PAZARLAMA TEORİSİNE İLİŞKİN TARTIŞMALARA VE FARKLI BAKIŞ AÇILARINA YÖNELİK TEORİK BİR İNCELEME (original) (raw)
Related papers
Bu makalede Marksizmin uluslararası ilişkilere bakış açısının belki de en önemli ürünü olan bağımlılık teorisi analiz edilmiştir. Bağımlılık teorisinin hangi fikir ve varsayımlara karşı ortaya çıktığı, bu fikirleri hangi sebeplerle eleştirdiği, teorinin ne anlama geldiği, hangi varsayımlarda bulunduğu ve teorinin önemli fikir adamlarına değinilmiştir. Bu teorik alt yapının ardından ise pratikte Latin Amerika ve Afrika örneklerine değinilmiştir. Bu bölgelerde hangi bağımlılık tecrübelerin yaşandığına siyasi ve ekonomik olarak odaklanılmıştır.
DİJİTAL ÇAĞDA DÖNÜŞEN PAZARLAMA İLETİŞİMİ: GÖZETİM KAPİTALİZMİNE YÖNELİK UYGULAMALAR
DİJİTAL PAZARLAMA İLETİŞİMİ, 2021
İnsanın varoluşuyla başlayan iletişim çabası, onun gelişme sancılarıyla evrilmiş; teknolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel bağlamda pek çok kez kabuk değiştirmesine neden olmuştur. Tarım toplumlarından günümüze, üretim süreçleri perspektifinden bakıldığında insanın tüketebileceğinden fazlasını üretmesiyle başlayan ticaret düşüncesini pazarlama iletişimi çabalarının kökeni olarak tanımlamak mümkün gibi görünmektedir. Sanayi Devrimi ve beraberinde modernite; ötesindeki postmodernite ve günümüzü tanımlayan dijital çağ pek çok pazarlama çabasına tanıklık etmiş, aslında her yeni teknolojik gelişme bu çabaların dönüşümüne ve yeni düzene adaptasyonuna neden olmuştur. Gutenberg’in 1450’lerde matbaayı icadıyla başlayan enformasyonun dolaşım hikâyesinden bugüne geldiğimizde Castells’in deyimiyle “bilinçli bir şaşkınlık hali” içinde olmamız doğal gibi görünmektedir çünkü enformasyon alanında çok kapsamlı dönüşümden geçilmektedir. Bahsi geçen dönüşüm, iletişim bili-minin tüm alanlarındaki işleyiş biçimlerine yansımış, pratiklerini dönüştürmüştür. Önceden müşteriden brief alma çabasındaki iletişim profesyonelleri günümüzde veriler üzerinden stratejik planlarını oluşturmakta ve müşterilerine hedefleme yöntemleriyle ulaşmaktadırlar. Dijital pazarlama iletişimi faaliyetleri, günümüz teknolojisinin niteliklerinden faydalanılarak amaçları doğrultusunda uygulanırken, hedefteki tüketicinin tüketim alışkanlıkları, satınalma çevrimi, etkileşimleri, eylemleri ve hatta gelecekteki potansiyel satın alma davranışları dahi dijital evrende bıraktığı ayak izleri neticesinde (kimi zaman sayesinde kimi zaman yüzünden) izlenmekte ve bu durum mahremiyet, gözetim ve kişisel verilerin korunması ekseninde tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bireyin satın alma niyetinde olduğu bir ürünü arama motorunda sorgulamasıyla başlayan pazarlama çabaları, günümüzde arz ve talebin nasıl yer değiştirdiğine örnek teşkil etmektedir. Bugünün pazarlama düzeninde talebin arzı belirlediğini görülmek-te ve hatta arzın veri madenciliği yoluyla nasıl kişiselleştirildiği de tecrübe edilmektedir. Serbest piyasa ekonomilerinin bir getirisi olan pazarın kapitalist kuralları dijital ortamda gözetime konu olan "kişisel verilerin güvenliği" sorununu doğurmuş, mahremiyete yönelik kaygıları da beraberinde getirmiştir. Alanın uzmanları “gözetim kapitalizmi” olarak da tanımlanan bu uygulamalara yönelik uyarılarını sıklıkla vurgulasalar da pazarlama amaçlarına yönelik geliştirilen yazılımlar birer göz ve hatta kulak olarak arka planlarda çalışmakta, kişisel verilere pazarlama hedefleri doğrultusunda erişilmesinde aktif rol oynamaktadır.
ORYANTALİST YAKLAŞIMLARIN ÇEVİRİYE ETKİSİ ÜZERİNE MİKRO BİR İNCELEME
KKÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ (KÜSBD), 2023
Bu çalışmanın amacı, çeviri ve oryantalizm arasındaki ilişkiyi betimlemek ve oryantalist yaklaşımlarla sürdürülen faaliyetlerin çeviriye olan etkilerini ortaya koymaktır. Çalışmada art süremsel bir metotla; oryantalizm kavramı, tarihi süreçleri, Doğu’da uyandırdığı yankı bütünsel olarak değerlendirilmiş, akabinde, oryantalist faaliyetlerin çeviriye olan etkileri mikro bir yaklaşımla ele alınmıştır. Batı’nın, Doğu ile çeviri faaliyetleri üzerinde gerçekleştirdiği iletişim sayesinde egemenlik girişimlerini gerçekleştirmeye çalışmış olması, oryantalist faaliyetlerde gerek iletişim noktasında gerekse kültür noktasında çevirinin ana enstrüman rolünü ve önemini ortaya koymuştur. Ancak oryantalist faaliyetler çerçevesinde yürütülen söz konusu faaliyetler sadece bir çeviri aktarımdan ibaret değildir, yapılan çeviriler bir dilden diğerine aktarımın ötesinde çoğunlukla oryantalist yaklaşımlarla oluşturulmuş projelerdir. Doğu kültürüne yönelik algılar çerçevesinde yürütülen bu projeyle, Doğu kültürünün Batı’da farklı anlaşılması hedeflenmiştir. Bu süreçte özellikle Kur’ ân-ı Kerîm çevirilerinin ayrı bir yeri vardır. Kur’ân-ı Kerîm’in Avrupa’da yapılan Arapça basımları ve çevirileri, her şeyden önce siyasi ve iktisadî çıkarlar, özellikle de İslâm devletlerinde sömürgecilik ve misyonerlik çalışmalarını başarıya ulaştırmak için yapılmış plânlı projelerdir. Batılı müsteşrikler Kur’ ân-ı Kerîm’i Batı dillerine çevirirken Kur’ân’da verilen asıl iletinin dışına çıkmış, düşüncelerini ve dinsel önyargılarını çeviri kisvesi altında aktarmışlardır. Böylelikle oryantalist merkezli yapılan çevirilerle Kur’ân-ı Kerîm’in Batı dünyasındaki algısı üzerinde etkili olması hedeflenmiştir. Nitekim bu hedeflerle yapılan tüm oryantalist çabalar günümüzdeki İslamofobi olgusuna da zemin hazırlamıştır
ULUSLARARASI PAZARLAMADA KÜLTÜREL FARKLILIKLARIN ETKİSİ: ÖRNEK OLAYLARIN İNCELENMESİ
International Journal of Commerce, Industry and Entrepreneurship Studies, 2021
Özet Günümüzde küreselleşmenin etkisiyle sınırlar ortadan kalkmış, firmalar ulusal pazarlarının ötesinde faaliyet göstermeye başlamışlardır. Giderek artan yeni pazarlara uyum ihtiyacı, kültürler arasındaki farklılıkların anlaşılmasını gerekli kılmıştır. Uluslararası pazarlarda rekabet avantajı elde etmeye çalışan her firmanın bu farklılıkları analiz etmesi ve pazarlama stratejilerini bu çerçevede belirlemesi gerekmektedir. Kültürel farklılıkların uluslararası pazarlamadaki etkisini gözlemlemek amacıyla yapılan bu çalışmada, kültürün dünyanın farklı yerlerindeki tüketicilerin ürünlere karşı olan algısını ve firmaların pazarlama stratejilerini nasıl etkilediği örnek olay yöntemi ile incelenmiştir. Kültürü oluşturan (1) dil, (2) din ve inançlar, (3) gelenek, görenek ve değerler, (4) beslenme ve yeme alışkanlıkları, (5) semboller ve renkler, (6) yasal düzenlemeler ve (7) tüketim alışkanlıkları detaylı olarak ele alınmış ve her bir faktöre ilişkin örnek olaylar analiz edilmiştir. Sonuç olarak, kültürel faktörleri göz ardı eden firmaların farklı pazarlarda geri dönüşü olmayan başarısızlıklarla karşılaştığı ve kültürel unsurların, tüketici davranışlarını önemli derecede etkilediği için uluslararası pazarlamada önem arz ettiği görülmüştür. Abstract Today, with the effect of globalization, borders have disappeared and companies have started to operate beyond their national markets. The increasing need to adapt to new markets has made it necessary to understand the differences between cultures. Every company trying to gain competitive advantage in international markets should analyze these cultural differences and determine their marketing strategies within this framework. In this study, which was conducted in order to observe the effect of cultural differences on international marketing, how the culture in different parts of the world affects consumers' perception of products and the marketing strategies of companies were examined with a case study method. Cultural factors, including (1) language, (2) religion and beliefs, (3) traditions, customs and values, (4) nutrition and eating habits, (5) symbols and colors, (6) legal regulations and (7) consumption habits, were discussed in detail and case studies related to each factor were analyzed. As a result, it has been observed that companies that ignore cultural factors face irreversible failures in different markets and cultural factors are important in international marketing as they significantly affect consumer behavior.
SİYASAL PAZARLAMAYI YARARLAR VE ELEŞTİRİLER TEMELİNDE ANLAMAK: BİR LİTERATÜR TARAMASI
Bu çalışmada, siyaset ve pazarlama bilimlerinin kesişimi olarak tanımlanan siyasal pazarlama, sunduğu yararlar ve olası zararları temelinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın amacı siyasal pazarlamaya yönelik eleştirilerin ve potansiyel faydaların tasnifl enip irdelenerek, kavramın teorik ve pratik düzlemlerde daha net anlaşılmasına katkı sağlamaktır. Sözü edilen amaca uygun olarak çalışmada, literatür taraması ile elde edilen eleştiriler ve yararlar sınıfl andırılmakta, her bir başlık karşıt görüşüne de yer verilmesine dikkat edilerek ele alınmaktadır.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Yeşil pazarlama kavramı doğası itibariyle tüketiciler ve işletmeler açısından büyük önem arz etmek tedir. Araştırmanın amacı yeşil pazarlama stratejilerinin işletmelere rekabet avantajı sağlayıp sağlamadığını ölçebilmektir. Muğla ilinde yer alan 4 ve 5 yıldızlı otel işletmeleri araştırm anın örneklemini oluşturmaktadır. Bu ilde yer alan toplam 163 adet 4 ve 5 yıldızlı otel işletmesine ulaşılmış 69 tane otel işletmesinin üst düzey yöneticisinin görüşü alınarak araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma süresince katılımcı otel yöneticilerinin verdiği bilgiler doğrultusunda elde edilen veriler kullanılarak yeşil pazarlama stratejileri ile rekabet avantajı ilişkisini belirlemek amacıyla korelasyon analizine ve yeşil pazarlama stratejilerinin rekabet avantajına etkisin in belirlenmesi amacıyla da regresyon analizine başvurulmuştur. Elde edilen verilerle yapılan analizler sonucunda yeşil pazarlama stratejilerinin rekabet avantajına etkisi olduğu gözlemlenmiştir.
ONDOKUZ MAYIS …, 2009
ÖZET: Yapılandırmacı yaklaşımda, öğrencilerin var olan bilgilerindeki yanılgıların belirlenmesi ve giderilmesinde, öğrenme ortamının oluşturulmasında ve ön bilgilerini yapılandırmalarında yardımcı olan öğretmenler önemli bir yere sahiptirler. Bu nedenle, meslek yaşantılarında yapılandırmacı yaklaşımı sınıflarında uygulayacak olan Fen öğretmen adaylarının bu yaklaşıma yönelik görüşlerinin belirlenmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesindeki üçüncü ve dördüncü sınıfta öğrenim gören öğretmen adaylarına araştırmacılar tarafından geliştirilen Fen Öğretmen adaylarına yönelik yapılandırmacı yaklaşım görüş ölçeği uygulanmış ve elde edilen veriler farklı değişkenler açısından incelenmiştir. Verilerin analizleri doğrultusunda öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşıma yönelik görüşlerinin olumlu yönde olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, cinsiyet, yaş, sınıf ve lise mezuniyet durumu bağımsız değişkenlerine göre öğretmen adaylarının yapılandırmacı yaklaşıma yönelik görüşlerinin anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Fen Öğretmen Adayları, Yapılandırmacı Yaklaşım ve Görüş
As in all disciplines of social sciences, it is not possible to exclude social and cultural context of different perspectives in marketing science, also. All branches of social science are influenced from social and cultural context while they present their hypothesis, definitions and concepts. For today’s marketing literature it is important to discuss to what extent Anglo-Saxon (Transactional) and Alp-Germen (Relational) marketing approaches differ in cultural context. Anatolian approach which is presented as a distinct approach to marketing and originated from Akhisim (Ahilik) tradition is also discussed in this study. Purposed in this study is that in general science, in particular the science of marketing is related to culture and society and different social and cultural codes constitute different approaches. In this respect, a comparison of three different marketing approaches’ social-cultural dimensions has been made and analyzed the cultural context of different approaches’ origins.
KURUMSAL İLETİŞİMDE İKİ STRATEJİK ALAN: PAZARLAMA VE HALKLA İLİŞKİLER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 6 / 2 (Ağustos 2013): 259-274 ., 2013
Kurumlarda iletişim, hedef kitlesini etkileme, finansal topluluk içinde kurumsal imajı geliştirme, medyada kurumsal faaliyetlerini gösterebilme, kurumsal sorunların, çalışanlar, dağıtımcılar ve etkilenen kitlelerce anlaşılmasını sağlama, kuruma etkisi olan kararlarda yasa yapıcıları ve düzenleyicileri etkileme, topluluk üyeleri ve çalışanlar arasında kurumda bulunmanın gururunu oluşturma, kamuoyunda kurum imajını geliştirme, kurum itibarı oluşturma ve hedef kitlede tutum değişikliği yaratma gibi çok geniş boyutları olan bir etkinliktir. Pazarlama ve halkla ilişkiler bu boyutların iki önemli unsurudur. Bu çalışmada Adana ve Niğde Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren kurumların bu iki kavrama bakış açıları ve uygulamada bunların durumu belirlenmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda kurumların pazarlamayı ürün veya hizmet sunumu olarak tanımladıkları görülmüştür. Halkla ilişkiler ise daha çok dış çevre ve müşteriler ile iletişim sağlayan daha dürüst bir iletişim biçimi şeklinde betimlenmiştir. Kurumların genelinde pazarlama ile halkla ilişkilerin aynı çatı altında faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca halkla ilişkilerin, ürün veya hizmet tanıtımı, iç ve dış iletişim, sorun yönetimi, müşteri memnuniyetinin oluşturulması, güven sağlama, imaj oluşturma ve medya ile ilişkilerin yürütülmesinde önemli bir rol oynadığı belirlenmiştir. Pazarlamanın kurumdaki rolü irdelendiğinde kurumların pazarlamayı kurumun lokomotifi olarak nitelendirdiği görülmüştür. Yine pazarlamaya, pazar ilişkileri ve satış, satış ve kârlılık, kurumun dışarıya yansıtılması, ürün ve fiyat dengesinin sağlanması gibi işlevler atfedilmiştir. Kurumların çoğunluğunda pazarlama iletişimi planlanması ve yürütülmesinden sorumlu kişilerin genel müdüre bağlı olarak faaliyet gösterdiği saptanmıştır.