blog-ilegalite.docx (original) (raw)
Related papers
DELİLİK KAVRAMINA SOSYOLOJİK BAKIŞ, 2019
Delilik kavramı uzun zamandan beri sosyologların ilgisini çekmiş ve birçok araştırma yürütülmüş bir kavramdır. Erving Goffman ‘Tımarhaneler’ kitabında delilik kavramı ve total kurumların benlik üzerindeki etkisini analiz etmiştir. Michel Foucault ise ‘Deliliğin Tarihi’ kitabında delilik kavramının iktidar ile olan ilişkisini ve delilik kavramının değişimini analiz etmiştir. Foucault delilik kavramını analiz ederken ‘deliler’ üzerinden bir araştırma yürütmemiştir. Goffman ise tarihsellik üzerinde bir araştırma yürütmemiştir. ‘Delilerin’ tımarhaneye hapsettikten sonraki aşamalarını analiz etmiştir. Bundan dolayı bu iki sosyoloğun delilik kavramına bakışı ve bunların sentezi amaçlanmıştır. Delilik kavramının değişimi, delilerin total kurumlarda benlik kayıplarını, kapatılmış deliler ve kapatılmamış deliler arasındaki farkları, kapatıldıktan sonra toplumsallık içerisindeki yerleri analiz edilmiştir.
2018
Bu çalışmada genel anlamıyla korporatizmin nasıl bir ideoloji olduğu, hangi ideolojik özellikleri taşıdığı, düşünce bazında güçlü ve zayıf yönleri okuyucuya anlatılmaya çalışılacak. Bununla birlikte bu çalışmayı okuduktan sonra okuyucuda korporatizme dair az da olsa bir bilgi birikimi oluşturulmaya çalışılacak.
Anaakım kuramlar ve metodolojilerin yarattığı hayal kırıklığı, son yıllarda örgütlerin analizinde kurmacı epistemelojinin büyüyen bir kabul görmesine neden olmuştur (Reed, 2000). Dilsel dönüş (Rorty, 1992) olarak adlandırılan gelişmeler, sosyal bilimlerde ve örgüt kuramında söylemin ve söylem analizinin özellikle Foucaultcu tarzının giderek önemini arttırmıştır. Söylem analizine olan bu yöneliş, örgütsel gözetim ve kontrol, kimlik, örgütsel temsil ve iletişim gibi birtakım araştırma alanlarının araştırma programlarına dahil edilmesinde etkili olmuştur. Söylem analizi, söylemi sosyal dünyanın en önemli öğesi olarak gören ve sosyal dünyanın ancak söylemin incelenmesi ile anlaşılabileceğini savunan bir anlayıştır (Phillips ve Hardy, 2002). Bu çalışmada Foucaultcu söylem analizi (FSA) incelenmiş, onun yöntemini operasyonel hale getirmeye çalışan çeşitli araştırmacıların önerdiği kimi prensipler, öneriler ve örnek analizler incelenerek benzer çalışmalarda modellenebilecek bütünlüklü bir yol haritası çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada sırasıyla, eleştirel söylem analizlerinin teorik temelleri, belli başlı yaklaşımlar, FSA’nin temel prensipleri, Foucault’nun yöntemini operasyonel hale getirmeye çalışan araştırmacıların önerileri, Foucault’nun kendi yöntemini anlatan ifadelerinin rehber haline getirilmesi ve Foucaultcu analizin sınırlılıkları incelenmiştir.
Fatih Yiğit , 2019
Modernitenin ‘ilerlemeci’ anlayışı ile etik arasındaki bağlantı analiz edilmiştir. Modernite ilerlemek için bazı yapıları değiştirirken bazı yapıları ortadan kaldırmıştır. Bu değişim ve dönüşümün etik analizi yapılmıştır. Modernite ile değişen aklın özgürleşmesi, ekonomik sistemin değişmesi, dini yapının değişmesi ve toplumsal yapının değişiminin altındaki etik ve etik dışı olaylar açıklanmıştır. Modernitenin yegâne amacı olan ilerleme ve öznenin bağımsız aklı sonuçları ile değerlendirilmiştir
Giriş Kelime karşılığı olarak, ülkemizin büyük bir kesimince hiç de hoş karşılanmayan anlamlara denk gelen anarşizmin, 19. yüzyıldan başlayan ve günümüze kadar geçen sürede çalkantılı bir geçmişi bulunmaktadır. “Anarşist Ahlak” kitabımızın yazarı olan Pyotr Kropotkin 1842 yılında Moskova’da doğmuş ve Anarşizm ile tanışması 1872 yılında, İsviçre’ye yapmış olduğu seyahat esnasında katılmış bulunduğu, I. Enternasyonal toplantılarında ki anarşistler ile karşılaşmasıyla başlamıştır. Bu tanışma onu uluslararası anarşist hareketinin de önemli düşünürlerinden biri olmasının yolunu açmıştır. Gerek çarlık döneminde gerekse de Bolşevik ihtilalinden sonra Lenin iktidarını eleştirmiş ve muhaliflerin protesto hareketlerini desteklemiştir. Kropotkin, genel anlamda toplumsal düzeni eleştirirken, anarşist sosyolog bir çerçeveden bakarak çözümler üreten bir dizi eserde bırakmıştır. Takvimler 8 Şubat 1921’i gösterdiğinde hayatını kaybeden Kropotkin Moskova’da toprağa verilirken, cenaze töreninde akıllarda kalan, “Otoritenin olduğu yerde özgürlük yoktur” yazılı bir pankart ve devasa büyüklükteki kalabalık kortej, olmuştur.