Misafirlikten Vatandaşlığa Türkiye’deki Suriyelilerin Hukuki Statüsü: Türkiye ve Avrupa Birliği Mevzuatı Ekseninde Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme (original) (raw)

Türkiye'deki Suriyeli Nüfusun Hukuki Statüsü ile İlgili Bir Analiz

Turkish studies, 2018

2010 yılı sonu itibari ile ilk olarak Tunus'ta başlayıp neredeyse tüm Arap ülkelerine hızlı bir şekilde yaygınlaşan olay neredeyse trajikomik bile olsa en çok kullanılan veya bilinen ismi ile Arap Baharı olarak anılmaktadır. Bu olaylar sebebi ile milyonlarca insan evlerinden kopmak zorunda kalmışlardır. Süreçte dünyadaki nüfus hareketliliği çok ciddi boyutlara ulaşmıştır.

"Bize Misafir Dediniz. Söyleyiniz, kimdir Misafir? Var mıdır kanunda karşılığı?": Suriyeli Mültecilerin Perspektifinden Türkiye'de Yaşam

Giriş Zorunlu göç ifadesi, 'mülteci'nin failliğini dışlarken, göç kavramı kendi içinde çelişkili bir şekilde, onu seçim ve karar ile ilişkilendirir (Turton 2003: 1). Halbuki mültecilik deneyimindeki ortaklık, bu zorunlu hareketin genelliğinden ziyade, geride bırakıla(maya)n hayat, sınır rejimi ve gidilen ülkede deneyimlenen hukuki çerçeve ile ekonomik ve sosyal hayat gibi çeşitli yapısal faktörlerin birbiriyle kurduğu karşılıklı ilişkilere ve bu ilişkilerin niteliğine bağlıdır. (Jansen ve Löfving 2009: 8). Yerinden edilme ve mültecilik deneyimi genelleştirilebilecek, tek tipe indirgenebilecek bir olay değildir (Malkki 1995; Zetter 2007). Ne var ki, bu süreçte bireylerin sığınma sürecinde tabi olduğu bürokratik kuralların, idari prosedürlerin ortaklığının, bireysel deneyimi kolektif hale getiren bir tarafı bulunmaktadır. Sığınma sürecinde yasal prosedürün, hukuki statü ve pratiklerin bireylere bulundukları an ve mekanda ne tür bir hayat kurabilme imkanı tanıdığı, fiziksel ve zihinsel anlamda ne tür bir hareketliliğe ve/ya sıkışmışlığa/kapanmaya sebep olduğu bu çalışmanın başlıca sorunsalları arasındadır. Gelinen ülkedeki hukuki süreç ve statünün niteliği, insanların yer edinme sürecinde hayatla ilişkilenme, diğer bir deyişle bir yere ait hissetme-hissetmeme veya bir yere yerleşme-yerleşememe hallerini belirler. Bu açıdan ele alındığında hukuki statü yerinden edilme sürecini/deneyimini tanıma ve tasvir etmekten öte, bu sürecin/deneyimin yeniden üretilmesinde etkin bir işleve sahiptir (Kelly 2009: 27). Bu çalışma 2011 yılı ve sonrasında ülkelerindeki giderek artan şiddet sonucu Suriye'den Gaziantep'e göç etmek zorunda kalmış; farklı sınıfsal, etnik, dinsel ve dilsel gruplardan kadın ve erkeklerin yerinden edilme ve Gaziantep'te kurmaya çalıştıkları yeni hayata dair yer edinme pratiklerine odaklanmaktadır. Çalışma geride bıraktıkları savaşa rağmen, Suriye'ye sınır olan bir şehirde Suriyelilerin hukuki özne olarak, yaşadıkları zaman ve mekanda hayat kurabilmelerinin ne derece ve nasıl mümkün olduğunu incelemeyi

Türkiye'deki Suriyelilerin Hukuki Durumu Üzerine Bir Değerlendirme

THE GLOBAL REFUGEE AND MIGRATION CONGRESS 14-17 OCTOBER 2019, GAZİANTEP, 2019

Suriye’de 15 Mart 2011 tarihinde Dera kentinde rejim karşıtı yapılan bir gösteri ile başlayan süreç kısa bir süre içerisinde iç savaşa dönüşmesiyle, Suriye’den Türkiye’ye doğru başlayan zorunlu göç, Türkiye’yi tarihinin en büyük göç hareketlerinden biriyle karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye, Suriyelilere “açık kapı politikası” izlemiş ve kabul ettiği Suriyelilere “geçici koruma” statüsü vermiştir. Böylece Suriyeliler, ülkelerindeki durum normale dönünceye kadar Türkiye’de bir anlamda “misafir” konumunda barındırılmaya çalışılmıştır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden alınan son verilere göre Aralık 2019 tarihi itibariyle Türkiye’de “geçici koruma” kapsamında 3.695.944 Suriyeli yaşamaktadır. Buradan hareketle bu çalışma, gerek ulusal gerekse uluslararası literatürde göç ve göçmen ile ilgili temel hukuki kavramların neye karşılık geldiğini karşılaştırmalı bir analize tabi tutarak, Türkiye’deki Suriyelilerin hukuki durumunu da yine bu kavramlar bağlamında sorgulamayı ve bunun üzerine bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda çalışmada, Türkiye’deki Suriyelilerin, hem Türkiye’nin de şerh koyarak imzaladığı 1951 Cenevre Sözleşmesi’ndeki mülteci tanımına hem de diğer uluslararası evrensel sözleşmelerde ve hukuk metinlerinde yer alan mültecilik tanımlarına birebir uymalarına rağmen, Türkiye’de kendilerine doğrudan “mültecilik” değil de “geçici koruma” statüsünün verilmesinin altında yatan en önemli iki sebepten birinin Türkiye’nin bulunduğu “coğrafi konum” ve bu konumu dolayısıyla her an kitlesel göçlere maruz kalabilme potansiyeli, diğerinin ise, kitlesel göç dalgalarıyla ülkeye gelen insanlara doğrudan “mültecilik” statüsü verilmesi durumunda ekonomik olarak ülkenin zor duruma girebileceği düşüncesi olduğu vurgulanmaktadır. Sonuç olarak bu çalışma, her ne kadar “geçici koruma” kapsamına alınmış olsalar da Türkiye’deki Suriyelilerin gerek uluslararası hukuk gerekse evrensel insan hakları açısından birer “mülteci” olduklarının unutulmaması gerektiğinin altını çizmektedir. Anahtar Kelimeler: Suriyeliler, Hukuki Statü, Göçmen, Mülteci, Sığınmacı, Geçici Koruma, Misafirlik. An Evaluation on the Legal Status of Syrians in Turkey Abstract The process that started with a demonstration against the regime on 15 March 2011 spurred by desire to reform Dera/Syria quickly turned into a civil war. The resulting forced immigration presented Turkey with the challenge of one of history’s largest immigration movements. Turkey adopted “open door policy” towards Syrians and gave them “temporary protection” status. Thus the Syrians were considered to be “guests” of Turkey until they could return to their homeland. According to the latest data from the Immigration Administration General Directorate as of December 2019 3.695.944 Syrians living in Turkey. That’s why this study aimed to make a judgment and evaluation on the legal status of Syrians in Turkey, both the national and the international literature on migration and migrants related to these basic legal concepts of what corresponds holding subject to a comparative analysis, the Syrians legal status again this concept in the context of the Turkey aims to query. In this context, the study found that although the Syrians in Turkey conform to the definition of refugee in the 1951 Geneva Convention, which Turkey has signed, and the definitions of refugee in other international universal conventions and legal texts, one of the two most important reasons for granting them the status of “temporary protection” rather than “refugee” is that Turkey has a “geographical location” and therefore the potential, stresses that if people who come to the country through waves of mass migration are given direct “refugee” status, economically the country could be in a difficult situation. As a result, this study underlines that although they are covered by “temporary protection”, it should not be forgotten that Syrians in Turkey are “refugees” both in terms of international law and universal human rights. Keywords: Syrians, Legal Status, Immigrant, Refugee, Asylum Seeker, Temporary Protection, Guest.

Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelilerin Sosyal, Siyasi ve Vatandaşlık Hukuku Bakımından Türkiye’deki Durumlarıf

Bu çalışmada Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunan Suriyelilerin vatandaşlık hukuku bakımından durumları incelenecektir. Çalışmamızda öncelikle çok kısa bir şekilde Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde mülteci kavramı, geçici sığınmacı kavramları incelenecektir. Vatandaşlık hukukunda sonradan vatandaşlığa alma politikaları, tamamıyla Devletlerin siyasi, sosyolojik ve ekonomik çıkarlarına göre belirlenir. Bu gerçek tarihsel süreç içerisinde dünyanın hiçbir yerinde farklı değildir. Bu kapsamda sosyal, siyasi boyutlarıyla Türkiye'deki Suriyeli gerçeğine bakılarak, bu kişilere ilerde Türk vatandaşlığı vermenin gerekip gerekmeyeceği üzerinde durulacaktır.

İstanbul’da Yaşayan Geçici Koruma Statüsündeki Suriyelilerin Türk Vatandaşlığına İlişkin Görüşleri

Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 2019

2011 yilinda Suriye’de baslayan ic savas sonrasi gunumuz dunyasinin en buyuk insani krizlerinden biri yasanmistir. Bu krizden sadece Suriye halki etkilenmemis, sinir komsusu olan Turkiye’de kitlesel goc akimiyla savastan en cok etkilenen ulke olmustur. Bu insani kriz sonucunda Turkiye “acik kapi politikasi” ilan ederek Suriye halkina ulke sinirlarini acmistir. Resmi kaynaklardan alinan verilere gore 2019 yili itibari ile Turkiye’de 3,5 milyonu askin Suriyeli bulunmaktadir. Yaklasik 8 yildir suren ic savasin bitmemesi bu sayinin giderek artmasina ve gelen gocmenlerin geri donme umidini azaltarak onlari topluma entegre olmaya ve vatandaslik istemeye tesvik etmektedir. Yapilan bu calismada gecici koruma statusundeki Suriyelilerin vatandaslik alma duruma dair dusunceleri; gecicilik/kalicilik, misafirlik ve vatandaslik kavramlari cercevesinde analiz edilmistir. Bu calisma, nitel bir arastirma modeli olusturularak gecici koruma kapsamindaki 30 Suriyeli ile yapilan mulakatlar sonucunda ger...

Suriyelilerin Vatandaşlığa Kabulü Konusuna Kavramsal Bir Bakış: Söylem Analizi

0312130044 1. Araştırmanın Sorusu Nedir? Bir ülkeden vatandaşlık talep eden insanların göçmen ya da mülteci/sığınmacı olması, o ülkenin vatandaşlarının "vatandaşlığa kabul" konusundaki fikirlerini etkiler mi? 2. Yöntem Söylem Analizi Nedir? Wetherel ve Potter (1987) sosyal psikolojinin, insanların konuşmalarıyla ne yaptığına, hangi işi tamamladığına ve bu işleri yaparken kulladıkları söylemlerin kaynaklarına bakmak gerektiğini savunurlar. Onlara göre geleneksel sosyal psikolojinin savunduğunun aksine insanlar tutumlardan hareketle değil, içlerinde kendilerini konumlandırdıkları söylemlerden hareketle konuşurlar. Ayrıca söylemlerin ve kaynaklarının da tek ve tutarlı olmadığını söylerler. Söylemlerin içerisinde insanlar konuşmalarında sürekli fikirlerini çatıştırmakta ve farklı açıklayıcı repertuvarlar kullanarak farklı işler yapmaktadırlar. (Çoker, 2012, s. 36) Söylem analizi, yazılı metinlerin ayrıntılı bir dilbilimsel analize tabi tutulduğu nitel bir analiz türüdür. Söylem analizi, dilin sosyal yaşamın önemli bir bileşeni olduğu ve sosyal yaşama ait diğer tüm bileşenler ile diyalektik bir ilişki içerisinde olduğu varsayımına dayanmaktadır. Ancak söylem analizi mekanik bir bakış açısıyla tüm sosyal yaşamın dile ve dolayısıyla söyleme indirgenebileceği anlamına gelmemektedir. Diğer yandan bu analiz biçimi diğer nitel analiz türlerinden yalnızca birini oluşturmakta olup çoğu durumda araştırmacılar tarafından etnografik ve benzeri diğer analiz türleri ile birlikte kullanılmaktadır (Fairclough, 2003). Söylem analizinin sosyal bilimlerde yaygınlık kazanması ise büyük oranda Foucoult'nun katkılarıyla gerçekleşmiştir (Wickham ve Kendall, 2008). (aktaran Özdemir, 2010, s. 337) Söylem analizinin (Potter ve Wetherell, 1987) üç analitik ilgi odağı vardır; açıklayıcı repertuvarlar (söylemsel kaynaklar), özne pozisyonları (Willig, 2008) ve ideolojik ikilemler (Billig ve ark., 1988). Açıklayıcı repertuvarlardan söz edebilmemiz, konuşma metninde aynı kişilerce inşa edilmiş, metinler arasında tekrarlanan özür, dayanak gösterme, meşrulaştırma, ikna etme vb. gibi açıklayıcı repertuvar işlevlerini gösteren temaların, metaforların, imajların ve kalıpların fark edilmesiyle mümkün hale gelir (Potter ve Wetherell, 1988). (aktaran Fidan, 2014) Söylem analizi bir araştırma sürecinde kullanılırken, analizin hedefi kullanılan dilde kalıplar aramaktır. Bu kalıplar aranırken dil kullanımı incelenir. Dil kullanımını incelerken bunu anlamın yaratılışı ve aktarımına bakarak, dil kullanımının faaliyetine odaklanarak dolayısıyla dilin ortam içindeki kullanımına bakarak bunu yapar. Söylem analizinde genellikle veri toplamada görüşme tekniği kullanılarak yürütülmektedir. Bu araştırmada söylem analizi, odak grup görüşmesinden elde edilen veriler üzerinde yapılacaktır. Bunun için veriler de açıklayıcı repertuarlar incelenecektir. Açıklayıcı repertuar, gerçekliğin hangi kaynaklara dayanarak üretildiğine bakar. Bu çalışma da "vatandaşlık" ve "kaynakların paylaşımı" bağlamında insanların mültecilik ve göçmenliğe bakışları incelenecektir. Örneklem Katılımcılar 4 erkek öğrenciden oluşmaktadır. Birinci görüşmedeki katılımcılar Marmara Üniversitesi siyaset bilimi ve Üsküdar Üniversitesi yeni medya bölümlerinde okumaktadırlar. İkinci görüşmedeki katılımcılar Marmara Üniversitesi hukuk ve İstanbul

Türkiye’nin Vatandaşlık Politikalarının Öteki Algısındaki Rolünü Suriyeli Mülteciler Üzerinden Düşünmek

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

Vatandaşlık politikaları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ulus-devletçi çerçevede ele alınmaktadır. Türklük kimliği üzerinden tanımlanan bu politikalar soybağı ölçütüne dayanan Türk vatandaşlık modeliyle şekillenmektedir. Bu model başta içinde bulunan farklı etnik unsurları tek bir kimlik altında toplamak için kurgulansa da ilerleyen yıllarda yabancı kimliklerin ötekileştirilmesine yol açan nedenlerden biri olmuştur. Özellikle günümüzde Suriye’den Türkiye’ye göç eden insanlara yönelik gözlemlenen ötekileştirme tutumunun ulus-devletçi vatandaşlık politikalarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla bu makale, son yıllarda Suriyeliler için devletçe izlenilen politikaları Türk vatandaşlığı, yabancılara yönelik yasal düzenlemeler, vatandaşlık hak ve ödevleri konularıyla ilişkilendirerek incelemeyi ve bu politikaların toplumsal yansımaları üzerinden sosyolojik analizini yapmayı amaçlamaktadır.