BREST LİTOVSK MÜZAKERELERİNİN TÜRK KAMUOYUNA YANSIMALARI (Aralık 1917-Nisan 1918) (original) (raw)

DIŞ BASIN VE OSMANLI ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BREST LİTOVSK’TAN İNGİLİZ İŞGALİNE “BATUM” (Haziran 1918-Ocak 1919)

Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2017

Batum halkına kendi geleceklerini tayin etme hakkı vermişti. Bu çerçevede 14 Temmuz 1918'de yapılan halk oylaması sonunda Evliye-i Selâse Osmanlı Devleti'nin bir parçası olmuştu. Dış kamuoyunda Batum'un stratejik önemi vurgulanarak Brest Litovsk ile birlikte Türkiye'ye Batum'un da dâhil olduğu geniş bir alanın verildiğine dair yorumlar yapıldı. Mondros sonrası ise Boğazların mayınlardan temizlendiği ve Müttefiklerin savaş gemilerinin Karadeniz'e girdiğine dair haberlere yer verildi. Boğazlar temizlendikten sonra da savaş gemileri, Batum'un da dâhil olduğu Karadeniz limanlarını ziyaret etmişlerdi. Aslında her an Batum'un İngilizlerin işgaline uğrayabileceğinin anlaşıldığı bu tür dış kaynaklı haberlerde, Türk ordusunun Ermenilere saldırdığı iddia edilerek, bu saldırılarının devam etmesi halinde de İngilizlerin savaş gemilerini Batum'a gönderecekleri bildiriliyordu. Osmanlı belgelerine göre 1918 yılının Mayıs ayından itibaren Üçüncü Osmanlı kolordusu, Batum'da ırk, mezhep ve din ayrımı yapmadan tüm halkı himaye edecek uygulamalarda bulunmuştu. Yine Osmanlı belgelerine göre İngilizler, Batum'u işgal ettikten sonra da kendi dillerine aşina olan Ermenilerden alaylar oluşturmuşlardı. Batum'un 1918 yılının ikinci yarısında Türk ve dünya kamuoyundaki algısının ortaya konulmasının amaçlandığı çalışmada, ağırlıklı olarak dış basın ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri olmak üzere, iç basın, ilgili telif ve tetkik eserlerden yararlanılacaktır.

BREST-LİTOVSK ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE OSMANLI-UKRAYNA DİPLOMATİK İLİŞKİLERİ (1918)

2019

Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna yaklaşıldığı 1918 yılında Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’dan oluşan Dörtlü İttifak ile Ukrayna arasında 9 Şubat 1918’de imzalanan barış antlaşması taraflar için yüksek önem taşıyordu. Ukrayna ile imzalanan antlaşma ile Avusturya-Macaristan ve Almanya, Ukrayna’nın geniş tarımsal imkân ve kaynaklarına erişim elde edecekti. Diğer yandan Osmanlı Devleti’nin de mücadele halinde olduğu Bolşevikler önemli bir stratejik bölgeyi ve bu bölgenin kaynaklarını kaybetmiş olacaktı. İşte bu şartlar altında Osmanlı Devleti ve Ukrayna arasında barış antlaşması imzalanmış ve karşılıklı diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Osmanlı Devleti Ukrayna’ya bir büyükelçi ile 3 konsolos atamıştır. Diğer yandan Ukrayna da İstanbul’a diplomatlar göndermiş ve karşılıklı ilişkiler bu misyonlar üzerinden yürütülmüştür. Bu bağlamda makale Brest-Litovsk Antlaşması sürecinde Osmanlı-Ukrayna ilişkilerini analiz etmektedir.

RUS CASUS I. V. VİTKEVİÇ’İN BUHARA EMİRLİĞİ MİSYONU (1835)

2021

XVI. asırda, Rus Çarı IV. (Korkunç) İvan döneminde başlayan, Rusların doğuya, Türk bölgelerine yayılma siyasetinde Batı Türkistan bölgesi de özel bir yer tutmaktadır. Göktürk çağıyla birlikte Türkleşmesini tamamlayan bu kadim Türk yurdu, XVIII. asırda doğu yönünde hızlanan Rus yayılmacılığı sırasında Türkistan Özbek Hanlıkları (Buhara Hanlığı, Hive Hanlığı, Hokand Hanlığı) tarafından idare edilmektedir. Türk-İslam dünyasındaki düşüşe paralel olarak zayıflayan bu siyasi teşekküller, güçlü Rus yayılmacılığına karşı tutunmada büyük zorluklar yaşamıştır. XIX. asrın başlarında Rusların Buhara, Hive ve Hokand Hanlıklarının bulunduğu Batı Türkistan’a giderek yaklaştığı bir süreçte, Hindistan’a yerleşimini tamamlayan İngilizler de, Hindistan’ın kuzey sınırlarını güvence altına almak için harekete geçmiştir. Bu doğrultuda İngiltere, kuzeyinde bulunan ve Rusya’nın doğal genişleme alanında bulunan Türkistan coğrafyasını korumak için bir siyaset geliştirmek durumunda kalmıştır. Bu durum çağın iki büyük gücü Rusya ve İngiltere’yi yaklaşık bir yüzyıl boyunca Türkistan ve çevresinde karşı karşıya getirmiştir. Tarihte Great Game (Büyük Oyun) olarak anılan süreçte Batılı iki güç bölgede siyasi, iktisadi ve ticari nüfuz edinme çabalarında bulunmuş ve bunu başarabilmek için pek çok temsilcisini elçi veya ajan olarak Türkistan’a göndermiştir. Türkistan’da yaşanan Rus-İngiliz rekabetinde en dikkat çekici casuslardan biri olarak da Rus casus I. V. Vitkeviç görünmektedir. Rusların, İngiliz casus Aleksander Burnes’ün, Buhara Emirliği’nde casusluk faaliyetinde bulunması üzerine bölgeye gönderdiği Demezon’un (Desmaisons) misyonunu tamamlamasından sonra, 1835 yılında Buhara’da görünen Vitkeviç, Buhara Emirliği’nin iç ve dış siyasetine, iktisadî yapısına, ticaretine ve sosyal hayatına dair çok özel bilgileri not ettiği gibi, İngilizlerin bölgedeki planlarını da anlamaya çalışmış ve Rus-İngiliz rekabetinde emirliğin oynayacağı role kadar pek çok izlenimde bulunmuştur. Casusun, Buhara Emirliği’nin o dönemki siyasî, sosyal ve iktisadî alandaki durumuna dair görüşlerinin emirlik tarihini aydınlatma adına mühim bir boşluğu doldurduğu söylenebilir. Fakat özellikle Buhara devlet erkânından Koşbegi (dönemin veziri) ile bölge siyaseti hakkındaki diyaloğu, emirliğin, Rus ve İngiliz baskısına karşı nasıl bir dış politika takip etmek istediğine dair düşüncelerini algılamak açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan da yaptığımız çalışmada, Büyük Oyun sürecinde Buhara Emirliği’nin Rusya ve İngiltere’ye karşı nasıl bir siyaset izlemek istediğini ve İngiltere ve Rusya’nın da birbirlerine ve Buhara Emirliği’ne karşı hamlelerini değerlendirmeyi amaçlamaktayız. In the XVIth century, the West Turkestan region had a special importance in the Russian spreading policy to Turkish lands that started in the Russian Tsar Ivan IV. (The Horrible) period. This ancient Turkish homeland, which completed its Turkization with the Göktürk era, was ruled by the Turkestan Uzbek Khanates (Bukhara Khanate, Hive Khanate, Hokand Khanate) during the Russian expansion in the XVIIIth century. These political formations, which weakened parallel to the decline in the Turkish-Islamic world, had great difficulties in holding on to strong Russian expansionism. At the beginning of the XIXth century, when the Russians were approaching West Turkistan, where the Khanates of Bukhara, Hive and Hokand were located, the British who completed their settlement in India took action to secure the northern borders of India. Accordingly, Britain had to develop a policy to protect the Turkestan geography, which is located in the north and is in the natural expansion area of Russia. This situation brought the two great powers of the era, Russia and England, against Turkistan and its surroundings for about a century. In the process known as the Great Game in the history, two Western powers made efforts to gain political, economic and commercial influence in the region and in order to achieve this, many of their representatives were sent to Turkistan as ambassadors or agents. Russian spy I. V. Vitkeviç appears to be one of the most striking spies in the Russian-British rivalry in Turkistan. Vitkevich, who appeared in Bukhara in 1835, after the British spy Alexander Burnes completed the mission of Demezon (Desmaisons), which the Russians sent to the region upon spying activity in the Emirate of Bukhara, he noted very specific information about his trade and social life, tried to understand the British plans in the region, and made many impressions up to the role the emirate would play in the Russian-British rivalry. It can be said that the spy's views on the political, social and economic situation of the Emirate of Bukhara at that time filled an important gap in order to illuminate the emirate's history. However, especially the dialogue with Koşbegi (the vizier of the period) from the Bukhara state officials on regional politics is very important in terms of perceiving the thoughts of the emirate about what kind of foreign policy he wanted to follow against Russian and British pressure. In this respect, we aim to evaluate what kind of policy the Emirate of Bukhara wanted to pursue against Russia and Britain during the Great Game, and the moves of Britain and Russia against each other and the Emirate of Bukhara.

Ermeni̇leri̇n 1918 Bakü Katli̇aminda Bolşevi̇zm Etki̇si̇

DergiPark (Istanbul University), 2022

ERMENİLERİN 1918 BAKÜ KATLİAMINDA BOLŞEVİZM ETKİSİ Yunus EKİCİ  ÖZ Bakü petrolleri tüm dünyanın, bilhassa daha çok Rusya'nın iştahını kabartmıştır. Bundan dolayı Rusya'daki Bolşevik İhtilali ortaya çıktıktan hemen sonra Lenin, Bakü'yü Güney Kafkasya Bolşeviklerinin merkezi olmasına karar vermiş ve bununla ilgili olarak Ermeni Şef Stephan Şaumyan'ı 1917 Aralık ayında Kafkasların olağanüstü komiseri olarak atamıştır. Şaumyan, Azerbaycan Türklerinin bağımsızlıklarını kazanmalarını asla tasvip etmemiş ve bu düşünce onu çok rahatsız etmiştir. Şaumyan, Bakü'nün bağımsız Azerbaycan'ın başkenti olmasını içine sindirememiş hatta Ermenilerin bağımsızlığının planlarını da Bakü'de gerçekleştirmek için her türlü katliamları yapmaktan da çekinmemiştir. 30 Mart 1918 tarihinde Ermeniler tarafından Bolşeviklerin etkisiyle Bakü'de Türkler soykırıma uğrayarak Bakü savaş alanına dönmüştür. Netice itibariyle Bolşeviklerden aldıkları destekle katliamlarda sınır tanımayan Ermeniler 'Büyük Ermenistan' hayallerini de gerçekleştirme arzusuna girmişlerdir. Bu çalışmada 30 Mart 1918 yılında Ermeniler aracılığıyla Bolşeviklerden aldıkları destekle Bakü'deki kanlı soykırım ele alınmıştır. Ermenilerin Bolşeviklerden aldıkları yardım ve Bolşevizm etkisinin üzerinde durulmuştur. Çalışmada kullanılan kaynakların çoğunluğu Azerice ve sonrasında Rusça eserler olmak üzere diğer çeşitli tetkik eserlerden de yararlanılma yoluna gidilmiştir.

BOLŞEVİKLERİN GEÇİCİ HÜKÜMETİ DEVİRME GİRİŞİMİ: 1917 TEMMUZ AYAKLANMASI

Öz 1917 yılı Rusya için çalkantılı bir yıl oldu. Ülkede art arda gelişen olaylar Çarlık rejimini yıkılmaya kadar götürdü. Yönetimi Geçici bir hükümet devraldı, lakin onun icraatları devrimi yapan örgütleri pek memnun etmedi. Özellikle Bolşevik Partisi ilk günden itibaren hükümetle uzlaşmayarak ona karşı faaliyetlerde bulundu. Dahası diğer partileri de hükümetle iş yapmakla suçlayarak Temmuz ayında bir ayaklanma girişimi yaptı, lakin başarısız oldu. Türkiye'de Bolşeviklerin faaliyeti üzerine yapılan çalışmalarda genellikle Ekim Devrimi üzerinde durulmaktadır. Bunun nedeni Ekim ayındaki devrimi başarıyla sona erdirmiş olmalarıdır. Fakat onların Ekim'den önce de bir ayaklanma girişiminde bulundukları ve hükümeti devirmek istedikleri bilinmektedir. Yalnız bu hususun çalışmalarda pek yer almadığı tespit edilmiştir. Bundan dolayı çalışmada Bolşeviklerin Temmuz'daki ayaklanma girişimi incelenmiş, nasıl hazırlandıkları ve taraftarlarını ne denli organize ettikleri üzerinde durulmuştur. Çalışma esnasında dönemin resmi ve gayri resmi basını, ilk dönem Sovyet kaynakları ve son dönem araştırmaları üzerinden Bolşeviklerin ayaklanma girişimindeki rolü tetkik edilmiştir. Abstract The Bolsheviks Attempt to Overthrow the Provisional Government: July Uprising 1917 1917 was a turbulent year for Russia. Successive events in the country led to the collapse of the tsarist regime. The administration was taken over by a provisional government, but its actions did not satisfy the revolutionary organizations. Especially, the Bolshevik Party did not compromise with the government and acted against it. Moreover, accusing other parties on cooperating with the government they attempted riot in July, but failed. It is generally focused on October

VİLNİUS ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANESİNİN ORYANTALİSTİK MERKEZİNDEKİ LİTVANYA TATAR TÜRKLERİNE AİT MATBU ESERLER

Özet: Litvanya Tatar Türkleri, Litvanya Büyük Prensliği'ne siyasî, coğrafî ve özellikle de politik nedenler yüzünden Ukrayna Kırım'dan XIV. yüzyılın sonlarında göç etmiş Tatar Türkleridir. Lit-vanya Tatar Türkleri, Tatar Türkçesini XVI. yüzyılın sonu XVII. yüzyılın başlarından itibaren Hı-ristiyan Litvanya kadınlarıyla evlenmeleri, bulundukları coğrafyada sosyal açıdan bir bütünlük oluşturmamaları ve sayıca çok az olmaları gibi sebepler yüzünden unutmuşlardır. Ancak Litvanya Tatar Türkleri, atalarının dini olan İslam dinini korumuşlar hem yazma hem de matbu eserlerinde dua dili olarak Tatar Türkçesini kullanmışlardır. Bu makalede, Litvanya Vilnius Üniversitesi Kü-tüphanesinin Oryantalistik Merkezindeki Litvanya Tatar Türklerine ait matbu eserler tanıtılmış ve bu eserlerin içerikleri hakkında bilgi verilmiştir. Abstract: Lithuanian Tatar Turks immigrated due to political and geographical reasons to Great Principality of Lithuania the from the Crimea-Ukraine century XIV. Lithuanian Tatar Turks, have forgotten Tatars of Turkish the end of the XVI century the beginning of the XVII century. They have forgotten because of various reasons. However, the Lithuanian Tatars, the Turks were able to keep the religion of Islam which is a religion of their ancestors. Both the manuscript and the printed works used the Tatar Turkish as the language of prayer. In this article, introduced printed works belongs to Lithuanian Tatar Turks at the Oriental Languages Centre of Vilnius University Library. Finally information is given about the contents of these works. Аннотация: Литовские татары-это татары, которые в XIV столетии по различным политическим, географическим и стратегическим причинам переселились из Крыма в Великое Княжесто Литовское. К концу XVI началу XVII века литовские татары стали забывать родной язык по причине их малочисленности, смешанных браков с христианками-литванками, а также из-за того, что не смогли образовать целостность и единство в социальном плане. Однако они сохранили религию своих предков-Ислам и, самое главное, как в рукописях, так и в печатных произведениях в качестве языка молитв использовали татарский язык. В этой связи среди литовских татар весьма распространилась традиция рукописей и печатных произведений на различную тематику. Ключевые слова: Литовские, литовские татары, татарский язык, рукопись, хамаил, печатных трудов.

Ender KORKMAZ, BREST-LİTOVSK ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE OSMANLI-UKRAYNA DİPLOMATİK İLİŞKİLERİ (1918)

Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 2016

Ottoman-Ukrainian Diplomatic Relations in the Framework of the Brest-Litovsk Treaty (1918) Towards the end of the World War I, the Peace Treaty signed on 9th February of 1918, between Quadruple Alliance, which consisted of Germany, Austria-Hungary, the Ottoman Empire, Bulgaria, and Ukraine; has had critical importance for both sides. With the treaty signed by Ukraine, Germany and Austria-Hungary would be able to gain access to Ukraine’s vast agricultural potential and resources. On the other hand, Bolsheviks who were in a struggle against the Ottoman Empire, would lost a strategically important area and its resources. Under these circumstances the treaty signed between the Ottoman Empire and Ukraine, as well as the other members of Quadruple Alliance, ultimately started their diplomatic relations. The Ottoman Empire had assigned an ambassador and three consuls to Ukraine. On the other hand, Ukraine sent its diplomats to Istanbul and diplomatic relations had been launched through these missions. In this context, the article analyzes the Ottoman-Ukrainian relations in the process of the Brest-Litovsk Treaty.