TÜRKİYE-AB GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN TÜRKİYE'DE YATIRIMLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ GİRİŞ (original) (raw)
Related papers
AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE’DE KURUMLARIN İŞGÜCÜ PİYASALARINA ETKİLERİ
Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
Bu makalede, Avrupa Birliği ve Türkiye’de işgücü piyasalarını etkileyen kurumlar tespit edilerek, bu kurumların işsizliğe etkisi test edilmiştir. Kurumsal İktisadın öngörüleri kullanılarak yapılan çalışmada panel veri analizi kullanılmıştır. İşsizliğin bağımsız değişken olarak test edildiği analizde, kurumsal iktisat bakış açısıyla tespit edilen üç makro ekonomik değişken ve beş kurumsal değişkenin işsizliğe etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Çalışmada, 2003-2013 dönemi için seçilmiş 22 Avrupa ülkesi ve Türkiye’ye ilişkin veriler kullanılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, değişkenlerden bazılarının işsizliğe etkisi konusunda istatistiksel olarak anlamlı iken, bazı değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki ortaya koymadığı ancak kurumsal etkileşimin, çıktıları değiştirdiği sonucu ortaya çıkmıştır.
FİNANSAL KISITLARIN YATIRIMLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE İMALAT SA
Asimetrik bilgiden kaynaklanan finansal piyasa aksaklıkları, firmaların yatırımlarını finanse etmekte kullandıkları dışsal fonların maliyetini artırmakta, içsel fonların maliyeti ile dışsal fonların maliyeti arasında bir fark ortaya çıkmaktadır. Bu şartlar altında, firmalar ya hiç dışsal fon temin edememekte ya da dışsal fonlara yüksek maliyetlerle erişebildiklerinden yatırımlarının maliyetleri artmaktadır. Finansal kısıtlı- lık olarak adlandırılan bu durum, firmaların yatırımlarını ve nihai olarak ekonomideki toplam yatırımları ve refah düzeyini olumsuz etkilemektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de finansal kısıtların firma yatırımları üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye imalat sanayiinde faaliyet gösteren ve hisseleri Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören 125 imalat sanayii firması üzerine odaklanılmakta, 1998-2010 dönemini kapsayan ve finansal kısıtlı olduğu öngörülen 76 firmaya ait dengeli bir panel veri seti kullanılmaktadır. Bulgular, Türkiye imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların finansal kısıtlarla karşı karşıya bulunduğunu ve yatırımlarının finansal kısıtlardan olumsuz etkilendiğini ortaya koymaktadır. Buna göre, söz konusu firmalar yatırımlarını finanse ederken önemli ölçüde içsel fonlara (nakit akışları) bağımlı olmaktadır. Financial market failure, originated from asymmetric information, increase the cost of external funds that firms use to invest, and there will be a gap between the costs of internal and external finance. In this case,investment cost for firm increases because of either firms’can not obtain external funds or they can obtainexternal funds with high cost. This situation defined as financial constraint affects firms’ investment, aggregate investment and welfare in economy ultimately.In this study, it is aimed to analyze the effect of financial constraints on firm investment and to evaluate policy recommendations developed for eliminate these possible unfavorable effects. In this framework, this study concentrates on firms that operate in Turkish manufacturing industry and that are quoted in Borsa İstanbul (BİST). A balanced panel data set that contains 125 firms and ranges from 1998 to 2010 is used. Findings reveal that, firms operating in Turkish manufacturing industry are faced with financial constraint and their investments are adversely affected by financial constraints. Accordingly, these firms are severely dependent on internal funds (cash flows) when financing their investment.
LİBERALLEŞME EĞİLİMLERİNİN TURİZM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
2020
Turizm bütün dünyada özellikle 1950"li yıllardan sonra sürekli bir gelişim göstermiş ve günümüzde ülkelere en fok katma deher sahlayan, istihdam yaratan ve döviz getiren en-düstrilerden bir olmuştur. Bu kapsamda turizm işletmelerinin yönetimi, elde edilen kazanca ve sahlanan istihdama dohrudan katkı sahlaması bakımından ülkeler ifin oldukfa önemli hale gelmiştir. Bu falışmada, Türkiye"deki turizm işletmelerinin, 1950 yılından günümüze kadar olan sürefte liberal anlayıştan ne şekilde ve ölfüde etkilendiklerinin tespitine falı-şılmıştır. Bu kapsamda öncelikle devletin kalkınma planlarının arından da serbest piyasanın turizm ile ilgili attıhı adımlar ve yapılan düzenlemeler ele alınmıştır. Bu sürefte, Türkiye"de özellikle 1980 yılından sonra ekonomik anlamda yaşanan dehişim sonrası bir kırılma yaşan-dıhı ve turizm endüstrisinde özel teşebbüs ve dış yatırımcıların mevcudiyetinin arttıhı göz-lenmiştir. Uluslararası para piyasalarında Türk Lirasının durumunun da Türkiye"nin turizm gelirlerinin dehişiminde önemli bir belirleyici olduhu tespit edilmiştir. Teknoloji ve bilgi ala-nındaki dehişimlerin turizm endüstrisine uygulanabilirlihi ve turizm işletmelerinin yöneti-mine katkıları incelenmiştir. Son olarak turizm işletmelerinde liberal anlayışa paralel gelişen ve dehişen hususlara (devlet destehi, vergi kolaylıkları vb.) dehinilmiştir. Sonuf olarak Türkiye"deki turizm sektörünün liberalleşme ehilimlerinden etkilendihi ve bu paralelde de-hişim ve gelişim gösterdihi kanaatine varılmıştır.
2010
Kapitalizmin küreselleşmesi ve sermayenin kendine yeni alan açma projesi olarak ifade edebileceğimiz AB genişleme süreci sadece piyasaların entegrasyonunu değil aynı zamanda siyasal ve sosyal bir bütünleşmeyi de kapsamaktır. Bu çerçevede bugüne kadar gerçekleşen genişlemeler ile birlik hem güvenlik hem de dış ticaret politikalarında küresel etkinliğini ve rekabet gücünü arttırmıştır. Ancak gerçekleşen genişleme süreci değişen küresel konjonktür ile beraber birliğin yapısını ve uygulanan politikaları birliğin çıkarları doğrultusunda değiştirmiştir. Değişim esas itibariyle üçüncü ve beşinci genişleme süreçlerinde kendini hissettirmektedir. Merkez-Doğu Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin müzakere süreçlerine bakıldığında izlenen politikalardaki bu değişim önemli ölçüde görülmektedir. Bu doğrultuda Avrupa Birliği’nin artık Türkiye’nin tam üyeliğinden ziyade imtiyazlı ortaklık benzeri bir entegrasyon sürecini benimsediği izlenimi ortaya çıkmaktadır.
TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİNDE KIRILMA NOKTALARI
Avrupa Birliği'nin Uluslararası İlişkileri ve Türkiye - Orion Kitabevi - Ankara- Editör: İlhan Sağsen, Mehmet Dalar - ss: 33-59, 2018
Giriş Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkisi (AET / AT ve şimdi AB) 1959'da diğer pek çok AB üyesi veya adayı ülkeye kıyasla çok erken bir tarihte başladı. Bu kadar erken başlamış olmasına rağmen bu ilişkinin sonucu halen pek de öngörülebiliri değil. Bu uzun ilişki, belki de bu kadar uzamasının nedeni, pek çok yanlış algı, yanlış anlama, önyargı, hayal kırıklığı ve mantıksızlığın neden olduğu karşılıklı bir güvensizlik atmosferinde süregelmiştir. Karşılıklı menfaatler nedeni ile de bir türlü sonuç alınamamasına rağmen halen devam etmektedir. Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında Batı ile yakın işbirliği, sadece güvenlik ve ekonomik politika hedeflerine hizmet etmek için değil aynı zamanda 200 yıl önce başlatılan Batılılaşma sürecinin vazgeçilmez bir parçasıydı. Bu sürecin, Türkiye'nin Batı Medeniyetiyle olan bağlarını güçlendirmekle kalmayıp, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve teknolojik performansını iyileştirmesi ve demokratik eksikliklerini de sona erdirmesi bekleniyordu. Bugün bile, bu sürecin sonuna kadar getirilmesi, Türk iç ve dış politikasının temel ve geri alınamaz hedefi olmaya devam etmektedir. Güvenlik açısından soğuk savaş döneminde Türkiye, Avrupa'nın parçası olarak, Sovyet yayılmacılığına karşı çok önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, Türkiye 1945'ten beri OECD, Avrupa Konseyi ve NATO gibi Avrupa'nın kurumlarında resmen temsil edilmektedir; ancak Brüksel ve Ankara arasındaki ilişkilerde Türkiye'nin "Avrupalılığı" hala bir tartışma konusu yapılabilmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye ve AB arasındaki bu uzun ilişkiyi bazı kırılma noktalarına dayandırarak anlatmaya çalışmaktır. AB-Türkiye ilişkisi bu çalışmada çok daha uzun dönemli Türkiye'nin batılılaşma sürecinin önemli bir parçası olarak kabul edilecektir ve değerlendirmeler bu anlayış çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Bu çerçeveden bakıldığında ilk başvuru ve Ankara Anlaşmasının imzalanması ve anlaşmaya Katma Protokolün eklenmesi ilişkilerin ilk ve en uzun dönemini oluşturmaktadır. Türkiye ve dünya siyasetinde önemli dönüşümlerin yaşandığı 80'li yıllarda Türkiye'nin yaptığı doğrudan üyelik başvurusu çalışmanın ikinci bölümünü oluşturacak; bu başvurunun reddi üzerine hızla tamamlanan Gümrük Birliği ise çalışmanın üçüncü bölümünü oluşturacaktır. Türkiye'nin AB üyeliğine resmen aday ülke ilan edilmemesi ve bunu takiben donan AB-Türkiye ilişkileri, bu kararın alındığı Lüksemburg Zirvesi başlığı altında çalışmanın dördüncü bölümünü oluşturacaktır. İlişkilerin yumuşadığı ve Türkiye-AB ilişkilerinde daha sıcak yeni bir dönemin açılmasına yol açan Helsinki Zirvesi ve Türkiye'ye aday ülke statüsünün verilmesi beşinci bölümde tartışılacaktır. Çalışmanın altıncı bölümünde ise Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin hangi şartlarda başladığı değerlendirilecektir. Son bölümde ise müzakerelerin başlaması ile farklı bir boyut kazanması beklenen AB-Türkiye ilişkileri yazının hazırlandığı tarihe kadar gerçekleşen önemli olaylar ışığında anlatılmaya çalışılacaktır.
TÜRKİYE’DE UYGULANAN YATIRIM TEŞVİKLERİNİN ETKİNLİĞİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
ABSTRACT: This study intends to discuss effectiveness of investment incentive system implemented in Turkey, in the sample of effectiveness of investment incentives implemented in Sakarya province situated in Region 2 based on ranking in incentive regions, under the light of current legal regulations. Inter-period comparison is made depending on number of incentive certificates issued, investment amount and employment provided by benefiting from data of the Ministry of Economics, General Directorate of Incentive Implementation and Foreign Capital. The result achieved with the study is that current investment incentive system is not effective in ensuring investment increase in Region 2. Moreover, we reached the result that investment increases in Sakarya province situated in Region 2 do not arise from incentive system. ÖZET: Bu çalışmanın amacı, mevcut yasal düzenlemeler ışığında, teşvik bölgeleri içindeki sıralamaya göre 2. Bölgede yer alan Sakarya ilinde uygulanmakta olan yatırım teşviklerinin etkinliği örneğinde, Türkiye’de uygulanan yatırım teşvik sisteminin etkinliğini tartışmaktır. Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü verilerinden yararlanılarak verilen teşvik belgesi adeti, yatırım miktarı ve sağlanan istihdama bağlı olarak dönemler arası karşılaştırma yapılmıştır. Çalışmada ulaşılan sonuç mevcut yatırım teşvik sisteminin 2.Bölgede yatırım artışı sağlamada etkin olmadığıdır. Bununla birlikte 2.Bölge içinde yer alan Sakarya ilinde meydana gelen yatırım artışlarının ise teşvik sisteminden kaynaklanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
TÜRKİYE’DE SURİYELİ SIĞINMACI KRİZİNİN AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİSİNE YANSIMALARI
Bu çalışma, Türkiye hükümetinin Suriye mülteci krizini yönetiş biçimlerini inceleyecek ve Avrupa Birliğinin sürece dâhil olabilmesi için politika önerileri geliştirecektir. Türkiye’nin yönetim şekli, yasal durum ve kampların fiziksel koşullar olarak iki farklı açıdan incelenecektir. Birinci bölümde, yasal durum kapsamında, Suriyeli mültecilere sağlanan koruma ve Türkiye’nin 1951 tarihli Mültecilerin Durumuna Dair Sözleşmeye koyduğu coğrafi çekince ile İskân Kanunu’nun bu korumaya olumsuz etkileri tartışılacaktır. İkinci bölümde, Türkiye’deki kampların fiziksel koşulları ve yaratığı güvenlik sorunlarına değinilecektir. Son olarak üçüncü bölümde ise Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ne şekilde destek verebileceğine odaklanılacaktır. Mültecileri çevreleyen ciddi yasal ve politik sorunların aşılması için ise Türkiye’nin kendisini yeniden Batı çerçevesinde tanımlaması gerektiği üzerine değerlendirme yapılacaktır. Aynı zamanda yapılandırmacı(constructivist) teoriden yola çıkarak mültecilerin Avrupa’ya yerleşimi için Avrupa Birliği içinde yapılabilecek düzenlemeler ve finansal yardımlar tartışılacaktır.