20. Yüzyılın Başlarında Batı Anadolu’da Eşkıyalık ve Çakırcalı Mehmet Efe (original) (raw)
Related papers
20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Çukurova’da Emek ve Sermaye
Çukurova özellikle Amerikan iç savaşı ile birlikte Avrupa’nın pamuk ihtiyacını Mısır’la birlikte karşılayan bölgelerden biri idi. Bu arada yörenin karmaşık bir beşeri sermayesi vardı. Mevsimlik işçinin Anadolu’da en yoğun olduğu bölgeydi. Ayrıca 20. yüzyılın ilk çeyreğinde siyasal gelişmeler nedeniyle yöre beşerî yapısı, nüfus dokusu köklü dönüşümlere uğradı.
16. Yüzyıl Boyunca Malatya Sancağında Eşkıyalık Hareketleri
ÖZET: Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan ve yüzyılın sonunda giderek artan siyasi, iktisadi ve sosyal huzursuzluklar, eşkıyalık olayları şeklinde de kendisini göstermişti. Osmanlı'da bu konu üzerine yapılan çalışmalar genellikle 17-18. yüzyıllardaki eşkıyalık hareketleri ele almıştır. Bu makale ise, 16.yüzyılda Malatya sancağında ortaya çıkan eşkıyalıkları, Malatya bölgesinin coğrafyası ve konumunu, devletlerarası siyasi ilişkileri, Osmanlı merkezileşmesinin bölgedeki etkilerini, bölgenin aşiretcemaat yapısını ve eşkıyalık hareketlerinin diğer nedenlerini de göz önünde bulundurarak ele almayı hedeflemiştir. Mühimme defterlerinde yer alan Malatya sancak bölgesi ile ilgili hükümler ve diğer kaynaklardan bilgiler değerlendirilmiş ve Malatya sancağında görülen eşkıyalık hareketleri türlerine göre dört ayrı grupta ele alınmıştır. Devlet görevlilerinin, aşiretlerin ve Safevi etkisiyle meydana gelen eşkıyalığın anı sıra Celali eşkıyasının en büyüklerinden olan Karayazıcı ile Kiziroğlu Mustafa'nın eşkıyalığı ve Malatya bölgesindeki tahribatları anlatılmıştır.
XX. Yüzyılın Başlarında Eskişehir
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, 2008
XIX. Yüzyılda küçük ve bakımsız kaza düzeyinde olan Eskişehir, ağırlıklı olarak tarım, hayvancılık ve kısmen de madencilik (Lületaşı) ile uğraşmaktaydı. Demiryolunun kente ulaşması ticarî hayatı canlandırmakla birlikte, kentin stratejik önemini de artırdı. XX.yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleşen I. Dünya Savaşı ve sonrasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile İngilizler bu öneminden dolayı Eskişehir istasyonunu işgal etti. Kentin Millî Mücadele'den yana tavır koyması ve Kuvâ-yı Milliye örgütlenmesinin tamamlanmasıyla verilen kesin uyarı (ültimatom) ile İngilizler geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine kent Yunanlılar tarafından fiilen işgal edildi. 1yıl, 1ay, 14 gün süren yunan işgali Millî Mücadele'nin başarıya ulaşması ile sona erdi. Ancak Yunanlılar çekilirken bütün Batı Anadolu'da olduğu gibi Eskişehir'i de tam bir harabeye çevirmişlerdi. Mustafa Kemal Atatürk'ün de Millî Mücadele dönemindeki katkılarını övgüyle söz ettiği Eskişehir, TBMM ve Cumhuriyet Hükümetlerinin aldığı tedbirlerle eğitim, tarım, sanayi, ticaret ve bankacılık alanlarında küllerinden yeniden doğmayı başardı.
Anadolu’da Batı Oğuzcasının Yazı Dili Olma Sürecinde Behcetü’l-Hadayık’ın Yeri
Ahmet Caferoğlu Hatıra Kitabı, 2019
Place of Behcetü’l-Hadâyik in the Process of West Oghuz’s Becoming a Written Language in Anatolia In this article, information about the Oghuz, Oghuz Turkish, the development of West Oghuz language, the first poetic and prose works in Oghuz language, and Behcetü’l-Hadâyık is provided, the language used in this mixed-language text and the East Oghuz language elements in this work are discussed, the poetic and prose elements in this work is interpreted and sample quotations are provided. What Tebrîzî says in the foreword of Behcetü’l-Hadâyık is significant for Turkish. The author stated that although in the 13th century some clergyman knew Arabic and Persian, the imams and sermons did not know these languages; on the other hand, they were quite proficient in Turkish. Since the majority of the Muslim Turkish people in Anatolia did not know Arabic and Persian at this period, Tebrîzî, considering the need for using the mother tongue of the audience, wrote the book of the sermon compiled of 41 chapters in a plain Turkish that was well-known by those people. Keywords: West Oghuz language, mixed-language works, the first works in Oghuz, Behcetü’l-Hadâyık.