''Çanakkale Cephesi'ndeki Askeri Tıbbiyeli Türk Ocaklılar'', Uluslararası Birinci Dünya Savaşı'nda Mevlevî Alayı ve Gönüllü Topluluklar Sempozyumu, 22-24 Ekim 2015, Kırıkkale, s.277-286. (original) (raw)
Related papers
Çanakkale Cephesi'nde Türk Ordusunun İaşe ve İkmal Faaliyetleri
Öz Birinci Dünya Savaşı'nda Türk ordusunun kesin başarı sağladığı yegâne cephe Çanakkale Cephesi'dir. Kazanılan bu zaferde; ordunun şecaati, kahra-manlığı ve vatanperverliği yanında muharip ordunun harp kabiliyetini arttıran her türlü lojistik hizmetlerin başarılı bir şekilde yürütülmesinin büyük etkisi vardır. Lojistik faaliyetlerin en önemli unsurlarından birini de hiç şüphesiz iaşe ve ikmal faaliyetleri teşkil etmiştir. Zira tarihi süreç içinde orduların harp kabili-yetini etkileyerek savaşın gidişatına tesir eden faktörlerin başında iaşe meselesi gelmiştir. Bu durum özellikle Birinci Dünya Savaşı gibi önemli iaşe buhranları-nın yaşandığı bir dönemde daha da önem kazanarak harbin sonucu değiştire-cek kadar stratejik bir mesele halini almıştır. Çanakkale Muharebeleri esnasında Türk ordusunun yaşadığı en büyük problemlerden biri de, muharip ordunun beslenme meselesi olmuştur. Özellikle dar bir alanda, her iki taraftan yarım milyona yakın ordunun yer aldığı bir cephede, iaşe maddelerinin temini kadar bunların cephe gerisindeki depolara kadar nakledilmesi ve buradan da en uçtaki siperlere ulaştırılması harbin akı-betini tayin edecek kadar ehemmiyet kazanmıştır. Bu çalışmada, Çanakkale Cephesi'ndeki muharip ordunun iaşe ve ikmal durumu ana hatlarıyla ele alınarak söz konusu faaliyetlerin elde edilen başarıya katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Türk ve dünya tarihi açısından büyük bir öneme sahip olan Çanakkale Savaşları, askeri ve siyasi sonuçlarının yanı sıra yol açtığı beşeri sermaye kayıpları dolayısıyla da gerek ulusal gerekse uluslararası alanda pek çok araştırmaya konu olmuştur. Nitekim cephede olduğu kadar cephe gerisinde de büyük bir mücadelenin verildiği savaş süresince farklı niteliklerde çok sayıda sağlık hizmeti verilmeye çalışılmış, mevcut sağlık kuruluşları takviye edilerek yenileriyle de desteklenmiştir. Bu araştırmada, Çanakkale Savaşları sırasında cephe gerisi hizmetleriyle büyük öneme sahip olan sağlık kuruluşları ve bu kuruluşların en büyük destekçisi olarak Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Çanakkale Savaşları’ndaki faaliyetleri ele alınmıştır. Bu çerçevede Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin kurduğu cephe gerisi hastaneleri, Cemiyet tarafından Çanakkale Cephesi’nde yer alan diğer sağlık kuruluşlarına sağlanan yardımlar, cephede ortaya çıkan hastalıklar ve bu hastalıklara karşı yürütülen mücadele ile tedavi yöntemleri ve cephe gerisine nakiller Kızılay arşiv belgelerine dayalı olarak incelenmiş, ayrıca Cemiyetin önemli hizmetlerinden birisi olan çayhaneler üzerinde de durulmuştur.
Çanakkale Cephesi’nde Gönüllü Postacılar: Sâiler
The need for official and civilian postal services in the Ottoman Empire during World War I was met through post offices established in large settlements such as provinces, sanjaks, and districts. Although postal organizations were established in large settlements during this period, these organizations had not yet been established in rural areas such as villages and townships. The people in rural areas, who were deprived of governmental postal and communication services, communicated with their relatives, who were recruited and sent to the fronts through private postal services. Soldiers' families were able to deliver their gift packages, including letters, money, clothes, and long-lasting foods, such as biscuits and nuts, to their EGE 9th INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES August 22-24, 2023-IZMIR PROCEEDING BOOK Academy Global Publishing House 1066 relatives on the front line by means of the sâî in return for a certain fee. Letters of soldiers to their families were also delivered to their families by these sâî. On the Gallipoli Front, one of the most significant fronts of World War I, sâi, were also utilized. The civilian and military authorities provided many different facilities to the sâi. The sâi greatly contributed to raising the morale and motivation of the soldiers by providing communication between the soldiers and their families. Due to this convenience, the sâi themselves were able to enter the battlefields, even to the front lines, without facing any difficulties or restrictions, and delivered the letters and gifts sent by the families to the soldiers, and in return, soldiers' letters to their families.
Öz Gazeteciler bilhassa savaş muhabirleri Birinci Dünya Savaşı'nın önemli cephelerinden biri olan Çanakkale'deki gelişmeleri gerek gazete yazıları ve mektupları gerekse raporlarıyla Dünya kamuoyuna taşımışlardır. Bu gazetecilerden biri olan Avustralyalı Keith Arthur Murdoch'ın kaleme aldığı ve Gelibolu Mektubu olarak da bilenen raporu, sonuçları itibariyle bilhassa İtilaf Devletleri açısından tarihi bir değere sahiptir. Bu doğrultuda raporun İtilaf Devletleri'nin Çanakkale cephesini terk etmelerinde ve özellikle Anzak efsanesinin oluşmasında ciddi payı vardır. Raporu incelendiğinde başarısızlığın sorumlusu olarak gördüğü İngiliz kurmay sınıfını tasvir ederken acınası, başarısız, niteliksiz gibi tabirler kullanan Murdoch'ın, cephenin kapatılmasının zeminini hazırladığı söylenebilir. Bununla birlikte metnin tamamında Anzak askerleriyle ilgili en küçük bir olumsuz yaklaşım sergilemediği gibi askerlere yönelik şanlı askerlerimiz ve kahramanlarımız şeklinde ifadeler kullanarak bu efsanenin temellerini atmıştır. Bu çalışmanın amacı Murdoch'ın yukarıda bahsi geçen iki husus hakkındaki görüşlerinin yanı sıra onlar kadar yer vermemiş olsa da Türk askerine dair görüşlerinin analiz edilmesidir. Nitekim Murdoch, Türk askeri hakkında son derece müspet sözler sarf etmekte, insaniyet ve cesaret kelimelerini Türk kelimesi ile birlikte kullanmaktadır.