Uluslararası STK'lar.docx (original) (raw)

Merkez-dışı Ülkelerdeki Ulusötesi Sivil Toplum Kuruluşları (STK): Dış Politika, Finansman ve Meşruiyet

Özet:Soğuk savaş sonrası ortaya çıkan küreselleşmiş dünyada ulus-ötesi sivil toplum kuruluşlarının (STK) önemi giderek daha da artmaktadır. Birleşmiş Milletler dahil bir çok platformda etkin olabilen bu STKlar, gelişen iletişim teknolojisi sayesinde dünyanın her yanında kolaylıkla örgütlenebilmekte ve yerel siyasetlerde etkili olmaktadırlar. Ancak bu sorunsuz bir durum değildir, özellike merkez-dışı ülkelerdeki STK'lar dikkate alındığında. Bu çalışmada, bu tür STKların daha etkin olmalarını engelleyen bazı temel sorunlardan kurtulamadıkları tartışılmaktadır. Birincisi, merkez-dışı ülkelerde faaliyet gösteren STKlar, doğal olarak kaynak sağlayan merkez ülkelerdeki sivil veya resmi kuruluşların etkisi altında kalmaktadırlar. Bağışta bulunanların beklentileri yerel ihtiyaç öncelikleriyle her zaman çakışmaması nedeniyle etkileri sınırlı kalabilmektedir. Đkincisi, dış bağışlara bağımlılık ve onların kaynağının şeffaf olmaması da yine STKların yerel siyasetteki yerini olumsuz etkilemektedir. Üçüncüsü, diğer ikisiyle de bağlantılı olarak ve yerel kültürel değerlerle de birleşerek STKlar, merkez-dışı ülkelerde meşruiyet sorunu yaşamaktadırlar.

Uluslararası Örgütler

Mersin, 2020

Uluslararası organizasyon ya da uluslararası kuruluş veya uluslararası örgüt, uluslararası üyelere veya üyelik sistemine, kapsama ya da varlığa sahip kuruluşlar için kullanılan bir isim olup, hükümetler arası örgüt ve hükümetler dışı örgüt(uluslararası sivil toplum kuruluşu) şeklinde iki ana türü bulunmaktadır.

Türkiye'de Sivil Toplum Kuruluşlarının Uluslararasılaşma Süreçleri

Bu analizde, son 20 yıl içerisinde yaşanan toplumsal ve siyasal değişiklikler neticesinde küreselleşme sürecinin getirdiği etkilerle birlikte sivil toplum kuruluşlarındaki uluslararasılaşma süreçleri kaleme alınıyor. Gayrisafi millî hasılası son 20 yıl içinde 3 kat, ticari hacmi ise 4 kat artan Türkiye’de, sivil toplum kuruluşlarının da bu devinimden etkilendiğini ifade ediliyor. Bununla birlikte, Türkiye’deki belirli STK’ların özellikle 2000’li yıllarda maddi olanakların, olgunlaşan ticari ve siyasi bağların da etkisi ile kurumsallaşarak uluslararası bir yapıya büründüğü iddia edilen analizde; uluslararasılaşma sürecinde TEMA, AKUT, İ.H.H., Kızılay, Hüdai Vakfı ve Uluslararası Gençlik Forumu gibi kuruluşları incelenmiştir. Bu bağlamda kuruluşların uluslararası faaliyetleri, kurulan bağlantılar, partnerlik ilişkileri ve sivil toplum kuruluşlarının uluslararası faaliyet hacminin artmasını sağlayan etmenler tarihsel çerçevesiyle kaleme alınmıştır.

Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları

Erdem ÖZLÜK, et al., "Uluslararası Örgütler ve Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları", Şaban Çalış, et al., (ed.) Uluslararası Örgütler ve Türkiye, Konya: Çizgi Kitabevi, 2004, s. 723-742. Sivil Toplum Kavramı ve Kavramın Tarihsel Seyri Bugünlerde birçok alanda ve özellikle de siyaset biliminde sıklıkla karşılaşılan kavramlardan biri olan sivil toplum; bir kavram olarak asıl kaynağını, bugün ki kullanımı ile pek eş değer olmasa da, Batı siyasi düşünce tarihindeki bir dizi tartışma ve Batının geçirmiş olduğu evrimler sonucunda ortaya çıkan toplumsal pratiklerden (praxis) almıştır. Batının toplumsal-düşünsel gelişme dinamiğinin ortaya çıkardığı bir ürün olarak bu kavram, içinde doğup geliştiği siyasal-toplumsal felsefe tarihinde XII. yüzyıldan başlayıp XVIII. yüzyıla kadar uzanan gelişmeler ve XVIII. yüzyıl ortalarından günümüze kadar devam eden tartışmalarda birçok düşünür tarafından ele alınmış ve farklı içeriklerde değerlendirilmiştir. 1 Aslında kavramın tarihsel olarak geçirdiği yolculuğun ilk durağı Aristoteles'in kullandığı koinonia politike kavramıdır. Henüz o dönem için sivil ve siyasal ayrımından bahseden bir anlayışa rastlamak mümkün olmadığından dolayı Aristoteles'in sivil toplum anlayışı; devlet ile aynı manaya gelir. Aristoteles'e göre sivil toplum, bireysel çıkarlardan bağımsız olarak tesis edilen ve belirli kurallara göre yönlendirilen bir toplumdur ve bu toplum devletin iyiliği için çalışır. 2 Benzer bir vurgulamayı Cicero'nun societas civilis'i içinde yapabiliriz. Aristoteles ve Cicero'nun bu kavramla nitelediği anlam, Ortaçağa kadar üzerinde çok fazla tartışılmadan kullanılmıştır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, kavramı devlet ile ilişkilendiren anlayışlara daha az rastlanır olmuştur. Sivil toplum, artık devlete eş değer nitelikte ayrı bir kavram olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu durum, o dönemde artık iyice ağırlığını hissettiren burjuvazinin, sivil toplumu; siyasi alandan bağımsız, toplumun özel yaşamına ve pazara ayrılmış bir sosyal alan ile eş tutmasından kaynaklanmıştır. Sivil toplum kavramı ilk kez Adam Ferguson tarafından 1767 yılında yayınladığı "Sivil Toplumun Tarihi Üzerine Bir Deneme" adlı çalışmasında kullanılmıştır.

Uluslararası Hukukun Birimlerinden: Uluslararası Örgütler

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Programı, 2020-2021 Güz Dönemi Uluslararası Hukuk I Dersi Final Ödevi için hazırlanmıştır., 2020

Geçmişten günümüze uluslararası hukukun başat aktörleri devletler olmuştur. Lakin uluslararası ilişkilerin gelişmesi ve uluslararası toplumun birliğiyle birlikte, bazı özel şahısları ilgilendiren konular, giderek uluslararası hukukun doğrudan teması haline gelmiştir. Bununla beraber bir çok devletin üye olunmasıyla kurulan uluslararası örgütler de uluslararası hukukun birimlerinden biridir. Uluslararası örgütleri pek çok şekilde sınıflandırmak mümkündür. Bunlar: Küresel, bölgesel; genel kapsamlı, belirli bir konuda uzman örgütlerdir. Bir devlet niteliği taşımayan uluslararası örgütlerin sınırlı da olsa yetkileri vardır. Uluslararası bir örgütün gücünün kaynağı bazen örgütün kurucu antlaşması bazen de örgüt organlarının verdiği kararlar olabilmektedir

Türk Dünyası Ülkelerinin Uluslararası Kuruluşlarla İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme

Anadolu kültürel araştırmalar dergisi, 2023

Günümüz dünyasında uluslararası ilişkilerde, devletlerle birlikte küresel ve bölgesel kuruluşların rolü ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türk Dili konuşan ülkeleri oluşturan Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve KKTC'nin üye olduğu veya gözlemci ülke olarak dâhil olduğu uluslararası kuruluşlarla ilişkilerinin ana hatlarıyla tasvir ve tahlil edilmesi amaçlanmıştır. Uluslararası örgütler arasında yeni bir aktör olarak yerini alan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) araştırmanın temel motivasyonunu oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemiyle yürütülen bu çalışmada ikincil kaynaklara başvurulmuştur. Çalışmanın verileri, alan yazındaki yapılmış araştırmalar, uluslararası kuruluşların resmi internet veri tabanı ve araştırmaya konu devletlerin dışişleri bakanlıklarına ait resmî web sitelerinden elde edilmiştir. Veriler, araştırma kapsamında ele alınan ülkelerin uluslararaları kuruluşlara ilişkin "faaliyet alanı ve üyelik durumu" bakımından karşılaştırılıp betimsel olarak analiz edilmiştir. Bu analizler tablo ve haritalar kullanılarak sunulmuştur. Araştırmanının sonucunda Türk Dünyası ülkelerinin kültürel ve ekonomik anlamda aynı uluslararası kuruluş çatısı altında buluştuğu; ancak askeri olarak farklı kolektif savunma örgütlerinde yer aldığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlar dikkate alınarak küresel jeopolitik gelişmeler açısından Türk Dünyası ülkelerinin dâhil olduğu küresel ve bölgesel kuruluşların rolü yorumlanmıştır.

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK: ŞİRKETLERİN VE STK'LARIN ANLAYIŞLARI

İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi , 2009

Gelişimindeki atipik durum Türkiye’de kurumsal sosyal sorumluluğun şirketler ve onlarla kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde birlikte çalışan sivil toplum kuruluşları tarafından algılanışını da etkiler. Bu araştırma bilişsel haritalama tekniğiyle bu algıyı ortaya koymaya çalışmaktadır.

Çok Uluslu İşletmeler Ve Tekelleşmenin Uluslararasılaşması

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL, 2019

Nowadays, states which have been assumed as the fundamental actor in the international system, keep in the background of multinational corporations (MNCs). In this frame, the desire of "high profit" owing to MNC's business activities as transnational and transcontinental ways reveals a monopoly cycle by MNCs that market and capital centralized in one hand or one group. In this sense, the monopoly cycle causes absolute poverty and it has been seen that poverty reaches in the global extent day by day. From this point of view, in this study, that has been carried out with the purpose of contributing the related literature, it has been respectively and conceptually examined the transition of power from states to MNC's, MNC's growth and monopoly strategies, and the negative impacts of MNC's growth and monopoly strategies in detail.