Egemenin Dili-Dilin Egemenligi (original) (raw)

" Diller devletlerle birlikte çoğalır; yoksa devletler dillerle birlikte çoğalmaz. " Hobsbawm Özet Ortaçağda 'ulus' ve 'ulusal kimliklerin devletleşme sürecindeki etkisini tartışmaya açmanın problematik doğası bir yana, bu problemi bir de 'ulus-dil ilişkisi' üzerinden değerlendirmek, ilk bakışta son derece çelişkili görünmektedir. Bununla birlikte Ortaçağda da insanların kendilerini bir cemaate mensup gördüklerini göz önünde tutmak gerekir. Bu noktada esas sorun, yönetenler ve yönetilenler tarafından tanımlanan ortak cemaat dinamikleri ve bunların hangi 'meşru' zeminde formüle edildiğidir. Bu cemaatler, en fazla modern cemaatler kadar hayalî ve en az onlar kadar siyasal güç ve sosyal organizasyon ile ilişkili olmalıdır. Bu ilişkinin 'resmî dili' bugünden bakış açısıyla saptanırken, Karamanoğlu Mehmed Bey, deklare ettiği kararın arka planından ve uzamsal etkilerinden ayrı olarak değerlendirildiğinde, salt bir sembol isim mertebesinde görülebilmektedir. Başka bir ifadeyle, siyasal zeminin florasını saptamada ideolojinin sevkiyle yeniden kurgulanmış bir geçmiş inşasının romantik-milliyetçilik simgelerinden biri olarak Karamanoğlu Mehmed Bey değerlendirmesi, ideal olarak görüleni kabul edilebilir kılma çabasıyla, gerçekten olanın tarihsel ağırlığını hafife alma sonucu doğurur. Bu çalışmada egemenlik-dil ilişkileri üzerine genel bir değerlendirme yapılacak, ardından XIII.-XIV. yüzyıl Anadolu'sunda idarî dil olarak halk dilinin ihyası süreci, sebepleri ve sonuçlarıyla tarihsel bir perspektiften incelenecektir. Çalışmada Türkiye Selçuklu Devleti'nin dağılma dönemine girmesi ve Karamanoğlu Mehmed Bey'den başlayarak, beylikler devri Anadolu'sundaki egemenlik ilişkilerinin dil sahasındaki yansımalarının mercek altına alınması hedeflenmektedir. Abstract Apart from the problematic nature of bringing the effect of the nationalization process of " national identities " and " nation " into question in the Middle Age, it seems profoundly contradictory to evaluate this question through " natioan-language relation " at first sight. Having said that it should be taken into consideration that even in the middle age people used to consider themself belonging to a community. In this case, the point is the common community dynamics were identified by rulers and ruled, and on which legitimate basis they were formulated. These communities have to be as much imaginary as the modern communities are and these communities, at least the modern ones, have to be associated with political power 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, metinarikan@gmail.com 2 Yrd. Doç. Dr., Uşak Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, gaye.yavuzcan@usak.edu.tr.