Rodos’un Fetih Günlüğü Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi Rûznâmesi The Dairy (Ruzname) of Kanuni Sultan Suleyman’s Rhodes Campaign (original) (raw)

Fehmî (ö. XVI. yy.?) ve Rodos Fetihnâmesi/Fehmi (d. XVI. yy.?) And His Fetihname of Rhodes

TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal, 2022

Özet Akdeniz ve Anadolu coğrafyası için ticarî, askerî ve jeopolitik ehemmiyete sahip olan Rodos, tarih boyunca çeşitli milletlerin hâkimiyetine girmiş önemli bir adadır. Adanın 1309 yılında Saint Jean Şövalyelerinin eline geçmesinden sonra zamanla adanın Osmanlı aleyhtarlığının merkezi hâline gelmesi ve Akdeniz ticaret yolunun güvenliğinin sağlanması amacıyla Fatih Sultan Mehmed Rodos’u fethetmek için seferler düzenlemiş fakat bu girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu tarihten sonra çeşitli sebeplerle atıl kalan Rodos meselesi için Haziran 1522’de Kanuni Sultan Süleyman adayı Türk topraklarına katmak ve böylece Akdeniz ticaret yollarının güvenliğini de sağlamak üzere büyük bir sefere çıkmış ve Rodos 20 Haziran 1522’de fethedilmiştir. Türk tarihi açısından önemli bir fetih olan Rodos’un alınmasının ticarî, siyasî ve askerî sonuçları olduğu gibi edebî sonuçları da olmuş ve bu olay üzerine çeşitli fetih-nâmeler kaleme alınmıştır. Bunların en meşhuru ise Celâlzâde’nin Rodos Fetih-nâmesi’dir. Fetih-nâmeler bilindiği üzere edebî bir tür olarak seferi baştan sona anlatan eserler olduğu gibi padişaha tehniye olarak da sunulan manzumelere ad olabilmekteydi. Klasik Türk edebiyatı geleneği içerisinde pek çok örneği olan bu uygulamanın bilinmeyen bir örneği ise tarafımızdan tespit edilip makalenin konusu edilmiştir. Rodos’un fethinin 500. yılını andığımız şu günlerde XVI. yy. şairlerinden olduğu anlaşılan Fehmî (ö. XVI. yy.?)’nin Rodos Fetih-nâmesi ilim âlemine sunulmaya çalışılmıştır. T.C. Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Evrakı 0364 nolu gömlekte yapmış olduğumuz çalışmalarda Kanuni Sultan Süleyman’a sunulduğunu tespit ettiğimiz belgede mezkur fetih-nâme ve şairin Rodos’un fethine düşürdüğü tarih kıt‘ası yer almaktadır. Saray arşivinde bulunması hasebiyle sultana sunulduğu anlaşılan kaside, hem fetih-nâme türü hem de adı kaynaklarda geçen fakat eserleri bugüne ulaşmayan şairi açısından önem arz etmektedir. Abstract Rhodes, which has commercial, military and geopolitical importance for Mediterranean and Anatolian geography, was ruled by diverse nations throughout the course of history. When the island captured by the Knights of St. John in 1309, island became the center of anti Ottoman activities, and Mehmed the Conqueror’s campaigns to conquer the island failed. After this date, Rhodes question which remained stagnant for various reasons, solved in June 1522 with the extensive campaign of Suleiman the Magnificent, in order to include the island to Turkish territories and secure the Mediterranean trade roads, and the island was conquered 20 June 1522. As an important conquest for the Turkish history, conquest of Rhodes had both commercial, political and military, and eternal consequences, and this event was written in several fetihnames. The most famous of these, is the Fetihname of Rhodes of Celalzade. As it is already known, fetihnames, which tell a conquest from beginning to end, would become poems known as tehniye. An unknown sample of this kind, which have many examples in classical Turkish literature tradition, is inspected by us and become the subject of this paper. In these days which coincides with the 500th anniversary of the conquest of Rhodes, Fehmi’s- a 16th century poets (d. 16th century) Fetihname of Rhodes, is tried to be presented to scholarly world. In our studies in Republic of Turkey State Archives, Ottoman Archives Topkapı Palace Archives document 0364, we have seen that this piece, which includes fetihname and the date, which was given by the poem. As it was found in the palace archives it is clear that this poem was presented to sultan. It is important for both fetihname literature and its poem, who has been unknown to this date.

SEFER DÖNEMİ BİR OSMANLI KRONİĞİNDE FİYATLAR VE PİYASA: VÂKI‘ÂT-I RÛZ-MERRE (1688-1693)

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 2023

Resmi ve/veya özel kronikler Osmanlı Tarihi’ne dair geniş yelpazede bilgi sunmaktadır. Bu çeşitlilik askeri, siyasi, içtimai, idari tarihe katkıda bulunmak şeklinde tezahür eder. Ancak bu sahalara nispetle daha sınırlı olmakla birlikte kronikler iktisat tarihi disiplinine de katkı sağlar. Bu katkı esnaf, ticari hayat, meslek ve zanaatlar gibi gündelik hayat ve ticari ilişkiler başlıkları altında toplanabilir. Kronikler düzensiz veya dağınık veri içerse de iktisat tarihinin merkezinde yer alan fiyat tarihine dair de sınırlı bilgi Barındırmaktadır. Bu kroniklerden biri de Üsküdari Abdullah Efendi tarafından kaleme alınan Vâkı‘ât-ı Rûz-merre’dir. 1688-1693 tarihleri arasında büyük ölçüde askeri seferlere odaklanan bu kroniğin müellifi, mevkufat kaleminde bir bürokrat olması nedeniyle birçok ürünün fiyatına ve bu fiyatlardaki hareketlere nedenleriyle birlikte değinmiştir. Bu çalışmada hem bahsedilen eserde yer alan fiyatlar incelenmiş hem de bu fiyatların iktisat tarihi açısından kaynak olabilme kabiliyeti tartışılmıştır.

14. Yüzyıl Alman Hacıların Seyahatnamelerinde Rodos ve Çevresi

Anadolu ve Balkan Araştırmaları Dergisi, 2021

Erken Orta Çağ’dan itibaren Kudüs, Avrupalı Hristiyanlar için önemli bir hac merkeziydi. 14. yüzyılda dört Alman hacı seyyah Kudüs’e gidişleri ve memleketlerine dönüşleri sırasında başta Rodos ve Girit olmak üzere çeşitli Ege adalarında bulunmuşlardır. Wilhelm von Boldensele 1335’te Kudüs’e giderken Ege sahillerini, Girit, Rodos ve Kıbrıs adalarını ziyaret ederek bölge hakkında kısa betimlemeler kaleme almıştır. Aynı tarihte Alman hacı seyyah Ludolf von Sudheim da Boldensele’nin hac güzergahı üzerinden Kutsal Topraklara varmıştır. Sudheim, eserinde Rodos ve çevresine dair daha detaylı malumat vermiştir. 1385 yılında Lorenz Egen ve Peter Sparnau Kudüs’ten Avrupa’ya dönüş yolunda Rodos’u ziyaret etmiş ve Anadolu’nun Ege kıyısı boyunca ilerleyerek Bizans başkentine varmıştır. Mezkûr hacılar Rodos ve çevresine dair dönemin siyasi yapısı, bölgedeki halkın günlük yaşamı, nüfusu, dini yapısı ve Rodos adasının savunması, stratejik durumu hakkında okuyucuya bilgi vermiştir. Bu çalışmada 14. yüzyılda Alman seyyahların hac yolunda güzergahlarında uğradıkları Rodos Adası ve çevresine dair seyahatnamelerinde verdikleri betimlemeler incelenmeye çalışılmıştır.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİNDE RUMELİ KADILIKLARI (XVI. YÜZYILIN İLK YARISI) RUMELİA KADİSHİPS DURİNG THE REİGN OF SULTAN SULEIMAN, THE MAGNIFICENT (FIRST HALF OF THE XVI. CENTURY)

Tarihin Peşinde, 2019

Öz Osmanlı Devleti'nde adli-idari birim olan kazaların başında kadı unvanlı yöneticiler bulunmaktaydı. İlmiye kökenden gelen kadılar taşrada sivil idareci olarak görev yapmışlardır. Askeri idareci olan sancak beyinden bağımsız, doğrudan merkezden ataması yapılan bu idareciler sayesinde taşrada ikili bir sistem kurulmuş ve merkezin etkili gücü imparatorluğun en ücra köşelerine kadar yansımıştır. Kadılar, görev bölgelerinde yaptıkları hizmetler karşılığında çeşitli gelirler elde etmişler ve bu kazançlarıyla yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Kazaların nüfus, coğrafi konum, büyüklük gibi özellikleri kadıların gelirlerini etkilemiş ve zamanla kazalar kadılara sağladıkları gelirlerine göre belirli derecelendirilmelere tabi tutulmuşlardır. Bu çalışmada, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar Koleksiyonu, nr. 6613'te bulu-nan bir mecmuanın bilgileri ışığında Rumeli kazaskerinin salahiyetinde bulunan ve mevleviyet seviyesinin altındaki (kasaba kadılıkları) kazaların XVI. yüzyılın ilk yarısındaki dereceleri incelendi. Defter veriler çerçevesinde ilgili kazaların teşkilat içerisindeki statüleri ortaya konuldu. Kazalarda görev yapan kadıların kariyer süreçleriyle kazaların dereceleri arasındaki bağlantılar değerlendirildi. Ayrıca yazmada adı geçen ve ilmiye teşkilatında kadılık ve müderrislik görevlerinde bulunmuş iki ilmiye mensubunun eğitim ve mesleki hayatlarına dair bilgiler ortaya konuldu. Böylece Osmanlı kaza teşkilatının işleyişi aydınlatılmaya çalışıldı. Sonuçta; XVI. yüzyılın ilk yarısında Rumeli kazalarının akçe değerlerine göre altı sınıfa ayrıldıkları ve ağırlıklı olarak düşük gelirli kazalar olduğu tespit edildi. Bu durum özellikle yoğun nüfusa sahip kaza sayısının fazla olmadığını gösterir. Anahtar Kelimeler Kaza, Kadı, Rumeli, İlmiye, Ebusuûd Efendi, Kazasker Abstract Districts, the judicial-administrative units in the Ottoman State were ruled by administrators called kadi. Kadis originating from scholarly roots held office in the rural as civil administrators. Thanks to these administrators who were appointed directly by the administrative centre independently from the banner lord (sancakbeyi), the military administrator of a military district (sanjak) a dual system had been established in the rural and the effective power of the centre had been reflected up to the most remote corners of the empire. In return for services in their fields of office kadis were granted various incomes with which they earned their livelihood. Features of the districts like population, geographical location, size effected the incomes of kadis who in time have been subjected to certain gradations according to the incomes provided to kadis by the districts. In this study the ranks of districts (town kadiships) in the first half of the XVI. century, which are under the responsibility of the Rumelia kadiasker and below the level of mevleviyet, has been examined in the light of information found in a journal in the Library of Süleymaniye, Collection of Donated Manuscripts, no. 6613. In the frame of data contained in this journal the status of said districts within the organization has been revealed and the relation between the carrier process of kadis assigned to these districts and the rank of districts has been evaluated. Besides, the educational and professional lives of two scholars holding office as kadi and professor (mudarris) as identified in the manuscript have been revealed, and thus the operation of the Ottoman district organization has been tried to be clarified. As a result, it has been determined that Rumelia kadiships in the first half of the XVI. century have been divided into six classes according to their asper value, and that there have been mostly districts with low income. This shows especially that there is a low number of densely populated districts. Keywords District, Kadi, Rumelia, Scholars, Ebusuûd Efendi, Kadiasker