ULİ305U-KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER (original) (raw)
Related papers
KARŞILAŞTIRALMALI SİYASAL SİSTEMLER. ATİLLA YAYLA
Türkiye’de üniversite öğretimi seviyesinde ciddî bir kaynak sıkıntısı olduğu malum. Benim de aralarında bulunduğum üniversite hocalarının bunu gidermek için niçin harekete geçmediği merak konusu. Şüphesiz, herkesin kendince sebepleri var. Benim de. Ancak, yılların tecrübesinden sonra ders kitabı yazmanın özellikle lisans öğrencilerine çok fayda sağlayabileceği kanaatine vardım. Önümüzdeki birkaç sene bu iş üzerinde yoğunlaşmaya karar verdim. Kararımın ilk meyvesi, elinizdeki, “Siyasal Sistemler”, “Devlet Düzenleri” derslerinde kullanılmak üzere derlediğim kitap. Atilla YAYLa
KARŞILAŞTIRMALI MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ
ALMANYA 2015 DE 2015 TR Almanya 0,53 348540 233,6 Türkiye 1,08 769604 101 YIL ÜLKE KODU ÜLKE ADI Nüfus artış hızı (yıllık, %) Yüz ölçümü (Kilometre kare) Nüfus Yoğunluğu | 08 MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ ALMANYA Türkiye 1,08 769604 101 YIL ÜLKE KODU ÜLKE ADI Nüfus artış hızı (yıllık, %) Yüz ölçümü (Kilometre kare) Nüfus Yoğunluğu | MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ 09 TÜRKİYE | 12 MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ ALMANYA | MESLEKİ EĞİTİM SİSTEMİ 13 TÜRKİYE
RAYLI SİSTEM İSTASYONLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAPSAMINDA MEKANSAL DÖNÜŞÜMÜ
Dicle Üniversitesi 1. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, 2018
ÖZET Sanayi Devrimi, toplumun hayat şartlarını ve alışkanlıklarını birdenbire ve köklü bir şekilde değiştirmiştir. Bunun sonucunda, kırsaldan şehre göç ile başlayan hareketlilik, şehirdeki nüfusun hızla artmasına ve plansız kentleşmenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sanayileşmenin ve teknolojinin artmasıyla kimlik değiştiren şehirler, zamanla yer altında ve yer üzerinde hizmet alan/hizmet veren yapılarla donatılmıştır. Yer üzerinde, toplumların barınma ihtiyacını karşılayacak konutlar ve üretimi sağlayacak sanayi yapıları ile şekillenirken, yer altında ise trafik sorununu önlemek ve ulaşımı sağlayacak metrolar inşa edilmiştir. İlk olarak Dünya’daki metro inşa etme fikri 1850 yılında Londra’da Charles Pearson tarafından ortaya konulmuş ve 1860’lı yıllarda ilk test sürüşlerine başlanmıştır. Bunun yanı sıra ülkemizde, Dünya’nın ikinci, Türkiye’nin ilk metrosu olan Karaköy – Beyoğlu metrosu 1875 tarihinde hizmete girmiştir. Zamanla teknoloji ve mühendislikde ki gelişmelere bağlı olarak metro ulaşımı yaygınlaşmış ve toplumların ulaşım kültürü haline gelmiştir. Sanayileşen ve hızla büyüyerek kimlik değiştiren şehirler, zamanla metropol kentler olarak adlandırılmaya başlamıştır. Metropol sayılarının çoğalması ve nüfusun hızla artması, yeraltı ve yer üzerindeki mevcut yapıları kapsayan çeşitli sorunlarla karşılaşılmasına yol açmıştır. Metropol kentlerdeki hava kirliliğinin artması ve toplumun sosyal hayatı için vazgeçilmez olan yeşil alanları çoğaltmak isteği, şehrin âtıl vaziyette kalmış ve kullanılmayan mekanlarını tekrardan kullanıma dönüştürme projelerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışma kapsamında hızla ve plansız gelişen metropollerin neden olduğu sorunların üzerinde durulup, sürdürülebilir kentlere nasıl evirildikleri incelenmiştir. Şehirlerde atıl kalmış ve dönüştürülerek yeniden hayata katılmış mekanlarından olan metro/tramvay istasyonlarının dönüşümünü gösteren örnekler incelenerek, sürdürülebilir kentsel mekanlar üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda; sürdürülebilir dönüşüm projeleri kapsamında ülkemizde dönüştürülen mekanlar incelenip, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilip, önerilerde bulunulması hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Mimarlık, Kent, Çevre, Mekân. ABSTRACT The Industrial Revolution has suddenly and profoundly changed the living conditions and habits of the society. As a result, rural-to-urban migration has led to rapid population growth and unplanned urbanization. Increasingly industrialized and technologically changing cities have become the centers of the countries and the world. Cities that change their identities with the increase of industrialization and technology are equipped with structures that serve and provide underground and over the ground. Over the ground, the buildings that will meet the needs of the communities' housing needs and the industrial structures that will provide the production, while underground the subways have been constructed to prevent traffic problems and to provide transportation. First, the idea of building a subway on world was put forward by Charles Pearson in London in 1850, and the first test runs began in the 1860s. In addition, Turkey's first subway, but the world's second Karakoy / Beyoglu subway was put into service on 1875. Over time, metro transportation has become widespread due to the technological and engineering developments and has become a culture of transportation for the societies. Cities that are industrialized and rapidly changing their identity have started to be called metropolitan cities over time. The proliferation of metropolitan numbers and the rapid increase in population have led to a number of problems, including underground and existing structures on the ground. The increase in air pollution in metropolitan cities and the desire to increase the green spaces that are indispensable for the social life of the society have led to the emergence of projects to transform the city's disused and unused spaces. Within the scope of this study, the problems caused by rapidly and unplanned metropolises were examined and how they were integrated into sustainable cities. Samples showing the transformation of subway / tram stations that have remained idle in cities and have been transformed and rejoined have been examined and researched on sustainable urban spaces. As a result of this research; it is aimed to examine the transformed places in our country within the scope of sustainable transformation projects and to evaluate the results and make suggestions. Keywords: Sustainability, Architecture, Urban, Environment, Space.
SİYASAL SİSTEMİ İÇTEN YARGILAMAK YA DA YOZLAŞMA
Günümüzde Türkiye'de siyasal sistem sorgulanıyor. Ülkede yaşayanlar sistem hakkında sık sık olumsuz yargılarını ifade ediyorlar. Sistemin yozlaştığı gün geçtikçe daha kötüye gittiği konusunda yaygın bir kanı bulunuyor. Bu yargıda bulunanlar sistemin içinde yaşayanlardır. Kuşkusuz bir sistem içinde bulunanların yaşadığı sistemi sürekli olarak yargılaması onların demokratik bir hakkıdır. Ama bu yargıları yorumlarken niteliğinin ne olduğu üzerinde de düşünmek gerekir. Bu yargılar sistemin dışından gözleyen bir kişinin yargılarından çok farklıdır. Kişilerin günlük yaşamından, duygusal tepkilerinden çok etkilenir.
ÖZ Tüketiciler, sürdürülebilir tüketimin en önemli aktörlerinden olup, sürdürülebilir kalkın-manın sağlanmasında önemli role sahiptir. Dolayısıyla, sürdürülebilir tüketim çalışmala-rı, tüketicilerin sürdürülebilirlik yolunda nasıl yönlendirilebileceği hakkında işletmelere ve uygulayıcılara önemli ipuçları vermektedir. Çalışmanın amacı, Türkiye'de " tüketici perspektifinden " sürdürülebilir tüketim yazınının kapsamını ve gelişimini tespit etmektir. Bunun yanı sıra, şimdiye kadar Türkiye'de bu konuda yapılan uygulamalı çalışmalarda araştırılan değişkenlerin nasıl bir eğilim göstermekte olduğunun belirlenmesi de araştır-manın temel amaçlarından bir tanesidir. Ulusal alanyazınında yer alan 69 makale, 9 bildiri, 3 doktora tezi ve 7 yüksek lisans tezi analiz edilerek bir sistematik derleme çalışması ger-çekleştirilmiştir. Davranış (değerler) / Niyet (tutum, algılanan elde edilebilirlik, algılanan tüketici etkinliği) / Eğilim (demografik değişkenler) / Tutum (demografik değişkenler) / Çevrecilik ve Bilinç (demografik değişkenler), yapılan analiz neticesinde en sık araştırılan değişken kategorileri seti olarak bulunmuştur. Çalışmanın, bu konuda ülkede yapılmış ilk derleme çalışması olmasının ve konunun bütüncül bir yapıyla ele alınmasının bu çalışma-nın önemini arttırdığına inanılmakta ve. Türkiye'de sürdürülebilir tüketim alanında bir referans kaynak olması umut edilmektedir.
2015-2016 YILLARI REYTİNG LİSTESİ KARŞILAŞTIRMALI PROGRAM ANALİZİ
1.Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (USOS 2017) Bildiri Kitabı, 2017
Bu çalışmanın temel amacı televizyon izleyicisinin beğenilerini ortaya koyarak Türkiye’de televizyon eğilimlerinin bir bölümüne ışık tutmaktır. 2015 ve 2016 yıllarında televizyonda en çok hangi türde yapımların izleyiciler tarafından izlendiği, 2015-2016 yılları arasında Türkiye’de en çok tercih edilen televizyon programlarının türlerinde anlamlı bir farklılık olup olmadığı bu araştırma ile belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda ikincil verilerden yararlanılmıştır. Elde edilen veriler betimsel istatistikler kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda, televizyon izleyicisinin televizyonda izlediği programların türü açısından 2015 ve 2016 yılları arasında anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir.