AHMET CEVDET PAŞA ve OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİMİN MODERNLEŞMESİ (original) (raw)

AHMET CEVDET PAŞA VE MODERNİZME BAKIŞI

Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2020

“Osmanlı Devleti’nin en uzun yüzyılı” olarak adlandırılan 19. yüzyıl, bizlere kıymetli şahıslar ve eserler kazandırmıştır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz yaşadığı döneme iz bırakmış olan Ahmed Cevdet Paşa’dır. Devlet kademelerinde birçok makamda bulunmuş ve bununla beraber çağındaki olayları kalemiyle geleceğe aktarmıştır. Miras bıraktığı eserleri ve bürokrasiden akademiye ve idareciliğe birçok alanda gösterdiği başarılar ile Cevdet Paşa; Osmanlı tarihi için önemli bir şahsiyettir. Çalışmalarında 19. yüzyılın Osmanlı’sını; idari, askerî, ekonomik, siyasi ve sosyal alanda irdelemiştir. Almış olduğu eğitimler ve yürüttüğü görevler; kendisinin bir hukukçu, devlet adamı ve tarihçi olarak anılmasına vesile olmuştur. Yaşadığı dönem itibari ile Osmanlı Devleti ve dünyanın değişen seyri adına kırılma noktası olarak değerlendirilebilen Tanzimat Dönemi’ni; değişimin doğruluğu, yanlışlığı ve gerekliliğini birçok eserinde konu edinmiştir. Tarih sahnesinde tüm bu dinamikleri nasıl okumamız gerektiğini yazılarında tartışan Cevdet Paşa; günümüzde de süregelen modernizm sorunsalına ışık tutmaktadır. Tanzimat dönemi içinde medresede yetişen Cevdet Paşa’nın çağdaşlarından farklılık gösterdiği nokta şüphe yok ki modernizm ve değişime karşı takındığı tutumdur. Kadim geleneğin savunucusu bir Osmanlıcı ve İslamcı olan Cevdet Paşa’nın gözünden 19. yüzyıl modernizmi, çalışmamın konusu oluşturmaktadır.

AHMED CEVDET PAŞA’NIN FİKRİYATINDA OSMANLI DENİZCİLİĞİ

Osmanlı’nın Dâhi Devlet Adamı Ahmed Cevdet Paşa, 2021

Ahmed Cevdet Paşa, birçok rolü uhdesinde barındıran ve Osmanlı Devleti’nin fırtınalı 19. yüzyıl tarihinde yaşamış en önemli devlet adamlarından birisidir. Kendisi yalnızca devlet adamı olmayıp ardında pek çok eser bırakan bir tarihçidir, eğitimcidir, edebiyatçıdır, hukukçudur. Bu yazıda onun bahsi geçen çok yönlülüğünü de dikkate alarak denize ve denizciliğe bakışı anlaşılmaya ve metinlerinde görünür kılındığı ölçüde yansıtılmaya çalışılmıştır. Bunu yaparken en önemli kaynaklar Ahmed Cevdet Paşa’nın kendi eserleri olan ve özellikle tanık olduğu olayları anlattığı dönemin sosyal ve hukuki zeminini ön plana çıkaran Tezâkir ve II. Abdülhamid’in emriyle yazdığı siyasi olayları içeren Ma‘rûzât olmuştur. Bahsi geçen metinler Tanzimat Dönemi’ne ışık tutan önemli eserler olup her biri denizcilik çerçevesinde dikkatle incelenerek Paşa’nın denizciliğe bakışı ortaya çıkarılmak istenmiştir. Ahmed Cevdet Paşa, tarihçi yönünün getirdiği araştırmacı ve analitik düşünce yapısıyla Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini Avrupa devletleri örnekleriyle değerlendirirken denizcilik kurum ve teşkilatlarını da incelemiştir. Dolayısıyla bu çalışmada, Cevdet Paşa’nın dolaylı olarak denizciliğe ilişkin sahip olduğu fikirlere değinilmiş olup dönemin devlet-deniz ilişkisi onun gözlerinden yansıtılmıştır. Daha çok yaşadığı döneme ilişkin denizcilik fikirleri ortaya çıkarılmak istendiğinden, Tarih-i Cevdet isimli eserinde kaleme aldığı denizcilik tarihi konuları kısıtlı bir çerçeveden aktarılmıştır.

OSMANLI PADİŞAHLARININ ŞEHZÂDELİK DÖNEMLERİNDEKİ EĞİTİMLERİNİN TARİHSEL SÜRECE ETKİSİ

ÖZET Osmanlı devletinde kuruluş, yükselme, gerileme duraklama, yıkılma ve dağılma dönemleri olduğu gibi şehzadelerin almış oldukları eğitimde bu dönemlere göre değişmiş ve tarihin seyrini etkilemiştir. Bu çalışmamızda Osmanlı Devleti'nin her dönemine etki eden şehzadelerin almış oldukları eğitimler ve bu eğitimlerin tarih süreci içerisindeki izlerini incelenmiştir. Osmanlı Kuruluş yıllarından beri Şehzadelerin eğitimine çok önem verirmiştir. Şehzade eğitimi Osmanlının ilk yılları ile son dönemi arasında çeşitli sebeplerden dolayı değişime uğradı. Bu değişimler dört dönemde incelenebilir. Bu dönemler; Kuruluştan Kafes Usulünün uygulanmasına kadar olan dönem, Kafes usulünden XIX. yüzyılın ortalarına kadar olan dönem, XIX. yüzyılın ortalarından II. Meşrutiyet'in ilanına kadar olan dönem ve II. Meşrutiyet'in ilanından sonraki dönem şeklindedir. Tarihin seyrini değiştiren en önemli dönem ise kafes usulüne geçiş ile başlamıştır. Bu dönemde şehzade artık eğitimini sadece sarayda almakta ve şimşirlik adı verilen kapalı bir alanda yaşamakta idi. Şehzadeler bu dönemde sancağa çıkamadıkları için devlet yönetiminde alınması gereken sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel tecrübeden eksik kalmış ve bu da devletin gerilemesinde en büyük etkeni oluşturmuştur. ABSTRACT The establishment of the Ottoman state, elevation, decline, pause, collapse and disintegration periods, such as there are princes in education has changed according to these periods and influenced the course of history. In this study, the orientation of the princes who influenced the period of the Ottoman Empire, the trainings and their traces in the historical process were examined. Since the foundation years of the Ottoman Empire has given great importance to the education of princes. Prince Education changed between the first period of the Ottoman Empire and the last period before various reasons. These changes can be analyzed in four years. These periods; The period from the establishment until the establishment of the Lattice Method, XIX. century until the middle of the XIX. century II. The period until the declaration of the Constitutional Monarchy and II. The period after the declaration of the Constitutional Monarchy. The most important period that changed the course of history began with the transition to the cage procedure. During these years, the prince was now only studying in the

OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E MODERN EĞİTİMİN İNŞASI: DEVLETİN KURTARILMASINDAN DEVLETİN KURULMASINA

Öz Tarih boyunca toplumlar, eğitimin fonksiyonel özelliğinden yararlanmışlardır. Geleneksel toplumlarda eğitim sürecinde, salt ihtiyaç duyulan gündelik yaşam pratiklerinin ve deneyimlerinin aktarılması yeterli olurken; Avrupa'da Aydınlanma ile birlikte başlayan ve temelleri yine bu dönemde atılan modern eğitim ile akıl ve nesnel bilgiyi önemseyen yeni bir birey yaratılmaya çalışılmıştır. Osmanlı'nın genellikle 18. yüzyılda başlatılan modernleşme çabalarının eğitim boyutunda ise yeni bir birey yaratılması amacından ziyade devletin kurtarılmasını sağlayacak niteliklerin bireylere kazandırılması amaçlanmıştır. İmparatorluğun toplumsal-siyasal düzeninin güvenliğini ve sürekliliğini sağlayan dini-geleneksel parametrelerin diriltilerek devleti eski gücüne kavuşturma endişesi taşıyan değişim hamleleri, yeni bireyi yaratmayı amaçlamadığı için Osmanlı son döneminde laik, karma ve aklı önceleyen bir eğitim sistemi de ortaya çıkamamıştır. 1923'te Cumhuriyet'in ilanının ardından kurulan yeni devlet ise kuruluşunu ve gelişimini tamamlayabilmek dolayısıyla yeni bireyi yaratabilmek için modern eğitim paradigmasına uygun düşecek ilkeleri belirlemeye çalışmıştır. Bu amaca uygun olarak da Atatürk Dönemi olarak adlandırılan 1923-1938 arasını kapsayan dönemde idari ve yasal düzenlemeler yapılarak oldukça radikal adımlar atılmıştır. Geçmişten kopuşu sağlamaya çalışan inkılap hareketleri ile eğitim sistemi modern öğeleri içerecek şekilde yeniden inşa edilmiştir. Bu çalışmada da Tanzimat Dönemi'nden itibaren Osmanlı Devleti'nde eğitim alanında yapılan yenilikler ve bu yeniliklerin odak noktası üzerinde durulmaktadır. Ardından 1923-1938 Dönemi'nde modern eğitimin inşası adına yapılan inkılaplar ve eğitime verilen misyon ele alınmaktadır. Anahtar sözcükler: Eğitim, Modernleşme, Modern Eğitim,

19 VE 20 YÜZYIL SÜRECİNDE OSMANLIDA MODERNLEŞME SÜRECİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR FAALİYETLERİ

Uluslararası saglik ve spor arastirmalari kongresi, Aksaray, 2022

Bu çalışmada Osmanlı Devletin'de Geç Osmanlı döneminden, Cumhuriyetin ilanın kadar geçen süreç içerisinde gerçekleştirilmeye çalışılmış Batılılaşma hareketleri, bu hareketlerin spor ve spor eğitimi alanına yansımaları ve dönemin spor kültürünün incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada verilerin toplanması amacıyla "alan yazın taraması" yapılmıştır. Bu amaçla çeşitli kütüphanelerde, dergilerde ve kurumlarda bu döneme ilişkin kaynaklar taranmış ve buradan elde edilen veriler çalışmada kullanılmıştır. "Çağdaşlaşma" adına olumlu adımların atıldığı Tanzimat dönemiyle birlikte, Osmanlıda askeri alan dışında edebiyat, siyaset, sosyal yaşantı, eğitim, devlet hukuku ve devlet kuruluşlarında olduğu gibi "spor ve spor eğitimi" alanında da ilk kez Batıdakine benzer reformlar gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu dönemde ilk kez (1863) Mekteb-i Hayriye'de Avrupai tarzda gerçekleştirilen cimnastik etkinlikleri Riyazat-ı bedeniye" adı altında ders programına dahil edilmiştir. Aynı dönemde Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar ve yurt dışından ülkeye gelmiş olan yabancı uyruklu ailelerin çabaları ile futbol, tenis ve basketbol gibi spor dallarında faaliyetler gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Osmanlı devletinde ilk kez batılı anlamda spor faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla 1872 yılında spor kulübü (The Imperid Yatching and Boating Club) kurulmuştur. Bu dönemin beraberinde getirdiği bir başka gelişmenin de, ilk kulüpleşme çalışmalarının yabancılar tarafından gerçekleştirilmeye başlanmış olmasıdır. Osmanlı Devleti resmi olarak ilk kez 1912 yılında Stockholm'de düzenlenen Olimpiyat oyunlarında temsil edilmiştir. 1906 yılında Atina'da düzenlenen ara olimpiyatlarda ve 1908 yılında Londra'da düzenlenen oyunlarda da Osmanlı Devleti sporcularının müsabakalara katıldığına ilişkin belgelerin bulunduğu ifade edilmektedir. Toplumların spor tarihlerinin ve spor kültürlerinin incelenmesi, onların bugünkü durumlarını açıklayabilmede önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, geçmişte hangi sporların gelişmiş olduğu, sporun örgütlenme ve kurumsallaşma göstergelerinin neler olduğu, sporun işlevlerinin neler olduğu sorularına verilecek yanıtlar spor vasıtasıyla kültürümüz hakkında fikir sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.

MEŞRUTİYETİN İLANINDAN, CUMHURİYET DÖNEMİNE, OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM DENETİMİ.doc

“Meşrutiyetin İlanından, Cumhuriyet Dönemine Kadar, Osmanlı Devleti’nde Eğitim Denetimi (1876-1923)” adlı çalışma, Osmanlı Devleti’nin son döneminde eğitim denetimi ile ilgili belgelerin, günümüz Latin Alfabesi’ne çevrilerek (Transkrip edilerek), ait olduğu döneme ait kimi noktaları gün yüzüne çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu amaçla İstanbul’da bulunan Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nden 1000’in üzerinde belge elde edilmiş, içeriğine göre tasnif edilen belgeler arasından Osmanlı’da Eğitim Denetimi içerikli belgeler çalışma kapsamına alınmıştır. Bununla birlikte, benzer içerikli belgelerin tümü dikkate alınmamış, temsili olarak, birkaçı seçilmiştir. Belgeler çok farklı içeriklere sahip olduğundan bir içerik tasnifine değil, belgelerin ilgili olduğu eğitim basamağına yani İlköğretim (Mekteb-i İbtidaiye, sıbyan Mektebi) ve orta dereceli okullara (İdadiye ve Rüşdiye) göre sınıflandırma yapılmıştır. Eğitim teftişiyle ilgili olduğu halde hangi basamağa ait olduğu belli olmayan belgeler ise Muhtelif Konular başlığı altında ele alınmıştır. Orjinal belgelerde belge tarihleri metnin altında bulunmakta olup, çoğunlukla Rumi Takvim esas alındığından, ilgili belgelerin tarihleri, tarih dönüştürücü programlar kullanılarak, miladi takvime çevrilmiştir. Çalışmaya alınan belgelerin eklerinin birden fazla olduğu durumlarda, son belgenin tarihi esas alınmıştır. Ayrıca günümüzdeki durumla ilgili kısa karşılaştırmalar yapılarak günümüz hukuki metinlerine yer verilmiştir.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD DEVRİ OSMANLI HARP OKULUNDA MODERNLEŞME; “MODERNİST-GELENEKÇİ SUBAYLAR ARASINDAKİ ÇEKİŞME ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME”

Journal of Turkish Studies, 2016

Özet Osmanlı Devleti’nin on yedinci yüzyıldan itibaren savaş alanlarında eski ihtişamını kaybetmesi devlet adamlarını ordu üzerinde düşünmeye sevk etmiştir. Askeri kurumların ihyası için 1600’lerden itibaren dönem dönem bazı yenilikler yapılmıştır. Yapılan ıslahatların en önemlilerinden biri askeri eğitim alanında yeni okulların açılmasıdır. 18. Yüzyıldan itibaren yeni okulları açılmaya başlanmış, ancak bazıları kısa ömürlü olmuştur. Batı tarzı eğitim vermek amacıyla kurulan ve ayakta kalan ilk mekteplerden biri Harbiye’dir. Mekteb-i Harbiye batı tarzı eğitimin uygulandığı ilk okullardan biri olduğu gibi, aynı zamanda yeni tarz eğitimin taşıyıcısı da olmuştur. Daha seküler tarzda bir eğitim programına sahip olan bu yeni okul yapısı, eğitim kadrosu ve eğitim programı itibari ile mevcut diğer okullardan farklıdır. Aynı zamanda buradan yetişen öğrenciler de zihinsel olarak klasik eğitim kurumlarında yetişen öğrencilerden farklı yapıya sahiptir. Bu açıdan Mekteb-i Harbiye yetiştirmiş olduğu yeni subay sınıfı ile yeni bir zihinsel dünyayı temsil etmiştir. Batılı eğitmenlerin tedrisatından geçen, batıya eğitimlerini tamamlamak için giden harbiye öğrencileri geçmişteki Osmanlı ordularında görev yapmaya başlayınca, gelenekçi düşüncenin temsilcisi olan alaylı subaylar ile çatışma içerisine girdiler. Osmanlı ordusundaki mektepli-alaylı çekişmesi sadece iki subay sınıfı arasındaki bir çekişme olmayıp, aynı zamanda mevcut düzen ile modernleşmeyi savunanların kavgası niteliğindedir. Anahtar Kelimeler Mekteb-i Harbiye, Subay, Modernleşme, Zihinsel Dönmüşüm, Mektepli, Alaylı. Abstract Loss of former glory of the Ottoman Empire on the battlefields since the seventeenth century had led statesmen to think about the army. For the revive of the military institutions some innovations had been made periodically since 1600s. One of the most important reforms is the opening of new schools in the field of military education. New schools had started to open, but some of them were short-lived. Ottoman Military College is one of the first school that established and preserved to provide western style education. As Ottoman Military College is one of the first school that implemented western style education, at the same time it is the bearer of new style education. This new school structure, which has a more secular educational program, is different from other schools in terms of teaching staff and training program. At the same time, the student who are studying at these institutions mentally have a different structure than the students who are studying at classical educational institutions. In this respect, Ottoman Military College represents a new mental world with a new class of officers. When Ottoman Military College students who are studied with western educators, and students who go to west to complete their education began to serve in the Ottoman Armies, they clash with regimental officers who are representatives of traditionalist thinking. the conflict between modernist-traditionalist officers were not only a conflict between two class of officers but also a quarrel between current order and advocate of modernization. Keywords Ottoman Military School, Officer, Modernization, Mental Revolution, Modernist, Traditionalist

TEZÂKÎR ÇERÇEVESİNDE AHMED CEVDET PAŞA'NIN EĞİTİM GÖRÜŞLERİNİN ANALİZİ

Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2022

XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti için önemli gelişmelerin yaşandığı dönemdir. III. Selim döneminde başlayan devleti yeniden yapılandırma çalışmaları, XIX. yüzyıl boyunca artan bir ivme ile devam etmiştir. Toprak kayıplarını telafi etmek ve devleti yeniden yapılandırarak çöküşten kurtarmak için başlatılan modernleşme çalışmalarında sürecin doğası gereği eğitime öncelik verilmiştir. XIX. yüzyıl dünyasında devletin ihtiyaç duyduğu nitelikli insanı yetiştirmek için batı ülkelerindeki kurumlar da örnek alınarak yeni eğitim kurumları açılmıştır. Hukukçu ve tarihçi kimlikleri ile tanınan Ahmed Cevdet Paşa Osmanlı Devleti'nin yeniden yapılanma döneminde diğer görevlerinin yanı sıra 1845 yılından itibaren eğitim bürokrasisinde; öğretmenlik, okul müdürlüğü, eğitim bakanlığı, ders kitabı yazarlığı, akademi üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Bu görevleri sırasında eğitim reformlarına dolaylı ya da doğrudan önemli katkıları olmuştur. Dönemin hem şahidi hem de aktörü olan Ahmed Cevdet Paşa'nın talebelik dönemlerinden başlayarak kamu görevleri dönemini kapsayan hayat tecrübelerini aktardığı Tezâkîr isimli eseri diğer kaynaklarda olmayan orijinal bilgiler vermektedir. Medrese kökenli, ilmiye sınıfı mensubu bir âlim olmasına karşın belirli ilkeler ve kültür unsurlarına dikkat edilmesi kaydıyla Osmanlı Devleti'nde modern eğitim kurumlarının açılmasını destekleyen Ahmed Cevdet Paşa'nın eğitim sorunlarının çözümüne getirdiği yaklaşımlar ve eğitimde yeniden yapılanma projeleri günümüz eğitim sorunlarının çözümleri bakımından da yol gösterici niteliktedir.

MODERNLEŞEN ORDULAR VE BÜROKRASİDE YÜKLENDİKLERİ İŞLEV: OSMANLI ÖRNEĞİ

ÖZET Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren benimsediği Batılılaşma siyasetiyle ekonomik ve siyasi gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan modern dünyaya uyum sağlamayı, dolayısıyla ayakta kalmayı amaçlamıştır. 17. yüzyılla birlikte görünür hale gelen idari, mali ve askeri sorunların devlet merkezli algılanması, çözüm olarak görülen Batılılaşmanın da devletle sınırlı bir alanda hayata geçirilmesine neden olmuştur. Böylece kalemiye, ilmiye ve seyfiye olmak üzere üç sacayağı üzerine kurulu Osmanlı bürokrasisi, modern dünyanın Batı’da ürettiği yeni siyasi model olan modern devlet esaslarına dayalı bir dönüşüm içerisine girmiştir. Osmanlı bürokrasisinde, söz konusu dönüşümün ilk ve en köklü olarak yaşandığı yönetici sınıf seyfiye olmuştur. Eğitim, teçhizat ve teşkilatlanma konularında modern orduları model alan Osmanlı ordusunun Batılı esaslar çerçevesinde güçlendirilmesiyle devletin de güçleneceği düşünülmüştür. Ancak savaş meydanlarında öncekilere benzer bir biçimde üst üste alınan yenilgiler amaçlanılana ulaşılamadığını göstermiştir. Asli görevleriyle ilgili kendisinden bekleneni yerine getiremeyen seyfiye, Tanzimat Dönemi’nden itibaren bünyesinde belirginleşen modern kadroların öncülüğünde, Klasik Dönem’den farklı bir hareket alanına sahip olmaya başlamıştır. Tanzimat Dönemi ile başlayan bu farklılaşma, sırasıyla II. Abdülhamid ile İttihad ve Terakki Cemiyeti (İTC) Dönemlerinde yaşanan gelişmelerle daha da pekişmiştir. Ortaya çıkan ise Batı’da modern devletin iç ve dış egemenlik iddiasını yerine getirmekle yükümlü modern ordularla işlevsel açıdan örtüşmeyen askeri bir yapı olmuştur. Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Osmanlı, bürokrasi, seyfiye. ABSTRACT The Ottoman Empire aimed to adapt to the modern world, which emerged as the result of economic and political developments through Westernization politics adopted as of 18th century, and thus aimed to survive. The fact that administrative, financial and military problems, which became apparent in 17th century, were perceived as state-centred caused Westernization, which was considered as a solution, to be implemented in a state-limited area. Thus, the Ottoman bureaucracy based on three trivets as kalemiye, ilmiye and seyfiye underwent a transformation that is based on the principles of modern state, the new political model produced by the modern world in the West. In the Ottoman bureaucracy, seyfiye was the ruling class where the transformation in concern was experienced first and most profoundly. It was thought that the state would also be strengthened by strengthening the Ottoman army, which took modern armies as a model in education, equipment and organizational matters, within the framework of Western principles. However, the defeats sustained one after the other on the battlefields in a similar fashion to the previous ones showed that they could not reach what was intended. Seyfiye, which was unable to fulfil what was expected from it regarding the principal duties, started to have a movement area different from the Classical Period in the pioneer of the modern establishments that became evident within its body as of Tanzimat period. This differentiation, which started in Tanzimat Period, was further strengthened through developments experienced in the periods of Abdul Hamid and the Committee of Union and Progress (CUP). What was emerged was a military structure that was not functionally compatible with modern armies which were obliged to fulfil the modern state's internal and external sovereignty claim in the West. Keywords: Westernization, Ottoman, bureaucracy, seyfiye.