Hayvanlar Üzerinden Dönen Deney "Ekonomisi" (original) (raw)

Hukuka Aykırı Hayvan Deneyleri

2012

Hayvan Haklari Evrensel Beyannamesi uyarinca; hayvanlar uzerine yapilan fiziksel ya da psikolojik aci cekmeye sebep olan deneyler hayvanlarin haklarinin ihlalidir. Turk Hayvanlari Koruma Kanununun 9. maddesine gore; hayvanlar, bilimsel olmayan teshis, tedavi ve deneylerde kullanilamazlar. Tibbi ve bilimsel deneylerin uygulanmasi ve deneylerin hayvanlari koruyacak sekilde yapilmasi ve deneylerde kullanilacak hayvanlarin uygun bicimde bakilmasi ve barindirilmasi esastir. Baskaca bir secenek olmamasi halinde, hayvanlar bilimsel calismalarda deney hayvani olarak kullanilabilir. Hayvan deneyi yapan kurum ve kuruluslarda bu deneylerin yapilmasina kendi bunyelerinde kurulmus ve kurulacak etik kurullar yoluyla izin verilir. Calisma, hayvan deneyini tanimlamakta ve sorunlu alanlari tahlil etmektedir.

Hayvan Deneyleri Yasalaşırken Yeni Tecrit ve İtlaf Pratikleri

2015

Hayvan üzerinde deney yapılması, tıp tarihine içkin, onun kadar uzun bir tarihe sahip. tıp tarihi dediğimizde, sınırlarını dini, toplumsal, kültürel, düşünsel farklılıklarının çizdiği bir tarihsel kesitten söz ediyorsak, hayvanlar bu kesitin en önemli bileşeni. Hem bilginin ve bilgi üretiminin oluşturduğu ekonominin nesnesi, hem de insan-hayvan arasındaki ayrımın kurulduğu düşüncenin dayanağı olarak. Bu kesit, farklı coğrafyalarda farklı gelişim ve dönüşümler gösterse de, bugün hayvanın akademik bilgi ve meta üretimine tabi olma biçimlerinin belirlendiği tarihsel-toplumsal tecrübenin, batı modernitesini kuran ayrıştırıcı pratiklerle geliştiğini söylemek mümkün. Bugün hayvan deneylerini, insan ile hayvan arasındaki yakınlık tecrübesinin içinden, insan bedenine benzer ama farklı bir forma dair bilgiye haiz olma sonucu gelişmiş bir uygulama olarak düşünmek, pratiğin özündeki kullanma, ele geçirerek içselleştirme, tüketerek katletmeyi görünmez kılmak, bu pratiği hem modern insanı kuran öznellik anlayışından; hem de endüstriyel üretimle birlikte aldığı dönüşümlerden azade düşünmek anlamına gelir. Hayvan deneylerini, yalnızca uygulamalı etiğin ilkeleri bağlamında, kültürel biriciklik ekseninde, insan ile hayvan arasundaki mesafenin endeksiyle, tarihdışı ve kötülüğe meyyal insan doğası anlayışıyla, ya da yalnızca hayatın ve ölümün istimlakı üzerinden düşünmeyecek olmamızın nedeni de, bütün bu dinamiklerin kurucu birlikteliği ve biraradalığı. Hayvan deneyleri, bu kurucu dinamiklerin bir araya gelme ve farklı coğrafyalarda farklılaşma mantığına bakmak için aralamamız gereken bir kapı. Bu aralıktan baktığımızda, hayvan üzerinde deney yapmanın yalnızca tıp tarihinin merhamet yoksunu sayfalarından zaptedilmiş bir bilgi birikimi olmadığını; farklı coğrafyalardaki doğa-kültür farklılaşmasının temelinde yer alan, öznelliğin yasal, maddi ve gündelik, ilişkisel üretiminin altında yatan çelişkilerden ve farkılaşmalardan mütevellit olduğunu görüyoruz. Hayvan deneylerini mümkün kılan ve üzerinde temellendiği farklılaşmaları (sınıfsal, kültürel, ideolojik ve dinî), Batı toplumları için hukuksal-ekonomik-politik düzenlemenin mantıksal yapısına; Batıdışı coğrafyalarda bu düzenlemenin çapraşık, toplumsal tecrübesi ve yarattığı formlar açısından Batı'dan farklı, zamansal olarak Batı'dan geç, biraraya gelme mantığı enformellik, düzensizlik ve uyumsuzluklarla örülü ancak son derece etkili dinamikler ekseninde değerlendirmeye çalışmak son derece önemli. Özellikle Türkiye gibi hayvan deneyinin yasallaşması sürecinin hâlâ politik mücadele konusu olduğu, sokak hayvanlarının masrafsız, ya da bedava hammadde, denek, biyokütle olarak görüldüğü ülkelerdeki hayvan kurtuluşu siyasetinin dönüştürücü potansiyellerini kuvvetlendirmek açısından.

Hayvan Deneylerine Yönelik Meşrulaştırıcı Kimi Argümanların Değerlendirilmesi

2021

Bu metinde iki temel soruyu inceleyeceğim. Bu iki sorudan biri insanların hayvanları kullanmasının hangi koşullarda meşru olup olmadığıdır. Diğeri insanların insan olmayan hayvanlardan ne derece önemli olup olmadığıdır. Bu soruları bilimsel deneylerde hayvanları kullanmamıza yönelik meşrulaştırıcı argümanlar ile birlikte inceleyeceğim. Bunun gerekçesi ilk bakışta bilimsel deneylerde hayvan kullanmamızın diğer hayvan kullanmalarımıza göre sorun olarak görülmemesidir. Söz konusu soruları insanların hayvanları kullanmasının ancak bu kullanım hayvanlar için yararlıysa meşrudur ve hayvanlar en az insanlar kadar önemlidirler diye cevaplayacağım. Böylelikle bilimsel deneylerdeki hayvan kullanımlarının ahlâki olarak kabul edilemeyeceğini savunacağım.

ÇEVRENİN DİLİ VE KENT EKOLOJİSİNE YANSIMASI

Bu çalışma, çevrenin dilinin kent ekolojisine yansıma şeklini incelemeyi amaçlamaktadır. Dil, duygu ve düşünceleri aktarmada kullanılan bir iletişim aracıdır. Çevrenin dili, doğanın kendisini ifade şeklidir. Aslında sözsüz, sessiz bir dildir. Bazen bu sessiz dil sesliye döner. O zaman iş işten geçmiş olur. İnsan doğanın bir parçası olmasına rağmen, doğayı var olduğu bir yer, yani amaç olarak değil de, kullandığı, yararlandığı bir araç olarak görmüştür. Yıllar boyu yaşadığı çevrenin içindeki her şeyin sahibinin kendisi olduğunu ve her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünmüştür. Hızlı teknolojik gelişmeler, nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşmenin doğa üzerindeki baskısı çevreyi bozucu etkiler yapmaktadır. Bu nedenle, ekolojik olarak sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamanın önemine vurgu yapılmaktadır. Önemli olan bu sözsüz dili okumaktır. Gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakabilme bağlamında çevrenin dilini okumanın önemi giderek artmaktadır. ABSTRACT This study aims to examine the reflection of the language of environment to urban ecology. Language is a communication tool used to convey feelings and thoughts. The language of environment is the expression of nature itself. In fact, it is a silent and tacit language. Sometimes this silent language becomes audible. At that time, it becomes too late. Although man is a part of nature, he regards nature as a tool that he uses and benefits, not a place where he exists, not as a purpose. He thought that everything in the surrounding nature was his own, and he can overcome everything. Rapid technological developments, population growth, urbanization and the pressures of industrialization on nature increase the environmental problems. The important thing is to read this non-verbal language. For this reason, it is emphasized the importance of living in an environment that is ecologically healthy and balanced. In the context of leaving a livable environment for future generations, the importance of reading the language of environment is increasing. 1. GİRİŞ İnsan yeryüzünde ortaya çıktığı andan itibaren doğa ile mücadele etmiştir. Yarattığı kültür gücüyle doğa koşullarının tutsağı olmamış; bu koşulları kendi yararı doğrultusunda değiştirmiştir. Çeşitli aletler, araç ve gereçler yapmış, yeni üretme, kullanma, yerleşme yöntemleri geliştirmiş ve doğa karşısında mekân ve zamana göre farklı biçim ve düzeylerde uygarlıklar yaratmıştır. Doğa, insanın yaşamını sürdürürken beslenme, barınma, üretme gibi biyolojik ve kültürel nitelikli her türlü ihtiyacını karşılayacak alıcı bir kaynak ve atıkları verici bir ortam olarak işlev görmüştür. Doğa, insanın hizmetinde sadece bir madde ve " nesne " olarak algılanmıştır. Günümüzde, insan nüfusunun büyük bir kısmı kentlerde yaşamaktadır. Kentler canlı-cansız birliktelikleriyle ekolojik yaşam ortamları oluşturmaktadır. Ancak, büyük bir hızla yeşilin en az olduğu beton diyarlarına dönmektedirler. Hava, toprak ve su kirlenmesi sonucu ekolojik sistemin bozulması yüzyılımızda önemini artırmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de çevre olaylarına karşı artan bir duyarlılık gözlenmektedir. Aslında, bu duyarlılık artışı çaresiz kalmanın zorunlu bir sonucudur. Çünkü insanoğlu ilk defa çevresinde gücünü aşan sorunlar ile karşılaşmaktadır. Doğal olarak her canlı varlığın temel amacı, yaşamak ve varlığını sürdürmektir. İnsanların iyi bir çevrede, temiz hava, temiz su ve yeşil bir ortamda yaşama isteği doğal bir gereksinimin sonucudur. Yaşanılan çevre, sadece yerel, bölgesel, ulusal boyutta değil, dünyayı kapsayan küresel bir boyuttadır. Dünyanın herhangi bir yerinde olan çevreye ilişkin *Bu çalışma 11-14 Mayıs 2017 tarihleri arasında Gaziantep'te düzenlenen AL-FARABİ Kongresinde sunulan çalışmanın genişletilerek hazırlanmıştır.