Göstergebililmsel Bir Okuma Denemesi: Solgun Bir Gül Dokununca (original) (raw)

Solgun Bir Gül Dokununca Şiirinde İnsanın Değeri

Journal of Turkish Studies, 2018

This article was checked by iThenticate. SOLGUN BİR GÜL DOKUNUNCA ŞİİRİNDE İNSANIN DEĞERİ Gülten BULDUKER * ÖZET İnsan, maddî varlığının yanı sıra manevî değerlere de sahip bir canlıdır. Çeşitli değer sistemleri ve inançları doğrultusunda hayata tutunur. Ancak modern dünyanın katı gerçekleri içerisinde insanın manevî dünyası bir şekilde yıkılmakta ve insan, buna alışarak duyarsızlaşmaktadır. Duyarsızlaşma bir başka ifadeyle hissizleşme, insan ruhundaki güzellik duygusunun algılanamaması demektir. İnsanoğlunun güzellik duygusunu kaybettiği modern dünyada sanatın işlevi tekrar sorgulanmalıdır.

Gülün Adı Adlı Romanın Toplumsal Dil Bilimi Bağlamında İncelenmesi

Söylem Filoloji Dergisi, 2019

Dilsel ögelerin gücü, toplumsal kurumların ve hegemonyanın anlamsal bütünlüğünü sağlayan vesayet odakları ile yakın bir ilişki içerisindedir. Asırlarca bireyin hayal gücünün yetmediği sınırlar; kutsal doktrinler yoluyla, ontolojik ve ezoterik sırlarla çevrili tehlikeli bölgeler olarak addedilmiştir. Bu kanıksanmışlığın doğurduğu dogmalar, Orta Çağ’da skolastik düşünceyi beslemiş; kutsal sayılan kelama sorgusuz bir masumiyet yüklemiştir. Böylelikle kilise, kendi kurguladığı masumiyet oyununun saç ayakları üzerinde yükselmiştir. Oysaki masumiyetin altında yatan paradigma, hâlihazırda var olan söylemin dinsel ve araçsal olan söz dizimiyle sınırlandırılması, böylelikle bireylere ait katıksız düşüncenin belirli kalıpların içerisine hapsedilmesidir. Umberto Eco'nun Gülün Adı adlı romanı, Orta Çağ'ın karanlığını temsil eden, söz dizimsel reflekslere duyarlı ve aydınlanma yolundaki zihinsel kodlar karşısında özenle korunan bir kütüphanede, çağın zihniyetine dayanan göstergelerle yüklüdür. Skolastik düşüncenin dil bilimsel açıdan irdelendiği bu makalede ele alınan göstergelerin çözümlenmesi, anlatıya ait derin yapıdaki semiyotik ağın görünür kılınmasıyla mümkündür. Buradan yola çıkarak, makale boyunca bahsedilen roman ile toplumsal dil bilimi arasındaki yakın ilişki hermenötik teknikle incelenecektir. Kısacası, çalışma boyunca, anlatıya ait derin yapıdaki göstergesel kodlar söylem bazında çözümlenecek, metindeki dil bilimsel unsurlar, anlatının geneline hâkim olan postmodern yaklaşım ve üretici dil bilgisiyle uyumlu bir şekilde analiz edilecektir. THE INVESTIGATION OF THE NOVEL THE NAME OF THE ROSE IN THE CONTEXT OF SOCIAL LINGUISTICS Abstract The power of linguistic elements is closely linked to the tutelage focal points that provide the semantic integrity of social institutions and hegemony. For centuries, the borders that the imagination of individual cannot reach, are considered by the sacred doctrines as dangerous areas surrounded by ontological and esoteric secrets. The dogmas caused by this unconditional acceptance nurtured the scholastic darkness of the Middle Ages; it attributed an unquestioned innocence to sacred words. Hence, the church was raised on the trivet of the game of innocence, which it created. However, the underlying paradigm is to limit the existing discourse via religious and instrumental syntax, thereby pure individual ideas are confined into set boundaries. Umberto Eco's novel titled "The Name of the Rose" is loaded with the indicators based on the mentality of the era in a library that represents the darkness of the Middle Ages, sensitive to the syntactic reflexes and carefully protected against the mental codes in the path of enlightenment. In this article that scholastic thought is examined based on linguistics, the analysis of the mentioned indicators is possible by making the semiotic network in the deep structure of the narrative visible. In the light of this information, in this article, the close relationship between the novel and social linguistics will be examined with the hermeneutic tecnique. In brief, during this study, the indicative codes in the deep structure of the narrative will be examined on the basis of discourse and the linguistic elements in the text will be harmoniously analyzed through the postmodern approach and generative grammar that dominates the narrative.

Orhun Yazıtlarına Göstergebilimsel Bir Yaklaşım

Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2021

Orhun Yazıtlarına Göstergebilimsel Bir Yaklaşım 175 girişen hükümdarların ve diğer anlatı ögelerinin bu mücadelede üstlendikleri roller görselleştirilmiş ve yapısal olarak işlevlerine göre sınıflandırılmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde, Orhun Yazıtları anlatılarının çözümlenmesinde ortaya çıkan Türk Milletinin yokluktan varlığa geçiş sürecinin ve anlatı ögeleri aralarında tekerrür eden yapısal ilişkilerin, Türk Milleti ve hükümdarları için ifade ettikleri göstergesel değerler tartışılarak daha belirgin hale getirilmiştir.

Gül Mevsimidir İçin Bir Sözlük Denemesi

Sanat Kritik, 2022

Birazdan inceleyeceğiniz sözlük maddeleri Sabancı Üniversitesi’nde 2021 yılının Güz döneminde açtığım PROJ201 kodlu “Füruzan’ın Kelimeleri” dersini alan Helin Su Aydın, Ecem Balık, Defne Talya Boyar, Eda Melin Develioğlu, Bilgekağan Durmaz, Defne Hız, Hilal Kakışım, Simge Kanmaz, Rana Kocagöz, Karya Kölgesiz, Şevval Perk, Ömer Faruk Tarakçı ve Pırıl Teker tarafından hazırlandı. Bu sözlük denemesi, dönem boyunca Füruzan edebiyatı üzerine yaptığımız çalışmaların bir bölümünü temsil ediyor. Çalışmaya başlarken ilk amacım, genç okurların ilk kez karşılaştıkları Füruzan metinlerinin estetik yanıyla nasıl ilişkilendiklerini görmekti. Bununla birlikte okuma edimi sırasında anlam oluşturmakta zorlandıkları yerleri nedenleri ile birlikte tespit etmek ve bunlardan bir sözlük oluşturmaktı. Bu sebeple bazı ifadeler sadece kelime anlamı boyutuyla, bazıları taşıdıkları tarihsel, kültürel ya da siyasi veçheleriyle bu mütevazı sözlüğe dâhil oldular. Keyifli okumalar dileriz. Aslan Erdem

Gezinin Dili: Göstergebilimsel Bir İnceleme

İnsan&İnsan Dergisi, 2014

Türkiye’nin yakın tarihinde meydana gelmiş olan ve birçok açıdan ilkleri barındıran Gezi Parkı Olayları, göstericilerin kullandıkları dil açısından da dikkat çekicidir. Özellikle sloganlar ve duvar yazıları şeklinde karşımıza çıkan bu farklı dil, olaylar esnasında da sıkça dile getirilmiş, pek çok köşe yazısına ve mizah dergisine de konu olmuştur. Önceki dönemlerdeki gösteri ve protestoların dillerine kıyasla Gezi’nin dili belirgin bir farklılık arz etmektedir. Dildeki bu değişim/dönüşüm toplumsal olayları okumak açısından anahtar niteliğindedir. Kültürün ve dolayısıyla toplumsal olayların dil gibi yapılandığı kabul edildiğinde doğrudan göstergebilimsel bir incelemenin alanına girilmiş olur. Bu çalışmada Gezi Parkı Olaylarındaki söylem göstergebilim kavramlarından olan metaforik ve metonimik bağlamlarda incelenecektir. Bunu yaparken Gezi Parkı Olayları sürecinde kullanılan sloganlar ve duvar yazıları temel alınacaktır. Bu slogan ve duvar yazılarının yapılarında metaforik düzlemden metonimik düzleme doğru bir dönüşüm olduğunu varsayıyoruz. Metonimik düzleme doğru meydana gelen dönüşümü ise toplumsal dönüşümün okunabilmesi için uygun bir anahtar olarak değerlendiriyoruz.

Göstergebilimsel Analizin Kur’ân Yorumuna Kattığı Zenginlik

Vahyi Anlama Yolunda 3 (Vahiy ve Gelenek), 2022

Kur’ânı Kerim’in inceliklerinin keşfedilmesi ve yorumlanması konusunda muhtelif alanlarda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların büyük bir kısmı dille alakalıdır. Göstergeler sisteminden oluşan dili inceleyen dilbilim kendi içinde birden fazla alt dala sahiptir. Dil içi ve dil dışı göstergeleri bir arada inceleyen göstergebilim ise dili kapsayan bir yapıdadır. Göstergebilim dilbilimden de istifade etmek suretiyle yer, zaman, kişi ve olay barındıran her anlatıyı inceleyen anlatıbilim alt dalını kurmuştur. Bu bilim dalı da diğerleri gibi kendi içinde teoriler ve uygulamalara sahiptir. Sistematik olarak batı menşeli olan göstergebilimde ortaya çıkan teoriler, bazı Müslüman araştırmacılar tarafından Kur’ânı Kerim âyetlerine uygulanarak semiyotik analiz denemeleri yapılmıştır. Bu makalede, yapılan bu denemelerin semiyotik analize uygunluğu ve vardıkları sonuçlar itibariyle Kur’ân yorumuna katkı sağlayıp sağlamadıkları üzerinde durulacaktır.

Psikanalitik Bir Okuma Denemesi: Düş Olarak Reklam

Tüketim, insanlar için sadece ihtiyaçların giderilmesi değil, kimlik oluşumunu simgesel bir biçimde oluşturarak, nesneler gibi düşüncelerinde tüketildiği eksiklik temelli duyulan “arzu” üzerine kurulu bir süreç haline gelmiştir. Reklamlar eksiklik duygusu ve arzu üzerine kurdukları görsel imgelerle tüketimi sürekli olarak önermekte, yarattığı düşler ile reklam okurunun düşlerinin çakışmasını sağlamaktadır. Reklam metinlerinin ürünün kendi gerçek özelliklerine değil de, düşlere dayanması, reklam metinlerini, reklam okurunun arzularının karşılık bulduğu birer düş metni haline gelmesine neden olmaktadır. Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, düşleri açıkladığı ve düşlerin anlamsız olmadığını dile getirerek düşlerin görünür içeriklerinin yorumlandığı zaman çok geniş olan gizli düş düşüncelerinin ortaya çıkarılabileceğini açıkladığı Düşlerin Yorumu başlıklı çalışmasında, düşleri her yönüyle ele alarak, düşlerin yorumunun bizi, öznenin bilinçdışı etkinliklerine götürecek bir “kral yolu” olduğunu göstermektedir. Reklamları birer düş metni olarak ele alan bu tez çalışmasında reklam metinleri Freud’un Düşlerin Yorumu çalışmasında ele aldığı düş çözümleme yöntemi ışığında reklam metinlerindeki görünür içeriğin arkasında bulunan ve asıl anlamı içeren gizli içeriğe ulaşılması hedeflenmiştir. Bu çalışmada, düşlerin “istek doyurma” olduğu savını geliştiren Freud’un düşleri çözümleme yönteminde kullandığı konu ve kavramların (görünür içerik, gizli içerik, istek doyurma, belirti, bilinçdışı arzular, serbest çağrışım, düşlerde çarpıtma, birinci ve ikinci ruhsal ajan, düş-işlemi, yoğunlaştırma, yerdeğiştirme, temsil edilme, ikincil düzeltme ve savunma mekanizmaları) reklam çözümlemesine uyarlanabilir olduğu ve reklamların yorumlanmasının içinde yaşanılan kültürel dünyayı anlamaya giden bir “kral yolu” olduğu ileri sürülmektedir. (Bu çalışmanın dayandığı kitap çalışması yayımlanmıştır: "Reklama Düş Olarak Bakmak - Psikanalitik Bir OKuma" [Nihan İlhan - Serpil Aygün Cengiz, 2015, Ütopya Yayınları, Ankara].)