Dûyun-u Umumiye Ayak Sesleri (original) (raw)
Related papers
Dün Bugün Yarın Yayınları, İstanbul, 2017
“Üstâd elinde ser-te-ser âhenk olur lisân Mızrâba ses verir kelimâtiyle tel gibi” diyor bir beytinde Yahya Kemal. On altıncı yüzyılın “sultânü’ş-şu’arâ”sı Bâkî işte böyle bir şair. Şiirlerinde ahenge büyük önem veren, birbiriyle uyumlu sesler barındıran kelimeleri kullanarak sesler arası uyum yakalayan Bâkî, Türkçenin ahenk üstatlarından biridir. Onun şiiri baştan sona bir uyumdur. Bâkî, türlü ahenk yolları ile belirgin kılmak, dikkati çekmek, pekiştirmek, vurgulamak, yansıtmak, çağrıştırmak, estetik bir hayranlık uyandırmak istemiştir. Şair, şiirlerinde ritmik yapıyı da sağlam bir şekilde kurmuştur. Bu eserde, Bâkî’nin şiirleri ses ve çeşitli düzeydeki tekrarlar yönünden incelenmiş, her bir sesin sağladığı ahengin diğer seslerle ve anlamla olan münasebeti gösterilmiştir. Eserde Bâkî’nin vezin, kafiye, sıralama, cümle yapısı ve tekrarlar yoluyla sağladığı ritim; seslenmeye dayalı edebî sanatlar, tekrarlar, aliterasyon, asonans ve paralelizm ile sağladığı ahenk incelenmiştir. Bâkî, bir beytinde şöyle söylemektedir: “Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” Âleme hoş bir seda bırakmak isteyen şairin isteğine ulaştığını, sedasıyla baki kaldığını söylersek abartmış olmayız. Bâkî, şiirlerini Türkçenin sesiyle taçlandırarak divan edebiyatının başarılı ses şairlerinden biri olmuştur. Bugün Bâkî’nin şiirinden bize hoş sedalar, ahenkli söyleyişler, anlamla örtüşen ses ve ritmik yapı düzenlemeleri en önemlisi de Türkçenin Orta Asya’dan gelip Anadolu’da İslam medeniyetiyle zenginleşen sesi kalmıştır. Bu eserle şairin ses dünyasındaki yolculuğumuz okuyucuya sunulmuştur.
Kirim Halk Yirlarinda Belli̇ Başli Ses Bi̇
International Language, Literature and Folklore Researchers Journal, 2014
In this Work, the folk songs which are song in Crimea-Tatar Turkish and have different dialect specialities, were evaluated according to marked phonetics specialties and then we tried to produce dialect differences. The folk songs called with "halk yırı" in Crimea-Tatar Turkish.
OTAM(Ankara, 1997
Bu makalede inceleyeceğimiz konu, Dârü'l-fünûn'da "Hilâfiyyât", yani "Mukayeseli Hukuk İlmi"dir. Hilâfiyyât'm Dârü'l-fünûn programına ne zaman alındığını, ne zaman programdan çıkartıldığını ve tekrar neden programa alınması gerektiği üzerinde ısrarla durulduğunu belirtmeden önce, Dârü'l-fünûn'un kısa bir tarihçesini vermek istiyoruz. Bu kısa tarihçeden sonra da Hilâfiyyât'm kelime ve terim anlamları üzerinde duracak ve bir disiplin olarak Hilâfiyyât'ın gerek İslâm Dünyası'nda, gerekse çağımızda nasıl değerlendirildiğini görecek ve bu suretle incelememizi tamamlamış olacağız. Dârü'l-fünûn, bilindiği üzere, 19. yüzyılın son çeyreğine doğru kurulmuş bir Osmanlı yüksek öğretim müessesesidir. Medreselerin yüksek öğretim kurumu olarak fonksiyonlarını yitirmeye başlaması üzerine, Osmanlılar, medreselerin yanısıra, Batı'daki "Üniversite" ayarında bir yüksek öğretim müessesesi kurmak için birtakım teşebbüslerde bulunmuşlardır.
MAİ VE SİYAH'TA DUYULAR VE DUYUMLAR
Türkbilig, 2020
Öz: Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah romanında, duyular ve duygular dış dünyayla birleşir ve bunlar metinde yeni bir anlatım şeklini yaratır. Bu anlatım şeklinde duyular, canlandırmalar aracılığıyla hayal dünyasıyla birleşir ve temas etmek dış dünyayı anlamlandırmanın bir parçası olur. Elaine Scarry Kitapla Hayal Etmek'te canlandırmaları üçe ayırır: Dolaysız, gecikmeli ve taklit. Şiirin ise her üç canlandırmaya da sahip tek tür olduğunu vurgular. Mai ve Siyah'ta Ahmet Cemil bize bu üç canlandırma şeklini bir arada sunar. Bu makalede, Mai ve Siyah'tan ve özellikle Ahmet Cemil'in yazmaya çalıştığı eserinden bahsettiği pasajları kullanarak üç canlandırma şeklinin sadece şiirde değil roman türünde de kullanılabileceğini ispatlamaya çalışacağım. Anahtar Kelimeler: Mai ve Siyah, Halit Ziya Uşaklıgil, duyular, canlandırma Senses and Vivication in Mai ve Siyah Abstract: Halit Ziya Uşaklıgil the creates a new narrative for the telling of joinings between senses and sensations with the outside world in his novel Mai and Siyah. In this narration, the senses merge with the imaginary via vivification and coming into contact becomes part of signifying the outer world. Elaine Scarry divides her enlivenments into three: Direct, delayed and imitative in Dreaming by the book and as for only poetry includes all three vivifications. Ahmet Cemil presents the reader with all three enlivenments together, in Mai ve Siyah. In this article, I will establish this point, by utilizing passages from Mai ve Siyah and notably the work which Ahmet Cemil strove to write.