15. Cumhuriyet Yılında Burdur (original) (raw)

1927 – 1928 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnâmesi’nde Burdur

Burdur Vilayeti şarken Isparta Vilayetinin Eğirdir Kazası, garben Denizli Vilayetinin Garbî Karaağaç Kazası, şimâlen Isparta Vilayeti, cenûben Antalya Vilayetinin Korkud İli Kazalarıyla mahdud olub mesâha-i sathîyesi 7500 kilometre murabbaıdır.

Burdur'da Cumhuriyet'in Onuncu Yılı Kutlamaları

Milletlerin tarihlerinde önemli ve kutladıkları özel günleri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti'nde millî bayram düşüncesi doğrultusunda ortaya çıkmış olan bu nitelikteki ilk kutlamalar, II. Meşrutiyet döneminde gerçekleştirilmiştir. Buna göre, ilk olarak Osmanlı Devletinin kuruluş günü olan 27 Ocak 1299 (4 Ocak 1299) günü “İstiklâl-i Osmanî Günü” adıyla millî bayram olarak kutlanmak istenmiştir. Ancak, konunun Mebusan Meclisi’ne taşınması üzerine İstanbul Mebusu Hüseyin Cahit Yalçın, II. Meşrutiyet’in ilan günü olan 10 Temmuz’un (23 Temmuz) millî bayram olarak kutlanmasını öne sürmüştür. Nitekim Mebusan Meclisi'ndeki görüşmeler neticesinde de 23 Temmuz 1908 gününün “millî bayram” olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Ancak, 1913 yılından itibaren Osmanlı Devleti'nin kuruluş günü olan 27 Ocak 1299 (4 Ocak 1299) tarihi de millî bayram olarak kutlanmaya başlamıştır. TBMM’nin açılması ile birlikte millî bayram geleneğimiz de şekillenmeye başlamıştır. Bu husustaki ilk teşebbüs ise Millî Mücadele'nin devam ettiği günlerde Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey ve arkadaşları, TBMM'nin açıldığı 23 Nisan gününün millî bayram olarak kutlanması yönündeki 21 Nisan 1921 tarihli teklifi, meclisteki uzun tartışmalardan sonra kabul edilmiştir. 1 Kasım 1922 günü Saltanat’ın kaldırılması üzerine de Sivas Mebusu Hüseyin Rauf Bey ile Burdur Mebusu İsmail Suphi Bey, 1 Kasım’ın millî bayram olarak kutlanması yönündeki teklifi de uzun tartışmalardan sonra kabul edilmiştir. 29 Ekim 1923 tarihinde yeni devletin idare şekli cumhuriyet olarak ilan edilmiş, Mustafa Kemal de Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

1926–1927 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi’nde Burdur

Doğu ve kuzeyden Isparta, batıdan Denizli ve Menteşe, güneyden yine Menteşe ve Antalya illeriyle sınırı olan ve denizden ortalama yüksekliği bin metre olan Burdur ili arazisini Toros sıradağ şubeleri oluşturmuştur. Bu girinti çıkıntının başlıcası doğu ve kuzeydoğudan batıya doğru uzanan ve 1500–2000 metreye kadar yükselerek Burdur Gölü’nün kuzeyini kuşatan Söğüt Dağları geçtiği köyler civarında çeşitli birçok isimler aldıktan sonra Denizli İli’yle sınırı oluşturan Eşeler silsilesiyle birleşir. Bu silsile yönünü kuzey batıya değiştirerek Fethiye ve Köyceğiz kazalarıyla Tefenni Kazası arasında uzar ve Akdeniz kenarlarında yükseltisini kaybeder. Doğudan güneybatıya doğru giden ve yükseklik ve uzunluk bakımından pek çeşitli şekiller arz eden silsile Akdağ, Aladağ, Karadağ, Kestel, Seccade, Samas, Küçük ve Büyük Bozdağ isimlerini geçtiği kasaba ve köy civarlarında aldıktan sonra Tefenni Kazası dâhilinde Rahat Dağı’yla birleşir. Yoğun ve büyük bir kaya yığınından ibaret bulunan adı geçen dağ, kuzey batıya doğru uzanarak üzeri büyük yayla ve ormanları içeren ve vilayetin en yüksek bir silsilesi olan Koçaş [2000 metre yüksekliğinde] Dağı’yla birleşir. Adı geçen asıl silsilenin başlıca tepeleri olan ve yükseklikleri 1000–1500 metre arasında bulunan Kıravgaz Dağı, Kestel Karadağ tepeleri kısmen ormanla ve senenin pek az bir zamanında karla kaplıdır. Kıravgaz, Büğdüz, Söğüt, Yüce yaylalarıyla Koçaş silsilesindeki Bayındır, Yazır, Kozağacı, Dirmil yaylaları en büyük yaylalardandır. Koçaş silsilesi Dalaman Çayı’nın bir ayağı olan kocaman bir geçit verdikten sonra Astalar silsilesiyle birleşir. Dağların büyük bir kısmı çıplak tepelerden oluşmuştur. Bir kısmı ise düz tebeşirli kils ve silis yığınlarından meydana gelmiştir.

Burdur Basın Tarihi

Batı Akdeniz Bölgesi’nde tarihi değerler ve kültürel zenginlikler açısından öne çıkan Burdur ilinde “basın tarihinin de” ayrı özel bir yeri vardır. Prehistorik devirlerden günümüze kadar uzanan dokuz bin yıllık geçmişe, büyük bir tarihsel ve kültürel mirasa sahip Burdur ili, her zaman kültür zenginliğiyle farkındalık oluşturmuştur. Pisidya bölgesinin merkezi olan Burdur, gerek Roma Çağı ve Bizans Dönemi ile Selçuklu, Beylikler Dönemi, Hamitoğulları Beyliği ve Osmanlı Dönemi’nde de kültür zenginliklerini yansıtan bir bölge olmuştur.

Burdur Belediyesi'nin Tarihçesi

Salnameler içerik bakımından yayınlandığı tarihten bir yıl öncesine ait devletin veya vilayetlerin tarihi, coğrafyası, nüfusu, idari, askeri, hukuki teşkilatları ve ekonomik durumu, eğitim yapısıyla ilgili bilgi veren önemli kaynaklardır. Burdur'da belediye teşkilatı ile ilgili ilk bilgilere Hicri 1291 (Miladi 1874) Konya Vilayeti Salnamesi'nde rastlamaktayız. Bu bilgiler ışığında Burdur'da belediye teşkilatı 1873 yılında kurulmuştur. Burdur'un ilk Belediye Başkanı Muhasebeci Hacı Mehmed Efendi'dir.

Burdur Halkevi ve Faaliyetleri (1935-1951)

Community centers (Halkevleri), which aimed the adoption of Atatürk’s principles and revolutions by the society and which exerted efforts for this purpose, also constitutes one of the idealist examples of the informal education. The total number of community centers which were initially founded in February 19, 1932 in 15 cities including Ankara, within time passage, reached 478 nationwide. Community centers, which conducted its activities under nine branches, that are, “Language-History and Litareture”, “Fine Arts”, “Theatre”, “Sports”, “Social Assistance”, “Public Classrooms and Courses”, “Library and Publication”, “Village Politics”, “Museum and Exhibition” provided substantial contribution to the socio-cultural development of the society and constituted dynamics of the transformation from the traditional society to the modern society. The Community Center in Burdur province, which is the central topic of this study, was founded in February 22, 1935. Through the 16 year-period until 1951, when it was abolished, Burdur community center conducted many conferences, plays, reading-writing courses, sports activities. Through the excursions to the villages, it aimed to create closer relations with the villagers; and assistance was provided to those who were in need. Burdur Community Center played a significant role in construction of the republican identity of the province and managed to gather many people from various segments of the society. It had published two periodicals named “Ülker” ve “Burdur”. Activities between the foundation and the abolishment of the community center, which is the subject matter of the present study, has been investigated as the referred center has not been the topic of any academic study hitherto.

1925 - 1926 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi’nde Burdur

Vilâyetin Vaziyet ve Ahvâli Umûmiyesi: Zer’ Edilen Ârâzi Miktarı ile Mahsûlât ve İhrâcâtı – Vâridât-ı Umûmiye ve Husûsiyesi ile Belediyeler Vâridâtı – Nüfus-ı Umûmiyesi – Mektebler, Cemiyetler, Şirketler ve Fabrikaları – Bir Sene Zarfında Vukû’ Bulan Mütenevvi’ Cürmlerin Miktarı – Memurların Sıfat ve Memûriyetleri ile İsimleri.

15. ASIR ŞAİRLERİNDEN SÜCÛDÎ VE ŞİİRLERİ

15. asrın geri planda kalmış şairlerinden biri olan Kalkandelenli Sücûdî, dîvânı olmayan şairlerdendir. Edebiyat tarihlerinde, “Selîm-nâme” adlı eseri ve Revânî ile olan atışmasıyla kendisine yer bulmuştur. Güçlü bir şair olmamasına rağmen hâmileri Cafer Çelebi ve Pîrî Paşa sayesinde Yavuz Sultan Selîm’e yakın olmuş ve padişahın yanından ayırmadığı, Mısır seferini yazması için yanında götürdüğü şairlerden biri olmuştur. Asıl adı, doğum ve ölüm tarihi bilinmeyen Sücûdî’nin 1523 yılında kesin olarak sağ olduğu, yaptığımız araştırmalar neticesinde ortaya konulmuştur. Tezkirelerin ittifakla şairlik kabiliyetini pek yeterli görmediği Sücûdî’nin şiir mecmû’alarına kayıtlı pek çok manzumesi bulunmaktadır. Bu çalışmada dîvânı elde olmayan Sücûdî’nin şiirlerinin bir araya toplanması ve mürettep bir dîvânçe sırasına uygun bir şekilde yayımlanarak araştırmacıların istifadesine sunulması amaçlanmıştır. Sücûdî’nin ağırlığı nazire mecmû’alarında olmak üzere çeşitli şiir mecmû’alarında kayıtlı; 1 kasidesi, 22 gazeli, 2 kıt’ası 1 lügazı, 16 matlaı ve 1 müfredi tespit edilmiştir. Çalışmamızda, 19 farklı şiir mecmû’asından derlenen bu manzumeler hakkında bazı değerlendirmelerde bulunulmuş ve çalışmanın sonunda da bu şiirlerin tamamı verilmiştir. Bu çalışmayla; bugüne kadar –kısa ansiklopedi maddeleri dışında- hakkında ilmî bir araştırmanın yapılmadığı Sücûdî tanıtılmış ve bundan sonra yapılacak olan yeni çalışmalara zemin hazırlanmıştır.