MISIR'DA ÜRETİLMİŞ AJURLU (DELİKLİ) SERAMİK SÜZGEÇLER 1 (original) (raw)
Related papers
ÖZET İnsan dili sınırlı sayıdaki seslere (40, en çok 50 kadar sese) dayandığı halde bu sesleri değişik düzenlerde sıralayarak milyonlarca sözcük oluşturulabilir. Yine belli sayıda anlamlı birime sahip olduğu halde bunlarla, değişik, işler ve sıralamalarla çok çeşitli anlamların anlatımını sağlayabilir. dilin en üst seviyede kullandığı bir ifade biçimi ise şiirdir,. Türk şiirinin divan şiiri döneminde sözcük seçimi gerçekten, büyük önem taşımaktadır. Kullanılan sözcükler ölçü (aruz ölçüsü) içindeki yerleri, ses değerleri, özellikle de anlam açısından nitelikleri göz önünde tutularak seçilmekteydi. Bir beyitte kullanılan sözcük, çeşitli söz sanatlarını gerçekleştirebilmek ve başkalarıyla ilişkiye sokulmak üzere belirlenmekte, kimi zaman birden çok anlamın su üstüne çıkması amacıyla şiirde yer almakta ve çeşitli anımsatmalar, çağrışımlarla, ses açısından sağladığı olanaklarla etkili olmaktadır. Şiir diline hakimiyetiyle tanınan 16. yüzyılın büyük şairi Bâkî, yepyeni hayaller ve imajlar yakalamaya çalışan diğer divan şairleri gibi büyük şairlik yeteneği ve geniş kültür birikimiyle kendine özgü söz bileşimlerini ve alışılmamış bağdaştırmaları gazellerinde kullanmıştır. Anlam açısından nitelikleri ve ses değerleriyle gösterge seçiminde son derece titiz davranmış, benzetme yoluyla soyut kavramları somut varlıklara ustalıkla bağdaştırabilmiştir. Divan şiirinin sembolik dilini de çok iyi kullanabilen şair, edebî sanatlar aracılığıyla gazellerinde kullandığı sözcüklerin duygu değeri ve çağrışım bakımından semantik alanlarını genişletmiştir. Çalışmamızda şiir diline ve dolayısıyla Baki'nin gazellerine dilbilimsel açıdan yaklaşılmış Bâkî'nin gazellerindeki alışılmamış bağdaştırmalar, duygu değeri ve uzak çağrışımlar incelenmiştir. Şairin deyiş özellikleri, kelimelerdeki biçim-anlam özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bâkî, dilbilim, gösterge, gönderge, alışılmamış bağdaştırma, duygu değeri, çağrışım. * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
İZMİR KADİFEKALE (SMYRNA AKROPOLİSİ) BİZANS SARNICI BULUNTUSU "MİLET TİPİ" SERAMİKLER
L. Doğer-D.Maktal Canko,” İzmir Kadifekale (Smyrna Akropolisi) Bizans Sarnıcı Buluntusu “Milet Tipi” Seramikler”, Sanat Tarihi Dergisi Cilt/Volüme , 30/2, Ekim|October, 2021, Ege Üniversitesi, İzmir, 1301-1333, 2021
Bu çalışmada, İzmir Kadifekale'de (Smyrna Akropolisi) günümüze kısmen korunarak ulaşabilmiş Bizans sarnıcı araştırma kazısından (2015) ele geçen "Milet Tipi" seramik buluntular tanıtılmaktadır. Az sayıda Bizans öncesi ve Geç Bizans seramiğine karşılık; yoğun olarak tek renk sırlı, çok renk sırlı sgraffito ve sırsız Beylikler dönemi seramikleri ile birlikte karışık olarak ele geçen buluntular 16 adettir. Tümü kırık ve noksan olup halka kaideli açık kaplara aittir. Genel anlamda kırmızı mikalı hamurlu, iç yüzeyde krem-beyaz astarlı ve bir adet firuze renk dışında diğerleri şeffaf renksiz sırlı üretimlerdir. Üç parçada dış yüzeye yeşil sır uygulaması yapılmıştır. Korunan kısımlardan hareketle çoğu sıraltına kobalt mavi renkle bezelidir. İki buluntunun dış yüzeyinde korunan kahverengimsimangan/manganez moru renk iç yüzeylerde de iki renk boyama olabilecğini düşündürür. Çiçek, yaprak ve dallardan oluşmuş bitkisel karakterli bezemeler serbest fırça vuruşları ile oluşturulmuştur. Geometrik, geometrikleşmiş stize bitkisel yorumlar da vardır. Kadifekale buluntuları, Anadolu'da Beylikler ve Erken Osmanlı döneminde önemli merkezlerde ve özellikle Batı Anadolu'da birden fazla yerde üretilmiş, geniş alanda talep görmüş Milet tipi seramiklerin talep merkezlerine İzmir'i de eklemiştir. Kadifekale buluntularının üretim yeri ve tarihini şimdilik göreceli de olsa tanımlayabilmek için yayınlı buluntulara dayalı yapılan geniş analojik çalışma; buluntuları hamur, astar ve sır özellikleri bakımından Kütahya ve Bergama üretimlerine yakınlaştırmıştır. Bu konuda arkeometrik çalışmaya ihtiyaç vardır. Bezeme kompozisyonu olarak tanımlanabilenler Kütahya, Balat İlyas Bey Külliyesi, Edirne Zindanaltı ve İznik örneklerine benzer. Şimdiye değin İzmir'de başka bir yerde ele geçmemiş Milet tipi seramiklerin, Kadifekale Bizans Sarnıcı buluntuları 14.yüzyılın ortası-15.yüzyılın ortasına ait olmalıdır ve İzmir'in Türkleşme sürecinde Erken-Türk Beylikler Döneminin arkeolojik kanıtları olarak ayrıca önem taşımaktadır.
ŞİİR DİLİNDE SAPMA VE ALIŞILMAMIŞ BAĞDAŞTIRMALARIN ÇEVİRİSİ
A translation activity, also called re-creation of the translator, converts texts into different languages This event is carried out through a deep syntactic and semantic analysis of the source text as well as re-creating the text. This activity poses the translator the difficulty of remaining faithful to structural and semantic characteristics of the source text. Thus, in this study, we examined how unconventional couplings in particular and rhetoric/figures of speech in general --both most important features of the language of poetry and enrich the language of poetry --are translated into the target language, and whether they retained their effect in targeted form This comparative study also investigates whether unconventional couplings and other poems with rhetoric/figures of speech are suitable for translation or not, and what kind of drawbacks or positive impacts translations bear.
MİSAFİRLİKTEN KALICILIĞA: DÜZCE İLİNDE BULUNAN SURİYELİLERİN SOSYAL UYUMU
Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Fiziksel olarak bir yerden başka bir yere hareketlilik olarak tanımlanan göç, mevcut coğrafi konumundan ötürü Türkiye, tarihinin hemen hemen her döneminde tanıklık etmiş olduğu bir olaydır. 2011 yılından itibaren Suriye’de meydana gelen karışıklıklar neticesinde ortaya çıkan göç hareketliliği, Türkiye’nin tarih boyunca maruz kaldığı en büyük göç dalgalarından birini oluşturmuş ve Türkiye’yi dünya üzerinde en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna getirmiştir. Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyelilerin 9 yılı aşan Türkiye’deki yaşam süreleri sırasında başlangıçta göçün sevk ve idaresi, kayıt ve kimliklendirme meseleleri öne çıkarken, kalıcılıkları göz önüne alındığında göçmenlerin toplumsal ve ekonomik uyum meselesi öncelikli konu haline gelmiştir. 2019-2020 yılları Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından uyum yılı olarak ilan edilmiş ve bu çerçevede “Uyum Biz Bize Toplantıları” ve “Uluslararası Öğrenci ve Akademisyenler Sosyal Uyum Buluşması” gibi faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Araştırma da; Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye göç etmelerinin üzerinden 9 yıl geçtikten sonra sosyal uyumları sağlayabilmişler mi? ve “Düzce ölçeğinde” yerel halk sayıları her geçen gün artan Suriyeli göçmenlerle sosyal uyum sağlayabilmişler mi? sorularına cevap aranmaktır. Bu çalışma kapsamında nitel yöntem benimsenmiş ve derinlemesine görüşme yöntemiyle veriler toplanmıştır. 14 Suriyeli mülteci ve Düzce ilindeki 14 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile görüşme sağlanmış, başlangıçta “misafir” olarak kabul edilen; ancak gün geçtikçe kalıcılıkları artan göçmenlerin, sosyal uyum seviyeleri, karşılaştıkları problemler ve toplumsal kabul durumları tespit edilmesi amaçlanmış ve yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen bulgular yorumlanmaya çalışılmıştır. Ortaya çıkan sonuçların Türkiye’deki sosyal uyum çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.