Sarı Uygurların Türkiye Türklerine Yönelik Tutumları (original) (raw)

Geçmi̇şten Günümüze Türki̇stan’Da Türklere Yöneli̇k Yapilan Katli̇amlar

Asya Araştırmaları Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

Sömürgeci bir devletin veya bürokratik bir yapının bir ırkı veya kendinden farklı bir etnik grubu örgütlü ve sistematik bir şekilde yok etmesine "Soykırım" denir. 20. yüzyılda tüm dünyada 170 milyon insan katledilmiş veya yok olmaya terk edilmiştir. Araştırmalar yok edilen bu insan nüfusunun üçte ikisinin; yani 60 milyondan fazlasının Türk soyundan olduklarını ortaya koymaktadır. Bugün Türkistan'da hemen hemen her evde en az bir veya iki kişinin söz konusu yüzyıl içerisindeki Türklere yönelik yapılan katliamlarda öldüğü anlaşılmaktadır. Bu makalede Türkistan'ın Rus ve Çin istilasına uğradıktan sonra 19. yüzyılın sonundan 21. yüzyılın ilk çeyreğine kadarki zaman içinde maruz kaldığı katliamlar ele alınmaktadır.

Sarı Uygurlar ve Sarı Uygurca Üzerine Yeni Yayınlar

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, 2012

Sarı Uygurlar, Çince adıyla Yuguzu, kendi adlandırmalarıyla Yogur/Yugur halkı hakkında Çin'de son 10-15 yılda birbirinden değerli çok sayıda yeni inceleme, folklor ve etnografya çalışması yayımlandı. Aşağıda bunlardan bazılarına birkaç satır ile değinmeye çalışacağım. 1. 西部裕固语 研究 Xibu yuguyu yanjiu, 陈宗振 Chen Zongzhen, Beijing 2004, 550 s.

BİR ÖTEKİLEŞTİRME PRATİĞİ: TÜRKİYE'DE YAŞAYAN SURİYELİLERE YÖNELİK TUTUMLAR

research paper, 2017

Dünyada milyonlarca insan evlerinden ayrılmak zorunda kalmış ve kendi ülkelerinden başka bir yerde yaşamaya zorlanmışlardır. Savaşlar, siyasi ve etnik/mezhepsel çatışmalar, iklim ve ekonomik değişkenler toplu göç yaşantılarının en önemli nedenlerindendir. Dünya üzerinde birçok bölgede - özellikle Ortadoğu’da - sıcak savaş ve çatışma durumu yaşanmaktadır. Suriye’de yaşanan savaş ve savaş koşulları nedeniyle evlerini, ülkelerini terk etmek zorunda kalan binlerce insan buna örnek olarak gösterilebilir.Suriye’de 2011 yılında başlayan savaşın ardından 5 milyona yakın insan can güvenliği için komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. (Emin, 2016) Dolayısıyla Türkiye açısından gruplar arası ilişkilerin yeni bir boyut kazandığı ve Türk vatandaşlarının hem psikolojik hem de sosyal anlamda temas edecekleri yeni bir sosyal kimlik görünür olmuştur: Suriyeli sığınmacılar. Bu çalışma Suriyelilere yönelik son yıllarda artan ayrımcı ve ötekileştirici söylemlerin artmış olması gözleminden hareketle; iç grubun (Türk vatandaşları) dış gruba (Suriyeli sığınmacılar) yönelik tutumlarının ötekileştirme pratikleri bağlamında değerlendirilmesine dayanmaktadır. Bu çalışmada ötekileştirmenin nasıl inşa edildiği araştırılmaktadır. Üniversite öğrencileri ile yapılan görüşmeler esas alınmaktadır. Yarı-yapılandırılmış mülakat soruları ile yapılan görüşmelerin içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmesi hedeflenmektedir.

Uygur Türkleri Üzerinde Dijital Gözetim

Bilig, 2022

Digital surveillance technologies are among the most important oppressive government elements established by the People’s Republic of China in East Turkistan. The aim of the study is to reveal the digital surveillance that China has established on the Uyghur Turks through its technologies. The philosophical and ideological roots behind surveillance are also among the questions of the study. In this context, the historical perspective of China to others and the policies of ruling non-Chinese nations, and Chinese style of autonomous management are discussed. Later, the digital surveillance system established with a Confucian approach based on principles such as social order, obedience to the state and hierarchy was examined. For this purpose, academic studies and reports of non-governmental organizations on China’s surveillance-oriented technological infrastructure were scanned. The statements made by the Chinese government to the world public opinion and the news and comments reflected in the media were examined. According to the findings of the study, digital surveillance is one of the most important tools of China’s Uyghur policy. East Turkistan has been turned into an open-air prison through digital surveillance, leaving no free space for Uyghur Turks to practice their own identities.

Türki̇ye’De Üri̇ner İnkonti̇nans İle İlgi̇li̇ Düşünce Ve Tutumlar

İstanbul tıp fakültesi dergisi, 2016

Çalışmamızın amacı Türkiye'de üriner inkontinans ile ilgili düşünce ve tutumları ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, İstanbul Fatih ilçesinde rastgele seçilen, onay veren ve anket doldurtulan 150 kişi dahil edilmiştir. Katılımcılara Üriner İnkontinans Davranış Skalası (Urinary Incontinence Attitude Scale) doldurulmuştur. Üriner İnkontinans Davranış Skalası (Urinary Incontinence Attitude Scale), İngilizce'ye hakim 3 çevirmen tarafından Türkçe'ye çevrilerek geçerlik ve güvenirliği yapılmış, Cronbach alfa değeri 0.72 saptanmıştır. Bulgular: 122 kişi anketi tam olarak doldurmuştur. Yaş ortalaması 35.5 ± 10.8'dir. Katılımcıların 79'u (%64.8) kadın, 43'ü (%35.2) erkektir; 57'si (%46.7) evli, 65'i (%53.5) bekardır. 11 (%9.0) ilkokul, 4 (%3.3) ortaokul, 21 (%17.2) lise, 86 (%70.5) üniversite mezunu saptanmıştır. Katılımcıların %49.2'si ilk üriner inkontinans semptomlarının önemsenmeyebileceğini, %41.8'i idrar kaçırma üzerine konuşmanın utanç verici ve zor olduğunu, %88.5'i idrar kaçırmanın önlenebileceğini, %57'si sağlık sorunları arasında idrar sorunlarının sorgulanması ve bildirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ayrıca %86.8'i idrar kaçırmanın sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediğini, %95.1'i idrar kaçırmanın üstesinden gelinebileceğini düşünmektedir. Kadın ve erkek katılımcıların verdikleri yanıtlar ayrı ayrı değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Soru 2'de kadınlar daha yüksek oranda idrar kaçırmanın utanç verici olmadığını düşünmektedir. Soru 10'da, erkekler daha yüksek oranda idrar kaçırmanın asap bozucu olduğunu düşünmektedir. Soru 11'de kadınlar daha yüksek oranda, sağlık sorunları değerlendirilirken idrar ile ilgili sıkıntıların bildirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sonuç: Çalışmamızda, katılımcıların çoğunluğu idrar kaçırmanın bir sorun olduğunu, tedavi edilebileceğini, önlenebileceğini; ancak idrar kaçırma üzerinde konuşmanın utanç verici olabileceğini ve sağlık sorunları sorgulanırken idrar kaçırma şikayetlerinin de sorgulanması gerektiğini düşünmektedir.

Türki̇ye’De Endülüs Alaninda Yapilan Çalişmalar

2018

800x600 Normal 0 21 false false false TR X-NONE AR-SA MicrosoftInternetExplorer4 Gunumuzde uzerinde Portekiz ve Ispanya devletleri’nin yer aldigi Iber Yarimadasi VIII. asrin baslarinda Muslumanlar tarafindan fethedilerek ‘Endulus’ olarak adlandirilmistir. Hâkimiyet alanlari degisiklikler gostermekle birlikte, 712-1492 yillari arasinda Muslumanlar bu bolgede 780 yil hukum surmuslerdir. B urada bulunduklari ozellikle ilk uc asir icerisinde Bati’nin kultur ve medeniyet alaninda o gune kadar gorulen tartismasiz en ileri ve guclu medeniyeti olusturmuslardir. Endulus tarihi, Muslumanlarin Avrupa’daki en uzun hâkimiyet donemi olmasina ve ortaya konulan bilim, sanat, edebiyat ve mimari eserlerine ragmen yeterince bilinmemekte, bu alanda Turkiye’de yeterince calisma bulunmamaktadir. Turkiye’de Endulus tarihi ile ilgili calismalar, Bati’da yazilan bu alandaki eserlerden birkacinin Turkceye tercume edilmesiyle kendini gostermistir. Ozellikle son yirmi bes yil icerisinde alana dair ozgun eser v...

Tari̇hi̇ Belgeler Işiğinda Uygurlarda Sagiş

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi

Milattan sonra sekizinci yüzyılda kurulan ve yerleşik hayata geçiş yapan ilk Türk devleti olarak bilinen Uygur Devleti, İslamiyet'in kabulünden önce kurulan Türk devletleri içinde ticarete en çok yönelen devlet olma özelliğine sahiptir. Bu durum ise Uygurların gelişmiş bir mali düzen ve muhasebe bilgisine sahip olduğunun göstergesi olarak kabul edilmektedir. Uygurlardan günümüze kadar ulaşan borç senedi, ödeme emri, satış ve kiralama belgeleri gibi birçok belge mevcuttur ve bu belgeler incelendiğinde, Uygurların ticari konuları ve mali olayları sistematik bir şekilde kaydettiği görülmektedir. Ayrıca Uygurlar döneminde günümüzdeki muhasebe kavramının karşılığı olarak "sagış" sözcüğünün kullanıldığı da anlaşılmaktadır. Bu nedenle "Tarihi Belgeler Işığında Uygurlarda Sagış" olarak başlıklandırılan bu çalışmada, Uygur dönemi hukuki ve ticari vesikaları ışığında Uygurların muhasebe düzeni hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikle Uygur dönemi ticari ve mali düzeni hakkında bilgi verilecek, daha sonra bazı hukuki ve ticari belgeler çerçevesinde dönemin muhasebe düzeni ele alınacaktır.

Di̇vanu Lügati̇’t-Türk’te Yer Alan Mi̇marî Teri̇mler Üzeri̇ne

Turkish Studies (Elektronik), 2012

ÖZET Türk Milletinin gerek tarihini, gerek kültürünü, gerek sanatını, gerekse medeniyetini konu edinen çalışmalarda özellikle de batı kaynaklı olanlarında bu milletten genellikle göçebe bir kültürün sahibi olarak bahsedilir. Bu söylenenlerin bir kısmı doğru olmakla beraber önemli bir bölümü de hatalarla doludur. Bazıları bilgi eksikliğinden, bazıları yetersiz araştırmaların sonucu olarak, bazıları ise belki bir ön kabulün sonucunda yapılarak yayınlanmış çalışmalardır. Biz bu yanlışlıkların giderilmesine katkı sağlayacak çalışmaların Türklerin yerleşik hayata geçtikten sonra ki medeniyetini ve kültürünü anlatan eserlerden faydalanılması yolu ile elde edilebileceğini ve anlaşılacağını bu konuda yapılacak olan çalışmaların çoğalması sonucu bu alandaki hataların ve eksikliklerin bir nebze dahi olsa giderilebileceğini düşünüyoruz. Türk Mimarisinin XI. Yüzyıl Türk Dünyasında ki durumunun anlaşılabilmesi hususunda bize rehberlik edebilecek eserlerden biriside Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınan ve Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olarak kabul edilen Divanu Lügati't-Türktür. Üzerinde yaşadıkları Dünya'yı, vatan olarak benimsedikleri coğrafyayı ve kullandıkları mekânı algılama biçimlerinin yanı sıra yerleşik hayata geçen Türklerin mimarlık anlayışı ile birlikte mimarîyi algılama biçimlerini ve bunların Türk kültür dairesinde ki yerini ve önemini kavramak açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bu eser çalışmamıza temel teşkil etmiştir. Türkün algılamasında ürettiğine ya da yaptığına ad verme geleneği vatan edindiği topraklarda inşa ettiği yeni yurtluk mekânlar Türk mimari ve sanat anlayışının önemli göstergeleri olmuştur. İnşa edilen bu mekânlarda tabi olarak yeni mimari adlandırmaları da Türk onomastiğinin ulaştığı seviyeyi de göstermesi açısından son derece önem arz etmektedir.