Meslek Hastalıkları İle Mücadelede Sendikaların Etkisi(zliği) (original) (raw)

Çocuk İşçiliği İle Mücadelede Sendikaların Etkisi(zliği)

Çalışma Ortamı, 2020

GİRİŞ Çocuk işçiliği gelişmişlik düzeyi ayrımı gözetmeden tüm ülkelerde farklı biçimlerde ve boyutlarda varlı-ğını sürdürmektedir. Çocuk işçiliğinin temel nedenleri olarak da yoksulluk, bozuk eğitim sistemi, kayıtdışı / enformel ekonomi, çocuk işçiliğinin düşük maliyeti, işçi örgütlerinin eksikliği/yokluğu, sosyal koruma eksikliği, sosyal gelenekler ve tutumlar (ILO, 2000: 11), daha kolay disipline edilme (şiddeti kanıksama) ve göçün her biçimini sayabiliriz. Ancak tüm bu nedenleri de üreten ve süreğenleştiren kök neden ise kapitalist üretim iliş-kileri ve onun yaratmış olduğu ve mülkiyet eşitsizliğidir. Bu çalışmada çocuk işçiliği ile mücadelede sen-dikaların bir etkisinin olup olmadığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu amaçla sendikaların çocuk işçilik ile mücadeledeki etkileri, sendikaların bu yönde yürütmüş oldukları / yürüttükleri çalışmalar ile tüzük hükümleri üzerinden analiz edilecektir. Tüzükler dışında, belki de daha da önemlisi, sendikaların yaptırım sağlayan en önemli yazılı belgeleri, toplu iş sözleşmeleridir. Bu doğrultuda toplu iş sözleşmelerindeki sendikal tavır da, çocuk işçilerin yoğunlukla çalıştığı iş kollarındaki sendi-kaların uzmanları ile yapılan görüşmeler çerçevesinde aktarılacaktır. Elde edilen veriler doğrultusunda çocuk emeği ile mücadelede sendikaların olumlu bir etkisinin olup olmadığı araştırılacaktır. Böylece, sendikaların sadece üyelerinin değil, toplumun diğer kesimlerini de kapsayan etkin politikalarının olup olmadığının izi sürülecektir. SENDİKALAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELEDE NE KADAR DUYARLI? Kapitalizmin kriz yaşadığı her dönemde işgücü piyasasının en hassas ve güvencesiz kesimleri krizin faturasını ağır bedellerle ödemektedir. Bu bedel örgütlü ve kayıtlı işçi için işsizlik tehdidi ile düşük ücretlerle kötü çalışma koşulları; güvencesiz ve kayıt dışı çalı-şan emekçiler için ise sömürü ilişkilerinin derinleşmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sömürünün en hassas grubu kuşkusuz çocuk işçilerdir. Her ne kadar devlet koruması altında gözükseler de, çocuk işçiler, yetişkin-lerin aksine kendilerini temsil edebilecek örgütlerden yoksundurlar. Bu nedenle sendikaların vb. örgütlerin desteğine ihtiyaç duyarlar. Sendikaların çocuk işçiliği ile mücadele geçmişi 19. yüzyıla kadar gitmektedir. Sendikaların çocuk işçiliği ile mücadele geçmişi bu kadar eskiye dayanmasına karşın; (*) Dr, Tez-koop-İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü Çocuk İşçiliği İle Mücadelede Sendikaların Etkisi(zliği) Emirali KARADOĞAN (*) bu konuda büyük mücadeleler verildiğini söylemek pek de mümkün görünmemektedir. Genellikle sendika kam-panyalarının bir sonucu olarak, hükümetlerin, çocukları sanayileşme ve çalışma ilişkilerinin getirdiği tehlikeler-den korumak için yasalar çıkardıkları bilinmektedir. Bu gelişmelerle birlikte zorunlu eğitime ilişkin mevzuat, "çocuklar işyerinde değil, okulda olmalı" fikrine yol açmıştır (ILO, 2000: 1). Çocuk işçileri korumaya yönelik ilk sosyal politika önlem ve düzenlemelerinin kamu oto-riteleri tarafından yapılmış olması ve sendikaların aktif olarak ortaya çıkışından önceye dayanması, toplumun diğer kesimleri gibi sendikalar açısından da çocukları işgücü piyasalarından korumaya yönelik düzenleme-lerin yapılması ve denetlenmesinin devlet otoritesine bırakılması gibi bir sonucu ve kabulü de beraberinde getirmiştir. ILO düzenlemeleri ile birlikte ikinci dünya savaşı sonrası refah ve sosyal devlet uygulamaları da sendikaların bu sorunu uzaktan seyretme tavrını pekiştirmiştir. Bu bağlamda ILO tarafında yapılmış olan bir çalışmanın verileri bu yönde çarpıcı sonuçlar içer-mektedir. ILO tarafından 81 üye ülkeden 111 sendika ile yürütülmüş olan bir araştırmada çocuk işçiliği ve ilgili konuların sendikaların gündemindeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır (Hybreachts ve Develtere, 2006). Bu çalışmanın aşağıdaki verilerinde de görüldüğü gibi çocuk işçiliği ile ilgili sorunlar alt gündemlerde kendisine yer bulmaktadır.  Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı: % 89  Örgütlenme Hakkı ve Örgütlenme Haklarının Korunması: % 84  İstihdam: % 80  Sosyal Koruma: % 78  Mesleki Güvenlik ve Sağlık: % 77  Eşit Ücretlendirme: % 70  Ayrımcılık (İstihdam ve Meslek): % 65  Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimleri: % 61  Asgari Yaş: %54,  Zorla Çalıştırma İşleminin Kaldırılması: % 43  Zorunlu Çalıştırma: % 38

Sendikaların İş Sağlığı ve Güvenliğinin Sağlanmasına Katkısı Sendikaların İş Sağlığı ve Güvenliğinin Sağlanmasına Katkısı

Özet: İş sağlığı ve güvenliği, soysal tarafların tümünün katkısını gerektiren disiplinler arası bir alandır. Bu kapsamlı ve özgün yapısına rağmen konu uzun yıllardan beri hak ettiği ilgiyi görememekte, ortaya çıkan iş kazaları sonucu gündeme girmekte ve girdiği hızla da yeni bir iş kazasına kadar gündemden düşmektedir. Bununla birlikte ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğine hak ettiği saygıyı gösteren, konuya ciddiyetle eğilen ve bunun olumlu sonuçlarını yıllardan beri gören işletmeler de bulunmaktadır. Yaşanan büyük sorunlar karşısında bile gördüğü bu düşük ilgiye rağmen Türkiye, kısa süre önce bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarmayı başarmıştır. 6331 sayılı bu yasa, toplumun her kesimine hitap etmeyi amaçlamış ve bu içerikle yasalaşmıştır. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği artık sadece bir grup çalışanın sorunu olmaktan çıkıp, tüm çalışanları hedefleyen bir içerik kazanmıştır. Söz konusu yapı içinde sendikaların ayrı bir önemi bulunmaktadır. Zira sendikalar, gerek örgütlendikleri işyerlerindeki pazarlık güçleri, gerek bir sivil toplum kuruluşu olarak toplumu hareket geçirme kabiliyetleri sebebiyle, iş sağlığı ve güvenliğinin yerleşmesine katkı anlamında ciddi bir potansiyel barındırmaktadırlar. Bu çalışmada sendikaların Anayasal güvenceye sahip toplu sözleşme özerkliği gereği normatif hüküm koyabilme imkânlarının, örgütlü yapılarının, üyelerini bir araya getirebildikleri sendika içi yapıların ve ekonomik güçlerinin iş sağlığı ve güvenliği alanına yapacağı katkı ele alınmaya çalışılmakta ve uzun vadede oluşturulacak politikalara yapabilecekleri katkı irdelenmektedir. Abstract: Occupational safety and health needs the attributions of all social parties. However, in this article the role of trade unions is to be examined. Their role takes place as concluding contracts with the provisions in advantage of occupational safety and health. These provisions are in accordance with the special features of the work place. Besides, the trade unions have the role in the facilitation of occupational safety and health as educating their members and sharing with their members the informations resulted from the risk analysis. Moreover trade unions, as an NGO, influence the politics on occupational safety and health.

Sağlık Çalışanlarının Meslek Hastalıkları

STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi

Bu çalışma ile ülkemizde meslek hastalığı tanısı koymaya yetkili bir hastanede Şubat 2012- Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanlardan sağlık çalışanı olanları belirlemek ve meslek hastalıkları ile ilgili özelliklerini incelemek amaçlanmıştır. Bu araştırma retrospektif tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmada Şubat 2012-Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanların sağlık kurulu raporlarına dayalı olarak oluşturulan veri tabanı kullanılmıştır. Meslek hastalığı tanısı alan 4843 olgunun 100’ü (%2.06) sağlık çalışanı olup %81’i erkek, %19’u kadındı. Sağlık çalışanlarının tanı aldığı en sık görülen meslek hastalıkları grupları ICD 10 tanı kodlarına göre %80 (n=80) pnömokonyoz, %7 (n=7) intervertebral disk bozuklukları, % 5 (n=5) servikal disk bozuklukları, %3 (n=3) omuz lezyonları, %3 (n=3) alerjik kontakt dermatitti. Meslek hastalığı tanısı alan sağlık çalışanlarının meslekleri incelendiğinde en sık diş teknisyenlerinin (%81) tanı aldığı, bunu hastab...

Sendikalar ve Kriz

2008

Unions throughout the world are faced with new threatening and challenging environmental circumstances such as structural changes in the economy and labour markets, employer opposition either through direct suppression of unions or substitution of the traditionally performed functions of unions and government policies. Research undertaken in various countries has showed that each of these factors accounts for causes of the decline. Unions have considered and applied a variety of structural reforms in their attempts to adjust to the rapidly changing environment. However, these efforts have not solved the general crisis of the union movement.

Çalışanların Sendikalı Olmama

Özet: Son 30 yıldır küreselleşme, neo-liberal ekonomi politikaları, yasalarda ve istihdamın kompozisyonundaki değişmeler ve işverenlerin yönetsel ayrı-calıklarının arttırılması gibi nedenler sendikalı işçi sayısının azalmasına yol açmıştır. Bununla birlikte mikro bazlı çalışmalarla bu nedenlerin daha detaylı araştırılması gerekmektedir. Bu nedenle bu çalışma, çalışanların sendikalı olmama nedenlerine yönelik bir alan araştırması yapmayı amaçlamıştır. İşçi-lerin sendikalı olmaması problemi, sendikalara karşı güvensizlik, sendikala-rın yetersiz politikaları ve işyerinden kaynaklanan çeşitli nedenlerle de bağ-lantılı olabilir. Bu amaçla çok uluslu bir Japon işletmesinde işçilerin sendikalı olmama nedenlerine yönelik bir alan araştırması yapılmıştır. Alan araştırması içerisinde çalışanların sendikalara bakış açılarını ortaya koyan mülakatlar, bu işyerinde örgütlenmek isteyen işçi sendikası temsilcileri ile yapılan mülakat-lar ve yerel haber sitelerinde bu fabrikadaki örgütlenme konusuyla ilgili çıkan haberler ve bu haberlere yapılan çalışanların yorumlarının analizi yer almak-tadır. Mülakata konu olan işçilere kartopu yöntemiyle ulaşılmıştır. Elde edi-len veriler betimsel analizle yorumlanmıştır. Sonuç olarak işçilerin sendikalı olmama nedenlerinin genel olarak ifade edilen değişkenler kadar, işçilerin sendikalara karşı güven duymama, işverenlerin sendikalardan kaçınma strate-jileri ve sendikaların yetersiz politikaları gibi daha spesifik problemlerden de kaynaklandığına dair verilere ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İşçi Sendikaları, Japon Üretim Sistemi. Giriş İşçi Sendikaları endüstri ilişkileri alanı içinde önemli kurumlardan biridir. Çünkü endüstri ilişkilerinin önemli aktörlerinden bir tanesidir. Çalışanların

Enformel Ekonomide Çalışanların Örgütlenmesi ve Sendikalar

Çalışma ve Toplum Dergisi, S.12 (2006).

The many working in the informal economy endure precarious work and irregular and insecure income with little or no access to the means of social protection. As the right to form unions is a fundamental human right every worker should have the protection provided by trade unions and this right must be protected by the labour law. In practice, legal restrictions and changing work patterns often make it difficult or impossible for informal workers to organize under the umbrella of a trade union. Conditions of informal work and the heterogeneity of the workforce as well as informal employment relationships are the challenges faced by trade unions which aim to organize informal workers. Therefore, trade union must be adapted to the situation of informal workers and working conditions, by targeting the membership of in particular women and young workers which are the two largest and unprotected groups in the informal economy.