Tuz Yolu Boyunca Ilgın Ovası: Yalburt Yaylası ve Çevresi Yüzey Araştırma Projesi 2015 Sezonu Sonuçları (original) (raw)
2018, 35. Araştırma Sonuçları Toplantısı
2010 yılından beri aralıksız olarak Konya İli, Ilgın İlçesi sınırları içinde sürdürülen Yalburt Yaylası ve Çevresi Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi, diyakronik bir yerleşim peyzajı tarihi projesi olarak jeomorfolojik araştırmaları arkeolojik yüzey taramaları ile eş ağırlıkta sürdüregelmiştir. Proje, daha önceki yayınlardan da anlaşılacağı gibi Tunç Çağı’nın sonlarından Demir Çağı ve onu takip eden Akamenid-Helenistik dönemlerine geçiş üzerine odaklanırken, araş-tırmanın ana amaç ve objektiflerini Hitit İmparatorluğu döneminde Pedassa bölgesinin üstlendiği sınır bölgesi kimliğinin yerel malzeme kültürü ve yerleşim coğrafyasına izdüşümlerinin anlaşılması oluşturur. Hidrolojik olarak biribirlerine bağlı Ilgın Ovası, Atlantı Ovası ve Çavuşçu Gölü havzaları, ve bu coğ-rafyayı sınırlayan kuzeyde Gavur Dağı’nın erozyonla aşınmış ve karst jeolojisi ile mağaralar ve düdenlerle zengin yaylaları ve son olarak güneyde ormanlık, yeşil ve sulak Boz Dağı’nın teraslanmış etekleri ve Beyşehir’e inen dar vadileri, Yalburt Projesi’ne son derece karmaşık bir yerleşim ekolojisi sunar. M.Ö. 13. yüzyılda, 4. Tudhaliya döneminde Karadağ sırtlarına inşa edilmiş olan Yalburt Yaylası Hiyeroglifli Kutsal Havuz Anıtı ile Kadınhanı yakınındaki Köylütolu Yayla Toprak Barajı aslında, yüzey araştırma ve jeomorfolojik-çevresel araştırmaların gösterdiği gibi imparatorluğun son döneminde gözlenen, Boğazköy’deki iktidarın eliyle yürütülmüş bir tarımsal kalkınma ve yeni yerleşim programının parçası olmalıdır. Ben Marsh öncülüğünde sürdürülen jeomorfolojik çalışmalar özellikle eskiçağ ile günümüz arasında temel kaynaklar, toprak kullanımı, ve su rejimleri bakımından ortaya çıkan benzerlik ve farklılaşmayı belgelemeyi amaçlamıştır. Havzalar, nehir vadileri, ovalar ve yaylalık yüksek alanlardaki jeomorfolojik değişimleri ayrıntılı olarak incelenirken, bu değişimlerin bugün karşılaştığımız iyi korunmuş ya da korunanmamış, tahrip edilmiş arkeolojik peyzajları nasıl etkilediği göz önüne alınır. Aşağıda da değinileceği gibi jeomorfolojik süreçler bazen siyasi iktidar eliyle yürütülen baraj yapımı, sulama projeleri gibi büyük çaplı müdahelelerle de şekillendirilmiştir. Bu süreçlere iki önemli örnek olarak, Hitit Kralı 4. Tudhaliya’nın Köylütolu Yayla mevkiinde inşa ettirdiği toprak dolgu baraj ve T.C. Devlet Su İşleri teşkilatının 1960’lardan 1990’lara kadar sürdürdüğü Ilgın ve Atlantı Ovalarını sulama pro-jeleri verilebilir. Bu makalede öncelikle 2015 sezonunda yapılan çalışmaları öncelikle kısaca özetlenecektir. Makalenin ikinci kısmında ise Müge Durusu-Tanrıöver’in Ocak 2016’da tamamladığı “Hitit İmparatorluğu’nu Sınırboylarında Deneyimlemek” başlıklı doktora tezinin Yalburt Projesi kapsamındaki sonuçlarına değinilecektir.