akademi 1. Uluslararası Göç Araştırmaları Kongresi Conference Book, 2023

Türkiye, 1987 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik başvurusunda bulunmuş ve 1999 yılında aday olarak kabul edilmiştir. 2005 yılında ise tam üyelik müzakerelerine başlamıştır. 2016 yılına kadar 35 fasıldan 16’sı açılmış ve sadece bilim ve araştırma fasılı geçici olarak kapatılmıştır. Göç konusu ise henüz açılmamış olan 24. adalet, özgürlük ve güvenlik fasılı altında önemli bir yer tutmaktadır. Bu sebeple 2003 yılında İltica ve Göç Ulusal Eylem Planı hazırlanmıştır. Bunun amacı, Türkiye’nin göç mevzuatını AB müktesebatına uyumlu hale getirmektir. Bunun üzerine 11.04.2013 tarihli ve 28615 sayılı resmî gazete ile Göç İdaresi kurulmuştur ve 6458 sayılı Yabacılar ve Uluslararası Koruma Kanununa dayanarak Türkiye’deki göç sistemi yürütülmeye başlanmıştır. Ülkede artan düzensiz göçlerle kurumun önemi daha da artmıştır. Bu çalışmada Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 2019 ile 2023 yılları arasını kapsayan 2. stratejik plan ile AB Göç ve İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2020 ile 2024 yılları arasını kapsayan stratejik planlar karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmanın sonucunda Türkiye’nin göç stratejik planının Avrupa Birliği ile kısmen uyumlu olduğu ve benzer amaç ve hedefler benimsediği görülmüştür. Ayrıca Türkiye göç stratejik planının Avrupa Birliği temel değerlerinden insan haklarına yüksek önem verdiği görülmüştür.