KÜLTEPE METİNLERİNE GÖRE, SİN RAHİPLERİ'NİN ANADOLU'DAKİ FAALİYETLERİ (original) (raw)
Related papers
ANADOLU SELÇUKLULARININ KÜLTÜREL MİRASI: MİSAFİRPERVERLİK, BOLLUK, BEREKET
İTO
Tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, yazarın ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak fotokopi yoluyla veya herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla yazarın adı ve İTO belirtilerek bilgisi dâhilinde kullanılabilir.
ANADOLU’DA BİR SELÇUKLU PRENSİ: KUTALMIŞOĞLU MANSUR VE FAALİYETLERİ (1063-1078)
SELÇUKLU ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2019
Türkiye Selçuklu Devleti’nin kuruluş süreci söz konusu olduğunda modern araştırmacılar genellikle Kutalmış oğlu Süleyman-şah’ın faaliyetlerine odaklanmaktadır. Oysaki Kutalmış’ın Alp Arslan tarafından mağlup edilerek öldürülmesinden sonra Anadolu’ya gelen ve burada bir varlık mücadelesi veren dört oğlu arasında Süleyman-şah kadar Mansur’un faaliyetleri de Anadolu topraklarında bir Selçuklu şubesinin kurulması noktasında önem arz etmektedir. Diğer kardeşlerin Kuzey Suriye’de kalmasının aksine bu bölgede kendilerine hareket alanı bulunmadığını çabucak kavrayan Mansur ve Süleyman, Batı Anadolu’ya yönelerek Bizans’ın saltanat kavgalarına müdahil olmuşlar ve dönemin politik şartlarından istifade ile bu uzak hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Başlangıçta güçlü bir işbirliği yaptıkları bilinen bu iki kardeşin daha sonra Anadolu’da kurulacak Selçuklu Devleti’nin lideri olma hususunda karşı karşıya geldikleri iddia edilir. Bu makalede, dönemin kaynaklarında yer alan bilgiler üzerinden Kutalmış oğlu Mansur’un Anadolu’daki egemenlik mücadelesi irdelenerek bu kritik iddia sorgulanacaktır.
MÜNİP HAYRİ ÜRGÜPLÜ: SİYASİ FAALİYETLERİ VE ESERLERİ
Münip Hayri Ürgüplü, the son of Ürgüplü Mustafa Hayri Effendi and the brother of the former Prime Minister Suat Hayri Ürgüplü, was one of the important personages of Nevsehir. He had a good legal education considering his period and became an Associate Professor of Civil Law in Istanbul University Faculty of Law. In addition to being an academician, he worked as a Legal Advisor in various institutions. Belonging to one of the oldest families of Nevşehir, Münip Hayri Ürgüplü was one of four deputies representing Nevşehir in the Parliament between the years 1957-1960.
Sayın dinleyenlerim, ölü dillerde bazı araştırıcılar belirli şeyleri ararlar ve aradıklan şeylerin hemen hepsini de bulurlar, daha doğrusu bir çok durumlarda bulduklarına inanırlar; keza bu diller ölü olduklanndan, çıkarılan yanlış sonuçlara itiraz etme olanakları yoktur. Bir çok durumlarda bu konular, araştırıcının zaten peşinen (a priori) bulmak istediği şeylerdir, yani bir oldu bitti söz konusudur. Tabiatıyla tüm bunlar, Hitit metinlerinde olay, kişi ve nesnelerin özüne dönük, onları somut bir şekilde canlandırmaya yarayacak yeterli tasviri bilgilerin hemen hiç denecek kadar olmamasından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı, kimileri Hitit metinlerinde Helenleri, Amazonları, mavi gözlü sarışın Hindavrupalıları, Eti Türklerini veya Tevrattaki Tid'al'ı keşfettiklerini sanmışlardır. Metinlerdeki canlılık, tasvir ve edebi gücün önemini yeterince vur gulayabilmek için, Hitit edebiyatıyla ilgili olarak Biblical Archaeologist der gisinde 1989'da yayınlanan makaleme "ey yüce dağlar, huşu verici vadilerin saysız çocukları" Hititçe metin yerinin çevirisini vererek başlamıştım 1 , çünkü bir araştırıcı olarak benim için böyle edebi değere sahip bir deyiş, bir ideal idi. Ne var ki, metinler her zaman böyle renkli ve edebi manzaralar sergilemiyor, özellikle bugün burada konumuzu oluşturan ve metinlerle arkeolojik veriler * Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde 9 Ocak 1992'de vermiş olduğum konferansın çok değiştirilmiş seklidir. Bu metni yayına hazırladığım sıralarda Türkiye'de bulunduğumdan ve re simler yanımda olmadığından, bunları baskıya veremediğim için üzgünüm. Bana Ankara'da ko nuşma olanağı veren Müze Müdürü sayın İlhan Temizsoy'a bir kez daha teşekkürlerimi su narım.
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİNDE YÜKÜMLÜLÜK KİPLİĞİ: RİSÂLETÜ'N-NUSHİYYE ÖRNEĞİ
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Yalnızca eylemi değil tümcenin tamamını kapsayan, konuşucunun olay ya da durum karşısındaki öznel yaklaşımını (niyeti, isteği, kişisel duyguları vb.) ifade eden anlamsal bir ulam olan kiplik, bu anlamsal ulamın biçimbirimlerle ve/veya sözlüksel birimlerle işaretlenmiş biçimi olan kip kavramıyla, sözdizimsel düzlemde gerçekleşmesi bakımından farklılık gösterir. Konuşmacının bir önermesindeki yargısını, kesinlik derecesine göre olası veya gerekli olarak gösteren kiplik, bilgi kipliğinin; bir önermenin, eylemin gerçekleşmesine yönelik konuşucunun yönlendirici tutumlarını ifade eden kiplik, yükümlülük kipliğinin kapsamında ele alınmaktadır. Çalışmaya konu olan yükümlülük kipliği (gereklilik, izin, zorunluluk ve buyrum) ulamları dil araştırmalarında konuşucunun daha çok otorite konumunda olduğu, dinleyiciye yönelik sorumluluklar yüklediği tutumlarına karşılık gelen söylemlerle ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmada Türkçede tanımı ve sınırları konusunda net bir ayırımın yapılmadığı görülen kip ve kiplik kavramlarına değinilmiş; örneklem olarak seçilen Yunus Emre'nin Risâletü'n-Nushiyye (Fatih Nüshası) adlı öğüt kitabından bağlam odaklı inceleme yapılarak tanıklanan kiplik işaretleyicilerinin farklı anlamsal işlevleri ele alınarak değerlendirilmiştir.
HİTİT DÖNEMİ ANADOLU’SUNDA MEYVE AĞAÇLARI
ANASAY , 2019
İnsanlık tarihindeki önemli aşamalar arasında yer alan yerleşik hayata geçişin doğal bir sonucu olarak insanoğlu tarımsal üretime başlamıştır. Tarım üretimi doğada yabani şekilde yetişen bitki ve ağaçların kontrol altına alınması ile olmuştur. Bu devrimin sonucunda binlerce yıl avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insan toprağa yerleşerek tarım ürünleri üretmeye başlamıştır. Üretim faaliyetleri ile insanoğlu birinci dereceden ihtiyacı olan beslenme sorununa çözüm bulmuştur. Avcı ve toplayıcı dönemden itibaren yaşadıkları coğrafyanın bitki örtüsü ile içi içe olan insanoğlu, bu işbirliğini yerleşik yaşama geçtikten sonrada sürdürmüştür. Avcı-toplayıcı dönemde doğanın kendilerine sundukları bitkiler ile beslenen insanlar yerleşik hayata geçince doğanın sunduğu bu bitkileri ekip-dikmek suretiyle kendi kontrollerine almışlardır. İnsanoğlunun besin tüketimi içerisinde önemli bir yere sahip olan meyve/meyve ağaçları Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde doğal, iklimsel ve topografik şartların uygunluğundan dolayı bolca yetişmektedir. Anadolu’da yaşayan toplumlar için tarihin her döneminde meyve ağaçları önemli bir besin kaynağı olmuştur. Orta Anadolu’da M.Ö. 1650-1250 yılları arasında hüküm süren Hitit Devleti de Anadolu coğrafyasının sunmuş olduğu zengin meyve ağacı çeşitliliğinden yararlanmıştır. Anadolu’nun değişik bölgelerinde kurulan Hitit yerleşimlerinden ele geçirilen çivi yazılı tabletlerde meyve/meyve ağaçları hakkında çeşitli bilgiler yer almaktadır. Bu makalede Hitit Dönemi Anadolu’sunda yetişen/yetiştirilen bazı meyve/meyve ağaçlarının tüketim ve kullanım hakkında bilgiler yer alacaktır.