CEBELE'DE İBRAHİM EDHEM MAKAMI VE VAKFI (1547 Tarihli Evkâf Defterine Göre) (original) (raw)
Related papers
TARİH-İ CEVDETTE İSLAM MEZHEPLERİ I (VEHHABİLİK)
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2002
Çok yönlü bir bilim adamı olan Ahmet Cevdet Paşa'nın "Tarih-i Cevdet" adlı eseri, ciddi tarih kaynaklarımızdan biridir. Cevdet Paşa, bu eserinde Vehhabilik ve Dürzilikle ilgili ciddi bilgiler vermiştir. Bu çalışmada ise, sadece Vehhdbilik üzerinde durulmuştur. Cevdet Paşa, Vehhabiliğin ilk çıkışından itibaren Abdullah b. Suud'un İstanbul'daki idamı ile biten birinci dönemi ile ilgili bilgiler aktarır ve yorumlar yapar. O, tarihi bilgiler yanında Vehhabi zihniyeti ve inançları ile ilgili de bilgi sunar. Ona göre Vehhabilik, tarihteki Haricilerin adeta bir uzantısıdır.
Öz Vakıflar, toplumun geneline hizmet etmek için kurulmuşlardır. Bu hizmet-lerin sonsuza değin sürmesi amaçlanmıştır. Vakıfların yüzyıllar boyunca yaşadığı süreç, hukuki altyapı, güçlü mali kaynaklar ve denetim sistemi ile oluşmuş ve gelişmiştir. Ebubekir Paşa'nın vakıfları içinde 1724'te İstanbul'da kurduğu sıbyan mek-tebi ve sebil, kuruluşunun ardından yüzyıl sonrasında da hizmet vermeye devam etmiştir. 1867 ve 1868 yıllarına ait vakıf muhasebe defterleri üzerin-den, vakfın ekonomik ve sosyal yapısını, verdiği hizmetin devamının nasıl sağlandığını, oluşturduğu istihdam hacmini, dönemin fiyatlarını ve ücretle-rini okumak mümkündür. Seçilmiş defter kayıtları, vakıflarda uygulanan merdiven yönteminin, kulla-nılan siyakat yazısının ve vakıf muhasebesinin ana hatları veren bir örnektir.
EBU EYYÜB ENSARİ VAKFI’NIN 1706-1825 YILLARI ARASI VAKIF MUHASEBESİ
XVIII. Türk Tarih Kongresi /Ankara, 2022
İstanbul’un simgelerinden birisi olan Eyüp Sultan beş buçuk asrı aşkın bir süredir ziyaretçi akınına uğramaktadır. Fatih Sultan Mehmed yaptırmış olduğu türbenin etrafında tamamlattığı külliyenin ayakta kalması için kurduğu vakfa birçok gelir tahsis etmiştir. Bu çalışma vakıf tarihinin en değişken dönemini de içine aldığı yüz on dokuz yıllık bir zaman dilimine odaklanarak mali durumunu analiz etmektedir. XVIII. yüzyıl başından XIX. yüzyıl ilk çeyreğine kadar oldukça farklı bir mali durum ortaya çıkmıştır. Özellikle XVIII. yüzyılın son çeyreği ile XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde yükselen enflasyon mali sıkıntılara sebep olmuştur. Vakıf gelirlerinin giderlerini karşılamada ve eskiyen caminin yeniden yapılmasına gücünün yetmemesi nedeniyle III. Selim yeni bir vakıf kurmuş ve camiyi yeniden yaptırmıştır. Vakıf yönetimini de Mihrişah Valide Sultan Vakfı yöneticilerine vererek birleştirmiştir. Eyüp Sultan, one of the icons of Istanbul, is visiting Istanbul for five and a half centuries. The foundations established for the complex built around the turban built by Sultan Mehmed the Conqueror were also tried to be alive by allocating many income. This study analyzes the financial situation by focusing on a hundred and nineteen year period from the foundation's long history. XVIII. From the beginning of the XIX century. Until the first quarter of the nineteenth century, it had a very different financial situation. Especially XVIII. The last quarter of the century and XIX. Inflation, which rose in the first quarter of the century, caused financial stress. Because of the expenses of the foundation incomes and the power to restore the old mosque, III. Selim founded a new foundation and rebuilt the mosque. The foundation management was also given to the managers of the Mihrişah Valide Sultan foundation.
İSLAM TARİHİNDE İLK İÇ REKABET KARŞILAŞMASI: CEMEL VAK'ASI
Cemel vak'ası İslam alemini sarsan ve bugün hala daha etkisi süren, tartışılan mühim bir hadisedir. İslam tarihinde vuku bulan Cemel vak'ası bir kaos ürünüdür. İslam aleminin gidişatına yön veren bu olay ile ilgili ülkemizde hassaten yapılmış çalışmalar hayli azdır. Bu makalede; Hilafet kavramı, Hz. Osman(r.a.)'ın halifeliği ve şehadeti, Hz. Ali(r.a.)'nin Halifeliği ve zor durumu ve Cemel Ashabı'nın oluşumu anlatılacaktır. Makaledeki amacımız bazı durumları örtmek, kişileri suçlamak veya tarafgirlik değildir. İnancımızın da gereği gibi meydana gelen olayı "Emrolunduğu gibi dosdoğru" bir şekilde ifade etmektir.
Edirne, Which was joined to Ottoman Sovereignty by Shahzadah Murat I, was the capital till Istanbul's conquest. After the conquest it become the first important city in Rumelia and the second in Ottoman Empire. Because of this feature in every period it had been an important place for construction padişahs, high rank administrators, civil servants and religious functionaries. The mosque and its imâret was built between 1484-1488 by Bâyezid II constitues one of these buildings. This complex of buildings which had a very large area with its hospital carries an important feature worths dealing. It is a known fact by everybody that, here, some patients under went therapy with music. In order to maintain its function Bâyezid II made over the income of the towns, villages and nomads which have high level of income to a charitable foundation in sanjaks and kazâs in Rumelia. While the annual income of the waqf was 574.789 silver coins in 1489, it increased to 1.791.333 silver coins in 1594, 2.141.696 silver coins in 1617. According to this information the increase of the income of the waqf has been 273% in 127 years.
BANDIRMALI ŞEYH YÛSUF NİZÂMEDDİN EFENDİ (ö. 1165/1752) ve MERSİYYE-İ ŞÂH-I ŞEHÎD-İ KERBELÂ’SI
2006
OZET Bu makalemizde Bandirmali Yusuf Nizâmeddin Efendi’nin hayati ve eserleri hakkinda bilgi verilmis, tek eseri Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ yeni harflere bazi aciklamalarla aktarilmistir. Şeyh Yusuf Nizâmeddin Efendi, XVIII. asir sufi sâirlerindendir. 1081/1671’de Bandirma’da dogmustur. Babasi, Celveti seyhlerinden Bandirma’li Hâmid Efendi (o. 1138/1726)’dir. Nizâmeddin Efendi, sulukunu babasindan ve Hudâyi Âsitânesi Şeyhi Erzincanli Mustafa Efendi’den (o. 1122/1711) Celveti usulu uzere tamamlamistir. Babasinin olumunden sonra irsad gorevini ustlenen ve Uskudar’in sevilen, sayilan bir seyhi olan Nizâmeddin Efendi’nin, bilinen tek eseri Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ’dir. Anahtar Kelimeler: Celvetilik, Yusuf Nizâmeddin Efendi, Mersiyye-i Şâh-i Şehid-i Kerbelâ. ABSTRACT This our study dwells on Yusuf Nizameddin Efendi from Bandirma (d. 1752) his life, works and Mersiyye-i Şah-i Şehid-i Kerbela that his work of one only is cited Turkish version with some explanation. Sheikh Yus...
Öz İbrahim Rif'at'in Hicrî 1312 yılında neşrettiği ‚Su'alli Cevâblı Ta'lîm-i Edebiy-yat-ı Osmaniyye‛ adlı eseri, belâgat ilmine dair temel meselelerin soru-cevap metoduyla ele alındığı muhtasar bir ders kitabı hatta daha ziyade bir risale hüviyeti taşımaktadır. Eser, iki sayfalık ‚ifâde-i merâm‛ bölümü ve 10 ana başlık altında ele alınan 27 sayfalık asıl bölüm ile birlikte 29 sayfadan müteşekkildir. İbrahim Rif'at eserde belâgat ile ilgili temel meseleleri sorular sormak ve bu sorulara kısa cevaplar vermek yoluyla açıklamaktadır. İnceleme esnasında İbrahim Rif'at'in, çalışmasını büyük ölçüde Ahmed Cevdet Paşa'nın ‚Belâgat-i Osmaniyye‛ adlı eserinden intihal yoluyla meydana getirmiş olduğu tespit edilmiştir. İbrahim Rif'at'in eserinde yer alan ifadelerin neredeyse tamamı Cevdet Paşa'nın ifadelerinin bazı yerlerde küçük değişikliklerle bazı yerlerde ise tamamen aynı şekliyle bir kopyası izlenimi vermektedir. Çalışmada öncelikle İbrahim Rif'at'in eseri, Ahmed Cevdet Paşa'nın eseriyle mukayeseli olarak incelenmiş ve eserler arasında gözlemlenen benzerlikler örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. İntihal veya benzerlik durumunun daha açık bir biçimde incelenebilmesi amacıyla iki eserdeki konu başlıkları ve bunların yer aldıkları sayfa numaraları tablo halinde düzenlemiştir. Son olarak çalışmanın sonuna eserin tran-skripsiyonlu metni eklenmiştir. Bu çalışma ile bilimsel hırsızlık anlamına gelen intihal eyleminin sadece günüme ait bir problem olmayıp dikkatli incelemelerle görüleceği üzere geçmişte de tevessül edilen bir fiil olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Abstract İbrahim Rif'at's work named ‚Su'alli Cevâblı Ta'lîm-i Edebiyyat-ı Osmaniyye‛
PEÇEVİ TARİHİNDE MAKAM VE KURUM ADLARI
TULLIS, 2024
Özet İbrahim Peçevî, Macaristan’da doğan Osmanlı tarihçisidir. Macarlarca vakanüvis olarak bilinen İbrahim Macaristan’ın Pecs / Peçuy şehrinde doğmuştur, bu sebeple doğduğu ve yaşadığı bölgelerde Peçuyi, sonradan da Peçevî olarak anılmıştır. 17. yüzyıl ve öncesi olaylarının Osmanlı Devleti’ni merkeze alarak anlattığı kitabının adı eski adıyla “Târîh-i Peçevî”, bugünkü bilindiği adıyla Peçevî Tarihi’dir. 17. yüzyıl ve öncesi Osmanlı coğrafyasında yaşanan olayları anlatan Peçevî Tarihi önemli tarih kaynaklarından birisidir. Kanuni döneminden IV. Murat’a kadar birçok gelişmeden bahseden eserdeki adlar hiç şüphesiz hem tarihî hem de dil bilimsel açıdan önemlidir. Eser içindeki adlar her iki bilim dalı için çeşitli verileri yansıtmaktadır. Ad bilimi, gösterilenin bağlandığı gösterenleri inceleyen dil bilimi dalıdır. Dil biliminin özellikle özel adları inceleyen bir alt dalı olan ad bilimi özel adlar yanında diğer tür adlarını da incelemektedir. Bu çalışmada; Peçevî Tarihi’nden hareketle 17. yüzyıl ve öncesinde kullanılan kurum ve makam adlarının özellikleri ele alınacaktır. Peçevî Tarihi’ndeki bu sözcükler belirlenerek sınıflandırılacak ve bu sözcüklerin karşıladığı kavramlar üzerinde durulacaktır. Böylelikle tarihî ad bilimcil birimlerin bilimsel açıdan farklı yönleri ele alınacaktır. Anahtar Sözcükler: Peçevi Tarihi, 17. yüzyıl, Anadolu, Osmanlı Devleti, Adbilim, Kurum ve Makam Adları. NAMES OF INSTITUTIONS AND POSITIONS IN PEÇEVÎ HISTORY Abstract İbrahim Peçevi is an Ottoman historian born in Hungary. Known among Hungarians as a chronicler (vakanüvis), he was born in the city of Pecs/Peçuy in Hungary; therefore, he was referred to as Peçuyi in the regions where he was born and lived, and later became known as Peçevî. The title of his work, which narrates events from the 17th century and earlier with a focus on the Ottoman Empire, was originally Târîh-i Peçevî and is known today as Peçevî History. It is one of the significant historical sources. The names mentioned in the work, which discusses numerous developments from the reign of Suleiman the Magnificent to Murad IV, are undoubtedly significant from both historical and linguistic perspectives. The names within the work reflect various data relevant to both fields of study. Onomastics is a branch of linguistics that studies the signifiers associated with the signified. Onomastics, a subfield of linguistics that specifically examines proper nouns, also studies other types of names in addition to proper nouns. In this study, the characteristics of the names of institutions and positions used in the 17th century and earlier will be examined based on Peçevî History. The terms in Peçevî History will be identified and classified, and the concepts these terms represent will be analyzed. In this way, the various scientific aspects of historical onomastic units will be addressed. Key words: Peçevi History, 17th century, Anatolia, Ottoman Empire, Onomastics, Names of Institutions and Positions.