Çocuk Dostu Şehirler Çalıştayı - Çocuk ve Mekan Komisyonu (5 Agustos 2017) (original) (raw)
Related papers
DergiPark (Istanbul University), 2022
Bir kentin geleceğini temsil eden çocukların sağlıklı gelişimi için; kendilerini kentte ait, mutlu ve özgür hissetmeleri onların en doğal haklarındandır. Çocuklar için aktif açık mekânların olması, özellikle fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini önemli ölçüde desteklemektedir. Bu noktada çocukların sosyal etkileşim içinde yaşıtlarıyla ve toplumun farklı gruplarıyla buluşarak kısıtlanmadan oyun oynayabilecekleri ortamı sağlayacak mekânların varlığı büyük önem taşımaktadır. Özellikle çok farklı ve çeşitli dinamiklerden beslenen kent ortamlarında bu ihtiyaca cevap veren politikaların, uygulamaların ve fırsatların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu da Çocuk Dostu Kent kavramının önemini ve zorunluluğunu hatırlatmaktadır. ÇDK in daha iyi anlaşılabilmesi için Dünya'dan ve Türkiye'den örneklerle desteklenerek konunun önemi vurgulanmıştır. Kentlerde çocuk dostu mekânlar oluşturabilmek için; çocuğa asıl değerini vererek, güvenli oyun alanı içinde sosyalleşebilmesine fırsat sunarak sağlıklı gelişebilmeleri yerel yönetimlerin en önemli görevleri arasında olmalıdır. Yerel yönetimlerin ÇDK lerle ilgili yaklaşımlarına dikkat çekerek, çocukların ihtiyaç ve taleplerine öncelik verilmesi gerektiği algısı oluşmaktadır. Çalışmanın son bölümünde ise ÇDK kapsamında Türkiye için belirlenen hedefler sıralanmaktadır.
Çocuk Dostu Şehir Girişimi ve Çocukların Gözüyle Ankara
2015
Bu calismanin amaci; uluslararasi bir hareket olarak ortaya cikan Cocuk Dostu Şehir Girisimi cercevesinde Ankara’da yasayan cocuklarin yasadiklari sehri nasil gorduklerinin ve yasadiklari sehir hakkindaki goruslerinin incelenmesidir. Bu kapsamda Ankara’da yasayan cocuklarin (1) sehrin genel gorunumu, (2) trafik, ulasim, yol ve altyapi calismalari, (3) cadde ve sokaklar, (4) yesil alanlar, oyun, eglence ve spor alanlari, (5) sosyal ve kulturel imkânlar, (6) insan iliskileri ve cocuklara yaklasim, (7) sokak cocuklari, evsizler ve engelli bireyler, (8) guvenlik ve (9) hayvanlar ve sokak hayvanlari olmak uzere toplam dokuz tema altinda, yasadiklari sehir Ankara’ya iliskin gorusleri degerlendirilmistir. Bu calisma, temel arastirma turlerinden tarama modelinde yurutulmustur. Calisma grubu, 2013-2014 egitim ogretim yilinda Ankara'nin 24 ilcesinde, devlet okullarinin 5, 6, 7 ve 8. siniflarinda ogrenim gormekte olan toplam 83.556 ogrenciden olusmaktadir. Veri toplama araci olarak, arasti...
III. Millî Kültür Şûrası - Çocuk ve Kültür Komisyonu Sonuç Raporu (3-5 Mart 2017)
Çocuk ve Kültür Konusu Bir toplum ve ülke nüfusunun üçte birini çocuklar oluşturduğu gibi, bir kültür ve medeniyet toplamının üçte birinin çocuklara ait olması da çok önemlidir. Çocuk ve kültür bağlamı, çocuk ve çocukluk kimliğini felsefi temeller üzerine kökleştirmekle birebir ilişkilidir. Çocuğun sosyalleşmesi, kişiliğinin oluşumu ve toplumsallaşması kültürle gerçekleşir. Çocuk ve çocukluk sosyal ve kültürel bir mekân tasavvurudur. Bu tasavvura karakterini veren yerli-millî kültür ve medeniyetin insan idealidir. Hiç kuşkusuz bu insan tasavvurunun gerçekleştiği ilk ve biricik koza hâlâ ailedir. Bu nedenle her çocuk söylemi için değer üretimi ve kültürlenmenin merkezi ailedir. Çocuk ve kültür ilişkisinin sosyolojik boyutu geleneksel kültür, modern kültür ve postmodern ilişkiler içindeki çocuk söylemlerini kapsar. Bu ilişkinin en giri boyutunu ise geleneksel, modern ve postmodern çocuk kültürü oluşturmaktadır. Çok farklı ve zengin kültürel ortamlara eriştikleri hâlde günümüz çocuklarının geleneksel çocukluğa göre niçin araçsallaştığı konusu ise başlı başına incelenmeye değer bir konudur.
Türk Ve Suri̇yeli̇ Beş Yaş Çocuklarin Oyunlarinin Çi̇zi̇mleri̇ Yoluyla İncelenmesi̇
2020
Bu arastirmanin amaci okul oncesi egitim kurumuna devam eden Turk ve Suriyeli bes yas cocuklarinin oyun algilarini ortaya cikarmaktir. Bu amac dogrultusunda Turk ve Suriyeli cocuklarin oyun oynamak istedikleri yerler, oynamak istedikleri kisiler ve oyuncaklari incelenmistir. Turk ve Suriyeli bes yas cocuklarinda oyun algisini karsilastirilmali olarak inceleyen bu arastirmada fenomenolojik yaklasim kullanilmistir. Arastirmanin calisma grubu uygun ornekleme yoluyla belirlenmistir. Arastirma kapsamina Kilis il merkezinde Suriyeli ve Turk cocuklarin bir arada egitim gordugu bir anaokulu alinmistir. Cocuklarin 50’si (%49,5) Turk, 51’i (%50,5) Suriyelidir. Arastirmada gorusmeler yoluyla elde edilen veriler betimsel analiz yontemi ile analiz edilmistir. Cocuklarin cizdikleri ve belirttikleri oyunlar evcilik, yapi-insa, hayali ve taklit, dogal malzemelerle oyun ve disarida oynanan oyunlar temalariyla incelenmistir. Oyuncak turleri temsili oyuncaklar, yapi oyuncaklari, yer degistirme oyuncak...
Erzincan’da Çocuk Olmak: Çocuk Dostu Şehir Girişimi
Kuruluşunun 10. Yılında Üniversitemizde, 2015 yılı Eylül ayından başlayarak 2016 Eylül ayı sonuna kadar farklı alanlarda etkinlikler planlanmış, bu çerçevede 10. Yıl Etkinlikleri'nin geniş kapsamlı ve diğer paydaşlarımızla Erzincan Sempozyumu ile tamamlanması fikri benimsenmiştir. Erzincan Üniversitesi, Erzincan Valiliği ve Erzincan Belediyesinin destekleri ile organize edilen Uluslararası Erzincan Sempozyumu'nun düzenlemesinin sevincini yaşamaktadır.
Kongre Kitabı 1 5-6 Kasım 2015 TÜRKİYE'DEKİ İÇ MİMARLIK EĞİTİMİNDE YAPI FİZİĞİ DERSLERİ
Kaliteli iç mekan tasarımında önemli kriterlerden biri, belki de en önemlisi, kullanıcı konforudur. Tasarımcıların gereken konfor koşullarını sağlayabilmeleri, insanın algı mekanizmalarını, içinde yaşadığımız fiziksel çevreyi ve çeşitli kontrol stratejilerini iyi tanımalarından geçer. Sürdürülebilir tasarıma bilimsel bir taban oluşturan ve aydınlatma, akustik, ısı ve nem kontrolü ana başlıkları altında toplanan bu konular, Yapı Bilgisi Anabilim Dalı altındaki Yapı Fiziği, Fiziksel Çevre Kontrolü veya Çevre Teknolojileri olarak adlandırılan derslerde öğrencilere tanıtılmaktadır. İç mimarlık bölümü mezunlarının tasarladıkları mekanlarda gereken konfor koşullarını bilinçli bir şekilde sağlayabilmeleri için gereken yapı fiziği bilgisinin hangi düzeyde günümüz iç mimarlık eğitim planlarına dahil edildiğinin belirlenmesi bu çalışmanın ana hedefidir. Yapı Fiziği bir teknik uzmanlık alanı olarak görülmekte ve çoğunlukla geniş akademik kadroya sahip okullarda bu alanda yetişmiş öğretim üyeleri bulunabilmektedir. Son yıllardaki üniversite sayısında gözlemlenen hızlı artış ve öğretim üyesi bulmakta artan zorluklar ile beraber yapı fiziği derslerinin eğitim planlarının dışında kalması tehlikesi doğmuştur. Bu çalışmada Türkiye’de bulunan iç mimarlık bölümlerinin eğitim planlarında yapı fiziği konularının hangi ağırlıkta ve hangi başlıklar altında yer bulduğu belirlenerek bir durum tespiti yapılacaktır.
ONAR-SARICA-DURAN HUKUK DEVLETİ GÜNÜ : 5 Mart 2012
Idare Hukuku Ve Ilimleri Dergisi, 2012
Hoş geldiniz. Hukuk Devleti Günü dolayısıyla bugünü ihdas eden, hararetle takip eden hocamız da burada o da konuşma lütfedecekler. Çeşitli programlar yapmaya çalışıyoruz, bu programlar vesilesi ile hem çeşitli mesleğin çeşitli kesiminde olanların bir araya gelmesi, birbirlerini dinlemesi bakımından bir fayda ümit ediyoruz. Hem de bu konuda bilimsel toplantılar yapıldıkça bir katkı olacağını düşünüyoruz ve burada konuşan saygıdeğer hocalarımızın konuşmalarını daha sonra basıp yazılı olarak değerlendirmelerinize sunacağız. Hatta başarabilirsek bir sonraki seneye konuşmaları önceden basılmış bir biçimde dağıtmaya çalışacağız. Tekrar teşrifleriniz için teşekkür ediyoruz, Dekan Bey Ankara'da olmak zorunda olduğu için konuşma yapamayacak, saygıdeğer hocamız İl Han Özay'a öncelikle bugün vesilesiyle konuşmalarını yapmak için davet ediyorum daha sonra da Bölge İdare Mahkemesi Sayın Başkanı başkanlığında bilimsel tebliğler değerlendirmelerinize sunulacak. İl Han Özay: Efendim bütün katıldığım toplantılarda "büyüklerimi saygı küçüklerimi sevgi ile selamlıyorum'' diye başlıyorum. Sizin nasıl yetiştiğinizi bilmiyorum da biz Türküm Doğruyum Çalışkanım marşıyla büyüdük. Onda öyle diyor zaten, neyse bu arada elimde bir şemsiye var baston yerine geçen şemsiye, Malta'da bir toplantıya katılmıştım orada düştüm, parmağım o kazada sakat kaldı, otele tehditler savurdum sizi dava edeceğim bilmem ne diye korkudan bana bu şemsiyeyi armağan ettiler bende onu baston yerine kullanıyorum, o bakımdan elimde. Şimdi geçen Hukuk Devleti Günlerinden gazetelere yansımış olan iki yazıyı sizlerle paylaşacağım. Elimizde olanlar. Bunlardan Türkiye'de Hukuk Devleti Günü hiç oldu mu? nun komik bir hikâyesi var. İtalyan Kültür Merkezi'nden bir dostum bana telefon etti. Yazını okudum dedi Radikal ekinde yayınlanmıştı çünkü. Çok beğendim fakat yazının başlığı ile içeriği arasında hiçbir ilgi göremedim dedi. Doğrudur bütününü okusanız Türkiye'de Hukuk Devleti Günü hiç oldu mu? nun açıklaması yok orada, ama hiç olmazsa işte ikinci yazıdaki Sayıştay Üyesi ve Daire Başkanı Sayın Tülay Demirkan'ın yazısı o da Cumhuriyet'ten alınma,