Bürokrasinin Hâlleri.pdf (original) (raw)
Related papers
Ansiklopedi Maddesi: Kast Bürokrasi
Yönetim Bilimleri Ansiklopedisi, 2022
Bürokrasinin kast versiyonunu ifade eden bir kavram olan kast bürokrasi, yalnızca en üst sınıfa veya kasta mensup olan kişi veya kişilerin kamu personeli olabildiği, aristokratik bir personel sistemidir. Yalnızca azınlık ve aristokrat olan bürokrat sınıfı, aynı kasttan olduğu için oligarşik yapıdadır. Toplumda var olan kast sistemi, önce bürokratik sisteme daha sonra da ekonomik sisteme doğru genişlemektedir. Merit bürokrasinin öncesinde uygulanmış bir sistem olan kast bürokrasi, Fritz Morstein Marx’ın, bürokrasinin tarihsel süreciyle ilgili gerçekleştirdiği analiz sonucunda tanımladığı bir kavramdır.
Osmanlı Modernleşmesinin Temel Olgularından Biri: Bürokrasi
ÖZET Osmanlı modernleşmesinin nasıl gerçekleştiğinden ziyade kimler tarafından nasıl gerçekleştirildiği daha önemli bir konudur. Çünkü Osmanlı'da toplum ve buna bağlı olarak Batı normlarında şekillenmesi gereken devlet aygıtının modernleşmesi, kimlerin eliyle, hangi kriterler göze alınarak ve ne amaçla yapıldığı sorularının yanıt bulunabilmesi için incelenmesi gereken bir süreçtir. Bu bağlamda Osmanlı modernleşmesinin köklerine inmek ve daha sonra Osmanlı modernleşmesinin tüm yönleriyle ele alınabilmesi için devlet bürokrasisinin yapısı anlaşılmalıdır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde günümüzde zaman zaman sosyal, ekonomik ve siyasal yönden başarılı olup, olmadığı tartışılan Osmanlı modernleşmesinin topyekûn bir " devleti kurtarma " projesi olduğu iddia edilmektedir. Bu şekilde ele alındığı zaman Osmanlı modernleşmesinin, toplumdan ziyade bürokrasinin bir meselesi olduğu gibi bir sonuçla karşılaşılmaktadır. Ancak bu zümre büyük oranda devleti kurtarma gibi bir misyonla hareket etseler de kendi zihin yapılarına göre yeni bir " Osmanlı toplumu oluşturabilme " adına da belli bir mücadeleyi çok yönlü bir şekilde vermişlerdir. Bu süreç halktan kopuk, halkın sorunlarını anlamayan, fakat devlet ile toplumu ısrarlı bir şekilde uygulanmaya çalışılan total modernleşme çabalarıyla şekillendirmeye çalışan ve günümüzde de tartışılan sorunlu bir reform anlayışını doğurmuştur. Bu anlayış, bir dönemden sonra " Batılılaşma " gibi bir sürece devlet ile toplumu taşımış, ancak bu noktadan sonra modernleşmenin ülke adına sürekli " sancılı " bir şekilde gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bu anlamda toplum ile bürokrasinin istek ve talepleri büyük oranda örtüşmemiştir. Bu durum bazı dönemlerde Türkiye özelinde modernleşmenin bürokratik amaçlarla yüklü, ancak geniş halk kitlelerine kabul ettirilememiş bir proje olarak görülmesine neden olabilmiştir.
Vekâlet Teorisi ve Bürokrasi - Turgay Altun
Bürokrasi (Editör: Prof. Dr. Nail ÖZTAŞ), 2019
Vekâlet teorisi, çeşitli alanlarda faaliyette bulunan bir taraf olan “vekil” ile söz konusu faaliyetin yapılması hususunda vekile yetki devrinde bulunan diğer taraf olan “asil” arasındaki ilişkiyi incelemek üzere geliştirilmiş olup, örgüt iktisadının bir alt alanı olarak ortaya çıkmıştır. Çalışmanın konusu vekâlet teorisinin ve bu çerçevede önemli bir kavram olan asil-vekil probleminin kamu bürokrasisi ve siyaset-bürokrasi ilişkileri çerçevesinde incelenmesidir. Çalışmanın kapsamı, kamu bürokrasisi ile sınırlı tutulmuştur ve siyasetçi ile vatandaş arasındaki asil-vekil problemine ayrıntılı olarak değinilmemiştir. Çalışma kapsamında incelenen temel kavramların yanında, karışıklığa mahal vermemek adına İngilizce karşılıkları da verilmiştir. Örgüt iktisadı ya da örgütsel ekonomi (organizational economics), ekonomi disiplinindeki mantık ve yöntemlerin örgütlerin varlığını, doğasını, tasarım ve performansını anlamak için uygulanmasını içermekte ve esas olarak örgütlerin (firmalar, ortaklıklar, kurumlar ve piyasanın tamamı) kendi içlerinde ve diğer örgütlerle arasındaki koordinasyon faaliyetlerindeki engellerle ilgilenmektedir. Örgüt iktisadı literatürü genel olarak işlem maliyeti teorisi (transaction cost theory), vekâlet teorisi (agency theory) ve sözleşme teorisi (contract theory) alt alanlarından oluşmaktadır. Vekâlet teorisinin temeli olan vekâlet ilişkisi en eski ve yaygın toplumsal etkileşim yöntemlerinden birisidir (Ross, 1973: 134). Vekâlet teorisi, başlangıçta yöneticilerin yani vekillerin (agent), işletme sahipleri olan asillerden (principal) daha fazla bilgiye sahip olmaları ve bunun sonucunda kendi çıkarlarını örgüt çıkarlarının üstünde tutmaları durumunun söz konusu olduğu bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır. Vekâlet teorisinin temel varsayımı, örgütlerin asil ve vekil arasındaki çıkar çatışması üzerinden incelenebileceğidir.