İbrahim Tüzer ile İsmet Özel ve Şiiri Üzerine: "Sahicilik Arayışı İsmet Özel'i Modern Türk Şiirinin Zirvesine Taşımıştır" (original) (raw)

www.kulturgundemi.com,“Doç. Dr. İbrahim Tüzer ile Sanatkâr, Yaratıcı Muhayyile, Sanat Eseri, Modernizm ve İsmet Özel Üzerine Bir Söyleşi”,

1. İsmet Özel, sizin hazırladığınız kitaba yazdığı takrizde, bu çalışmanın " söylediklerinin bir şeye taalluk " ettiğini gösterdiğini söylüyor. Biraz geniş olacak ama, sizce İsmet Özel'in söyledikleri hem şiir hem de fikir tarihimizde neye tekabül, taalluk ediyor? Bir sanatkârın edebî eserleri tahlil edilirken ya da daha doğru bir ifadeyle, anlamlandırılırken, özellikle 80'lerin başına kadar sanatkârın bizatihi hayatından, şahsi yaşanmışlıklarından tamamen bağımsız hareket ediliyordu. Yapısalcılık ve metin merkezli okuma adı verilen bu tarz metin tahlillerinde, sanatkârın bilinçaltı, yaşantısı, devrin sosyolojisi ve bir edebî metnin oluşmasına imkân veren diğer hususlar göz ardı edilirdi. Fakat edebiyat teorisine yönelik algılar zenginleşip bir metnin daha nitelikli ve derinlikli nasıl inceleneceğine ilişkin farklı gayretler içerisine girildiğinde sanat eserinin arkasında duran sanatkârın hem psikolojik hem sosyolojik hem de insanî bir takım hususiyetlerden hareketle de metni inşa edebileceği gerçeği göz önünde tutulmaya başlandı. Bu anlayış muhatabına, edebî eseri disiplinler arası bir okuma ile daha derinlikli kavrayıp metnin anlam alanlarını çoğaltma imkânı vermiş oldu. Böylelikle söyleyeceğini sözün gizi içerisinden imge ve metaforlarla en üst perdeden söyleyen sanatkârın ortaya çıkardığı " edebî metin " lere varıncaya kadar bir " anlamlandırma " alanı kazanıldı. Özellikle sanatkârın dil ile kurmuş olduğu bağın hususiyetleri ve bilinçaltının sanat eseri yaratımındaki fonksiyonu anlaşıldığı ölçüde metin incelemelerinde de derinlik ve nitelik kaydedildi. Bunları, " İsmet Özel'in söyledikleri hem şiir hem de fikir tarihimizde neye tekabül, taalluk ediyor? " şeklinde beliren sorunuz üzerine söyleme gereği hissettim. Çünkü söze ve yazıya dökülenlerin neye tekabül ettiğini anlamak, biraz da söz ve yazı sahibinin sözü ve yazıyı hangi durumda söyleyip yazdığını anlamaktan geçiyor. Diğer bir ifadeyle, meselenin aslına ilişkin bilgilenmemizi tamamlamadan yönelimin nereye olduğuna dair sahih bir bilgilenmeyi elde etmemiz pek de mümkün görünmüyor. Bu anlayıştan hareketle, İsmet Özel Şiire Damıtılmış Hayat, (Dergâh Yayınları, 2.bs. 2013, İstanbul) adlı çalışmamızda şairin söylediklerinin neye tekabül ettiğini bilebilmek için hem sanatkârın biyografisine, hem çocukluğundan başlayarak aile ve sosyal ortamlardaki etkileşimine, hem poetikasını hem fikri altyapısını ilmek ilmek örgülerken eğleştiği duraklardaki zihinsel sürecine, hem de sözün dile gelip yazıya dökülürken sanatkârın, bilinçli ya da bilinçsiz, kullandığı kelimeler dünyasına bütünlüklü olarak bakmaya gayret göstermiştik. Bunun sonucunda İsmet Bey'in söylediklerinin ve eylemlerinin kesinlikle bir

İsmet Özel Şiirlerinde Modernizmin Yozlaştırdığı Düzene Başkaldırı Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

İsmet Özel Şiirlerinde Modernizmin Yozlaştırdığı Düzene Başkaldırı, 2012

ÖZET Modern Türk şiirinin önde gelen isimlerinden İsmet Özel, yaşamı ve dünyayı anlamlı kılma adına daimi bir çaba içerisinde olmuş, bu çabasını ise şiir ile somutluğa ulaştırmıştır. Özel, kendisi ve toplumu için "hayatı dokunulur kılma, otantikliği yakalama, kendilik değerleri doğrultusunda dimdik bir yaşam sürme" amacını benimser. Bu yaşam amacının önüne çıkan engellere ise boyun eğmez, yaşamın güzelliğini gölgeleyen her şeye başkaldırır. Şiirlerindeki başkaldırı unsurları ise çoğunlukla baskı ve otoriteye, yabancılaşmaya, modernizmin yozlaştırıcı etkisine yöneliktir. Akılcılığı esas alması itibariyle insanlık tarihine aydınlama çağı yaşatan modernizm, bilimin gelişmesi, toplumun ilerlemesi, yaşam koşullarının iyileşmesi, refah seviyesinin yükselmesi gibi pek çok yöndeki getirilerinin yanı sıra çeşitli olumsuzlukların var olmasına da yol açmıştır. Modernizmin insanlığa olumsuz yansıması ise insanları manevi değerlerinden uzaklaştırma, yabancılaştırma, kitleselleştirme, aynileştirme ve tüketiciliğe sürükleme yönünde olmuştur. Özel şiirlerinde, tüm bu durumlara olan eleştiri ise başkaldırıya dayanan bir söylemle belirir. Öte yandan Özel, anti-modernist bir tavırdan ziyade modernizmi yanlış algılayan ve bu akımı insanlığın değer kaybına zemin yapan zihniyete karşı eleştirel bir tavır takınır. O, modernizmin olumlu yönlerini ayırır, bununla birlikte modernizmin kötücül dokunuşlarından biri olan kapitalizmi, kapitalizmin toplumda yarattığı sınıf farklılıklarını, bu farklılıklar sonucu ezilenler sınıfının oluşmasını, modernliğin getirilerini insanlığın aleyhine kullanan zihniyeti kabullenmez, tüm bunlara başkaldırır. Çalışmamızda İsmet Özel şiirlerinde modernizmin eleştirisiyle beliren başkaldırı unsurları incelenmiştir. ABSTRACT One of the leading personalities of modern Turkish poetry, İsmet Özel, has always made an effort to render both the life and the world meaningful and has chosen to manifest these efforts through poetry.

İsmet Özel'de Şiir Hayat Birlikteliği ya da "Sonrası Şiir Kerim"

2007

Hayatmdaki tum a91hm1 ve yonelimi ~iir merkezli ya~ayan ismet Ozel, ilk ~iir kitab1 "Geceleyin Bir Ko §u"dan son kitab1 "Of Not Being A Jew"e kadar hayat- §iir seriivenini birlikte ya §am1 §tir. ~air-in y~ammm farkh evrelerinde birer "durak" olarak kabul edilen silr~i;:ler dogrudan ~iirine de etki etmi §; 1963 ytlmdan itibaren olu~maya b~layan ~iir evrenindeki a91hm ve geni~leme soz konusu olan ''durak"lardan gei;:erek meydana gelmi §tir. Hayatmda ~iire Tilrk edebiyatmda e~ine az rastlanir bir tarzda onem veren ve ~iiri hayatl ii;erisinde esash bir yere oturtan Ozel, soz konusu o·lan yonsemeyi ~iire ilk ba~lad1g1 y1llardan itibaren bilerek ve isteyerek olu~turmaya i;:ah §Ir.

İsmet Özel'In Şiirleri Üzerine Bir Inceleme

Kırıkkale Üniversitesi, 2007

İsmet Özel, "merkez"in sahip olduğu imkânlardan yoksun olarak geçirdiği çocukluk dönemini, "taşra"nın imkânsızlıklarının herhangi bir çocukta meydana getirebileceği "pasif"/"silik"/"sinmiş" bir tavır içerisinde yaşamaz. İlkokul döneminden başlayarak hayatın içerisinde kendi "ben"ine bir yer arar ve "dünya ile hak edilmiş bir bağı kurabileceğine olan inancı içerisinde taşıyarak" yaşar. Öyle ki şair, ilkokul 2. sınıfta öğretmenlerinin ders esnasında baskın bir tavır sergilemelerine dahi karşı çıkar. Bu tavır, ileride kendisinin "kadirşinas itaatsizlik" adını verdiği davranış biçimini ortaya çıkaracaktır. Hayatı bu tarzda algılama biçimi, İsmet Özel'in biyografisinin tüm evrelerine hâkim olan "karşı oluş" tavrına ve "ben"inin "anti-konformist" bir yaklaşım içerisinde olmasına önemli ölçüde kaynaklık etmiştir. İsmet Özel'in şiirle ilk teması da, yukarıda ifadeye çalıştığımız, "ben"in dünya ile kurmak istediği bağın sonucunda meydana gelmiştir. Şair, ilkokul 3. sınıfta okurken kendi gayretleriyle, Ankara'da yayımlanmakta olan bir ilkokul gazetesine, "Kış" isimli ilk şiirini yazarak gönderir. Şiirinin yayımlandığını ise kendisini küçümseyen gözlerle süzen bir öğretmenin "Sen şair mi oldun be!" demesinden anlar. İsmet Özel, 1955 yılında ilkokulu bitirir. Bu tarih aynı zamanda babasının emekli olduğu, dolayısıyla ailedeki kız çocuklarının liseyi okuyabilmeleri için hep birlikte Çankırı'ya taşındıkları tarihtir. Özel, ortaokulu ve lise 1. sınıfı Çankırı Lisesi'nde okur. Bu şehirde 4 yıl kalan aile, daha sonra Ankara'ya taşınır ve İsmet Özel, lise öğrenimine 2. sınıftan itibaren Ankara Gazi Lisesi'nde devam eder. Şair, 1959 yılının Ankara'sını, daha öncesinde yaşadığı şehirlerinden farklı bulur. İlişkilerin daha samimi, paylaşılan değerlerin daha çok olduğu "küçük şehir"den, Cumhuriyet'in baş şehrine gelen Özel, buraya alışmakta zorluk çekmez. Her ne kadar Ankara, şairin "büyük şehir" kavramıyla ilgili olarak muhayyilesinde oluşturduğu imaja karşılık gelmese de, o yıllarda pek rastlanılmayan "kalorifer dumanı kokusuyla" zihnindeki yerini alır. İsmet Özel'in ileriki hayatını doğrudan etkileyecek en önemli gelişmeler lise yıllarında meydana gelir. Lise son sınıfta matematik dersinden ikmale kalan şair, yazın kursa da devam etmesine rağmen bu dersi veremez. Dolayısıyla 1 yıl beklemek zorunda kalır ve lise, 4 yılda biter. 1.1.3. Bekleme/Bilgilenme süreci: Anlamlandırılan dünya "Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben çağdaş serüvenler adına bütün fotoğraflarını yakan yakan ve bekleyen." Bir Ağrı Yakıldıkça Sevilmeli İsmet Özel, söz konusu olan 1 yıllık bekleme sürecinde boş durmaz. Dünyayı "merakla" araştırıp anlamlandırmaya çalışır ve ergen benini kurcalayan soruların peşi sıra gider. British Council'dan Amerikan Kütüphanesi'ne, resim sergilerinden konferanslara varıncaya kadar Ankara'nın kültür ve sanat ortamından istifade etmeye çalışan Özel, bu dönemde hem dünyayı hem de şiiri kavrayış açısından köklü değişiklikler yaşar. Bu bekleme/bilgilenme süreci için şair "İşte o 1 senelik boş vakitte sosyalist oldum. Şair olmaya karar verdim" demektedir. Bu dönemde, insanların dünya üzerinde edinmiş oldukları yer ve kabul ettikleri düşüncelerle ilgili ciddi sorgulamalar geçiren İsmet Özel, "nasıl bir dünyada yaşandığı" sorusunun peşi sıra gider. Bir takım maddî kazanım ve imkânları elde etmiş olan insanların "ruhça kaba, insan ilişkileri bakımından da yıkıcı" olduklarını fark edip hareket alanlarını ve insanlarla olan ilişkilerini buna göre düzenler. Sahip olduğu fikirlerin esasına yönelik "bilinçlenme/aydınlanma" gayretine giren şair, bu yıllardan itibaren hayatını şiir yörüngeli yaşamaya çalışıp şiiri kendisi için asıl ve "esas uğraş" olarak kabul etmektedir. Bunun bir ifadesi olarak da düşüncelerine sağlam bir temel bulmak ister ve "Müslümanlığı gündemine sokar." "İnancı tanımalıydım. İnandığım şeylerin bilgisini edinmeliydim" diyen Özel, ebeveyninden ya da çevresindeki insanlardan dinleyip/görüp "model"lediği bir inancı değil, kendi zihin sürecinden geçirdikten sonra ancak kabul edeceği; böylelikle "muallâk"ta kalmaktan kurtulacak olan "ben"inin tutunabileceği bir "varlık bilinci"ne ulaşmak ister. Kur'ân-ı Kerim'in insanlara nasıl seslendiğini ve onlardan neler istediğini öğrenmek için işe, "bakalım bizim temel dinî metnimizde neler var" diyerek, meal okumakla başlar. Fakat sonuç büyük bir düş kırıklığıdır. İsmet Özel, bu girişiminin olumsuz sonuçlanmasını, daha sonra, "Cumhuriyetin okullarında eğitim görmüş herkesin İslâmî metinlere yaklaşırken ister istemez elverişsiz bir konumda"bulunmalarına bağlayacaktır. "Elden düşme kültür"le meydana getirilen bir ortamın tüm mecbur bırakılmış ve dayatılmış olan "değer"lerine karşı çıkan Özel, okuduğu kitabı geri plan kültüründe anlamlandıramadığı için din duygusuyla da irtibatını keser, hatta din aleyhtarlığının en iyi tutum olduğuna inanır. Bu yıllardan başlayarak zihninin işleyişine gelen her türlü müdahale ya da sorgulanmadan onaylanan her çeşit düşünce şair tarafından tamamen reddedilir. Böylelikle İsmet Özel üniversite yıllarına, çocukluk döneminden bu yana ailesinden ve çevresinden almış olduğu eğitimin sonucu olarak, zihinsel anlamda gelişmiş bir düzeyde başlar. Bir tür "uyanıklık/ayıklık" da diyebileceğimiz bu gelişmişlik şaire, hem savunduğu fikirlerin önemini kavraması hem de şiirin, "ben"i ile yaşanılan dünya arasındaki yerini belirlemesi açısından çok büyük imkânlar tanır. Aynı zamanda söz konusu olan bu "uyanıklık/ayıklık" şairde, vuku bulan olayların sebep ve sonuçlarını göz önünde bulunduran "sorgulayıcı yön"ün ve çocukluğundan bu yana var olan "uymacı olmayan tavrın" da gelişerek devam etmesine olanak tanır. 1.1.4. Tevarüs edilen tavır ve kadirşinas itaatsizlik: 'Müseccel komünist'/'Siyasal'lı yıllar "Ben merd-i meydan yani toprağın ve kanın gürzü güllerin bin yıllık mezarı bendedir yukardan bakarım efendilerin pusatlarına insanların bütün sabahlarını merak ederim gök hırpalanmaktadır merakımdan ıtır kokan benim yumruklarımdır benim kavgamdır o, aşk diye tanınan." Evet, İsyan İlk ve orta öğrenimini "Tek Partili" yılların sona erdiği ve Demokrat Parti'nin iktidara geldiği dönemde tamamlayan ve ister istemez bu durumun toplum üzerinde meydana getirdiği etkilere şahitlik eden İsmet Özel, üniversiteye de 1960 sonrası Türkiye'sinin içinde bulunduğu bulanık havasında başlar. Bu ortamda şairin, kısmî olarak babasından tevarüs ettiği ama asıl olarak da "doğuştan getirmedim, dünyadan aldım" dediği bir koruma duvarı vardır. Kendi hayatıyla ilgili bilgileri, ayrıntılarına varıncaya dek, yaşıyorken kaleme alan ender sanatkârlardan biri olan Özel, "Waldo Sen Neden Burada Değilsin?" adlı otobiyografik eserinde bu duvarın özelliğini, "Kadirşinas itaatsizlik ve tevarüs edilmemiş asalet" olarak adlandırır. Cumhuriyet döneminin yeni şekillenmeye başlamış bürokrasisinin halk üzerinde meydana getirdiği etkiden dolayı, özellikle taşrada devlet memurlarına gösterilen itibar, İsmet Özel tarafından hep şüpheyle karşılanır. Bu türden bir ilgiyi yapmacık ve sahte bulur. "Ben çocukluğum boyunca bu sahteliğin acısını tattım" diyen şair, bunun doğurduğu huzursuzluğu "ben"inde tüm olumsuzluğuyla hisseder fakat "insanın kendini aristokrat saymasının ruhuna ne büyük genişlik getirdiğini tadabilmenin imkânı"nı da kullanmaya çalışır. Bu imkân şaire, özellikle üniversite yıllarından itibaren, hiç kimseye karşı minnet beslemeden kadirşinaslık yapmayı ve çocukluğundan bu yana getirdiği "anti-konformist" tavrın "devrimci" bir karaktere bürünmesini sağlar. İsmet Özel, liseyi bitirdikten sonra 1962 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne kaydolur. Bu yıllar Özel'in, etrafında olup biten her hâdiseyi didik didik ettiği, bir ergen cesaretiyle dünyaya merakla ve heyecanla baktığı yıllardır. Artık şairin kadirşinas itaatsizliği, karşısına tek tek çıkan insanlara değil toplum kurumlarına yönelmiş; tevarüs edilmemiş asaleti de yön değiştirerek gözü pek ve tavizsiz bir tarzda "iyilerin" yanında yer almaya başlamıştır. Bundan dolayı şair, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne başladığı ilk günlerden itibaren "komünist" ve "dinsiz" olarak adlandırılma ihtimaline rağmen sosyalizan düşüncelerini ifade etmekten çekinmez. Bu cesareti, ilk olarak kadirşinas itaatsizliğinden ve tevarüs edilmemiş asaletinden alırken ikinci olarak da sosyalist ya da kendilerine komünist denilen yazarların hiçbir baskı ya da güçten korkmayarak fikirlerini açıkça ifade ediyor olmalarından alır. Diğer taraftan da konuşması ya da savunulması yasaklanan herhangi bir fikrin veya tavrın cazibesi, şairi her zaman kendisine çekmektedir. İsmet Özel, bu tutum ve davranışıyla fakültede dikkatleri üzerine toplamakta gecikmez. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin önemli bir organı olan Fikir Kulübü'ne çağrılır ve hemen ardından da yönetim kurulunda sekreterlik görevine getirilir. İlerleyen zamanda bu kulüpte astbaşkan olarak görev alacak olan Özel, daha sonra "Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç)"na dönüştürülen "Fikir Kulüpleri Federasyonu"nun kurulmasına da öncülük edecektir. Tüm heyecanı ve hevesiyle savunduğu fikirleri kulübün kürsüsünden haykıran şair, "sosyalist olmayanların adamdan dahi sayılamayacağı"nı düşünür. O sıralar daha çok zayıf olan tarafın yanında yer alıyor olmayı önemseyen ve insanların haksızlıklar karşısında "tepkisiz" kalmalarından rahatsız olan şair, "siyasetin ne teorisine ne de pratiğine karşı derin bir ilgi" duymaz. Fakat bir müddet sonra Ataol Behramoğlu'nun "İsmet, neden Parti'ye kaydolmuyorsun?" sorusuyla karşılaşınca hayatının akışı da değişir. Özel, "Buna hiç gerek yok, üstelik ben bu konuda hiç de pasif değilim, fakültede dünyanın işini yapıyorum" dese de, Behramoğlu'nun "İyi ama İsmet, bu adamlar partiyi her an kapatabilirler. Zayıf tarafta savaşa gir! Ucunda ganimet yok bu işin. Sadece zahmet ve tehlike var" şeklindeki cevabıyla, 7 Aralık 1963 yılında Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) kaydolur. Fikir Kulübü yönetim kurulu içerisinde TİP'e kaydını yaptıranların...

İsmet Özel'in Savunması-Sokrates ve İsmet Özel Bağlamında Felsefe ve Edebiyat İlişkisi

İsmet Özel'in Savunması-Sokrates ve İsmet Özel Bağlamında Felsefe ve Edebiyat İlişkisi, 2013

Edebiyat ve felsefe çok uzun zamandan beri insanoğlunun düşün dünyasında iki temel uğraş halinde varlığını sürdürmüştür. Edebiyat, insanın zihinsel, duygusal ve estetik yönlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkar. Felsefe ise bizatihi bu zihinsel ve estetik faaliyet üzerine düşünmeyi öğreti olarak kabul eder. Sokrates yalnızca yaşadığı dönemde değil, günümüzde de seçkin bir karakter olarak birçok kişiye ilham vermeye devam etmektedir. İsmet Özel ise büyük bir şair olmasının yanı sıra düşünür kimliği ile de öne çıkmaktadır. Platon’un Sokrates’in Savunması ve İsmet Özel’in Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar adlı eserleri birçok bakımdan benzerlik göstermektedir. Bu benzerlikler, isnat edilen suçlar, ölüm ve adalet anlayışı ve Sofistlik algısı başlıkları altında toplanabilir. Sonuç olarak, Sokrates ile İsmet Özel’in yaşadıkları dönem arasında yaklaşık olarak iki buçuk milenyum vardır. Ancak düşünceleri, tabi tutuldukları muamele ve bu muameleyi karşılayış biçimleri bakımından aralarındaki mesafe yok denecek azdır.

İdeoloji'den Din'e: İsmet Özel'in 70 Sonrası Şiirlerinde Anlam Arayışı

Makale, 2018

Öz İnsanoğlunun potansiyelinde var olan en önemli özelliklerden biri içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bir amaca veya bir değere sahip olmasıdır. Anlam arayışı olarak tanımlayabileceğimiz bu nitelik, insanın bizzat kendi çabasıyla keşfedeceği ve sonuçlarıyla şekilleneceği bir olgudur. İsmet Özel'in özellikle orta yaşlarda yoğunlaşan bu anlam arayışı durmadan devam etmiş ve farklı mecralardan geçerek şairin yaşam paradigmasını belirlemiştir. İlk gençliğinin sosyalist idealleriyle başlayan şiir hayatı 71 Darbesi'nden sonra yeni bir mecraya evrilmiş ve Özel, sosyalist ideolojiden vazgeçerek İslami dünya görüşünü benimsemiştir. Bu çalışmada, Özel'in ideolojiden dine yönelişinin işaretlerini taşıyan 1971-74 arası şiirleri ele alınmış; özellikle imgeler ve metaforlar üzerinden şairin değişen paradigması yakalanmaya çalışılmıştır. Kötü Şi-irler ile başlayan ve Amentü ile biten dokuz şiirde Özel'in şiir anlayışının değişmediği, onun kavrama dünyasını şekillendiren dinsel ifadelerin şiirlerine aşamalı bir biçimde sızdığı görülmektedir. Bu yönüyle İsmet Özel'in kavgacı ve hırçın tabiatından etkilenen şiiri, varoluşsal kaygılarının giderildiği dönemde de özgün kimliğinden taviz vermemiştir.

İsmet Özel'İn Si̇yasal Düşüncesi̇nde Türklük, Türki̇ye Ve Dünya Si̇stemi̇ Tasavvurlari

2019

Ismet Ozel (1944 -) Turkiye’nin onde gelen sair ve dusunurlerindendir. Ozel, 1960’li yillardan itibaren Turk yazi hayatinin icindedir. Ozel’in siyasal dusuncesinde Turkluk, Turkiye ve Dunya sistemi belirleyici yer tutan olgulardir. Ozel’de, Turkluk biyolojik, antropolojik, etnolojik temellerle tanimlanamaz. Turkluk, bir misyondur. Bu misyon, Islami bir duzlemde Gazilik ile tezahur etmistir. Turklugu, Turkiye’nin disindan; Orta Asya’dan saglanacak etnik veya kulturel koklerle aciklamak anlamsizdir. Turkluk ancak Turkiye’yle, Turkiye de ancak Turkluk’le izah edilebilir. Dunya sistemi ise kapitalizmin bir diger adidir. Avrupa/Bati merkezli kapitalizm takriben bes yuzyildir bir dunya sistemi bicimini almistir. Gayri Islami bir muhtevadaki Dunya sistemi ile Islami bir muhtevadaki Turkluk en basindan itibaren zitlik icindedir. Onlarin iktisadi—siyasal rolleri, hayat tarzlari, zihniyet dunyalari hicbir sekilde ortusmez. Bu calismanin amaci Ismet Ozel’in siyasal dusuncesinde Turluk, Turkiye...