KİTAB-I MUKADDES'TE ACÂİBÜ'L-MAHLÛKAT İZLERİ (original) (raw)
Related papers
KİTAB-I MUKKADDES’TE MERHAMET ALGISI
ERCİYES AKADEMİ, 2021
Merhamet, yaratan ile yaratılan arasındaki bağın ve muhabbetin en güzel göstergelerinden biridir. Merhameti iki kısımda inceleyebiliriz: Birincisi yaratana ait olan ve mahlukatın hayatını kolaylaştırmak için tüm alemi kuşatan ilahi merhamet, ikincisi ise yaratılmışın diğer mahlukata dair sahip olduğu acıma, sevme, yardımcı olma gibi güzel hasletleri içinde barındıran beşerî merhamettir. Yaratıcının insandan, hayvana ve doğaya kadar tüm mahlukatı kapsayan merhametinin içinde yarattıklarına karşı olan sonsuz sevgisi, hoşgörüsü ve bağışlayıcılığı yer almaktadır. Özellikle insandan da kendisini örnek almasını isteyen yaratıcı, merhameti üstün bir vasıf olarak nitelediğini ve hangi koşulda olursa olsun buna sahip olabilen ve bunu dışarıya yansıtabilen kimsenin gerek kendi katında gerekse diğer mahlukat katında saygın bir konumda olacağını açıkça belirtmiştir. Merhamet konusu gelmiş geçmiş tüm inanç sistemlerinde kendine yer bulmuştur. Konuyu Kitab-ı Mukaddes özelinde ele aldığımızda Eski ve Yeni Ahit ile Deuterokanonik (Apokrif) kitaplara ait birçok bölümde merhamete vurgu yapıldığı görülmektedir. Gerek Yahudiler gerekse Hıristiyanlar için merhamet konusunda öncelikle kendinden örnekler veren Tanrı, kullarından da kendisini örnek almalarını ve sadece insanlara karşı değil tüm mahlukata karşı merhametli olmalarını istemiştir. Merhamet duygusunun bir eksilik ya da acizlik değil tam tersine inanç ve erdem göstergesi olduğuna özellikle vurgu yapılmıştır. Kalbinde merhamet olanın hem yaşarken hem de öldükten sonra bunun nimet ve mükafatlarından faydalanacağını açıkça müjdelemiştir. Yapmış olduğumuz bu çalışmada, Eski ve Yeni Ahit ile Deuterokanonik (Apokrif) kitaplarda bulunan merhametle ilgili ifadelerden yola çıkılarak, Yahudilik ile Hıristiyanlığın bu konuya bakışları Kitab-ı Mukaddes perspektifinden ele alınmıştır. PERCEPTION OF MERCURY IN THE BIBLE Abstract Compassion is one of the most beautiful indicators of the bond between the creator and the created. We can examine compassion in two parts: The first is divine mercy, which belongs to the creator and encompasses the whole world in order to facilitate the life of the creatures, and the second is human mercy, which contains the beautiful traits of the creature for other creatures, such as compassion, love and assistance. The infinite love, tolerance and forgiveness of the creator towards his creations are in the compassion of the creator, which includes all creatures from human to animal and nature. Especially the creator, who asked man to take himself as an example, has clearly stated that he describes mercy as a superior qualification and that a person who can have it and reflect it to the outside will be in a respectable position both in his own level and in the presence of other creatures. The subject of compassion has found a place in all belief systems that have ever existed. When we consider the subject in the context of the Bible, it is seen that compassion is emphasized in many chapters of the Old and New Testaments and Deuterocanonic (Apocryphal) books. God, who first gave examples of selfcompassion for both Jews and Christians, asked his servants to take him as an example and to be compassionate not only to human beings but to all creatures. It is emphasized that the feeling of compassion is not a weakness or weakness, but a sign of belief and virtue. He clearly heralded that those who have mercy in their heart will benefit from their blessings and rewards both while living and after death. In this study we have done, based on the verses about compassion found in the Old and New Testaments and Deuterocanonic (Apocryphal) books, the views of Judaism and Christianity on this issue are discussed from the Biblical perspective.
KİTAB-I MUKADDES'TE PEYGAMBER GÖRÜMLERİ
2022
Görümler (Vizyon, görü, müşahede) insanların bilinçleri açıkken diğer bir ifadeyle rüyada değilken kutsalı tecrübe anlarıdır ve vahiy çeşitlerinden birini oluşturur. İnsanlar ve peygamberler görümleri oldukça sık bir şekilde müşahede etmiş ve uluslarına bu görümler vasıtasıyla müjdeler yahut uyarılar getirmişlerdir. Görümler genellikle tabiatları itibariyle olağanüstü semboller ve mecazlarla vuku bulmuştur. Bu semboller ateşten gök gürültülerine;yanan bir çalıdan Yakup'un göksel merdivenine; Tanrı'nın duman yahut tahtlarda görünmesinden Hezekiel'in kurukafa vadisisine kadar çeşitlilik arz etmektedir. Bu görümleri defalarca tecrübe eden peygamberler bile görümlerin anlamlarını her zaman açık seçik anlamlandıramamışlardır. Biz de bu çalışmamızda söz konusu görümlerin dinler tarihindeki yerini tespit etmeye, vahiy fenomeninin içerisindeki yerini izaha, tarihsel süreç içerisindeki gelişme aşamalarına ve görümlerin insanların hayatlarında hangi anlamlara geldiğini bulmaya çalıştık.
İSLAM EDEBİYATINDA KİTÂBÜ'L-CİHÂD'LARIN MUHTEVA GELİŞİMİ
Özet: Pek çok alanda sayısız ve nadide eserler barındıran İslam Edebiyatı, tarihteki İslam devletlerinin bir parçası olan cihâd kültü ve hak-batıl mücadelesi kapsamında da çeşitli eserler vermiştir. İlk nüvesi inananları cihâda teşvik için Hz. Peygamber'in cihâdla ilgili sözlerini bir araya getirilerek oluşturulan Kitâbü'l-cihâd literatürü, gerek temel hadis literatürünün bir parçası olarak, gerekse müstakil telifler halinde, hemen her dönemde dönemin sosyal-siyasi yapısına göre güncel yorumlar eklenerek bir gelişme göstermiştir. Bugün tespit edilebildiği kadarıyla müstakil olarak cihâdla ilgili rivayetleri ilk derleyen isim Abdullah b. el-Mübarek'tir (ö. 181/797). Bundan sonra cihâdla ilgili rivayetler pek çok eserde bir araya getirilmiştir. Bu eserlerde cihâdın önemi, faziletleri, şehitliğin önemi ve mertebesi, savaş hukuku, ganimet ve fey hükümleri, kullanılan bazı savaş alet ve taktikleri, savaş için hazırlanan binekler, savaştan geri duranlar, savaş meydanından kaçanlar, komutana itaatin ve savaş düzenine uymanın önemi, esirlerle alakalı hükümler gibi pek çok meseleye temas edilmiştir. Kitabu'l-cihâdlar yanında cihadın faziletleri, Hz. Peygamber'in savaşlarını ele alan siyer ve megazî rivayetleri, cizye ve ganimetler hakkındaki rivayetler, savaşçı ve atlarla ilgili rivayetler, sulh rivayetleri ayrı kitaplarda bir araya getirilerek geniş bir literatür oluşturulmuştur. Bu tebliğde Kitâbü'l-cihâdların oluşumu, metotları, muhteva gelişimi, ilim ehli ve halk arasında gördüğü rağbet, yazıldığı dönem ve sonrasına etkisi ele alınacak, müellifleri, konu seçimi ve muhtevaları hakkında genel bir değerlendirme yapılacaktır. Abstract: Islamic Literature, that hosts numerous and recherche works on many issues, has various works also within jihad and right-superstitious struggle. Al-Jihad Literature, which was created his basis bringing together the words of the Prophet on jihad to promote the worshipper to jihad (battle for Allah), showed an improvement as part of the basis hadith literature as well as separate copyrights, by adding the latest comments according to the social-political structures in almost every time period. As far as can be determined today the first collector on jihad-related rumors detachedly is Abdullah b. al-Mubarek (d.181/797). After him jihad-related rumors have been put together in many works. In these works it has been in contact with many issues, as importance of jihad, its virtues, the importance of martyrdom and its degree, law of war, plunder provisions, some used combat equipment and tactics, passenger prepared for war, standing back from war, fleeing from the war field, the importance of obeying the commander and the battle order, provisions about captives, etc. Meanwhile, a vast literature has been created by bringing together fadail al-jihad-rumors, the sīrat and the maghāzī rumors which examine the Prophet's battles, rumors about the jizyah and trophies, warriors and horses, and also peaces in different books, as books: Fadail al-Jihad. In this paper, the creation of Kitab al-Jihads, its methods, its content developments, its popularity among scholars and people, its effects to its age and after will be discussed and a general assessment will be carried out about its writers, contents and classifications.
MU'TEZİLÎ KELAMCI KADÎ ABDÜLCEBBÂR'IN ŞEFAAT ANLAYIŞI
INTERNATIONAL ASIAN CONGRESS ON CONTEMPORARY SCIENCES -IX, 2023
JUSTICE AS THE REFLECTION OF TAWHEED IN LIFE AND SOCIETY Shafaah is one of important concepts of the Holy Koran and one of the terms of Kalam. Kaadi Abdulcabbar says that Shafaah is an eschatological reality. Shafaah of The Last Prophet Hz. Mohammad comprehensive with Muslims to whose God is let. But a sinner is not a Muslim. So, shafaah doesn't comprehensive who commits a major sin. This approach is justified with two basic principles of mutazilah: “el-adl”, "al-manzilah bayn al-manzilatain" and "al-va‘d va'l-va'ead". God has promised the obedient the reward and warned the rebels of punishment. So, the all people who commit a major sin won't be forgiven and they won't escaped form the hill. Besides, there isn't shafaah for him. Keywords: shafaah, major sin, divine justice, reward, punishment. Özet Şefaat, Kur’an-ı Kerim’in önemli kavramlarından ve kelam ilminin terimlerinden biridir. Kâdî Abdulcebbar, şefaatin uhrevî bir gerçeklik olduğunu söyler. Son peygamber Hz. Muhammed’in şefaati, Allah’ın izin verdiği müminleri kapsayacaktır. Fakat büyük günah işleyen, mümin değildir. Bu yüzden şefaat, büyük günah işleyenleri kapsamayacaktır. Bu yaklaşım, Mutezile’nin adalet, el-menzile beyne'l-menzileteyn ve el-va'd ve'l-va'îd ilkeleriyle temellendirilir. Allah, itaatkâr kullarına mükâfat va’d etmiş, günahkâr kullarına da ceza tehdidinde bulunmuştur. Bu yüzden büyük günah işleyen ve tövbe etmeyen tüm insanlar, affedilmeyecek ve cehennemden çıkamayacaklardır. Bunun yanında onlara şefaat de olmayacaktır. Anahtar kelimeler: şefaat, büyük günah, ilahî adalet, mükâfat ve ceza.
ŞEMSÜDDÎN ES-SEMERKANDÎ'DE KİTÂB-I MUKADDES BAĞLAMINDA HZ. MUHAMMED'İN PEYGAMBERLİĞİNİ İSPAT
Bu amaç doğrultusunda araştırmalarda bulunan İslâm âlimlerden birisi de Şemsüddîn es-Semerkandî (öl. 722/1322)'dir. Şemsüddîn Muhammed b. Eşref el-Hüseynî es-Semerkandî hicri 7./13 asrın sonları ve 8./14. asrın ilk çeyreğinde Türkistan'da yaşamış önemli bir Türk-İslâm âlimidir. Semerkandî felsefe, mantık, matematik, münâzara, bahs ve astronomi gibi çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş zengin yönlü bir ilim insanıdır. Şemsüddîn es-Semerkandî eserleriyle ilim ve felsefe tarihine adını yazdırmış önemli düşünürlerdendir. O, sisteminin merkezine mantık ilmini alarak hemen her alanda eleştirel ve analitik üslup benimsemiştir. Onun yapıcı eleştirileri, Yunan filozoflardan İslâm filozoflarına oradan da felsefî kelam temsilcilerine kadar birçok düşünürün fikirlerinin anlaşılması ve yorumlanmasında önemli bir işleve sahip olmuştur. Semerkandî, bütün bunların yanı sıra Hıristiyan ve Yahudi inanç sistemini, Seneviyye ve Mecûsîyye gibi dinleri, natüralist filozofların Allah-âlem ilişkisi öğretilerini de aklî ve naklî deliller ışığında eleştirmekten geri durmamıştır. Aklî ilimlerde temayüz eden Semerkandî, ilâhiyat birikimiyle de kendisini göstermiştir. O, olağanüstü entelektüel ilgisiyle Kitâb-ı Mukaddes'e ilişkin bazı anahtar kavramlar ve ilâhî kodları analiz ederek İslâm dininin peygamberi Hz. Muhammed'in sadakatiyle ilgili özgün çıkarımlarda bulunmaktadır. Semerkandî, Hz. Muhammed'in nübüvvetine işaret olarak değerlendirdiği kimi Tevrat ve İncil pasajlarını dil, mantık ve şeriat kuralları ekseninde yorumlayarak Hz. Muhammed'in müjdelenen son peygamber olduğu sonucuna varmaktadır. Onun bu konuda üzerine en çok eğildiği kavramsal çerçeve Paran dağı, Paraklit, Hz. Musa'ya teşbih ve İsmâiloğullarına verilen müjdelerden oluşmaktadır. Semerkandî sözü geçen kavramlardan hareketle Hz. Muhammed'in zuhur ettiği coğrafya, sahip olduğu nitelikler ve soyuyla ilgili çıkarımlarda bulunur. Semerkandî ayrıca Hz. Muhammed'in meşruiyetinin temelini oluşturan diğer şeriatların nesih edilip yerine İslâm'ın ikame edilmesi ve onun evrensel bir peygamber olduğu gibi esaslara yönelik Ehl-i Kitap tarafından yöneltilen eleştirilere de cevap vermektedir. Semerkandî'nin önemli bir ayrıcalığı da onun iddialarını yalnızca teorik boyutta temellendirmeyip aynı zamanda Ehl-i Kitap önderleriyle fiili münazaralara da girişmesidir. Semerkandî, çoğu iddiasında tatmin edici analitik/burhânî bir tavır sergilese de bazı iddialarında ise karşı tarafı ilzama dayalı sofistik/cedelî bir yaklaşım sergilemektedir. O, genel anlamda beşâret geleneğine bağlı kalsa da muhakkik kimliğinin etkisiyle gelenek içerisindeki aynı delillere farklı bir perspektif ve güçlü bir muhakeme kazandırmaktadır.
KİTABÜ'S-SİYER VE KİTABÜ'L-CİHAD BAHİSLERİNDEKİ FIKHÎ HÜKÜMLERİN İSLAMOFOBİ'YE ETKİSİ
Özet Bugünlerde kendilerini Müslüman ve mücahid olarak tanımlayan kimseler, sadece başka dinlerden olan insanlara karşı değil, kendileri gibi düşünmeyen dindaşlarına karşı da “cihad” adı altında eylemler gerçekleştirmektedir. Bu durum batı dünyasında İslam’daki cihad hükümleri ile terör eylemleri arasında doğrudan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesini doğurmuştur. Bu düşünce giderek yaygın bir kanaat halini alarak "İslam ve terör" kavramlarının birlikte düşünülmesine, dolayısıyla tüm dünyada "İslamofobi" adı altında bir nefret kampanyasının da artarak devamına sebep olmaktadır. Cihad konusu klasik tefsir geleneğinde “Ahkamu'l-Kur'an”, hadis literatüründe “Kitabü'l-cihad” ve “fezailu'l-cihad”, fıkıh geleneğinde ise “Kitabü'l-cihad”, “Kitabü's-siyer”, “Kitabü'l-cizye”, “Kitabü'l-megazi” başlıklarını taşıyan müstakil bölüm veya eserlerde ele alınmıştır. Bu tür eserlerde gayrimüslimler ile Müslümanların ilişkilerini düzenleyen hükümlere ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Bu tebliğde İslam'ın cihada dair hükümleri ile İslâm ve terör kavramlarının birlikte anılması arasında bir ilişkinin olup olmadığı sorgulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Cihad, İslamofobi, Terör, Fıkhî Hüküm, Kitabü’s-siyer, Kitabü’l-cihad. Abstract THE EFFECTS OF FIQH JUDGEMENTS IN KITAB AL-SIYAR AND KITAB AL-JIHAD ISSUES ON ISLAMOPHOBIA Nowadays those who define themselves as Muslims and Mujahideen, carry out actions under the name of "jihad" not only against the people of other religions but also against the religious people who do not think like them. This led to the idea that in the western world there was a direct relationship between the jihad judgments in Islam and the acts of terrorism. This idea is becoming increasingly common, leading to a continuation of the idea of "Islam and terror" together, and thus an increasingly hate campaign called "Islamophobia" all over the world. The subject of jihad said the classical tafsīr tradition "Ahkamu'l-Quran", hadith literature in "Kitab al-jihad" and "fezâilu'l-jihad", while the fiqh tradition "Kitab al-jihad"," Kitab al-siyar " "Kitab al-jizye" and "Kitab al-maghāzī " of private chapters or works bearing the titles of have been addressed. In such works, the judgements regulating the relations of non-Muslims with Muslims are discussed in detail. In this paper, it will be questioned whether there is a relationship between the judgements of jihad in Islam and mentioning Islam side by side terrorism. Key words: Jihad, İslamophobia, Terrorısm, Fıqh judgemets, Kıtab al-jihad, Kıtab al-siyar.