Beyoğlu Sanat Teşhir Mekanları DÖNÜŞEN BİR SEMTİN SANATLA ÇETREFİLLİ İLİŞKİSİ (original) (raw)

SANAT YAPITI İLE SERGİLEME PRATİĞİNDE

Yirmibirinci yüzyılın başında “modernite” çağdaş kültürü tanımlamada, belirleyici bir referans noktası haline gelmiştir. Ortaçağdan sonra, Batı tarihi için Antik Yunan-Roma tarihinin oynadığı belirleyici rol, günümüzde modernitenin tarihine atfedilmektedir. Tarihselleştirme ve yeniden canlandırma tartışmaları altında modernite, karşı, diğer, alter, meta gibi birçok biçimde karşımıza çıkmaktadır. Akademik bir disiplin olarak sanat tarihinin ve modernizmin ortaya çıkışındaki kökensel ilişki nedeniyle, sanatın sunumu olarak sergileme pratiklerinde de benzer modernist sunumların yansımaları görülmektedir. Modernitenin tartışılan, bu geri dönüşlü yapısı, sanat uygulamaları ve sergileme pratikleri açısından, içinde yaşadığımız kültürden bağımsız değildir. Bu nedenle kültürün akış yönü içerisinde modernitenin yansımalarının günümüzde de devam ediyor olması, modernitenin ne gibi etkileri olduğunu sorgulamamızı kaçınılmaz hale getirmektedir. Sanat yapıtı ile paralel değişimler gösteren sergileme pratikleri çerçevesinde modernite tartışmalarını merkezine alan, Documenta 12 ve 4. Tate Trienali etkinlikleri, teori ve uygulamadaki yeni yaklaşımları ortaya koyan iki belirleyici sergidir. Modernitenin yeni görünümlerini, sergileme pratiklerinin sanat yapıtıyla olan dinamik ilişkisi çerçevesinde ele alan bu iki etkinlik, günümüz sanat ortamı konusunda da fikir vericidir. Bu kapsamda, sanat yapıtıyla sergileme pratikleri arasındaki değişen konumlar, içinde yaşadığımız kültür-sanat ortamının moderniteyle olan ilişkisi, güncel bir tartışma alanı açmaktadır.

HABİTUS VE BEDENSELLEŞMİŞ KÜLTÜREL SERMAYE BAĞLAMINDA GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDE ŞEFLİK: İZMİR AMATÖR GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİ KORO ŞEFLERİ ÖRNEĞİ

Journal of International Social Research 10 (51), 2017

Öz Bourdieu’nün literatüre kazandırdığı kültürel sermaye kavramı “kişinin elde ettiği bilgi, yetenek, beğeni, eğitim biçimleri ve bunların sağladığı avantajlardır” (Misci Kip, 2010: 28). Yaptığımız çalışmada sahip olunan kültürel sermayenin, geleneksel Türk sanat müziğinde şeflik alanına girişte, güç, statü elde etmede, var olan statüyü korumada, alana yeni girişleri kısıtlamada, şeflik pratiğinin başarılı bir şekilde icra edilmesinde etkin bir rol oynadığı gözlemlendi. Bu makale öncelikle hem şeflerin kendilerini hem de izler kitlenin şefleri toplumsal yapı içerisinde nasıl konumlandırdıklarını, şeflerin kendi aralarındaki ayrımları nasıl yaptıklarını kültürel sermaye ve habitus kavramlarını kullanarak anlamaya çalışır. Aynı zamanda makalede toplumsal güzergâh, illusio ve doxa kavramlarından da yararlanılır. Ayrıca, şeflerin alanda kazandıkları tutum ve eğilimlerin nasıl oluştuğu ve bedende cisimleşen eğilimlerinin neler olduğunu anlamak için habitus kavramından yararlandık. Son olarak bu makalede şeflerin, sahip oldukları bedenselleşmiş kültürel sermaye ve habituslarının, kullandıkları dili (jargonu), eser yorumlama ve öğretimini, koro yönetimi esnasındaki kullandıkları yöntem ve teknikleri nasıl etkilediğini göstermeye çalıştık. Çalışma kapsamında 2016 yılı itibariyle İzmir’de 208 amatör koro tespit edildi ve 20 kadar koro örnek olarak ele alındı. Bu makalede değerlendirilen etnografik veri söz konusu korolarla yapılan alan araştırmasında gerçekleştirilen gözlem ve görüşmelere dayanır. Anahtar Kelimeler: Kültürel Sermaye, Şeflik, Geleneksel Türk Sanat Müziği, Bedenselleşmiş Kültürel Sermaye, Habitus. Abstract Cultural capital, introduced by Bourdieu, consists of ‘’personal knowledge, talent, taste, educational forms and their advantages.’’ (Misci Kip, 2010: 28). It is observed in this study that cultural capital plays a central role in appointment of a conductor for a choir of traditional Turkish art music fort he candidate, acquiring power, status and maintenance of status, eliminating new candidates and successfull performance of conducting the choir. Firstly, we try to understand how conductors are positioned by both themselves and audiences using the concepts of cultural capital and habitus. We also use concepts such as social trajectory, illusio and doxa. Furthermore, we try to explain how conductors acquire various behaviours and trends within the field and what kind of trends are somatified by using the concept of habitus. Finally, we try to show how somatified cultural capital and habitus of conductors shape their discourse, musical interpretation and education, and their method and techniques of conducting. The ethnographic data of this study is based on our field work, consist of observations and interviews for 20 amateur choirs among 208 detected by the time, 2016.

ÇOK YÜZLÜ İLİŞKİLER AĞINDA KİMLİKLER VE SANAL CEMAATLER

2013

Özet Cemaat yüzyıllar boyunca insanların içinde yer aldığı çok önemli bir sosyolojik olgu olmuştur. Bunun yanında günümüz teknolojik imkânları düşünüldüğünde insana dair pek çok unsur gerçek hayatın ötesinde internet ve sanal dünyada gerçekleşmektedir. Bu durum sanal cemaat kavramını kullanılır hale getirmiştir. Internet, dünya üzerinde sadece milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlayan bir ağ olmayıp aynı zamanda milyonlarca insanı, binlerce sosyal grubu da bağlayan bir ortamdır. Bu ortamda, insanların istediği bilgiye ulaşması, farklı kültürel ve sosyal gruplar kurması, çeşitli paylaşımlar oluşturmasını ve birbirleri ile iletişime geçmesini sağlayan araçlar sosyal ağ olarak ifade edilmektedir. İnternet üzerinde yer alan sosyal ağlar, sadece bir medya ortamı değil, bireylerin aktif olarak birbirleriyle topluluk oluşturduğu ve kimliklerini inşa ettiği söylemsel alanlardır. Kimlik arayışı ve buna paralel olarak kimlik araştırmaları, geçtiğimiz yüzyılın en önemli konularından biri olmuştur. Hatta küreselleşen bir dünyada kimlik arayışının, tarihe yön vermekte tekno-ekonomik değişim kadar önemli olduğu ileri sürülmüştür. Buna karşılık, ülkemizde konunun daha çok sığ bir ideolojik/politik düzlemde ele alındığını söylemek mümkündür.