DİVAN ŞİİRİNDE ÖNEMLİ BİR LEİTMOTİF: SÜHAN REDİFLİ ŞİİRLER (original) (raw)

ZEYNEP KOYUNCU - DİVAN EDEBİYATINDA “SÜRH” REDİFLİ ŞİİRLER ÜZERİNE BİR İNCELEME

Bu makalede Klasik Osmanlı şiirinde kullanılan "sürh" redifli şiirlerin derlemesi ve bu redifle değinilen konuların tasnifi yapılmıştır. Kırmızı anlamına gelen "sürh" kelimesinin Türk-İslam kültüründeki yerine kısaca değinildikten sonra, tezler ve basılı divanları taramak sureti ile tespit edilen sürh redifli beyitler kullanım sıklıklarına göre, açılan başlıklar altında incelenmiştir. Divan şiirinin en canlı rengi kırmızının sürh redifi ile en çok sevgili ve sevgilinin güzellik unsurları, âşık, sosyal hayat ve tabiatta karşımıza çıkan kimi zaman esas kimi zaman da yardımcı unsur olduğunu söylemek mümkündür. Renkler sosyal bilimleri çeşitli yönleri ile etkileyen konular arasındadır. Divan şairi de şiirinde renkleri kullanmış ve özellikle kırmızıdan simge olarak da istifade etmiştir. Yaptığımız inceleme sonucu şairlerin aşk ateşi, ayrılık, gönül yaraları gibi soyut durum ve olguları kırmızı ile temsil ettiği, somut kırmızıları da (çiçekler, dudak ve yanak rengi, mürekkep, içki, kıymetli taşlar, tabiat unsurları) benzetme unsuru olarak kullandıkları görülmüştür. Kırmızı aynı zamanda diğer renkler ile özellikle de beyaz ve siyah ile bir karşıtlık ögesi olarak da kullanılmıştır.

DİVAN ŞİİRİNDE SİPEND/ÜZERLİK

Öz Sipend/üzerlik, ilkçağdan bu yana bilinen, Sümer, Hitit, Hint, Yunan, Roma ve Türk olmak üzere birçok uygarlık tarafından çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bir tarım bitkisidir. Bu bitki genel kullanımıyla Türkçe, Farsça ve Arapça birçok adlandırmaya sahiptir. Ölüm, hastalık, kötülük ve büyüyü uzaklaştırmasına duyulan inançla halk hekimliğinde yaygın olarak kullanılan bitki, Türk kültür ve edebiyatında daha çok nazar ve tütsü bağlamında bilinmektedir. Halk edebiyatında genellikle y/üzerlik adlandırmasıyla kullanım bulan bitkinin, divan edebiyatı metinlerinde sadece sipend kelimesiyle yer aldığı görülmektedir. Bu çalışmayla sipendin sosyal ve kültürel birçok unsurun yer aldığı divan edebiyatın-da, şairler tarafından hangi hayal, mecaz ve teşbihlerle işlendiği ortaya konulmak istenmiştir. Bu amaçla ulaşabildiğimiz ölçüde farklı yüzyıllarda kaleme alınmış divan ve mesneviler taranarak sipendin geçtiği 93 beyit ve 2 bend tespit edilmiş ve bunlar ortak temalar etrafında, örnek beyitlerle 8 ana başlık ve 6 alt başlık hâlinde ele alınmıştır. Anahtar kelimeler: Sipend/üzerlik, nazar, büyü, teşbih, divan şiiri.

DİVAN ŞİİRİNDE PEYGAMBERLERİN ELE ALINIŞI: YÛSUF U ZÜLEYHÂ MESNEVİLERİ

1st International Congress of Ege Social Sciences Graduate S, 2022

Türk edebiyatı şair ve nasirleri eserlerini ortaya koyarken içinde bulundukları toplumun yanı sıra çevre, siyasi atmosfer ve dinî unsurlardan da etkilenmişlerdir. Toplum da şair ve nasirler gibi bu unsurları benimsemiş, gelenekgörenek çerçevesinde dil While Turkish literature poets puting forward their studies, they were influenced by the environment, political atmosphere and religious elements as well as the society where they live. The society has adopted these elements like poets and transferred them to the future through language and culture within the framework of tradition. These works of Divan poets have been enriched with these elements by making references. Religious and mystical elements are seen more frequently, especially in divan poetry that developed after Islam. Prophets can be shown as examples of religious heroes, which are at the forefront of these. In Divan poetry, sometimes the prophets are mentioned directly and sometimes their prominent features are mentioned. Many heroes are used to develop the meaning world of classical Turkish poetry and to strengthen its expression. These names were preferred according to the form or type of verse written As an example of the studies in which the stories of the prophets are given a significant place in the masnavis, especially the poet who wrote Yusuf Züleyha is shown. In our study, it has been tried to determine the names of the prophets in the works named Yusuf ile Züleyha/Zeliha written by different poets and how these names were used. In order to determine these names, 16 different works named Yusuf and Züleyha/Zeliha were scanned. ve kültür aracılığıyla geleceğe aktarmıştır. Divan şairleri de bu atıfları yapmış ve eserlerini bütün bu ögelerle zenginleştirmiştir. Özellikle İslamiyet sonrası gelişme gösteren divan şiirinde dinî ve tasavvufi unsurları daha sık görmek mümkündür. Bunların başında da muhakkak dinî kahramanlar olan peygamberler gelmektedir. Divan şiirinde peygamberlerin bazen doğrudan kendilerine bazen de öne çıkan özelliklerine değinilmiştir. Şairler, klasik Türk şiirinin anlam dünyasını geliştirmek ve anlatımını güçlendirmek için pek çok kahramandan yararlanmışlardır. Yazmış olduğu nazım şekline veya türüne göre bu isimleri tercih etmişlerdir. Özellikle Yusuf u Züleyhâ kaleme alan şairler, mesnevilerinde peygamber kıssalarına önemli oranda yer vermişlerdir. Çalışmamızda farklı şairler tarafından kaleme alınmış Yusuf ile Züleyha/Zeliha adlı eserlerde peygamberlere ait isimler ve bu isimlerden ne şekilde istifade edildiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu isimlerin tespiti için 15 farklı Yusuf ile Züleyha/Zeliha adlı eser taranmıştır.

DİVAN EDEBİYATINDA LEVENDÎ MAHLASLI ŞAİRLER VE MUSULLU LEVENDÎ

Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2020

Türk edebiyatının önemli bir bölümünü klasik Türk edebiyatı oluşturur. Divan edebiyatı olarak da nitelendirilen bu süreçte şairler, birçok manzum ve mensur eser kaleme almışlardır. Bu evrede şiir yazan ve eserleri bulunan şairlerin büyük bir bölümü hakkında kaynaklarda bilgiler mevcuttur. Fakat bir kısmının şiirleri hâlen günümüze ulaşamamıştır. Bu eserlerin bazıları, edebiyat için önemli ir kaynak mahiyeti taşıyan yazma şiir mecmualarında geçmektedir. Bu şiirlerin varlığı ancak bu mecmuaların okunması ve tanıtılması ile mümkündür. Bundan dolayı da özellikle Arap harfli olarak kaleme alınmış metinlerin gün yüzüne çıkarılması önem arz etmektedir. Özellikle edebî metinleri ve manzumeleri ihtiva eden mecmua çalışmalarının yoğunlaştığı günümüzde, her yeni mecmua, yeni bir şaire veya bunların günümüze ulaşmayan şiirlerine ulaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Mecmualar arasında önemli bir yeri olan eser de Kâsımî Mecmuası’dır. Eser, Kâsımî tarafından M 1625 yılında derlenmiştir. Kâsımî Mecmuası’nda kaynaklarda adına rastlanmayan birçok şaire veya adı bilinip şiir örnekleri bulunmayan birçok şairin şiirlerine ulaşmak mümkündür. Edebiyat kaynaklarımızda Levendî mahlasını kullanan şairler hakkında çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı tezkirelerde bir kısmı da mecmualarda geçmektedir. Bu kaynaklarda şairlere ait şiir örnekleri de bulunmaktadır. Çalışmamızda, edebiyat kaynaklarındaki Levendî mahlaslı şairler hakkındaki bilgilere ve şairlere atfedilen diğer şiir örneklerine yer verilmiştir. Kâsımî Mecmuası’nda Musullu olarak tanıtılan Levendî’ye ait şiir örnekleri tespit edilip yeni yazıya aktarılmıştır.

DİVAN ŞİİRİNDE ESTETİK BİR UNSUR OLARAK DEĞERLİ TAŞLAR

Basılı Bildiri, 2019

Tabiî ilimlere dair eserler arasında gösterilen cevahirnameler, genellikle değerli taşların meydana gelişleri, nerelerde bulundukları, çeşitleri, kıymetleri, nasıl korunacakları, tıpta kullanılışları ve bunlarla ilgili halk inanışları hakkında birçok kıymetli bilgi içermektedir. Bu suretle çağlar ve toplumlar arası bilgi birikimini aktarmaları bakımından edebî eserler arasında önemli bir yere sahiptir. Bu konuda Antik Yunan’dan Osmanlı’ya pek çok eser yazılmış ve bu eserler, çeviri yoluyla aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Müstakil olarak taşlar hakkında bilgi veren bu tür eserlerin yanı sıra divanlarda da çeşitli vesilelerle değerli taşlara yer verildiği görülmektedir. Zenginliğin nişanesi, sağlıklı yaşamanın bir vesilesi veya güzelliğin ifadesi olarak insanoğlunun yaşamında yer alan kıymetli taşlar, onların duygu ve düşüncelerinin niteleyicileri olarak meydana getirdikleri eserlerde önemli birer role sahip olmuşlardır. Bu eserler arasında divanlar yekûn bir yer tutmaktadır. Divan şairleri değerli taşlarla ilgili hem her yüzyılda görülen benzetme ve anlam dünyasını devam ettirmiş hem de yeni ve farklı yaklaşım ve değerlendirmelerle şiir estetiğine büyük katkılar sağlamışlardır. Bu çalışmada, divan şairlerinin değerli taşlarla meydana getirdikleri (özellikle yeni ya da farklı) benzetmeler ele alınarak divan şairinin hayal dünyasının şiire katkıları değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Şeyh Galib gibi etkisinde kaldığı akımın yeniliklerini yansıtan divan şairleri yanında Haletî, Zatî, Emrî ve Nef’î gibi divan şairlerinin de divan şiiri estetiğine sağladığı katkılar ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

DİVAN ŞİİRİNDE SATRANÇ TERİMLERİYLE YAZILMIŞ MANZUMELER

ÖZET Dîvân şiiri geleneğinde belirli alanlara ait terimlerle yazılan müstakil manzumelerin varlığı söz konusudur. Özellikle musikî terimleriyle yazılan şiirler bu hususta ön plana çıkmaktadır. Musikî terimleri dışında az da olsa kitap, denizcilik, gemicilik, elbise terimleri ve şair adlarıyla yazılan müstakil şiirler de görülmektedir. Bu çalışmada da satranç terimleriyle yazılmış bazı eser bölümleri ve müstakil manzumeler inceleme konusu yapılmıştır. Öncelikle satranç terimleriyle yazılmış manzumeler tanıtılmış ve sonuç bahsinde de bazı saptama ve çıkarımlarda bulunulmuştur. Yüzlerce eserin taranması sonucunda satranç terimleriyle yazılmış; ikisi mesnevi bölümü, bir kaside, dört gazel ve iki kıt'a olmak üzere toplam dokuz manzume tespit edilmiştir. Bedr-i Dilşâd, Lâmi'î Çelebi, Azbî Baba, Kabûlî, Remzî, Hâverî, Çelebi-zâde Âsım, Kâil ve Ömer Besîm'e ait olan bu manzumelerde, satranç terimleri çeşitli anlam ilgilerine göre teşbih ve mecaz konusu yapılmıştır. Bedr-i Dilşâd'ın Murad-nâme ve Lâmi'î Çelebi'nin Vîs ü Râmîn mesnevisi içerisinde yer alan satranç ile ilgili bahisler aslında birer manzum satranç-nâme örneğidir. Azbî Baba'nın da kasidesinin başlığının Satranç-nâme olması ve Firdevsî-i Rûmî'nin " Satranç-nâme-i Kebîr " adında bir eserinin bulunması, satranç-nâmenin bir " edebî tür " olarak dîvân edebiyatı literatüründe yerini alması gerektiğini göstermektedir.

DİVAN ŞİİRİNİN SÖZ VARLIĞINDA "YALAN"

Yalan; sözlüklerde uydurma, sahte, kötü söz olarak yer alır. İnsanlar tarafından günah, yasak ya da ayıp kabul edilmesine rağmen söylenmekten vazgeçilememiştir. Hatta çoğu defa yalanları hafifletmek için onlara; küçük, zararsız, pembe, masum gibi sıfatlar yüklenmiş, vicdanlar rahatlatılmaya çalışılmıştır.