Osmanli Imparatorlugu'nda Telkih i Guderi (Cicek Asisi) (original) (raw)

Osmanli tasrasinda bir patriklik

Avrasya İncelemeleri Dergisi-Journal of Eurasian Inquires 2018; VII/2: 154-181, 2018

Yakubî Süryanilerin yaşadıkları coğrafya 16. yüzyılda Yavuz Sultan Selim’in Doğu seferiyle Osmanlı hâkimiyetine girdi. Bu dönemde Yakubî Süryaniler, merkezi Mardin olan patriklik teşkilatı çevresinde tarihteki rollerinin aksine çok da etkin olmayan kapalı bir cemaat olarak yaşıyorlardı. Süryanilerin yaşadığı coğrafyanın Osmanlı sınırlarına katılması aynı zamanda Yakubî Süryani Patrikliği’nin Osmanlı sistemine dâhil olması anlamına geliyordu. Osmanlı hâkimiyetinde geleneksel yapılarını merkezden uzakta bir taşra patrikliği olarak muhafaza eden Yakubi Süryanilerin statüleri 18. yüzyılın sonlarında değişti. 1782’de İstanbul Ermeni Patrikliğine bağlanan, Yakubî Süryaniler 19. yüzyılda bu bağımlılıktan kurtulma çabasına giriştiler. Bu çalışmada 19. yüzyıldaki bu çabalar merkeze alınarak, Osmanlı yönetiminde Yakubî Süryani Patrikliği’nin nasıl örgütlendiği, devletçe nasıl tanındığı/tanımlandığı ve Osmanlı bürokratik işleyişi incelenecektir. Çalışmanın temel kaynakları Osmanlı arşivi ve Süryani Kilisesi kayıtlarıdır. Anahtar Kelimeler: Yakubî Süryani, Ermeni, Patrik(lik), Mardin.

Tekke Şiiri (Osmanlılar)

Yönetim İSAM, Türkiye Diyanet Vakfı islâm Araştırmaları Merkezi Icadiye Bağlarbaşı caddesi 40 Üsküdar 34662 İstanbul Tel: (0 216) 474 08 50 Faks : (0 216) 474 08 74 Elektronik posta : isam@isam.org.tr Basım, Dağıtım ve Pazarlama Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi OSTİM Örnek Sanayi Sitesi, 1. cadde, 358. sokak 11 Yenimahalle 06370 Ankara Tel: (0 312) 354 91 31 Faks : (0 312) 354 91 32 Elektronik posta : tdvyayin@diyanetvakfi.org.tr © Bütün yayın haklan Türkiye Diyanet Vakfı'na aittir. Yazı ve fotoğraflar kaynak gösterilmeden kullanılamaz. ISBN 975-389-427-9 (Takım) 975-389-455-4 (33. cilt)

Bedri Gencer-Fikih Olarak Turk Dusuncesi

Muhafazakâr Düşünce ulusal hakemli bir dergidir. Yılda 3 sayı yayımlanır ve Türkçe ve İngilizce makalelere, çevirilere, analizlere ve kitap tanıtımlarına yer vermektedir. Dergide yayınlanan makalelerden yazarları sorumludur. Yayımlanan makaleler EBSCOhost tarafından taranmakta ve makalelerin İngilizce özetleri indeksin servisinde yer almaktadır. TUBİTAK -ULAKBİM TR Dizin tarafından dizinlenmektedir.

Klasik Turk Siirinde Gelenek Cizgisi Dısında Asık ve Sevgilinin Yeri

Turkish Studies-Language and Literature, 2021

Along with rival, lover and beloved are among the most important characters of love poems. The subject of love is treated in many poems written in verse especially in odes and lover and beloved are described through various imagination and similes. Most of these similes and imagination have become stereotypes and are treated by different poets within the frame of tradition. Apart from these, there are also examples that step out of the line of love concept which is represented in poems regarding classical Turkish poetry approach to love. This type of examples are fewer compared to the ones within the tradition; however, they are important in terms of reflecting untraditional lover and beloved concepts. The place of lover and beloved out of the traditional frame can be encountered in the 18th and 19th century divans. In addition to this, poems of this kind can be traced back to previous centuries. Love in these poems are more human and material in which one can feel the significant impact of indigenization movement. Examples of untraditional poems are essential in terms of indicating the content and mentality changes. In this study we have tried to establish the place of lover and beloved out of the traditional frame of classical Turkish poetry through the poems of different centuries making use of previous studies and relevant literature on this topic. Examples were selected after in-depth examination of as many poems as possible. Through these examples, the place of lover and beloved out of the traditional frame has been presented from different perspectives under subheadings.

Galata’Da Müslüman Osmanli Tüccari Ve İç Ti̇caret (1600-1650)

Journal of History School, 2020

Öz Bu çalışmada 1600-1650 yılları arasında Galata’daki Müslüman tüccarların yeri ve önemi tartışılacaktır. Galata mahkemesi defterlerinde bulunan kayıtlardan hareketle Müslüman tüccarların girişimlerine, nasıl organize olduklarına, hangi alanlarda uzmanlaştıklarına, kimlerle ve nerelerle irtibat halinde olduklarına odaklanılacaktır. Ana amaç, Osmanlı iç ticaretinin önemini ortaya koymak ve bu ticarette rol almış olan Müslüman tüccarların faaliyetlerine farklı açılardan yaklaşmaktır. Bir diğer gaye ise iç ticaret ve Müslüman tüccarların (gayrimüslim ve Avrupalı tüccarlar gibi) Osmanlı iktisat tarihi çalışmaları içerisinde daha fazla yer bulmasının sağlanmasına yardımcı olmak, böylece Osmanlı’da iç ticaretle ilgili çalışmalara küçük bir katkı sağlamaktır. Son olarak mahkeme kayıtları sayısal ve karşılaştırmalı analiz yapılacak verileri bünyesinde barındırdığından bu niyetle yapılacak olan çalışmalara yol gösterici olma hedefi de bulunmaktadır. Eldeki mevcut verilerin makale konusu açısından yüksek elverişliliğini görünür kılmak niyeti bulunduğundan çalışmanın yöntemi olarak, birinci el kaynakların içeriklerinin daha çok anlatımı yolu benimsenmiştir. Bu makale, “Osmanlı Müslüman tüccarlarının Galata’da iç ticaretteki yeri ne idi?” ana problem sorusunun cevabını bulmaya çalışırken, yukarıda bahsedilen niyete uygun olarak aşağıdaki sorulara da yanıt verecektir: Uluslararası ticaretin ana merkezlerinden biri olan Galata, iç ticaret açısından da belirgin bir niteliğe sahip midir? Müslüman tüccarların, Galata’daki ticarî işlemlerinin mahiyeti nedir? Tüccarlar, dönemin şartlarına uygun olarak hangi ticarî unsurlardan istifade etmişlerdir? Tüccarların belirli bir organizasyon döngüsü bulunmakta mıdır? İstanbul’a iaşe tedariki haricinde bu tüccarların emtia mübadelesinde etkisi ve katkısı ne olmuştur? Son olarak, iç ticaretin Galata özelindeki yansımaları neler olmuştur? Anahtar Kelimeler: Galata, Müslüman tüccar, İç ticaret, Ticarî organizasyon, Ticarî ağ.

Türkçe Atasözleri̇ İçeren Osmanli Dönemi̇ Di̇l Yadi̇gârlari

Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2021

Atasözleri, bir milletin düşünce yapısını, olaylara ve durumlara bakış açısını ortaya koyan, milletlerin kültürel birikimini yansıtan söz öbekleridir. Atasözlerinin Türkçe ilk kaynakları Orhon Yazıtları olarak gösterilse de üç büyük yazıttaki atasözüne benzer özellik gösteren sözlerin başka herhangi bir kaynakta tespit edilmemiş olması bunların toplumun ileri gelenlerine ait veciz sözler olduğu ihtimalini güçlendirir. Hâlbuki Dîvânu Lugâti't-Türk'teki "sav"ların büyük çoğunluğunun varlığı hem tarihî hem de çağdaş Türk dillerinde tespit edilmiştir. Bu nedenle ilk kaynak olarak Dîvânu Lugâti't-Türk'ü kabul etmek daha uygun olabilir. Atasözleri Anadolu için de vazgeçilmez bir unsur olarak hem edebî hem de didaktik özellikleri yönüyle kullanılmıştır. Böylelikle Türkçe atasözleri için Osmanlı döneminde hazırlanan eserler de bizler için önemli kaynak niteliğindedir. Bu çalışmada, atasözlerine farklı türlerde ve sıklıkla karşılaşılan Osmanlı döneminde yerli ve yabancılar tarafından hazırlanmış, Türkçe atasözleri içeren eserler tanıtılarak söz konusu eserlerdeki atasözlerinin bir araya getirilmesinin farklı açılardan önemini vurgulamak amacıyla eserlerdeki atasözlerinin sayısı ve nitelikleri üzerinde durulmuştur. Çalışma kısa bir "Giriş"in ardından "Yabancı Müelliflerce Hazırlanan Eserler" ve "Osmanlı Müelliflerince Hazırlanan Eserler" olmak üzere iki ana esasa dayanan "İnceleme" bölümünü içermektedir. "Osmanlı Müelliflerince Hazırlanan Eserler" de "Atasözü Derlemeleri", "Nasihatnâme (Pendnâme) Türündeki Eserler", "Divanlardaki Atasözleri" ve "Diğer Eserler" olmak üzere sınıflandırılmıştır. "Sonuç" bölümünde ise konuyla ilgili genel değerlendirmeler yer alır.

Osmanli Devleti̇ Öncesi̇nde Vezi̇rli̇k

İSTEM, 2018

Özet: Vezirlik, devlet teşkilâtında hükümdarlıktan sonra yer alan ikinci önemli icra makamıdır. Buna göre vezir hükümdarın bütün işlerini yüklenen, birçok yetkiyi elinde bulunduran kişidir. Hz. Peygamber (sas) devrinden itibaren Abbâsîler dönemine kadar istişare geleneği olmakla beraber, vezir unvanlı görevliler devlet teşkilâtında yer almamıştır. Emevîler döneminde halifenin sırdaşı olarak bu görevi kâtipler yerine getirmiştir. Abbâsîler, ilk devirlerinde Bizanslılardan ve Sâsânîlerden etkilenerek vezirlik makamını ihdas etmişlerdir. Vezirlik makamı, Hârûn Reşîd’in Yahya bin Hâlid’i geniş yetkilerle vezir tayin etmesiyle en güçlü dönemine ulaşmıştır. Daha sonra Türk devlet teşkilâtında da görülen vezirlik kurumu, önceki dönemlerin etkisini taşır. Nitekim Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devlet teşkilatlarında Abbâsîler, Sâmânoğulları ve Gazneliler örnek alınarak vezirlik kurumu oluşturulmuştur. Devlet işleri vezirin başkanlık yaptığı Divan tarafından yürütülmüştür. Harizmşahlar v...

Osmanli Dönemi̇nde Selani̇k’Teki̇ Vakif Hanlarla İlgi̇li̇ Bazi Tespi̇tler

NEAR EAST HISTORICAL REVIEW, 2021

Selanik şehri limanı, coğrafi konumu, uluslararası ticaret pazarıyla olan bağlantıları ve hinterlandı ile Balkanların önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir. Şehrin bu durumunda, fetihten sonraki süreçte Osmanlılar tarafından inşa ettirilen ekonomik ve ticari müesseselerin de rolü bulunmaktadır. Osmanlılar, şehri bedesten, han, kervansaray, çarşı ve pazarlarla donatarak canlı bir merkez haline getirmiştir. Bedesten etrafında gelişen ticari merkezde, hanlar da önemli bir rol oynamış, vakıf ve mülk olarak birçok han inşa ettirilmiştir. II. Murad döneminde başlayan bu süreç XX. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Yolcu ve ticaret hanları olarak karşımıza çıkan bu yapılar, kimi zaman içinde bulundurduğu esnafın ismiyle anılır olmuş, kimi zaman da ismini etnik yapıdan, büyüklüğünden, bulunduğu konumdan, inşa malzemesinden veya sahibinden almıştır. Hanlar, şehre çeşitli nedenlerle gelen yolcu, gezgin, asker ve esirlere barınma imkânı sağlamıştır. Ayrıca ticari işletmelere ev sahipliği yapmış, büro, dükkân ve mağazaları içinde barındırarak şehrin ticari hayatına katkıda bulunmuştur. XIX. yüzyılda ileri gelen ailelerin inşa ettirdikleri hanlar da şehrin ticari çehresini değiştirmiştir. Selanik hanlarının birçoğu zamanla ortadan kalkmış, kalanların bir kısmı ise şehrin Yunanistan'a geçmesinden sonra yıktırılarak yerini otel veya başka yapılara bırakmıştır. Bu çalışmada Selanik'te inşa ettirilen vakıf hanlar, vakfiyeler, arşiv belgeleri ve basılı kaynaklar kullanılmak suretiyle tespit edilmeye çalışılacaktır.