HADİSLERİN YAZIYA AKTARILMASI HUSUSUNDA MÜSLÜMAN VE ORYANTALİST YAKLAŞIMLAR * GOLDZİHER – FUAD SEZGİN MUKAYESESİ (original) (raw)
Related papers
ORYANTALİST ŞÜPHE VE MUCİZE İDDİASI ARASINDA ÜMMİLİK KAVRAMI
ORYANTALİST ŞÜPHE VE MUCİZE İDDİASI ARASINDA ÜMMİLİK KAVRAMI, 2023
Arapça'da ilk defa Kur'an'da kullanıldığını düşündüğümüz ümmilik kavramı Hz. Muhammed'den rivayet edilen sahih bir hadis-i şerif sayesinde okuma yazma bilmeyen anlamını kazanmıştır. "Biz ümmi bir ümmetiz. Ne yazı yazarız ne de hesap yaparız…" mealli bu hadis-i şerif ümmiliğin göstergelerinden sadece birine işaret eder. Okuma yazma bilmeyişi ümmiliğin özü olarak anlamak hem kelimenin dil kökeni ile hem de Kur'an'daki kullanımları ile tam olarak uyuşmamaktadır. Nebevi yorumun özü kavranırsa kelimenin diğer çağrışımlarını anlamak ve ilave yeni yorumlar yapmak Arapçayı anlayan herkes için mümkün olacaktır. Böylece nebevi yorum taklit edilen bir sabite olmaktan çıkıp tüm muhataplar için hikmete ve ortak anlayışa dönüşecektir. Ümmîlik Arapça kökeni itibariyle toplumsal rütbeyi ima ederken Kur'ânî bağlamlarında ehli kitabın alternatifi olarak kullanılır. Ehli Kitap ve ümmiler arasındaki kavramsal karşıtlık ve kıyaslama bu kelimenin geçtiği tüm ayetlerde bir şekilde vardır. Hz. Muhammed'in vahiyden önce okuma yazma bilmemesi tarihi bir gerçek olmakla birlikte onun sıdkının ne tek ne de en güçlü delilidir. Onun nübüvvetinin en güçlü ve ebedi delili Kur'an'dır. Kur'an'da ümmilik kavramı bir bireyin veya bir toplumun okuma yazma bilmeyişinden çok daha fazlasını ifade eder. Zorunlu olarak bir zamana ve zemine işaret eden bu terimin zannedilenden çok daha geniş anlamlara yayılışını ortaya koymak hem oryantalist şüpheleri giderecek hem de Kur'an'ın sıradan bir söz olmadığını yani Kur'an'ın icazını bu kavram özelinde ispat edecektir. Makalemizin hedefi budur.
ORHON YAZITLARINDAKİ TÜREMİŞ SÖZCÜKLERİN GÖKTÜRK HARFLİ UYGUR YAZITLARINA YANSIMASI
V ХАЛЫҚАРАЛЫҚ ТҤРКІ ҼЛЕМІ ЗЕРТТЕУЛЕРІ СИМПОЗИУМЫ МАТЕРИАЛДАРЫ, I ТОМ, 2018
İkinci Göktürk İmparatorluğuna ait Orhon yazıtları ve Orhon-Uygur kağanlığı dönemine ait Eski Uygur yazıtları Türk dillerinin en eski yazılı örneklerindendir. Bu yazıtlar zengin söz varlığına sahiptir ki bunun da büyük bir kısmı çağdaş Türk dillerinde korunmuştur. Bu söz varlığına basit ve birleşik sözcüklerin yanı sıra, türemiş sözcükler de dahildir. Sözcük türetme Türk dillerinde sözcük yapımının en yaygın yöntemidir. Bu durum Orhon ve Uygur yazıtları için de geçerlidir. Köktürklerden sonra hakimiyet başına geçen Eski Uygurlar onların alfabe ve yazı üslubunu benimsemişlerdir. Bu onların dilineve yapım ekleriyle türetilmiş sözcükler de dahil olmakla söz varlığına da yansımıştır.Bu ortak türemiş sözcükler sırasında isimleri, sıfatları ve özellikle de fiilleri sıralayabiliriz. Eski Uygur yazıtlarındaki türemiş sözcüklerden bir kısmının kökleri ve eklerinin Orhon yazıtlarında yer almasına rağmen bu sözcükler bir bütün olarak Orhon yazıtlarında geçmemiştir.
ABDÎZÂDE HÜSEYİN HÜSÂMEDDÎN’İN AMASYA TARİHİ ADLI ESERİNDE MOĞOL İSTİLASI ALGISI
ABDÎZÂDE HÜSEYİN HÜSÂMEDDÎN’İN AMASYA TARİHİ ADLI ESERİNDE MOĞOL İSTİLASI ALGISI, 2024
Abdîzâde Hüseyin Hüsâmeddîn Yasar’ın kaleme almış olduğu eser Amasya’nın kuruluşundan başlayarak on iki cilt halinde XIX. yüzyıla kadar şehrin genel tarihini anlatmaktadır. Ancak müellifin olayları şahıs biyografileri üzerinden aktarması oldukça ayrı bir meziyet isteyen bir iştir. Çünkü metnin genel akışını bozmadan biyografileri birbiri ardına sıralayabilmek kalem ehli olmayı gerektirir. Müellifin kullanmış olduğu kaynaklar da dönem itibarı ile yetkin ve değerli bir eser ortaya koyduğunun bir kanıtıdır. Eserde müellif tarafından fark gözetilmeksizin Moğol ve Tatar adları birlikte anılmaktadır. Moğollar, Cengiz Han liderliğinde Doğu Asya’da bir devlet kurmuş ve kısa zaman sonra Anadolu Selçuklu Devleti sınırlarına dayanmışlardır. 1243 yılında Kösedağ’da Selçuklu ordusunu yenerek Anadolu’da kendilerine karşı durabilecek en güçlü siyasi teşekkülü bastırmayı başarmışlardır. Sonrasında Amasya şehrinin kontrolünü de ellerine almayı başarmışlardır. Bu nedenle Abdîzâde Hüseyin Hüsâmeddîn eserini oluşturur iken, Moğollara dair bilgilere de yer vermiştir. Eser genel olarak Amasya tarihi özelinde Moğollardan bahsetse de yer yer onların umumi tarihine dair malumatlar da içermektedir. Kitapta Moğol istilası döneminde genel siyasi duruma ilaveten idari, mali, dini ve kültürel konulara da değinilmektedir. Müellifin olayları algılaması, meseleye bakış açısı ve yorumları özgündür. Ayrıca eser, yazıldığı dönemin Moğol algısını yansıtması nedeniyle önem arz etmektedir. Bahsedilen hususlar üzerinde durularak kaleme alınan bu yazıda müellifin Moğollar hakkındaki düşüncesi ve vermiş olduğu bilgiler değerlendirilmektedir.
KUR'ÂN'DAKİ HİSSÎ MUCİZELERE MODERN YAKLAŞIMLAR BAĞLAMINDA BİR İNCELEME: MUSTAFA ÖZTÜRK ÖRNEĞİ
A Study in the Context of Modern Approaches to the Sensational Miracles in Quran: The Example of Mustafa Öztürk -I-, 2017
Allah (c.c) mesajlarını insanlığa iletmek üzere içlerinden elçiler seçmektedir. Ayrıca doğruluklarının bir delili olmak üzere de peygamberlerini mucizelerle desteklemektedir. Kur’ân’ın önemli bir kısmını oluşturan kıssalarda söz konusu mucizelerden birçok kere bahsedilmektedir. Bununla beraber İslam düşünce tarihinde mucizelerin tarihsel olarak vuku bulup bulmadığı tartışma konusu olmuştur. İslam âlimlerinin çoğunluğu Kur’ân’ın açık beyanlarına binaen mucizelerin vuku bulduğu kanaatindedir. Buna karşın bazı filozoflar doğa yasalarının değişime uğramayacağından hareketle mucizeleri tevil cihetine gitmiştir. Modern dönemle, mucizelerle ilgili benzeri yaklaşımlar -az çok söylem farklılıklarıyla beraber- yeniden ivme kazanmıştır. Hint-alt kıtası ile Osmanlı coğrafyasında görülen ve daha çok pozitivist itirazlar karşısında alan açmayı amaçlayan ve savunmacı bir karakter taşıyan bu görüşler, günümüzde de kimi araştırmacılar tarafından benimsenmektedir. Söz konusu araştırmacılardan birisi de Mustafa Öztürk’tür. Bu çalışmada, yazarın mucize bağlamında benimsediği görüşlere yer verilecek ve bunların değerlendirmeleri yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Mucize, modernizm, Mustafa Öztürk, kıssa, meal. Allah, the Almighty, selected messengers among people to convey his messages. Moreover, He supported prophets through miracles to prove their prophethood. In the stories which make up the majority part of Quran, the aforementioned miracles have been stated many times. On the other hand, it has been a matter of discussion in Islamic thought history whether miracles historically occurred. Majority of Muslim scholars are in the opinion that miracles occurred according to the declaration of Quran. However, some philosophers have tried to interpret miracles on the claims that nature laws do not change. In modern times, the same approaches about miracles with more or less the same claims have again gained speed. These opinions, which were spread in Ottoman geography and Indian subcontinent, mostly aim to create a field against these positivist objections and are typically defensive. Today, they have been accepted by some researchers. Mustafa ÖZTÜRK is one of these researchers. In this study, the writer’s claims regarding to miracles will be stated and analyzed. Keywords: Miracles, Modernism, Mustafa Öztürk, Qıssa, translation of the Quran.
KUR' AN VE HADiSLERDE " MATAR " VE " ĞAYS " KELiMELERi -FİLOLOJİK BİR ÇALIŞMA
Bu araştırma " Matar " ve " Ğays" kelimelerinin Kur‟an ve hadislerde kullanılışını derinlemesine incelemeyi ve filolojik özelliklerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için de araştırma, filolojik eserleri ve bunların dışındaki kaynaklarda "Matar" ve " Ğays" kelimelerinin anlamsal farklılıklarını ortaya koyan bir girişle başlamıştır. Araştırma bu kelimelerin lüğavi kullanımı ile Kur‟an-ı Kerim‟deki anlamları arasındaki farklılığı ortaya koymak için yapılmıştır. Yine bu çalışma, her iki lafzın birlikte ve farklı kullanımları ile Kur‟an ve hadislerdeki kullanımları üzerinde durmayı amaç edinmiştir. Bunu yaparken de her iki kelimeyi dil açısından inceleyerek kullanıldığı yerleri ele almıştır. Araştırma ulaştığı önemli sonuçları ortaya koyarak son bulmuştur.
HÜMEZE SURESİ'NDE AHLÂKÎ YOZLAŞMA UNSURLARI
ÖZ Kur'an, iman merkezli kendine mahsus bir ahlak sistemi tesis etmeyi amaçlamıştır. Bu amacın gerçekleşmesi için Kur'an, kötü davranışların neler olduğunu, bunların sebepleri olarak insanın fıtratında gizli olan bazı olumsuz özellikleri ve iç-dış etkenleri zikretmektedir. Bu bağlamda çalışmada Hümeze suresinden hareketle ahlaki bozulma ve yozlaşma türlerinden gıybet ve alay konuları ile yozlaşma sebeplerinden mal biriktirme ve ebedilik düşüncesi işlenmektedir. ABSTRACT Moral Degeneration Elements in Humaza Surah Quran, aims to establish a faith-centered moral system its own unique. For this purpose Qur'an, mentions that what is bad behavior. Also Qur'an, mentions the causes of bad behavior and the secret of human nature some negative features and internal-external factors. Gossip and ridicule from the kind of moral corruption in terms of Humazah surah are discussed in this study. Also, accumulating goods and the idea of infinity the reasons for corruption is discussed in the study.
Hadis Felsefe ilişkisine yönelik çalışmalara kapı aralarnak amacıyla konusunda ilk defa yapılan bu çalışmada, Hadis tarihinin önemli muhaddislerinin kadim felsefe, felsefi ilimler ve İslam filozoflan hakkındaki görüşlerine, felsefeyle iştigal eden hadisçiterin dunnnlanna kısaca işaret edilmektedir. Ayrıca meşhur bazı muhaddislere atfedilen "filozof' sıfatı üzerinde durulmuştur. İlaveten "Filozof Muhaddis" kavramı ve buna bağlı olarak hem kadim felsefeyle , hem de hadis ilmiyle (hadis dinleyerek ve naklederek) ilgilenmiş veya eser yazmış İslam alimlerinden, ayrıntıya girmeksizin kısaca bahsedilmi ştir. ABSTRACT "On Some Opinions of the Sunnf Traditionists on the Ancient Philosophical Sciences and the Philosopher Mu/ıaddithtin/Traditionists (An Allempt ona New Concept on the Hadith) In this article, we examine the. attitudes and opinions of the sunnl traditionists, like al-Ghazfill, İbn al-Salah, al-Dhahabi, to the ancient philosophy and the philosophical sciences. In spite of against the ancient philosophical sciences, s?me sunni traditionists deaith with the sciences which were attacked by other traditionists. And also, we try to open a debate on the term of Philosopher Muhaddith, in Turkish, "Felsefeci Hadisçi" for using the people who were interested in both the hadith and the philosophy. Keywords: Philosopher of the Had ith, Philosopher Muhaddith, İbn al-Saldh, fbn Hibb{Jn, İbn al-Nafis, al-Dhahab1, al-Ghaza/1. İstanbul Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Bşk. istanbul Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi Sayı: 16, Yıl: 2007 60 Prof Dr. Mustafa Ertürk
Yök, 2019
Söz konusu doktora çalışmasında A. Nâsır Dede ve H. S. Arel'in müzikal yaratımları, ilişkiler akışı ve düşünceler paylaşımına konsantre olunarak, yaşanılan andaki yaratımla etkileşim dahilinde sorgulamaya tabi tutulmuş ve bu sorgulama ile birlikte eylemsel ve düşünsel üretimlerin ilişkiselliki muhatap alınmaya çalışılmıştır. Netice itibarıyla Nâsır Dede ve Arel ile, farklı eylem ve düşünce düzlemlerinde ve bu bağlamda kendilerine ait heyecan, araç ve tanımlamalarla üretimler yapmış olan bireyler olarak karşılaşılmıştır. Bu üretimlerle, olabildiğince, spekülatif kavramsallaştırmaların sınırıları dışında muhatap olunmaya çalışılmış, bu süreçte müzikal yaratımın ilişkisel ve paylaşımsal boyutu yön belirleyici olarak tayin edilmiştir.
SİYASAL LİDERLİK VE BİR SİYASAL LİDER OLARAK MUHSİN YAZICIOĞLU
SİYASAL LİDERLİK VE BİR SİYASAL LİDER OLARAK MUHSİN YAZICIOĞLU , 2020
ÖZ Çalışmanın amacı, siyasi lider Muhsin Yazıcıoğlu'nun liderlik özelliklerini ortaya koymaktır ve çalışma nitel araştırma yöntemi esas alınarak yürütülmüştür. Esas alınan bu yönteme bağlı olarak Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyaset içerisinde birlikte yer aldığı, kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenen 20 kişi ile nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak görüşme yapılmış, bu görüşmelerden elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular neticesinde Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyaset içerisinde yer aldığı dönemlerde sabit ve tek bir liderlik özelliği göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. 1980 öncesinde ani ve tek başına karar almasıyla, teşkilata hizmet edenleri değerlendirip, hizmet etmeyenleri görevden almasıyla ağırlıklı olarak otoriter lider özelliklerini yansıttığı görülmüştür. 1980 sonrasında ise istişareye çok önem vermesiyle, çalışma arkadaşlarına karşı dostane davranışlarıyla, güvenilir bir lider olarak nitelendirilmesiyle, ülkücü camia nezdinde olumlu bir imaj yaratmasıyla, çalışma arkadaşlarının onun ideolojisini benimsemesiyle, siyasi başarıdan daha çok insanlara hizmet etmeyi kendine vazife edinmesi sebebiyle daha çok karizmatik, demokratik, paternalist, dönüşümcü ve hizmetkâr lider özelliklerini gösterdiği sonucuna varılmıştır. ABSTRACT The aim of the study is to reveal the leadership characteristics of political leader Muhsin Yazıcıoğlu and the study is conducted based on qualitative research method. Depending on this method in order to present the leadership characteristics of the political leader Muhsin Yazıcıoğlu, the main subject of the study, general information about his political life and important events in political life are given with conducting the literature review. In the third part, 20 people who worked with Muhsin Yazıcıoğlu in politics are interviewed by using a semi-structured interview technique, which is one of the qualitative research methods and the data obtained from these interviews are analyzed by using descriptive analysis method. It is seen that Muhsin Yazıcıoğlu did not show a constant leadership characteristic in the period he took part in politics. Additionally, it is that it was predominantly an Bu çalışma Dr. Öğr. Üyesi Emre SAVUT danışmanlığında Fatma AKAR tarafından hazırlanan ve 25.12.2019 tarihinde savunulan "Siyasette Liderlik Olgusu: Muhsin Yazıcıoğlu Örneği" başlıklı yüksek lisans tezinden yararlanılarak hazırlanılmıştır. Bu çalışma için,
KURBANÎ HİKÂYESİNİN TÜRKİYE'DEKİ YAZILI METİNLERİ ÜZERİNE BİR MUKAYESE
2018
Although folk tales have been created in oral culture atmosphere, they were converted into writing through the spread of literature and the development of printing techniques. The story of Kurbani is one of the folk tales that has kept through such a process. The story belongs to Âşık Kurbanî who lived in Azerbaijan in XVI century. The Kurbani story arised in Azerbaijan but this story is known in Turkey. The oral and written variants of this story is available in Turkey. The presence of theese texts, of course in Turkey and Azerbaijan makes it possible for us to accept the Kurbani as a joint minstrel.