Erken Dönem İslam Tarihinde İlim Merkezleri ve Ulema Hareketliliğinin Tespiti Üzerine Metodolojik Bir Arayış: Nisbeler/A Search for a Method to Study The Centers of Knowledge and the Mobility of Scholars in the Early History of Islam: Attributive Adjectives (Nisbas) (original) (raw)
Related papers
Gürcistan ve buranın idare merkezi Tiflis, Hz. Osman döneminde (23-35/644-656) Habib b. Mesleme’nin başında bulunduğu Şam karargâhına bağlı İslâm ordusu tarafından barış yoluyla fethedilerek, hilâfet idaresine alındı. Tiflis,Müsülmanlar tarafından bir yandan ordugâh ordu karargâhı olarak kullanılırken diğer yandan bir bölgenin idare merkezi olmaya devam etmiştir. Habib b. Mesleme, bundan sonra sürdürdüğü fetih hareketleriyle bu ülkenin tamamına yakın bölümünü İslâm hâkimiyetine kattı (25-33/645- 653). Gürcistan’da kurulan İslâm hâkimiyeti, öncelikle Müslümanların burada yerleşmelerinin önünü açtı. İslâm dininin Gürcüler arasında İslâmiyet’in yayılmaya başlamasıyla, Müslüman Araplarla Gürcüler arısnda hoş gövrüye dayalı bir hayat tesis edilmiştir. Bu ülke, İslâmî döneminde, siyaset ve ekonominin başını çektiği kültür faaliyetlerinde, medeniyet ürünlerinde zenginleşmenin kazanımına kavuştu. Fetih sonrası Gürcistan’daki gelişmelerin önemli bir kısmının da ilmî faaliyetlerde seyrettiği görülmektedir. Müslümanların en yoğun olarak yerleştiği yerlerden biri olan Tiflis, yine bu alandaki gelişmelerin de öncüsü olmu, İslâmî ilimlerin tedrisi açısından zenginlik arz etmeye başlamıştı. Bu merkezdeki İslâmî ilimlerin temeli, Kays b. Sa’d el-el-Ensarî, Abdurrahman b. Cez’ es-Sülemî gibi Sahabî, Tabiîn ve bunları takip eden ilk tabaka ilim erbabı tarafından atıldı. Tiflis’teki ilmî zenginliğin önemli bir kaynağını da, burada yerleşen Ehl-i Beyt’e mensup marifet ehlinin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ehl-i Sünnet yolunun takip edildiği bu şehirde, Hadis ilminin tedrisi öne çıkıyordu. Tiflis’te Hadis İlmi tedrisinin öne çıktığı slâmî ilimlerin diğer alanları ve farklı bilim dallarında da , “Tiflisî” nisbesiyle meşhur çok sayıda ilim ehlinin yetiştiği görülmektedir. - Georgia and its administrational centre, Tbilisi, was peacefully conquered and taken under caliphate administration by the Islamic Army led by Habib ibn Maslama that was dependent on the Headquarters of Damascus in the time of the Caliph Uthman (23-35/644-656). Tbilisi was selected as an army headquarters as well as an administrational centre. With the conquest campaigns that he maintained, Habib ibn Maslama included almost the whole country under Islamic rule (25-33/645-653). Islamic domination that was established in Georgia primarily led to settlement of Muslims here. As Islam began to spread among Georgians, the two societies began to fuse and a fair life based on mutual tolerance became possible. In its Islamic period, this country enjoyed an enrichment in cultural activities and products of civilization based on flourishing politics and economy. It is seen that, after the conquest, a significant part of the developments in Georgia was those that related to science. As one of the places where Muslims were settled dominantly, Tbilisi pioneered such scientific developments and began to enrich in terms of the education of Islamic sciences. The foundation of Islamic sciences in this centre was laid by such Sahabah as Qais bin S'ad al-Ansarî, such Tabi‘un as Abdur Rahman bin Jaz' al-Sulami and the first generation of scholars that followed them. It is understood that another important source of the scholarly richness in Tbilisi was the Marifa circle that settled here and who were members of the Ahl-Al-Bayt. Education on the science of Hadith was dominant in the city, where the path of the Ahlus Sunnah. It is known that many scholars known with their title "Tiflisî" were grown in Tbilisi in many other branches of Islamic sciences in addition to Hadith and also in different scientific branches.
İslam Coğrafyasında Erken Dönem Medrese Bileşenleri Üzerine
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021
Bilindiği üzere, medreseler, özellikle İslamiyet’in ilk yıllarından itibaren ortaya çıkmış, İslami ilimlerin ve kendi döneminin akademik çalışmalarının orta ve yüksek düzeyde gerçekleştirildiği eğitim kurumlarıydı. Müslümanların fethettikleri şehirler ile yeni kurdukları yerleşim merkezleri, yüzyıllar boyunca devam eden ekonomik ve sosyal değişim, kozmopolit şehir toplumlarının ve büyük imparatorlukların şekillenişi, yalnızca siyasi olaylara yön vermekle kalmadı aynı zamanda İslam medeniyetinin yükselişinin de temellerini oluşturdu. Osmanlı İmparatorluğu’na kadar devam eden ve yıllar içinde çeşitlenerek her ait olduğu Müslüman kültüre adapte edilen; çeşitli mezheplerden ekol olarak etkilenmiş ve kendini genişletmiş olan bu kurum türü 16. asır ortalarında çöküş sürecine girmiştir. Nasıl ve hangi sosyo-politik koşullarda ortaya çıkıp teşkilatlandıkları, nasıl yönetildikleri, öğretim sistemlerine yönelik detaylar ve toplumda bir eğitim kurumu olarak nasıl yer edindikleri noktasında öze...
Siyer i Nebi Ilmi Ortaya Cıkışı, Önemi, İlimler Arasındaki Yeri, Başlıca Kaynakları
2024
Siyer-i Nebî ilmi; prensipleri, usulleri ve konuları açısından ilmî özellikleriyle ön plana çıkan önemli İslâmî ilimlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olması bakımından Son Peygamber’in şahsı ve yaptıklarıyla alakalı olması onu önemli ilimlerden kılan hususlardır. O, milletleri, ırkları ve soyları farklı olsa da bütün insanlığa gönderilen bir elçidir. Bu sebeple Nebî (s.a.s), diğer peygamberler arasında yüce bir makama sahiptir, bütün Müslümanlar için en güzel rehberdir. Bundan ötürü onun mümtaz hayatının tarihteki önemli insanlardan hiçbirisi için görülmemiş şekilde benimsenerek ve özen gösterilerek yazılmış olmasında şaşılacak bir durum yoktur. Üstelik siyer ilmi; fakih, muhaddis, müfessir, usulcü, tarihçi, edebiyatçı ve bunların dışındaki ilim erbabının kendisine ihtiyaç duyduğu bir ilimdir. Bu ilim adamlarının her birisi, Hz. Peygamber’in hayatından ihtiyacı olduğu gerekli bilgileri siyer ilminde bulur. Bu noktada siyer ilminin nübüvveti bütün yönleriyle ele alan özel kaynakları bulunduğu söylenebilir. Bu kaynaklar Hz. Peygamber’in hayatını, üstün sıfatlarını, şemailini (fiziki ve ahlaki özellikleri), nübüvvetinin delillerini, hasâisini (kendisine has özellikler), zevcelerini, çocuklarını, gaza ve seriyyelerini, yaşadığı dönemde ashabına (r. anhüm) dair haberleri ve yine onların bu dönemdeki sair hadiseler, gazve ve seriyyelerde ortaya koydukları güzel şeyleri ele alır. Böylece Siyer-i Nebî ilmi, üzerinden zamanlar ve asırlar geçse de ruhlarda ve kalplerde ölümsüzlüğü ve saygıyı hak eden eksiksiz bir sîret (hayat hikayesi, biyografi) halini almıştır.
2022
Nevevî (ö. 676/ 1277), İslamî ilimlerin muhtelif sahalarına yayılan telifleri sayesinde şöhret bulmuş ve “İmam” ünvanıyla anılmaya değer görülmüş bir âlimdir. Fıkıh ve hadisin yanı sıra rical-tabakat, ezkâr ve adap gibi alanlarda pek çok eser veren Nevevî’nin metinleri, Memlükler döneminde Şam-Kahire hattında şekillenen İslamî ilimler zihniyeti ve telif üsluplarının belirginleşmesine katkı sağlamıştır. Şâfiî fürû fıkhının istikrar bulmasına ve hadis şerhçiliğinin klasik muhtevasının belirginleşmesine etki eden Nevevî’nin mezhep fıkhına dair yazdığı eserler kendisinden sonraki literatüre yön vermiş, hadis alanındaki telifleri ise şerh faaliyetinin yanı sıra derleme çalışmalarının da en seçkin örnekleri arasında kabul görmüştür. Rical-tabakat ve özellikle adap alanlarındaki eserleri de okunup takip edilen Nevevî’nin çalışmaları, İslamî ilimlerin İkinci Klasik Dönem’de kazanacağı muhteva ve üslubun şekillenmesine tesir etmiştir. Nevevî’nin hayatına ve ilmî şahsiyetine, içinde bulunduğu ilmî çevreye, eserlerine, ilim ve düşünce dünyasına ve etkilerine nüfuz etmeyi amaçlayan bu çalışma, bu konulara dair makalelerle literatür tanıtımını hedefleyen eklerden oluşmaktadır. Bu çalışmanın Nevevî ve dönemine dair bir kaynak eser olması hedeflenmektedir.