KUR'ÂN AYETLERİ BAĞLAMINDA KELÂM EKOLLERİNİN İLAH TASAVVURLARINA DAİR BİR İNCELEME (original) (raw)

Özet Kelâm ekollerinin ilah tasavvurlarına baktığımızda Eş'ariyye'nin " mutlak mürîd ve tam mâlik " bir Allah tasavvurunu merkeze aldıkları; Mu'tezile'nin " mutlak âdil ve tam hakîm " bir ilah tasavvurunu düşünce sistemlerinin merkezine alıp diğer kelâmî meselelere bu perspektiften bakarak yorum geliştirdikleri dikkat çekmektedir. Mâtürîdî âlimler ise ilah düşüncesinde " mutlak hikmetçi " yaklaşımı benimseyerek diğer kelâmî konulara bu merkezden yorumlar yapmışlardır. İlkeli özgürlükçü görüşü savunanlara göre ise Allah'ın fiilleri, O'nun ilkeleri ve sıfatlarının doğal bir yansıması olacak şekilde gerçekleşir. Yani Allah, fiillerini bize bildirmiş olduğu sıfatları ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirir. Söz konusu ekollerin ve kelâmî eğilimlerin Allah tasavvurlarına yön veren ve Kur'ân'da Allah'a izafe edilen fiillerin ve sıfatların yer aldığı pasajlar, tematik ve bağlamsal açıdan Kur'ân bütünlüğü içerisinde irdelendiğinde, başka bir deyişle Kur'ân metinleri, âyetlerin siyak-sibak, nüzul sebepleri, tarih, sosyo-kültürel çevre ve makâsıd gibi Kur'ân metnini doğru anlamanın temel parametreleri dikkate alınarak incelendiğinde, öyle anlaşılıyor ki Allah eylemlerini ya da fiillerini ne Eş'ariyye'nin iddia ettiği gibi " mutlak mürîd ve tam mâlik " bir ilah tasavvuruyla gerçekleştirmekte ne de Mu'tezile'nin " mutlak âdil ve tam hakîm " ilah telakkisiyle icra etmektedir. Mâtürîdiyye'nin " mutlak hikmetçi " ilah tasavvuruna gelince; Allah'ın fiillerinin hikmetli olduğunun söylenmesi makuldür. Fakat bu tasavvurun temelinde bütün mevcudatı Allah'a ait tek bir sıfat üzerinden anlamlı kılma çabası yatmaktadır. Dolayısıyla doğru bir Allah tasavvuruna ulaşmak için Mâtürîdî'nin benimsediği hikmet kavramını biraz daha açmak gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim ilâhî mesajlar tematik ve bağlamsal olarak incelendiğinde öyle görünüyor ki Allah fiillerini, belirli ilkeler ve sebepler çerçevesinde icra etmektedir. Diğer bir ifadeyle Allah, fiillerini ancak bize bildirmiş olduğu sıfatları ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmektedir. Yani Allah belirli ilkeleri, prensipleri, kanunları ya da ilâhî yasaları (sünnetullah) çerçevesinde fiillerini icra etmektedir.

Sign up for access to the world's latest research.

checkGet notified about relevant papers

checkSave papers to use in your research

checkJoin the discussion with peers

checkTrack your impact

KUR'AN ve HADİSLERDE BELÂ KAVRAMININ ANLAM ALANI ÜZERİNE SEMANTİK BİR İNCELEME

2019

ÖZET Bu çalışmamızda dilimizde çok kullandığımız ve Kur'an'da sık geçen "belâ, cezâ, fitne, musibet ve azab" kelimeleri üzerinde durduk. Bu kelimeler arasında an- lamsal benzerliklerin yanı sıra, kullanımda bazı farklılıkların da olduğunu tespit ettik. Sözünü ettiğimiz kelimeler dilimize kök saldıklarından, Türkçe'deki anlamlarını verdikten sonra Arapça anlamlarını verdik. Daha sonra sözü edilen kelimeleri ayet ve hadisler ışığında incelemeye devam ettik. Böyle bir çalışma ayrıca, dil kültürümüzün İslam kültüründen ne derece etki- lendiğini göstermesi bakımından da anlamlı olacaktır. ABSTRACT A Semantic Analysis On Meaning Field Of Belâ Concept in The Qur'an And Hadiths This study is intended to focus on "belâ, cezâ, fitne, musibet ve azab" concepts, which we often we in our daily life, and which frequently take place in Quran. We have determined that along with semantic similarity of these words, there are some diffrences as well. Because of the ...

BELH EKOLÜ COĞRAFYACILARINDA İRAN VE KİRMAN BÖLGELERİ

BELH EKOLÜ COĞRAFYACILARINDA İRAN VE KİRMAN BÖLGELERİ

İslam coğrafyacıları iki farklı ekol altında eserler üretmişlerdir. Bunlar Irak ve Belh ekolleridir. Belh ekolü coğrafyacıları eserlerini İslam dünyasına hasretmişler, Müslümanların yaşadığı coğrafyaya ilgi göstermişler ve bunun dışından kalan dünya hakkında bilgi vermemişlerdir. Irak ekolü coğrafyacıları ise bu şekilde bir ayrıma gitmeyip dünyayı bir bütün olarak algılamışlar ve bilgi vermişlerdir. Belh ekolü coğrafyacıları Müslüman dünyayı 20 başlık altında değerlendirmişlerdir. Bu 20 başlık içerisinde İran ve Kirman bölgeleri de bulunmaktadır. Belh ekolünün önde gelen isimleri İstahrî (M. 951-52 sonrası 340/d.), İbn Havkal (9. /10. yüzyıl) ve Makdisî’dir (M. 390/d.). Makalede İstahrî’nin “Ülkelerin Yolları”, İbn Havkal’ın “Sûretü’l-Ard” (10. Yüzyılda İslam Coğrafyası) ve Makdisî’nin “Ahsenü’t-Tekâsim” adlı eserlerinde İran ve Kirman hakkında verdikleri bilgiler değerlendirilecektir. Öncelikle söz konusu iki ekol hakkında bilgi verilecek ve ekollerin temsilcilerinin hayatlarına değinilecektir. Ardından, bölgeler hakkında Belh ekolü yazarlarının verdikleri bilgiler ele alınacak ve gerekli yerlerde açıklamalar yapılacaktır.

KELİMELERİNİN ETİMOLOJİK İNCELEMESİ IŞIĞINDA KUR'ÂN'DAKİ ÂDEM KISSASINA YENİ BİR YAKLAŞIM

Özet Günah; temelinde kötülük olan yahut Allah nehyettiği için kötü olan bir fiili bilinçli olarak, Al-lah'ın emrine/nehyine muhalefet ederek işlemek ve bu vesile ile haddi aşarak doğru yoldan sapmaktır. " Peygamberlerin Allah'ın korumasında olması (ʻI met) onları tüm günahlardan korur mu? " sorusuna âlimler tarih içerisinde farklı yanıtlar vermişlerdir. İlk dönem rivâyetlerinde onların bazı küçük günahlar işleyebileceği zikredilirken sonraki dönemlerde bu anlayış değişmiş ve yerini peygamberlerin hiç günah işlemeyeceği anlayışına bırakmıştır. Âdem (s) 'ın yasak ağaç-tan yemesi de görüş değişikliği yaşanan konulardandır. İlk dönem âlimlerinin büyük çoğunluğu " N-S-Y " fiiline terk etmek anlamını verirken, sonraki dönem âlimleri kelâmî bazı kaygılarla fiilin unutmak anlamını tercih etmiştir. Âyete unutmak anlamı vermekse, Kur'ân'a ters bir yoruma sapmak olacaktır. Abstract A New Approach to Adam's Narrative in the Qur'an Under The Ligt of Prophets' Sinlessness and Ethymology of the Words ‫ى‬ َ ‫ص‬ َ ‫,ع‬ ‫ى‬ َ ‫و‬ َ ‫غ‬ and َ ‫ي‬ ِ ‫س‬ َ ‫ن‬ The sin is an activity that derives from evil or doing reverse of God's commands (it can be order or prohibition) and thus going astray with transgress the limit. As known sometimes God protect the prophet's some sins. But I wonder if God protected them every time? This question answered varied. In the first period of the interpretation corpus, nearly all of the interpretations say " They can sinned some minor sins. " But after that, the opinion of " They couldn't sin " has risen. The opinion that " Adam (pbuh) has eaten the forbidden tree " is also a plot that is opinions changed. Whereas in the first period of the interpretation corpus, the most of the interpreters have given " abdicate/give up " meaning for the meaning of " N-S-Y " verb; following period of the interpretation corpus choose the meaning of " forget ". But giving the verse " forget " meaning is a translation that didn't the Qur'an say.

KUR'ÂN'DAKİ DEYİMLERİN KÜRTÇE MEÂLLERDEKİ ÇEVİRİLERİ HAKKINDA BİR İNCELEME

Öz Çeviri tartışmasını bir kenara koyarsak, i'câz değeri haiz Kur'ân'ın doğru çevirisini yapmak, zengin ilmî birikime sahip olmayı gerektirir. Özellikle Kur'ân'ın çevrileceği dilin yanısıra Arapçanın edebî incelikleri hakkında yetkin olunmalıdır. Mevzu bahis, deyimler gibi ekseriyetle lafzî mananın ötesinde farklı bir anlama sahip olan ibareler olunca çevirinin daha bir özen gerektirdiği yadsınamaz. Bu çalışmada ele alınan ibarelerin deyimsel niteliklerine, sahasında ağırlığı bulunan önemli birçok müfessir, eserlerinde yer vermektedir. Ne var ki bu minvalde incelediğimiz Kürtçe meâllerin ekseriyetinde bu hususun göz ardı edilerek, ibarelerin deyimsel yönlerinin çeviriye yansıtılmadığı görülmektedir. Üzerinde durduğumuz meâllerin çoğunda ibarelerin yalnızca lafzî tercümelerinin yapılması ve bazılarında Türkçe meâllerden etkilenerek söz konusu ibarelerin çevrilmesi ciddi hata olarak değerlendirilebilir. Abstract If we put away the discussion on translation, to make the right translation of the Qur'an with the value of i'caz requires to have a rich scientific accumulation. Especially one must be competent on both the language to which the Qur'an will be translated and the literary subtleties of the Arabic language. If we concern about idioms that have different meanings in spoken language, it can not be denied that translator must be more attantive. Many important commentators, who are competent in the field, touched on the idiomatic qualities of expressions which has mentioned in this study. Howewer it is seen that, in most of Kurdish translations which we have analyzed in this manner did not pay no mind on that matter and the idiomatic of the expressions did not reflected in translation. Only literal translations of expressions and the influences of Turkish translations can be regared as a serious mastakes

İNSAN KELİMESİNİN KUR'AN'DAKİ KULLANIMLARI BAĞLAMINDA MEALLERE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

Allah imtihan etmek ve teslimiyetini görmek için sorumluluk yüklediği ve buna mukabil yeryüzünün en değerli varlığı kıldığı insana Kur'an'da çeşitli vesilelerle farklı hitap şekilleriyle seslenmiştir. Bu seslenişlerde "insan" kelimesi öne çıkmaktadır. Dilbilimciler "insan" kelimesinin etimolojik kökenini tespit ederken farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Kelimenin aslına dair ortaya koydukları görüşlerin hepsi dikkat çekici bir şekilde insanı tanımlayan niteliklere işaret etmektedir. Bu çerçevede "insan" kelimesinin; "unutan varlık anlamında" ‫اﻹﻧﺲ/‪ins‬‬ kökünden, kendisine öğretilen varlık anlamında înâs/ ‫اﻹ�س‬ mastarından veya "çok hareket etmek" manasındaki nvs/‫ﻧﻮس‬ kökünden türediği söylenmektedir. Ayrıca "cana yakın olmak, uyum sağlamak" anlamındaki üns/ ‫ا‬ ‫ﻷﻧﺲ‬ mastarından türediği "yaratılış itibariyle sosyal varlık" olarak tanımlamasının da buradan kaynaklandığını ifade eden değerlendirmeler de bulunmaktadır. "İnsan" kelimesi herhangi bir kayıtla sınırlandırılmadığı genel kullanımlarında bütün bir insan cinsini kapsamaktadır. Kur'an'da ise pek çok yerde farklı nitelikleri ortaya konularak kullanılmıştır. Dolayısıyla herhangi bir ayırım yapmaksızın "Kur'an'da geçtiği bütün yerlerde bütün bir insan cinsi anlamında kullanılmıştır" demek doğru bir yaklaşım değildir. Bunun böyle olmadığını anlamak için klasikten modern döneme kadar telif edilmiş olan tefsirlere kısaca bir göz atmak yeterlidir. Zira görebildiğimiz kadarıyla hiçbir müfessir, kelimenin geçtiği bütün ayetlere her yerde genel insan cinsi manası vermemiştir.Bu çalışmada yirmi üç yıllık nüzul sürecinde farklı bağlamlarda inen ayetlerde yer alan "insan" kelimesinin sınıflandırılmasında, ayetlerin indiği ortamın tarihi bağlamı başta olmak üzere siyak-sibak ilişkisi, dil kuralları ve nüzul sebepleri dikkate alınmıştır. Diğer yandan "insan" kelimelerinden ilk kastedilenin kim olduğunu tespit etmenin ayetin mesajını anlamada ne denli önemli olduğu örneklerle ortaya konulmuş ve söz konusu kelimenin anlamlandırılmasına dönük meallerin yaklaşımları analiz edilmiştir. a Dr. Öğr. Üyesi, Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, snarol@selcuk.edu.tr

YENİ İLM-İ KELÂM ESERLERİNİN TASNİFİNE DAİR BİR DENEME

SON DÖNEM OSMANLI DEVLETİ ve CUMHURİYET TÜRKİYESİ'NDE FAÂLİYET GÖSTEREN MEŞHUR ULEMÂNIN -ÖZELLİKLE DE YENİ İLM-İ KELÂM ÂLİMLERİNİN- ÇAĞIN İ'TİKÂDÎ VE SOSYAL PROBLEMLERİNE DAİR KALEME ALDIKLARI KELÂMÎ ESERLER VE BU ESERLER İÇİN SİSTEMATİK BİR TASNÎF DENEMESİ

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.