The Anatolian Interests of the Middle Assyrian Kings / Orta Assur Krallarının Anadolu’daki Çıkarları, K. Köroglu - S. Adali (eds. / Hz.), The Assyrians. Kingdom of the God Aššur from Tigris to Taurus / Assurlular. Dicle’den Toroslar’a Tanrı Assur’un Krallığı, Istanbul 2018, 108-125 (original) (raw)

Assunlular

Dicle’den Toroslar’a Tanrı Assur’un Krallığı
img-0.jpeg

Assurlular

Dicle’den Toroslar’a
Tanrı Assur’un Krallığı

The Assyrians

Kingdom of the God Assur
from Tigris to Taurus

Assurlular

Dicle’den Toroslar’a
Tanrı Assur’un Krallığı

The Assyrians

Kingdom of the God Assur
from Tigris to Taurus

Hazırlayanlar | Edited by
Kemalettin Köroğlu - Selim Ferruh Adah

Assurlular

Dinle’den Toreslar’a

Tann Assur’un Krallığı
The Assyrians
Kingdoth of the God Attar
from Tigris to Taurus

Anadolu Uygarlıkları Seric’nin yedinci kitabıdir.
Bu seri Tilgıraş - Yapı Kredi Yayınları işbirliği ile hazırlanmıştır. This is the seventh book in the Anatolian Civilizations Series. A co-publication of Tilgiraş - Yapı Kredi Culture, Arts and Publishing.

Yapı Kredi Yayınları - 5174
ISBN 978-975-08-4305-1
Projc Kızırdüzumunu Fısjert Coordination
Nihat Teklemir
Hazırlayanlar Edited by
Kemaletin Koroğlu, Selim Ferruh Adalı
Eshir Cihaz
Nihat Teklemir
Redakonom Redaction
Derya Önder, Merete Çakmak
Çeviriler Translations
G. Bile Yavoroğlu, Azer Keskin,
B. Nilgün Ör

Grafik Tasarım Graphic Design
Nabide Dikel, Arzu Yarsş
Dizaki Provileading
Filiz Öskan
Buda Print
Oltet Yapısorri
Yahya Kemal Mah. Şair Sk. No: 4 Kaf̧̧ıhane / Istanbul
Seröllka No: 12320

  1. baskı: İstanbul, Temmuz 2018

1st Printing: Istanbul, July 2018
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. 2018

Seröllka No Certificate No 12334
Bütün yayın hakları saklıdır.
Karısal gösterilerek tanını için yapılacak kısa alıntılar dışında
yarımcının yanlı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.
All rights reserved.
No part of this publication may be reproduced without prior
written permission from the publisher.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.
İstiklal Caddesi No: 561 Beroğlu 34453 İstanbul
Telefon: (0212) 25247 09: Eaks: (0212) 2939725
http://www.ykykultur.com.tr
e-pools: ykykultur@ykykultur.com.tr
Internet saniç adresi: http://alinerin.iagokredi.com.tr
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
PEN International Publishers Circle üyesidir.

İçindekiler

Contents

IBRAHIM YELMENOĞLU
KEMALETTIN KÖRDÜLU-
SELIM FERRUH ADALI

Ptylaqmak Biriktirmekten Büyüktür
Sharing is Superior to Hoarding ⋅\cdot VIII - IX
Önsöz
Foreword ⋅\cdot X - XV

GİRİŞ

INTRODUCTION
KAREN RADNER

Assur Kenti ve Assur Krallığı Tarihine Genel Bakış
The City of Adair and the Kingdom of Assyria Historical Overview ⋅\cdot 2

ANADOLU’DA İLK ASSURLULAR
THE FIRST ASSYRIANS IN ANATOLIA
GUJKO BARJAMOVIC

Tücearlar ve Seyyahlar: Anadolu’da Assurlular (MÖ 2000-1600)
Traders and Travelers: Assyrians in Anatolia (2000-1600 BC) ⋅\cdot 26

ESKİ ASSUR DÖNEMİ TİCARET MERKEZLERİ

TRADE CENTERS DURING THE OLD ASSYRIAN PERIOD
FIKKI KULAKOĞLU
Kaniş Karumu: Eski Assur Ticaretinin Anadolu’daki Başkenti
Karum Kaneë: The Capital City of Old Assyrian Trade in Anatolia ⋅\cdot 56
ANDREAS SCHACHNER
Assur Ticaret Kolonileri Çağı’ndaki Hattuş
The City of Hattus During the Old Assyrian Trade Colonies Period ⋅\cdot 84

ORTA ASSUR KRALLIĞI VE ANADOLU
THE MIDDLE ASSYRIAN KINGDOM AND ANATOLIA
ANDREAS SCHACHNER
Orta Assur Krallarının Anadolu’daki Çıkarları
The Anatolian Interests of the Middle Assyrian Kings ⋅\cdot 108

YENI ASSUR KRALLIĞI

THE NEO-ASSYRIAN KINGDOM

TAMÁS DEZSŐ Assurluların Anadolu Seferleri
Assyrian Campaigns to Anatolia ⋅\cdot 128
KEMALETTIN KÖROĞLU Anadolu’daki Yeni Assur Dönemi Stelkeri ve Kaya Kıbartmaları
Neo-Assyrian Rock Reliefs and Stelae in Anatolia ⋅\cdot 162
JOHN MACGINNIS Anadolu’daki Çiviyazılı Orta ve Yeni Assur Metinleri
Middle and Neo-Assyrian Cuneiform Texts from Anatolia ⋅\cdot 209
PAUL ZIMANSKY Gölge Hasm: Urartu’nun Assur’la İlişkisi
The Shadow Antagonist: Urartu’s Relationship with Assyria ⋅\cdot 230
ÖMÜR HARMANS̊AH Karşılaşmalar, Etkileşimler ve Ortak Bir Kültürel Alan:
Assur İmparatorluğu ve Demir Çağı Suriye-Hitit Devletleri
Encounters, Interactions, and a Shared Cultural Sphere:
The Assyrian Empire and the Syro-Hittite States of the Iron Age ⋅\cdot 256
SELIM FERRUH ADALI Yeni Assur Krallığı’nın Orta Anadolu’ya İlgisi:
Melid, Tabal, Frig ve Lidya İlişkileri
The Neo-Assyrian Kingdom’s Interest in Central Anatolia:
Relations with Melid, Tabal, Phrygia and Lydia ⋅\cdot 276
YIGAL BLOCH Anadolu’da Aramiler ve Yeni Assur-Arami İlişkileri
Arameans in Anatolia and Neo-Assyrian-Aramean Relations ⋅\cdot 300

YENI ASSUR DÖNEMI EYALET MERKEZLERİ VE GARNIZONLARI PROVINCIAL CENTERS AND GARRISONS DURING THE NEO-ASSYRIAN PERIOD

KEMALETTIN KÖROĞLU Üçtepe
Üçtepe ∙324\bullet 324
TIMOTHY MATNEY Ziyaret Tepe
Ziyaret Tepe ∙340\bullet 340
GÜLRIZ KOZBE Sultantepe Höyüğü: Tüm Gizemini Koruyan Assur Şehri
Sultantepe Mound: An Assyrian City Shrouded in Mystery ⋅\cdot 352
ELIP DENEL - Yeni Assur Dönemi Tayinat
TIMOTHY P. HARRISON Neo-Assyrian Tayinat ∙364\bullet 364
STUART BLAYLOCK Tille
Tille ∙380\bullet 380

Kovuyan Höyük: Assur İmparatorluğu’nun Taşrasında
Küçük ve Özgün Bir Yerleşim
Kavuşan Höyük: A Small and Distinctive
Site in the Countryside of the Assyrian Empire ⋅\cdot 404
HAKemi Use: Yukarı Dicle Vadisi’nde Bir Yeni Assur Köy Yerleşimi
Hakemi Use: A Neo-Assyrian Village Settlement in the Upper Tigris Valley ⋅\cdot 420
Dicle Vadisi’nde Yeni Assur Dönemi Mevsimlik Köyler:
Kilokki Tarlası (Kilokki Rabiseki), Kumru Tarlası (Zeviya Tivilki), Salat Tepe
Neo-Assyrian Seasonal Villages in the Tigris Valley: Kilokki Tarlası
(Kilokki Rabiseki), Kumru Tarlası (Zeviya Tivilki), Salat Tepe ∙436\bullet 436

img-1.jpeg

Orta Assur Krallığı ve Anadolu

The Middle Assyrian Kingdom and Anatolia

Orta Assur Krallarının Anadolu’daki Çıkarları

The Anatolian Interests of the Middle Assyrian Kings

ANDREAS SCHACHNER*

Günümüzde Türkiye’nin güneydoğusu, batıda Akdeniz sahillerinden doğuda Zagros Dağları’na kadar uzanmaktadır. Coğrafi olarak bazı alanlara ayrılan bu bölgenin bir kısmı henüz MÖ 2. binyılın ikinci yarısında Assurluların ilgi alanına girmiştir. Bu süreç MÖ 1. binyılın ilk yarısında daha iyi belgelenmiştir. Fırat’ın batısındaki bölgeler MÖ 2. binyılda Assurluların erişim alanı dışında olsa da Yukarı Dicle ve Tur Abdin Dağları boyunca uzanan engebeli ovalar ve bu dağların etekleri MÖ 2. binyılın sonlarında Assurluların genişleme politikalarının hedefinde olmuştur. Bu yıllarda Kuzeydoğu Suriye’nin ovalarıyla Tur Abdin’in güney eteklerindeki topraklar ve Karacadağ’ın çevresi Mitanniler ve iddialı Orta Assur krallarının savaş alanı haline gelmiştir (Fig. 1).

Mitanni’nin başkenti Waşşukanni’nin (Tell Feheriye ile özdeşleştirilmelidir, Wilhelm 1982: 38) Assurlular tarafından yıkılmasından sonra Taidu ismindeki bir kent geriye kalan Mitanni/Hanigalbat Devleti’nin başkenti olmuştur (Wilhelm 1982: 54-56). Her ne kadar Dur-Katlimmu’da bulunan Orta Assur Dönemi’ne ait güzergâhlar hakkında bilgi veren bir yazıtı (Röllig 1983: 279-284) Habur üçgeninde Taidu isimli başka bir kentin varlığına işaret ediyor olsa da coğrafi olarak bu kadar yakın konumlanan böylesine önemli iki şehrin birbirinden açıklayıcı birer sıfatla ayrılmamış olması uzak bir ihtimâldir. 1{ }^{1} Ayrıca, stratejik açıdan bakıldığında, Assurluların Waşşukanni’yi ele geçirmelerinden sonra Hanigalbat’ın yeni başkentinin Assurluların erişiminden daha uzakta, yani güney yerine kuzeyde, Tell al-Hamidiya’da veya Habur civarındaki başka yerlerde konumlandırmaları mantıklıdır. Nitekim, Habur Ovası’ndaki olaylardan Tur Abdin Dağları sayesinde korunabilen Yukarı Dicle bölgesi, Assur’dan gelebilecek düşmana karşı belli bir güvenlik sağlamaktadır. Bu bağlamda, Yukarı Dicle bölgesiyle Toroslar’ın eteklerinin kuruluşundan itibaren Mitannilere ait olduğu belirtilmelidir. Yeni Assur Dönemi’nde, Şubria’nın yöneticilerinin isimlerinin Hurrice olması da (Hu-Teššup, Ik-Teššup) Hurri kültürünün bu böl-

The southeastern part of modern Turkey stretches from the Mediterranean shores in the west to the Zagros Mountains in the east. This large region is geographically subdivided into several areas, some of which became part of the Assyrian interest zone already during the second half of the 2nd 2^{\text {nd }} and better documented during the first half of the 1st 1^{\text {st }} millennium BC. While the regions west of the Euphrates laid outside Assyrian reach during the 2nd 2^{\text {nd }} millennium, the rolling plains along the Upper Tigris and the Tur Abdin Mountains, as well as their foothills, were targets of Assyria’s expansion policy in the late 2nd 2^{\text {nd }} millennium BC. At the time the plains of northeastern Syria and the land of the southern foothills of the Tur Abdin as well as the surrounding of the Karacadağ Mountain became the battleground for the rivalry between the Mitanni and the ambitious Middle-Assyrian kings (Fig 1).

After the destruction of Wašlukanni (to be equated with Tell Fekheriye, Wilhelm 1982: 38), the Mitannian capital by the Assyrians, a city named Taidu became the new capital of the remaining Mitanni / Hanigalbat state (Wilhelm 1982: 54-56). Although a Middle-Assyrian itinerary text found at Dur-Katlimmu (Röllig 1983: 279-284) may indeed suggest the existence of another Middle-Assyrian city named Taidu in the Habur triangle, it seems unlikely that two major cities bearing the same name situated in relatively close geographical relation to each other would not have been distinguished from one another by using descriptive “epithesis”: Moreover, from a strategic point of view it would have been logical to establish the new capital of Hanigalbat after the Assyrians had captured Wašlukanni further away from Assyria, which would be north, not south, as sites such as Tall al-Hamidiya or others in the Habur area. Indeed the Upper Tigris region offers a certain amount of security against an enemy approaching from Assyria, because it was protected from the events on the

[1]


Habur plains by the Tur Abdin mountain range. In this context it should be noted that the Upper Tigris region and the Taurus piedmont belonged to Mitanni since its establishment. Furthermore, during the Neo-Assyrian period, the rulers of Šubria bear Hurrian names (e.g. Ho-Teštop, Ik-Tešlop), showing that Hurrian culture in that area was still strong, centuries after the collapse of Mitanni (Radner, Schachner 2001: 757).

Therefore, Kessler’s early suggestion for the Assyrian geography of the region (Kessler 1980) was convincing already at its time, and it is even more persuasive today taking into account the recent archaeological and textual evidence which was collected from the region because of the rescue excavations conducted in connection with the Iltsu Dam since 1999 (Fig. 1). Accordingly it is highly probable that present-day Üçtepe (the site of Kurkh in the 19th 19^{\text {th }} cent.) is to be identified with the late Mitanni capital Taidu, a city which figures prominently in the Kurkh Monolith’s Neo-Assyrian report on Ashurnasirpal’s fifth campaign and the city of Sinabu with Pornak mound to its west (Kessler 1980: 117-121; Radner, Schachner 2001: 753-757), whereas Tolfan is to be equated with Ziyaret Tepe, 20 km further east as shown by the textual evidence from Middle-Assyrian Giricano and Neo-Assyrian Ziyaret Tepe (Radner 2004, 71; MacGinnis, Matney 2009).

This reconstruction is supported largely by the archaeological remains of the Mitanni and MiddleAssyrian period along the Tigris and its northern
gede Mitanni’nin çöküşünden yüzyıllar sonra bile hâlâ güçlü olduğunu göstermektedir (Radner, Schachner 2001: 757).

Bu nedenle, bölgenin Assur coğrafyası üzerine Kessler’in erken tarihte yaptığı ve zamanında bile inandırıcı olan öneri (Kessler 1980) bugün Iltsu Barajı kapsamında 1999 yılından beri gerçekleştirilmekte olan kurtarma kazılarında ele geçen arkeolojik ve yazılı veriler dikkate alındığında daha da ikna edicidir (Fig. 1). Bu açıdan bakıldığında modern Üçtepe’nin (19. yüzyılda Kurkh’un bulunduğu yer) Assurnasirpal’ın beşinci seferinin Yeni Assur Dönemi’ne ait olan Kurkh Monoliti’ndeki aktarımında önemli yer tutan Mitanni’nin başkenti Taidu olması kuvvetle muhtemelken Sinabu kenti batısındaki Pornak Höyüğü’yle (Kessler 1980: 117-121; Radner, Schachner 2001: 753-757) Tuşhan ise, Orta Assur Dönemi’ne ait Giricano ile Yeni Assur Dönemi’ne ait Ziyaret Tepe’de ele geçen yazılı buluntulara dayanarak, 20 km doğudaki Ziyaret Tepe ile eşleştirilmektedir (Radner 2004, 71; MacGinnis, Matney 2009).

Bu eşleştirmeler Dicle ve kuzeyindeki Mitanni ve Orta Assur Dönemi buluntularıyla büyük ölçüde desteklenmektedir (Roaf, Schachner 2005: Fig. 1-2). Buna göre bölge, büyük kentsel alan ve köy ağının oluşturduğu yoğun bir nüfusa sahipti. Her ne kadar Assurluların Dicle kıyısındaki kentleri ne zaman ele geçirdikleri kesinlik kazanmamış olsa da

Fig. 1:
Güneydoğu Anadolu’nun metinde geçen yerlerini gösteren harita.

Map of Southeastern Turkey showing the Middle-Assyrian sites discussed.
img-2.jpeg

THE ASSYRIANS: Kingdom of the God Aššur from Tigris to Taurus

yazılı veriler I. Adad-nirari veya oğlu I. Salmanassar’ın dönemine işaret etmektedir.
II. Assurnasirpal’ın yazıtları daha önce Sinabu ve Tidu/ Taidu kentlerinde hüküm sürmüş bir Assur kralından bahseder. Kurkh Monoliti’ne göre bu kentlere “benden önce gelen prens, Assur kralı Salmanassar” tarafından asker yerleştirilmişti (BM 118883, Börker-Klâhn 1982: 181-182 no. 135; Grayson 1991: 261: A.0.101.19: 93). Mayer (1986: 236) ve Grayson (1991: 261) bahsi geçen kralın askeri hareketleri az bilinen II. Salmanassar (MÖ 1030-1019) olabileceğini düşünmüşse de son 15 yılda yapılan yeni arkeolojik keşiflerin ışığında bu kentlerin I. Salmanassar (MÖ 1269-1241) tarafından fethedilmiş olması akla daha yatkındır; bu kralın hükümdarlık dönemine tarihlenen bir idari metinde Taidu valisinin adının geçmesi bu görüşü desteklemektedir (Kessler 1980: 91 no. 13; Radner, Schachner 2001).

Assur’da bulunan yazıtlara göre I. Salmanassar’ın babası ve öncülü I. Adad-nirari (MÖ 1293-1264) MÖ 1280’de nihayet Hanigalbat’ın kralı Wasaşatta’nın kralı kenti Taidu’yu ele geçirmiş ve imar çalışmalarına girişmiştir (Grayson 1987: 137, A.0.76.4: 37- 41; 158: A.0.76.22: 55-60). Ancak Taidu’ya gönderilmesi gereken yazıtlar Assur’da kalmış ve orada ortaya çıkarılmıştır (Grayson 1987: 135). Assurnasirpal’ın Salmanassar’ın Tidu/Taidu’daki faaliyetlerinden bahsetmiş olması şu hipotecte açıklanabilir: Adad-nirari’nin geriye kalan küçük Mitanni Devleti Hanigalbat karşısındaki zaferi ilk başlarda kalıcı olmamış olabileceğinden Tidu/Taidu’daki imar çalışmaları gerçekleştirilmemiş olabilir. Ardıllı I. Salmanassar’ın Hanigalbat’ın kralı II. Sattuara’ya karşı savaşmış olması bunu düşündürmektedir. I. Salmanassar ülkeyi, olasılıkla MÖ 1260’ta, “Taidu’dan Irridu’ya dek, Kaşiyari Dağı’nın tümünden Eluhat kentine, Sudu Kalesi, Harranu Kalesi’nden Fırat’ın kıyısındaki Karkamış’a” kadar ele geçirdiğini öne sürmüştür (Grayson 1987: 184, A.0.77.1: 81-85). Salmanassar’ın Tidu/Taidu’daki imar faaliyetleriyle ilgili bilgi Assurnasirpal’ın Tidu/Taidu’daki onarımları sırasında bulduğu yazıtlardan gelmiş olabilir. I. Salmanassar’ın bazı bina yazıtlarında kendi kökeninden bahsetmemiş olduğu gözden kaçmamalıdır ki (Grayson 1987: 180-188, A.0.77.1; 191-193, A.0.77.4) bu da Assurnasirpal’ın Sinabu’nun ve Tidu/Taidu kurucusu hakkında verdiği bilgilere uymaktadır. Bu nedenle, I. Salmanassar’ın Yukarı Dicle boyundaki kentlerde etkili ve kalıcı bir Assur hâkimiyeti kuran Assur kralı olması oldukça makuldür. Her ne kadar arkeolojik ve tarihi verilerle kesin olarak desteklenemese de bu tarihten sonra Yukarı Dicle’nin kuzey bölgelerinin, batıda Urfa ve Harran ovalarıyla (Yardımcı 2004: 390’daki harita) Tell Sabi Abyad gibi Orta Assur yerleşimlerinin varlığının bilindiği Balih Vadisi’ne kadar (Wiggermann 2000), Assur kontrolünde olduğunu düşünebiliriz. Yukarı Dicle bölgesi, Karacadağ’ın batısı ve güneybatısındaki bu alanlara nazaran arkeolojik olarak daha iyi bilindiğinden ağırlıklı olarak o bölgeye odaklanacağım (Fig. 1).
ensirons (Roaf, Schachner 2005: Fig. 1-2). Accordingly, the area was densely populated by a network of large urban sites and villages. Yet it is not clear when the Assyrians took the cities along the Tigris, but the textual evidence point at the periods of either Adadnerari I or his son Shalmaneser I.

Ashurnasirpal II’s inscriptions mention the Assyrian king who had previously ruled the cities Sinabu and Tidu/Taidu. These cities are said to have been garrisoned by “Shalmaneser, king of Assyria, a prince who preceded me” according to the Kurkh Monolith (BM 118883, Börker-Klâhn 1982: 181-182 no. 135; Grayson 1991: 261: A.0.101.19: 93). Mayer (1986: 236) and Grayson (1991: 261) assumed that the king in question was Shalmaneser II (10301019 BC ), whose military activities are poorly known. However, in light of the archaeological discoveries of the last 15 years, it is far more likely to assume that the cities were compared by Shalmaneser I (12691241 BC), especially because the governor of Taidu is mentioned in an administrative text dated to the reign of that king (Kessler 1980: 91 no. 13; Radner, Schachner 2001).

According to inscriptions found in Assur, Adadnerari I (1293-1264 BC), the father and predecessor of Shalmaneser I, finally captured Taidu in the year c. 1280 BC, the royal city of Wasalatta, king of Hanigalbat, and conducted building work there (Grayson 1987: 137, A.0.76.4: 37- 41; 158: A.0.76.22: 55-60). However, the inscriptions destined to be deposited in Taidu remained in Assur where they were unearthed (Grayson 1987: 135). Ashurnasirpal’s mention of Shalmaneser’s activities in Tidu/Taidu may be explained by the following hypothesis: Adadnerari’s victory over the remaining small Mitannian state of Hanigalbat may not have been permanent at first, and hence his building projects in Tidu/Taidu may not have been realized. This is suggested by fact that his successor Shalmaneser I fought against Sattuara II, king of Hanigalbat. He claimed to have captured the land “from Taidu to Irridu, all of Mount Kaliyari to the city Eluhat, the fortress of Sudu, the fortress of Harranu to Karkemish which is on the bank of the Euphrates” probably in c. 1260 BC (Grayson 1987: 184, A.0.77.1: 81-85). Ashurnasirpal’s information about Shalmaneser’s building activities at Tidu/Taidu may have come from the discovery of building inscriptions by Shalmaneser during his renovations of Tidu/Taidu. Note that Shalmaneser I does not mention his lineage in some of his building inscriptions (Grayson 1987: 180-188, A.0.77.1; 191-193, A.0.77.4), which would fit the information given by Ashurnasirpal about the founder of Sinabu and Tidu/Taidu. Hence it seems rather plausible that Shalmaneser I was the Assyrian king to establish an effective and lasting Assyrian rule over the cities along the Upper Tigris. Although it is not very clear from neither archaeological nor historical evidence, we may assume that from this time on Assyria was in control of the regions along the Upper Tigris in the north and as far west as the Urfa and Harran plain (Yardımcı 2004: map on p. 390) and the Balikh Valley where Middle-Assyrian settlements are known, such as Tell Sabi Abiad (Wiggermann 2000). In comparison to these areas to the west and southwest of

the Karacadağ Mountains, the Upper Tigris region is archaeologically much better known so I will therefore focus mainly on this region (Fig. 1).

Thanks to the archaeological and textual evidence unearthed along the Upper Tigris during the last decades, the political and cultural history of the region during the second half of the 2nd 2^{\text {nd }} and the first half of the 1st 1^{\text {st }} millennium BC can be reconstructed. The Mitannian presence in the region is not only visible through secondary sources of the 1st 1^{\text {st }} millennium, but it is also demonstrated by the excavated remains at several sites along the river (from west to east): Üçtepe, Giricano, Ziyaret Tepe, and Gre Dimse. The establishment of the Mitannian reign and thus the incorporation of the region into a major political entity, which had its core further south, is reflected by dramatic changes in the archaeological assemblage as indicated by the remains of Giricano or Salat Tepe. While large and partly fortified structures dominate both of these sites during the Middle Bronze Age (Giricano: Bartl 2014; Salat Tepe: Ökse 2014), occupational layers of the Mitanni period seem to reflect changes in the use. While Salat Tepe was more or less abandoned after a catastrophic earthquake (Ökse 2007), the nature of the scanty remains of a villagetype settlement at Giricano (period IIIb, level 8; Radner, Schachner 2004) can be better described taking into account the textual finds which date to the last century of the 2nd 2^{\text {nd }} millennium BC known as the Middle Assyrian period (Fig. 2; Radner 2004).

Although the mentioned texts are much later than the Mitanni period, the administrative term dunnu used to describe the immediately succeeding settlement of the Middle Assyrian period at Giricano indicated that the site functioned in a comparable way already during the Mitanni era. The site probably functioned as a dintu, an agricultural estate or a farm, since the direct administrative tradition from the earlier term dintu to the younger dunnu is well attested in other regions of Northern Mesopotamia (Koliński 2001). From my point of view, the direct stratigraphical link between the large Middle Bronze Age estates (such as Giricano levels 12 and 9 (Gebäude A-C): Bartl 2005; 2012; 2014 or Salat Tepe level 2: Ökse 2014) and the only partly excavated dintu (Giricano level 8) and dunnu-structures at Giricano (levels 7-5: Schachner 2004) might even indicate that this system to control the arable land extends back into the early 2nd 2^{\text {nd }} millennium BC.

Due to a lack of excavated sites it is difficult to estimate in detail the extent and the appearance of a village type settlement like Giricano or the settlement system as a whole. Yet the identification of Mitanni type standardized pottery and seals at several sites in the region suggests that the area was not only administratively but also culturally and economically well-integrated into the larger Mitanni Empire (Schachner 2004; 2014; Roaf, Schachner 2005).

In contrast to the Mitanni period, the Middle Assyrian period in Southeastern Anatolia is documented in much more detail. The wide distribution of characteristic Middle Assyrian pottery indicates that the political changes affected this region culturally in its entirety as well (Fig. 3; Roaf, Schachner 2005; Fig. 2). Since pottery of both periods from many ex-
img-3.jpeg

Son yıllarda Yukarı Dicle boyunca ortaya çıkarılan arkeolojik ve yazılı veriler sayesinde bölgenin MÖ 2. binylın ikinci yarısıyla MÖ 1. binylın ilk yarısı arasındaki politik ve kültürel tarihini canlandırmak mümkün olmuştur. Bölgedeki Mitanni hâkimiyeti sadece MÖ 1. binyıla ait ikincil kaynaklardan değil, aynı zamanda nehir boyunca uzanan bazı alanlarda (batıdan doğuya Üçtepe, Giricano, Ziyaret Tepe ve Gre Dimse) gün yüzüne çıkarılan kalıntılarla da ortaya konmaktadır. Mitanni hâkimiyetinin ve bölgenin böylelikle merkezi daha güneyde olan önemli bir politik güce dahil olmasının yansımaları Giricano veya Salat Tepe’deki arkeolojik buluntulardaki dramatik değişikliklerde görülmektedir. Her iki kentin Orta Tunç Çağı’na büyük ve surlu yapılar damgasını vurmaktayken (Giricano: Bartl 2014; Salat Tepe: Ökse 2014) Mitanni Dönemi’ne ait yerleşim katmanları kullanımdaki değişiklikleri gözler önüne sermektedir. Salat Tepe yıkıcı bir depremden sonra neredeyse terk edilmişken (Ökse 2007) Giricano’daki köy tipi bir yerleşimin tek tük kalıntılarının özellikleri (IIIb dönemi, 8. yapı katı; Radner, Schachner 2004) Orta Assur Dönemi olarak bilinen MÖ 2. binylın son yüzyılına ait yazılı buluntularla beraber daha iyi açıklanabilir (Fig. 2; Radner 2004).

Babsi geçen metinler Mitanni döneminden çok sonrasına ait olsalar bile yine de Giricano’da hemen sonra gelen Orta Assur Dönemi yerleşimini anlatmak için kullanılan idari terim dunnu alanının daha Mitanni döneminde benzer şekilde işlediğini göstermektedirler. Alan bir dintu yani bir tarım arazisi veya çiftlik olarak işlev görmüş olmalıdır zira daha erken bir terim olan dintu’dan daha geç bir terim olan dunnu’ya olan idari terim geleneği geçişi Kuzey Mezopotamya’nın diğer bölgelerinde çok iyi belgelenmiştir (Koliński 2001). Kanımca, büyük Orta Tunç Çağı arazileriyle (örn. Giricano 12. ve 9. tabakalar (Gebäude A-C): Bartl 2005, 2012, 2014 veya Salat Tepe 2. tabaka: Ökse 2014) Giricano’da kazıları sadece kısmen

img-4.jpeg

Fig. 3:
Giricano’da bulunan Orta ve Yeni Assur dönemi pişmiş toprak kap örnekleri

Middle and Late Assyrian pottery from Giricano
gerçekleştirilmiş dimlu (Giricano 8. tabaka) ve dunnu yapıları arasındaki stratigrafik bağlantı, tarıma elverişli arazilerin kontrolünü sağlayan bu sistemin MÖ 2. binyılın başlarına dek uzandığını bile gösterebilir.

Kazısı gerçekleştirilmiş alanların yetersiz olmasından dolayı Giricano’daki gibi bir köy tipi yerleşimin veya bir bütün olarak yerleşim sisteminin kapsamını ve görünümünü ayrıntılı olarak tahmin etmek güçtür. Ne var ki bölgedeki bazı alanlarda ele geçen Mitanni tipi standartlaşmış çanak çömlek ve mühürler, bölgenin sadece idari değil kültürel ve ekonomik olarak da daha geniş Mitanni İmparatorluğu’yla bütünleşmiş olduğunu göstermektedir (Schachner 2004; 2014; Roaf, Schachner 2005).

Mitanni dönemine kıyasla, Güneydoğu Anadolu’nun Orta Assur Dönemi çok daha iyi belgelenmiştir. Karakteristik özellikleri olan Orta Assur çanak çömleğinin geniş yayılımı politik gelişmelerin bu bölgeyi kültürel olarak da etkilediğine işaret etmektedir (Fig. 3; Roaf, Schachner 2005: Fig. 2). Kazılarda veya yüzey araştırmalarında her iki döneme ait çanak çömlek elde edildiğinden genel politik hâkimiyet değişse de hem bireysel hem bütünsel yerleşim sistemi seviyesinde yüksek oranda bir süreklilikten söz edilebilir. Belli ki bölgeler üstü politik hükümdarın değişimi bölgenin iç gelişiminde gözle görülür bir etki bırakmamıştır ve herhangi bir kargaşa izi ayırt edilmemektedir ancak yine de Assur’un baskın kültürel damgası, yerel geleneklerin görülmediği bu ortamda bölgenin tamamıyla Assurlu olduğuna işarettir.

Belirli çanak çömlek formlarının dağılımının etnik kompozisyonları yansıtıp yansıtmadığı konusunda fikir yürütmek eldeki sınırlı maddi veriler dikkate alındığında çok daha zordur. Giricano’da ele geçen metinler bölgede yerel bakış açılarının izlenebildiği az sayıdaki kaynaklardandır (Radner 2004). Gerçi metinlerde bahsi geçen kişi isimleri hukuki işlemlerde rol almış kişilere aittir ve bu nedenle nüfusun geneliyle ilgili bilgi vermekten uzak görülebilirler. Yine de bu koşullar göz önüne alındığında, içlerinden bazılarının bariz olarak Assurlu olduğu 70 küsur personelin üçte ikisinin isimlerinin
cavated and surveyed sites has been encountered, a high degree of continuity on the level of the individual settlements but also of the settlement system as a whole can be assumed despite the changes in the general political rule. Obviously the change of the supratregional political sovereign had no visible impact on the inner development of the region and no unrest is discernible, but the overwhelming Assyrian cultural imprint indicates that the region was solely Assyrian, since no local traditions are visible.

Whether the distribution of certain pottery forms also reflects ethnic composition is much more difficult to estimate based on the limited nature of the material evidences. The texts from Giricano are one of the very few sources allowing an insight into the region from a more local perspective (Radner 2004), although the personal names mentioned in the texts refer to people taking part in juridical transactions and therefore may be seen as not providing evidence for the majority of the population. But even taking these conditions into account it is remarkable that two-thirds of the 70 or so personal names mentioned in these texts have Akkadian roots, some being obviously Assyrian. Beside 12 names of uncertain origin, a minority of Hurrian and West Semitic names are attested (Radner 2004: 73-74). This may be taken together with the spread of the Middle Assyrian pottery as evidence for a very strong presence of Assyria and its culture not only in the cities but also in the countryside as a whole (Postgate 1992; 1997). But along with the Assyrian domination, an enduring presence of other ethnic groups is attested by the mentioned textual sources. The scattered evidence indicates that this situation did not change much in the early 1st 1^{\text {st }} millennium BC, when an increasingly complex ethnic environment emerges, especially in light of the evidence from Ziyaret Tepe (MacGinnis 2012; Radner, Schachner 2001).

The evidence for different ethnical groups is contrasted by a very homogenous cultural imprint as testified by the use of the common Middle Assyrian pottery throughout the empire (Fig. 3; Pfälmer 1995; Roaf, Schachner 2005). This is a phenomenon of the material culture which is characteristic for most Late Bronze Age empire states, not only the Assyrian example (Glatz 2015). It shows how strong the cultural influence of the core of the empire was even in its Anatolian peripheries, and as such it should be taken as an indicator of how directly power was executed. Remarkably the situation during the 1st 1^{\text {st }} millennium BC was much different, since at that time local traditions are visible in the pottery assemblage of villages (e.g. Giricano: Schachner 2003), whereas urban sites like Ziyaret Tepe/Tolğan seem closely to follow the traditions of the central parts of Assyria (MacGinnis, Matney 2009; for a more general interpretation see: Postgate 1992).

At all large urban sites in the region, considerable evidence for Middle Assyrian occupation has been unearthed or is attested in surveys and partly excavations (Köroğlu 1998; Özfirat 2006). This evidence supports the above quoted historical sources according to which Shalmanour I executed building programs in the cities along the Tigris. It is striking that all Assyrian towns - Middle as well as Neo-Assyr-

ian - are located on the southern bank of the river as if the river was used as a natural line of defence (Fig. 1). This hypothesis is backed by the fact that each of the large urban sites - from west to east: Sinabu/ Pornak, Taidu/Üçtepe and Tuilhan/Ziyaret Tepe - is strategically located in areas where natural routes from the southern Tur Abdin meet the river (Fig. 1).

Since only very limited areas have been excavated in Middle Assyrian urban sites so far, it is impossible to evaluate their structure and their relation to the core of the empire in terms of the layout of their individual buildings and the towns as a whole. Sites such as Giricano or Kavuşan offer a rare insight into the layout of villages which consisted of several small basic mudbrick houses each (Schachner 2004: 8 Fig. 10; Kozbe 2013).

By the time the Giricano tablets were discovered, the dunnu-system had already been known and especially the site of Tell Sabi Abyad - a royal dunnu (Wiggermann 2000) - seemed to show how such a structure looked like. Evidence from Giricano, however, allows us for the first time to relate this administrative term to identifiable sites beyond the level of the royal family. The textual evidence indicates that the site of dunnu la Uzbi, which is the name of Giricano in the Middle Assyrian period, was owned by a landlord, named Ahuni, son of Kidin-Sin, from the city of Tuilhu (= Tuilhan) (Fig. 2; Radner 2004: 69-72), which is to be identified with the modern site of Ziyaret Tepe ca. 5 km southeast across the river as the crow flies (Fig. 4; MacGinnis, Matney 2009). Hence it is possible to at least partly reconstruct the settlement system and the local economy of the Upper Tigris region, which is itself exemplary of the piedmont regions of Northern Mesopotamia and Southeastern Anatolia in general. The textual evidence of other dunnu-type sites, though not yet allocated in the region, 3{ }^{3} indicates that this system was widely used to control the country surrounding the urban sites where the Assyrian administration had their seat. Possibly most of the many small sites in the vicinity of the three major large cities (e.g. Sinamu / Pornak, Taidu / Üçtepe and Tuilhu / Ziyaret Tepe), where Middle Assyrian pottery has been found (Köroğlu 1998: 54-74, Fig. 11. 17; Roaf, Schachner 2005: 121), may have been part of this system.

Distances vary between 15 and 20 km between the three major urban sites (Fig. 1), whereas the small sites concentrate in a maximum distance of not more than 5 km around each large site (Radner, Schachner 2004: 115, Fig. 65-66). This system closely resembles the settlement structure along the Habur and Balikh rivers in Syria (Ergenzinger, Kühne 1991: 184186, Fig. 143; Lyon 2000: 100-101). We may therefore conclude that the Upper Tigris region was politically and culturally completely embedded into the structures of the Middle Assyrian territorial state (Radner, Schachner 2004: 115).

Apparently the Assyrian rulers paid much interest to the regions north of the Kaliyari Mountains, the modern Tur Abdin, which from my point of view cannot be due to economic reasons. Although the Upper Tigris region has a high agricultural potential and the communities were able to produce a surplus not to be disregarded as proven by calculations of the
köklerinin Akkadca olması dikkate değerdir. Kökleri belli olmayan 12 tanesi dışında az sayıda Hurri ve Batı Sami ismi de tespit edilmiştir (Radner 2004: 73-74). Orta Assur çanak çömleğinin yayılımıyla beraber değerlendirildiğinde bu bilgiler, Assur ve kültürünün kentlerin ötesinde tüm kırsal alanda çok güçlü bir şekilde var olduğunun verileri olarak ele alınabilir (Postgate 1992; 1997). Ancak Assur hâkimiyetinin yanı sıra diğer bazı etnik grupların da kalıcı bir varlığı olduğu yazılı kaynaklarda ifade edilmektedir. Dağınık veriler, özellikle de Ziyaret Tepe’deki buluntular ışığında bakıldığında, giderek karmaşıklaşan bir etnik çevrenin ortaya çıktığı MÖ 1. binyılın başlarında durumun pek değişmediğini ortaya koymaktadır (MacGinnis 2012; Radner, Schachner 2001).

Farklı etnik grupların varlığına dair veriler, Orta Assur çanak çömleğinin imparatorluğun her tarafında yaygın olarak kullanılmasının işaret ettiği çok homojen bir kültürel etkiyle tezat teşkil etmektedir (Fig. 3; Pfälzner 1995; Roaf, Schachner 2005). Sadece Assur örneğinde değil Son Tunç Çağı kral devletlerinin çoğu için geçerli bir özellik olan maddi kültüre ilişkin bu olgu (Glatz 2015), imparatorluğun merkezinin kültürel etkisinin Anadolu’daki çeperinde bile ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyduğundan gücün doğrudan nasıl uygulanabildiğinin bir göstergesi olarak alınmalıdır. MÖ 1. binyılda durum dikkat çekici biçimde epey farklıdır zira bu dönemde köylerdeki çanak çömlek buluntularında yerel gelenekler gözlemlenebilmekteyken (örn. Giricano: Schachner 2003) Ziyaret Tepe/Tuşhan gibi kentsel yerleşimlerde Assur’un merkezinin geleneklerinin yakından izlendiği görülmektedir (MacGinnis, Matney 2009; daha genel bir yorumlama için bkz. Postgate 1992).

Bölgedeki tüm büyük kentsel alanlarda yürütülen kazılarda veya yüzey araştırmalarında Orta Assur işgaline işaret eden hatırı sayılır derecede veri ele geçmiştir (Köroğlu 1998; Özürat 2006). Bu veriler, yukarıda alıntılanan ve I. Salmanassar’ın Dicle boyunca yer alan kentlerdeki imar programlarını anlatan tarihi kaynakları doğrulamaktadır. Hem Orta hem de Yeni Assur Dönemi’ne ait tüm Assur kentlerinin doğal bir savunma hattıymışçasına nehrin güney kıyısında konumlanmaları çarpıcıdır (Fig. 1). Böyük kentsel alanların her birinin -doğudan batıya Sinabu/Pornak, Taidu/Üçtepe ve Tuşhan/ Ziyaret Tepe- Tur Abdin’in güneyinden gelen doğal rotaların nehirle buluştuğu stratejik yerlerde kurulmuş olmaları bu hipotezi desteklemektedir (Fig. 1).

Bugüne kadar Orta Assur Dönemi’ne ait kentsel yerleşimlerde az sayıda kazı çalışması gerçekleştirilmiş olduğundan bu kentlerin yapılarını (tek tek binaların ve kentlerin konumları) ve imparatorluğun merkeziyle ilişkilerini değerlendirmek imkânsızdır. Bazı küçük ve basit kerpiç evlerden oluşan Giricano ve Kavuşan gibi alanlar köylerin yerleşim düzenine ilişkin ender ipuçları vermektedir (Schachner 2004: 8, Fig. 10; Kozbe 2013).

Giricano tabletlerinin bulunduğu sıralarda dunnu sistemi bilinmektedir ve kralî bir dunnu olan Tell Sabi Abyad’ın

img-5.jpeg

Fig. 4:
Büyük kent Ziyaret Tepe (Assurca Taifsu/Tuijkan) kuzeyden görünümü; arkada Tur Abdin Dağları (Assurca Kalliyari) görünmektedir.

The large urban and multi-larered site of Ziyaret Tepe (Assyrian Taifsu/Tuijkan) seen from the north; the Tur Abdin Mountains are visible in the background.
(Wiggermann 2000) böyle bir yapının nasıl göründüğünü gösterdiği düşünülmüştür. Ancak Giricano’da elde edilen buluntular bu idari terimi ilk defa kraliyet ailesi seviyesi ötesinde tespit edilebilen alanlarla da ilişkilendirilebilmemize olanak sağlamaktadır. Yazılı veriler Giricano’nun, yani Orta Assur Dönemi’ndeki ismiyle dunnu la Uzibi’nin, Tuşhu (= Tuşhan) kentinden Kidin-Sin oğlu Ahuni isminde birine ait olduğunu göstermektedir (Fig. 2; Radner 2004: 69-72). Bu kent, modern Ziyaret Tepe’nin kuş uçumu yaklaşık 5 km güneydoğusunda nehrin karşı kıyısında konumlanmaktadır (Fig. 4; MacGinnis, Matney 2009). Bu veriler ışığında, Yukarı Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu’nun eteklerindeki bölgenin bir örneğini oluşturan Yukarı Dicle bölgesinin yerleşim sistemini ve yerel ekonomisini kısmen de olsa yeniden canlandırmak mümkündür. Her ne kadar bölgede 2{ }^{2} başka tespit edilememiş olsa da dunnu tipi alanlara yapılan diğer atıflar bu sistemin Assur yönetiminin bulunduğu kentsel yerleri çevreleyen alanların kontrolünü sağlamak için yaygın olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Üç büyük kentin (örneğin Şinamu/Pornak, Taidu/Üçtepe ve Tuşbu/Ziyaret Tepe) yakınlarında yer alan ve Orta Assur çanak çömleği bulunan (Köroğlu 1998: 54-74,
producivity of the area around Giricano (Radner, Schachner 2004: 118-119), the core of the Assyrian empires of both the 2nd 2^{\text {nd }} as well as of the 1st 1^{\text {st }} millennium BC had a comparable agricultural potential. The far distance from Southeastern Anatolia to the city of Assur and the rough terrain makes the transport of substantial amounts of staple goods unrealistic. Even transport on the Tigris seems impractical since the river rushes through several narrow canyons which would make the journey extremely unsafe. Furthermore, a large storage pit excavated in Giricano shows that a large amount of grain was stored in the immediate vicinity of the arable land in order to avoid unnecessary transport of bulky grain (Schachner 2004: 5-13, Fig. 11-12). It is the same storage system which was employed at Tell Bderi (?) (Pfälzner 1995: 114) and especially at Qasrij Cliff during the 2nd 2^{\text {nd }} and 1st 1^{\text {st }} millennia in Northern Mesopotamia (Simpson 1999; Curtis 1989) and beyond, including also the region of Central Anatolia (Seeher 2000).

The mountains of Eastern Anatolia are without any doubt important sources of raw materials which would theoretically be of high potential for the Assyrian economy. Since only very limited research allows evaluating the situation in Eastern Anatolia during the 2nd 2^{\text {nd }} millennium BC in general, it is admittedly difficult to draw final conclusions on the relations between the regions. But as a matter of fact there are no finds excavated in the sites dating to the 2nd 2^{\text {nd }}

milkmium in the Upper Tigris region which would indicate any kind of contacts between Eastern Anatolia and the Upper Tigris plains. Among the archaeological finds from the cave system at Birkleyn, the Tigris Tunnel, which is located at one of the important mountain passes (Fig. 5a-b), there was nothing to prove a Middle Assyrian or any kind of northern presence at this potential pass over the Taurus (Fig. 6a-b; Schachner 2009: 233-236). The rock relief of the Assyrian king Tiglaft-pileser I must be seen in a much different context which I will discuss below. Therefore, in the light of the present state of knowledge, the lack of evidence may be taken as a strong indicator that Eastern Anatolia played a negligible role for the Middle Assyrian economy. This conclusion is even more plausible since the core land of Assyria had much easier access to areas similarly rich in raw materials nearer and easy to reach in the Zagros Mountains to its immediate east and northeast.

But why did Assyria integrate the region north of the Tur Abdin into its empire? In my opinion, the strategic importance of the region was that it constituted the northern flank of Assyria between the Tigris and the Euphrates. This must be seen as the key factor for efforts to secure this region during the Middle as well as the Neo-Assyrian periods.

Although in light of the scanty finds of the Middle Assyrian period, it might not be that obvious that the wealthy and culturally highly developed western parts of Syria were the real and rewarding tasks of the Assyrian westward expansion. In this respect, controlling the plains along the Tigris secures not only the southern entrances to the passes over the Taurus Mountains and establishes a natural buffer north of the river to absorb any proximate impact, but it also safeguards the lengthy northern flanks, which otherwise would have been open to any attack from the mountains of the Tur Abdin or the Karacadağ (Wäfler 1981; 1986). For the same reasons, the reestablishment of Assyrian power along the Tigris was a vital part of the efforts to regain Assyria’s power in the early 1st 1^{\text {st }} millennium (Schachner 2007: 227-246).

The near lack of written sources for the Middle Assyrian period prevents a more holistic evaluation of the relevance of the mountain areas of Eastern Anatolia for the Assyrian kings and only two monuments indicate any interest. In particular, Tiglaftpileser I left visible marks by executing a rock relief and an inscription at the Tigris Tunnel (Fig. 6a-b; Radner 2009: 173-177; Schachner 2009: 203-206 Fig. 221-224) and at Yungalu (read Yoncalı, near Bulanık, cf. Lehmann-Haupt 1907: 15-16). Whereas the inscription at Yoncalı is completely lost today, a relief and an accompanying inscription recollect the visit of the king at the Tigris Tunnel on one of his three campaigns against Nairi between 1104-1097 BC. The king is depicted in profile, looking to the left towards the arriving visitor (Fig. 6a-b). He holds his right arm up and performs the typical pointing gesture sâkiva tanâyı (“to extend the finger”), which is a gesture characteristic for the king in cubic contexts (Magen 1986: 45-54). The ritual frame of the depiction is underlined by the so-called “Schallengewand No. 2” (Hrouda 1965; Magen 1986) which the king normally wears in cubic contexts. Remarkably this

Fig. 11. 17; Roaf, Schachner 2005: 121) küçük yerleşimlerin muhtemelen büyük çoğunluğu bu sistemin bir parçası olmuş olabilir.

Bu üç büyük kent arasındaki mesafeler 15 ila 20 km arasında değişmekteyken (Fig. 1) küçük alanların arasındaki mesafe her büyük kentin en fazla 5 km uzağında olacak şekildedir (Radner, Schachner 2004: 115, Fig. 65-66). Bu sistem Suriye’de Habur ve Balih nehirleri boyunca görülen yerleşim yapısına oldukça benzemektedir (Ergenzinger, Köhne 1991: 184-186, Fig. 143; Lyon 2000: 100-101). Bu nedenle, Yukarı Dicle bölgesinin politik ve kültürel anlamda Orta Assur bölgesel devletinin yapılarıyla tamamen bütünleşmiş olduğu hükmüne varabiliriz (Radner, Schachner 2004: 115).

Assurlu hükümdarlar Kaşiyari Dağları’nın kuzeyindeki bölgelere, modern Tur Abdin’e, epey ilgi göstermiş görünmektedir ki benim görüşüme göre bu sadece ekonomik nedenlerle açıklanamaz. Yukarı Dicle bölgesinin yüksek bir tarım potansiyelinin yanı sıra oradaki toplulukların, Giricano civarındaki alanın üretkenlik hesaplarıyla da kanıtlandığı üzere, gereğinden fazla üretim yapabildikleri (Radner, Schachner 2004: 118-119) gözden kaçırılmaması gereken unsurlar olsa da Assur imparatorluklarının merkezi hem MÖ 2. hem MÖ 1. binyılda benzeri bir tarım potansiyeline sahipti. Güneydoğu Anadolu’nun Assur kentine olan uzaklığı ve aradaki engebeli arazi düşünüldüğünde temel ihtiyaç mallarının bu bölgeler arasında kayda değer miktarlarda taşınmış olması gerçekçi değildir. Dicle üzerinden nakliyat bile, bazı dar kanyonlardan akan nehrin bu yolculuğu çok tehlikeli hale getireceği göz önüne alındığında, pratikte uygulanamaz gibi görünmektedir. Ayrıca, Giricano’da kazılan büyük bir depo çukuru gereksiz nakliyatı önlemek için büyük miktarda tahılın verimli arazinin hemen yakınında saklandığını göstermektedir (Schachner 2004: 5-13, Fig. 11-12). MÖ 2. ve MÖ 1. binyıllarda Kuzey Mezopotamya ve ötesinde, Tell Bderi’de (?) (Pfälzner 1995: 114) ve özellikle Qasrij Kayalığı’nda (Simpson 1990; Curtis 1989). Orta Anadolu bölgesi de dahil olmak üzere (Seeher 2000) aynı depolama sistemi kullanılmıştır.

Doğu Anadolu’nun dağları şüphesiz Assur ekonomisi için teorik olarak yüksek potansiyeli olan hammadde kaynağıydı. Doğu Anadolu’nun MÖ 2. binyıldaki durumuna ilişkin çok sınırlı sayıda araştırma olmasından dolayı bölgeler arasındaki ilişkiler konusunda nihai sonuçlara varmak kuşkusuz güçtür. Ancak aslına bakılırsa Yukarı Dicle bölgesinde MÖ 2. binyıla tarihlenen alanlardaki kazılarda ele geçen buluntuların hiçbiri Doğu Anadolu ile Yukarı Dicle ovaları arasında bir bağlantıya işaret etmemektedir. En kayda değer dağ geçitlerinden birinde konumlanan Dicle Tüneli Birkleyn’deki mağara sisteminde ele geçen buluntuların arasında bu potansiyel öneme sahip Toros geçidinde (Fig. 5a-b) Orta Assur veya herhangi bir kuzeyli varlığına işaret edebilecek hiçbir veri elde edilmemiştir (Fig. 6a-b; Schachner 2009: 233-236). Aşağıda tartışacağım üzere, Assur kralı I. Tiglat-pileser’in kaya kabartması

img-6.jpeg

relief is the oldest securely dated monument which shows the king in the combination of this particular dress and the gesture. From Tiglath-pileser I onwards it was used as the canonic way to depict the king in a ritual or cultic context.

Although other evidence is not available, I interpret the Tigris Tunnel and its Assyrian rock reliefs not as a border mark or frontier monument (Kreppner 2002), but as pointed out earlier, in the context of a natural open-air sanctuary which was honored by the Assyrian king, especially with respect to the reliefs and inscriptions of Shalmaneser III (c. 858823 BC) (Schachner 2009; Radner 2009). The fact that the later king is depicted in the same manner as Tiglath-pileser I shows that the meaning of the place has not changed over the centuries and that thus the depiction may be seen in a ritual framework (Schachner 2009: 296).

Although similar in contents, the Yoncalı inscription, which was not likely accompanied by a relief (Lehmann-Haupt 1907: 15-16), and its location indicate that already during the Middle Assyrian period, the people north of the Taurus were seen as a threat to Assyria and had to be fought militarily. Taking the much better documented Neo-Assyrian period into account, it seems as if the strategic parameters and concerns did not change much over centuries despite a short break in the Assyrian presence on the Upper Tigris.

The contents and dating of the Giricano texts in combination with the records of the so-called broken obelisk of Aššur-bel-kala (Grayson 1991) allow the reconstruction of the collapse of the Assyrian rule along the Upper Tigris. The stratigraphic position of the Giricano texts, which can be dated to the year 1069/68 BC by mentioning the eponym Ili-iddina (Radner 2004: 52-53), indicate that they should be associated with the latest phase (IIIa, level 5) of the Middle Assyrian settlement (Schachner 2004: 9-13, Fig. 10-13). Moreover all texts cover the economic transactions of one year and it is implausible that the intentionally buried vessel with the tablets should have remained where it was later found. It is more likely that they were deposited there in a situation of turmoil in order to carry them afterwards to the actual home of their owner, Ahuni, in Tošbo. Since they remained at their place the Assyrian rule over the Upper Tigris region could not have lasted much beyond the year mentioned in the texts (Radner, Schachner 2004: 115-116). As known from the inscription on the so-called broken obelisk of Aššur-bel-kala (Grayson 1991) it is highly probable that fighting in the region between Assyrians and Arameans finally caused the collapse of the Assyrian rule and material culture during the late part of the first half of the 11th 11^{\text {th }} century BC (Radner, Schachner 2004: 115).

Fig. 5:
Borkleyn, a: batıdan göcünümü;
b: tünelin kısmen yıkılmış batı sonu
Borkleyn, a: seen from the west,
b. the partly open western end of the tunnel
çok farklı bir bağlamda değerlendirilmelidir. Bu nedenle, günümüzdeki bilgi birikimi ışığında düşünüldüğünde, verilerin yetersizliği, Orta Assur ekonomisinde Doğu Anadolu’nun pek de önemli bir rolü olmadığına işaret etmektedir. Assur’un ana topraklarının hemen doğusundaki Zagros Dağları’nda hem daha yakın hem rahatça ulaşılabilen ve benzer derecede zengin hammaddeleri olan alanlara erişiminin çok daha kolay olduğu göz önüne alındığında bu sonuç akla daha yatkın gelmektedir.

Yine de sorulması gereken soru Assur’un neden Tur Abdin’in kuzeyindeki bölgeyi imparatorluğuna dahil ettiğidir. Olasılıkla, bölgenin stratejik önemi, Fırat ve Dicle arasında Assur’un kuzey kanadını oluşturmasından ileri geliyordu. Orta ve Yeni Assur dönemlerinde bölgenin alınması/güvenli hale getirilmesi yönündeki çalışmaların kilit etkeni olarak bu görülmelidir.

Ancak Orta Assur Dönemi’ne ait az sayıdaki buluntuyla değerlendirildiğinde, Assur’un batıya açılımının asıl cazip hedefinin kültürel anlamda çok gelişmiş ve zengin Suriye’nin batı bölgelerinin olduğu pek de aşikâr olmayabilir. Bu bakımdan, Dicle boyunca yer alan ovaların kontrol altına alınması, Toros Dağları üzerindeki geçitlerin güney girişlerini güvenli hale getirerek nehrin kuzeyinde herhangi bir yakın mesafe saldırısının etkisini azaltabilecek doğal bir tampon bölge oluşturmakla kalmayıp aksi durumda Tur Abdin veya Karacadağ’dan gelebilecek saldırılara açık olacak uzun kuzey kanadın korunmasını da sağlamaktadır (Wâfler 1981; 1986). Aynı nedenlerden dolayı, Dicle boyunca Assur iktidarının yeniden tesis edilmesi, Assur’un MÖ 1. binyılın başında gücünü yeniden elde etmeye yönelik çabalarının hayatî bir parçası olmuştur (Schachner 2007: 227-246).

Orta Assur Dönemi’ne ait yazılı kaynakların azlığı, Assur krallarının Doğu Anadolu’nun dağlık alanlarına ilgisini daha bütüncül bir biçimde değerlendirilmesini engellemektedir. Sadece iki anıtın bu konuda bilgi verebileceği düşünülmektedir. I. Tiglat-pileser, Dicle Tüneli (Fig. 6a-b; Radner 2009: 173-177; Schachner 2009: 203-206 Fig. 221-224) ve Yungalu’da (Yoncalı olarak okunur, Bulanık yakınlarında) (LehmannHaupt 1907: 15-16) kaya kabartması ve yazıt yaptırarak görünür izler bırakmıştır. Yoncalı’daki yazıt günümüze ulaşamamışsa da Dicle Tüneli’ndeki kabartma ve buna eşlik eden bir yazıt, kralın Nairi’ye MÖ 1104-1097 arasında gerçekleştirdiği üç seferden birinde buraya yaptığı ziyaretini anlatmaktadır (Fig. 6a-b). Kral profilden görüntülenmekte ve yaklaşmakta olan ziyaretçiye doğru sola bakmaktadır. Sağ elini kaldırmış ve kutsal ortamlarda kralın karakteristik hareketlerinden olan (Magen 1986: 45-54) tipik işaret hareketi ubāna tanūzu’yu (“parmağını uzatmak”) gerçekleştirmektedir. Betimin ritüel özelliği kralın normalde kült ayinlerinin yapıldığı ortamlarda giydiği özel tören elbisesi (“Schallengewand No. 2”; Hrouda 1965; Magen 1986) ile vurgulanmıştır. Bu kabartma, kralı bu özel elbise içinde bu hareketi gerçekleştirirken gösteren

img-7.jpeg

img-8.jpeg

ve kesin olarak tarihlenebilen en eski kabartmadır. I. Tiglatpileser’den sonra kural olarak kralı bir ritüel veya kült ortamda betimlemek için kullanılmıştır.

Başka veri bulunmasa da Dicle Tüneli ve Assur kaya kabartması bir sınır işareti veya sınır anıtından ziyade (Kreppner 2002), daha önce de değinildiği gibi, özellikle de III. Salmanassar’ın kabartmaları ve yazıtları dikkate alındığında, Assur kralı tarafından onurlandırılan doğal bir açık hava kutsal alanı olarak yorumlanabilir (yak. MÖ 858-823) (Schachner 2009; Radner 2009). Sonraki kralın I. Tiglat-pileser gibi betimlenmiş olması bu yerin anlamının yüzyıllar boyunca değişmemiş olduğunu ve böylelikle betimleme biçiminin bir ritüel çerçeve bağlamında ele alınabileceğini göstermektedir (Schachner 2009: 206).

İçerik bakımından benzer olsa da muhtemelen bir kabartması olmayan Yoncalı Yazıtı (Lehmann-Haupt 1907: 15-16) ve konumu daha Orta Assur Dönemi’nde Toroslar’ın kuzeyindeki halkın Assur için askeri olarak savaşılması gereken bir tehdit olarak görüldüğüne işaret etmektedir. Stratejik parametreler ve kaygılar, çok daha iyi belgelenmiş Yeni Assur Dönemi dikkate alındığında, Yukarı Dicle’deki Assur varlığındaki kısa süreli kesintiye rağmen yüzyıllar içinde pek değişmemiş gibi görünmektedir.

Giricano metinlerinin içeriği ve tarihlemesiyle Assur-belkala’nın kırık obeliskinin kayıtları (Grayson 1991) Yukarı Dicle’de Assur hâkimiyetinin çöküşünü canlandırmaya olanak sağlamaktadır. Ili-iddina eponiminden (Radner 2004: 52-53) bahsettiği için MÖ 1069/1068 yılına tarihlenen Giricano metinlerinin stratigrafik konumu, metinlerin Orta Assur yerleşiminin son dönemiyle (IIIa, seviye 5) ilişkilendirilmeleri gerektiğine işaret etmektedir (Schachner 2004: 9-13, Fig. 1013). Ayrıca, bir yılın tüm ekonomik işlemlerini kapsayan bu tabletlerin bilinçli olarak gömüldükleri kapların içinde, sonradan bulundukları yerde kalmış olmaları akla yatkın değildir. Metinlerin daha sonra onların asıl sahibi olan Tuşbu’daki Ahuni’nin evine götürülmek üzere bir karışıklık anında buraya konulmuş olmaları daha büyük bir olasılıktır. Metinler bulundukları yerde kaldıklarına göre, Yukarı Dicle üzerindeki Assur hâkimiyeti metinlerde bahsi geçen yıldan daha fazla sürmemiş olmalıdır (Radner, Schachner 2004: 115-116). Assur-bel-kala’nın kırık obeliskindeki yazıttan (Grayson 1991) bilindiği gibi, Assurlular ile Aramiler arasındaki savaşın MÖ 11. yüzyılın ilk yarısının son döneminde Assur hâkimiyetinin ve maddi kültürünün sonunu getirmiş olması kuvvetle muhtemeldir (Radner, Schachner 2004: 115).

Orta Assur ve sonraki kültürler arasındaki kesinti arkeolojik veriler göz önüne alındığında açıkça görülmektedir. Giricano’da çömlekçi çarkında üretilmiş homojen Orta Assur çanak çömleğin yerini (Schachner 2003: Fig. 3-4) işgal sırasındaki kısa bir aradan sonra genellikle yatay yivle süslenen el yapımı basit ve sade çanak çömlekler almıştır (Schachner 2003: 157-160, Fig. 6; Roaf, Schachner 2005, Fig. 3). Bu "yiv-
img-9.jpeg

Taking the archaeological evidence into account the break between the Middle Assyrian and the later cultures become very clear. At Giricano the homogenous Middle Assyrian wheel thrown pottery (Schachner 2003: Fig. 3-4) was replaced after a short hiatus in the occupation by a handmade simple plain ware often decorated with horizontal grooves (Schachner 2003: 157-160, Fig. 6; Roaf, Schachner 2005, Fig. 3). This “groosed ware” is widely spread in Eastern Anatolia as far east as the Lake Urmia basin and as far north as the southern foothills of the Lesser Caucasus (Roaf, Schachner 2005: Fig. 4). In the Upper Tigris region it replaces the previous assemblage at all excavated sites and it occurs in small village-type settlements of which some may even have only been seasonally used. Since the “groosed ware” occurs earlier north of the Taurus in Eastern Anatolia than in the Upper Tigris valley (Roaf, Schachner 2005) it is plausible that the power vacuum which occurred

img-10.jpeg

Fig. 6:
I. Tiglat-pileser’in kaya kabartması, a: gönlümünktü durum, b: tahrip edilmiş kısımlarının çizimi.

The rock relief of Tiglatlepileser I, a: the present condition, b: drawing of the relief with the destroyed part of the inscription reconstructed.

li çanak çömlek" Doğu Anadolu’da en doğuda Urmiye Gölü havzasından en kuzeyde Küçük Kafkasya’nın güney eteklerine kadar oldukça yayılmış (Roaf, Schachner 2005: Fig. 4) ve Yukarı Dicle bölgesinde kazılan tüm alanlarda önceki çanak çömleğin yerini almıştır. Köy tipi küçük yerleşimlerde de ortaya çıkmaktadır ki bazıları sadece mevsimsel olarak bile kullanılmış olabilir. “Yirli çanak çömlek” Toroslar’ın kuzeyinde, Doğu Anadolu’da Yukarı Dicle Vadisi’nden daha erken görüldüğünden (Roaf, Schachner 2005) Arami-Assur çatışması sırasında oluşan iktidar boşluğunun kuzeyden gelen işgalciler tarafından en azından kısmen doldurulmuş olması akla yatkındır. Kırık obeliskteki metinden gelen veriler zayıf olsa da Arami gücü Dicle Havzası’nın batı kısımlarına, özellikle de Amedi’ye (modern Diyarbakır) odaklanıyor görünmektedir.

Assur iktidarındaki bu boşluk, MÖ 9. yüzyılın başlarında, II. Assurnasirpal’ın bölgeyi yeniden ele geçirmesiyle son bulmuştur (Radner, Schachner 2001: 757). II. Assurnasirpal tarafından onarılan Tuşhan, Assur İmparatorluğu’nun 7. yüzyılın sonlarına doğru son bulmasına kadar geçen süre içinde imparatorluk sınırlarının içinde kalan bir ilin başkenti olmuştur. MÖ 882 yılında Nairi ülkesine düzenlediği ilk seferinde Assurnasirpal, eski kent surlarını kaldırtıp yeniden yaptırmış, bir saray inşa ettirmiş ve üzerinde kendi betimi ve Nairi ülkesindeki işlerinin açıklaması bulunan kireçtaşından bir stel diktirmiştir. Sonra da “açlık ve kıtlık” nedeniyle kenti terk edip Şubria’ya göç eden Assurluları geri getirtmiştir (Grayson 1991: 202: A.0.101.1 ii 1-9; 242 vd: A.0.101.17 ii 6-28). Saray üç yıl sonra MÖ 879 yılında, Assurnasirpal’ın beşinci, Nairi ülkesine ikinci seferi sırasında inşa edilmiştir/tamamlanmıştır (Grayson 1991: 210: A.0.101.1 ii 101; 250: A.0.101.17 iv 52 vd.; 259: A.0.101.19:67). Assur’un kuzeydeki iktidarının yeniden tesis edilmesi, oğlu III. Salmanassar öncülüğünde gerçekleştirilen ve toprakların batıya doğru genişletilmesine yönelik çalışmaların önemli bir önkoşuluydu. Bu genişleme Suriye’nin büyük parçalarının Yeni Assur İmparatorluğu’na dahil edilmesine yol açmıştır (Schachner 2007: 201-227; Yamada 2000; Wäfler 1981; 1986). MÖ 1. binyılda Yukarı Dicle Havzası’ndaki Assur kontrolünün stratejik nedenleri Son Tunç Çağı’nda hayati öneme sahip oldukları tespit edilen nedenlerle çok benzerlik göstermektedir. Assur MÖ 1. binyılda da bu bölgeyi kendi topraklarının bir parçası olarak görmeye devam etmiştir. Assur hâkimiyetinin MÖ 9. yüzyılın başlarında yeniden sağlanmasının yerleşim sistemine ciddi etkileri olmuştur. Orta Assur Dönemi’ne kıyasla ciddi anlamda genişleyen büyük kentsel alanların bilinçli olarak onarılmaları, bu alanları Assur gücünün Assur saray stilinde yapılan büyük sanat eserleriyle temsil edildiği Yeni Assur yerleşim sisteminin kentsel merkezleri haline getirmiştir. Bu büyük kentsel alanlara paralel olarak Assur terimi korpu ile ifade edilebilecek (örn. Giricano, Kenantepe, Kayalı Tepe, Boztepe; Fales 1990) Salat tepe ve Gre Dimse gibi küçük kentler ve küçük köyler bulunmaktadır (Radner, Schachner 2004: 117, Fig. 67). Kent-
through the Aramean-Assyrian conflict was at least partly filled by intruders from the north. Although evidence is weak according to the textual narrative of the broken obelisk, it seems as if the Aramean power was concentrating on the western parts of the Tigris basin, especially Amedi (modern Diyarbakır).

The end of this hiatus of Assyrian power is defined by the recapture of the region during the reign of Ashurnasirpal II in the early 9th 9^{\text {th }} century BC (Radner, Schachner 2001: 757). Tolğan was renovated by Ashurnasirpal II, and it became the capital of the province which remained part of the Assyrian empire until its end in the late seventh century. During his first campaign against the Nairi lands in 882, Ashurnasirpal had the old city wall cleared away and rebuilt, founded a palace, and set up a limestone stela with a depiction of himself and an account of his deeds in the Nairi lands. He then resettled the Assyrians who had deserted the city “because of hunger and famine” to live in Šubria (Grayson 1991: 202: A.0.101.1 ii 1-9; 242f: A.0.101.17 ii 6-28). The palace was established three years later in 879 during Ashurnasirpal’s fifth campaign, the second campaign against the Nairi lands (Grayson 1991: 210: A.0.101.1 ii 101; 250: A.0.101.17 iv 52f.; 259: A.0.101.19:67). This re-establishment of Assyria’s power in the north was an important prerequisite for the westward expansion under his son Shalmunsser III which led to the incorporation of large parts of Syria into the NeoAssyrian Empire (Schachner 2007: 201-227; Yamada 2000; Wäfler 1981; 1986). Obviously the strategic reasons for Assyrian control over the Upper Tigris basin in the 1st 1^{\text {st }} millennium BC are very similar to those identified to have been already vital during the Late Bronze Age. Assyria looked upon the region as being part of its heartland also in the 1st 1^{\text {st }} millennium BC.

The re-establishment of Assyrian power in the early 9th 9^{\text {th }} century BC had a severe impact on the settlement system. The intentional restoration of the large urban sites, which grew substantially compared to the Middle Assyrian period, made them the urban core of the Neo-Assyrian settlement system with Assyrian power being represented by large works of art made in Assyrian court style. Parallel to these large urban sites smaller towns (such as Salat Tepe, Gre Dimse) and small villages, which may be identified with the Assyrian term korpu (e.g. Giricano, Kenantepe, Kayalı Tepe, Boztepe; Fales 1990) existed (Radner, Schachner 2004: 117, Fig. 67). In contrast to the urban centers, the pottery of the smaller sites show clearly developments, which can be traced back well into the local early Iron Age traditions (Schachner 2003). Thus, in a clear contrast to the Middle Assyrian period, the culture of the Neo-Assyrian Empire’s core found in the urban centers is accompanied by local phenomena in the surrounding countryside, mainly north of the Tigris. This situation resembles the cultural patterns detected in the Eski Mosul area of Northern Iraq (Green 1999), and this indicates a much lesser degree of cultural pervasion during the Neo-Assyrian period which is much different from the Middle Assyrian period.

In terms of its cultural development, the region is obviously not that deeply influenced by the NeoAssyrian rule as it was during the Middle Assyrian

times. Textual evidence shows that the ethnic heterogeneity, which is attested by the late 2nd 2^{\text {nd }} millennium BC in the Giricano texts, continued during the Iron Age. Therefore we may assume a different approach of governance on the part of the Neo-Assyrian administration, which is also known from other regions (Postgate 1992; 1997).

NOTES

1 The arguments by Wäfler (1994: 301-302) for the identification of Tall al-Hamidiya with the Mitanni capital Taidu are not conclusive (Röllig 1997: 282). Kessler, who stressed the ambiguousness of the Hittite and the Middle-Assyrian sources for the localization of Tidu (Kessler 1980, 98; Wilhelm 1982: 56) saw no problem in identifying Tidu in the Upper Tigris region. Note, that Wäfler (1994: 293-301) argued that there is evidence for the existence of as many as three sites with the name Tidu/Taidu (Taddum, Tadum).
2 Two different dunnu are mentioned in the Giricano texts No. 4 and 12 (Radner 2004); in the vicinity of the most western town on the southern bank of the Tigris, Sinamu, lay the dunnu la Lilar-şala-Aššur, which is mentioned in the inscription of the broken ohelisk of Aššur-bel-kala (Grayson 1991).
sel merkezlerin aksine küçük alanlardaki çanak çömleklerde, kökeni yerel Erken Demir Çağı geleneklerine kadar uzanan bir gelişim izlenebilmektedir (Schachner 2003). Yeni Assur İmparatorluğu’nun kentsel merkezlerdeki kültürüne, Orta Assur Dönemi’yle tezat oluşturacak şekilde, çevredeki kırsalda, daha çok Dicle’nin kuzeyinde üretilen yerel kültür eşlik etmektedir. Bu durum Kuzey Irak’ın Eski Musul bölgesinde tespit edilen kültürel kalıpları andırmakta (Green 1999) ve bu da Orta Assur Dönemi’nden çok farklı olarak, Yeni Assur Dönemi’nde kültürel yayılımın çok daha az bir seviyede olduğuna işaret etmektedir.

Kültürel gelişim anlamında bölge, Yeni Assur hâkimiyetinden, Orta Assur Dönemi’ndekinin aksine, pek de fazla etkilenmemiştir. Yazılı veriler, MÖ 2. bünyılın sonlarına ait Giricano metinlerinin doğruladığı etnik çeşitliliğin Demir Çağı’na dek sürdüğünü göstermektedir. Bu nedenle, Yeni Assur’un başka bölgelerde de karşılaşılan farklı bir yönetim yaklaşımını benimsemiş olabileceğini düşünebiliriz (Postgate 1992; 1997).

Çeviren: B. Nilgün Öt.

NOTLAR

1 Wäfler’in (1994: 301-302) Tell al-Hamidiya’nın Mitanni’nin başkenti Taidu olduğuna dair iddiası kesinlik kazanmamıştır (Röllig 1997: 282). Hitit ve Orta Assur kaynaklarında Tidu’nun konumuyla ilgili çelişkilerelikkat çeken Kessler (Kessler 1980, 98; Wilhelm 1982: 56), Tidu’yu Yukarı Dicle’de konumlandırmakta herhangi bir sakınca görmemiştir. Wäfler’in (1994: 293-301), ismi Tidu/Taidu (Taddum, Tadum) olan en az üç farklı yerin varlığına ilişkin verilerin olduğunu öne sürdüğünü belirtmek gerekir.
2 Giricano 4 ve 12 no’lu metinlerde iki farklı dunno’dan bahsedilmektedir (Radner 2004). Dicle’nin güney kıyısında en batıdaki kent olan Sinamu’nun yakınlarında, ismi kırık Assur-bel-kala obeliskindeki yazıtta geçen dunnu la Lilar-şala-Aššur bulunmaktadır (Grayson 1991).

KAYHAKLAR REFERENCES

Bartl, P. (2005) “The Middle Bronze Age on the Upper Tigris: New Evidence from the Excavations at Giricano and Ziyaret Tepe”, AMIT 37: 153162.

Bartl, P. (2012) “Giricano and Ziyaret Tepe: Two Middle Bronze Age Sites in the Upper Tigris Region”, N. Laneri, P. Pfätiner, St. Valentini (eds.), Looking North: The Socioeconomic Dynamics of Northern Mesopotamian and Anatolian Regions during the Late Third and Early Second Millennium BC, Wiesbaden: Harrassowitz: 175-191.
Bartl, P. (2014) “The Upper Tigris - Cultural Autonomy or Interdependence? The Case of Ziyaret Tepe and Giricano”, D. Bonatz (ed.), Archaeology of Political Spaces, The Upper Mesopotamian Piedmont in the 2nd Millennium BCE, TOPOI Studies of the Ancient World 12, Berlin: de Gryuter: 131-149.
Börker-Kühn, J. (1982) Aftvorderasiatische Bildstelen und vergleichbare Felsreliefs, Baghdader Forschungen 4, Mainz: Philipp von Zabern.
Curtis, J. (1989) Excavations at Qasrij Cliff and Khirbet Qasrij. Saddam Dam Report 10, London: British Museum.
Ergenzinger, P., Kühne, H. (1991) “Ein regionales Bewässerungssystem am Habur”, H. Kühne (ed.), Die recente Umwelt von Taif. Seh Hamad und Daten zur Umwelttekonstruktion der assyrischen Stadt Dur-Katlimmu, Berichte der Ausgrabung Taif Seh Hamad/Dur-Katlimmu 1, Berlin: Reimer: 163-190.
Fales, M. (1990) The Rural Landscape of the Neo-Assyrian Empire: A Survey", State Archives of Assyria Bulletin 4: 81-142.
Glatz, C. (2015) Plain Pottery Traditions of the Eastern Mediterranean and Near East: Production, Use, and Social Significance, Publications of the Institute of Archaeology, University College London 67, California: Left Coast Press.
Grayson A. K. (1987) Assyrian Rulers of the Third and Second Millennium BC (to 1115 BC). The Royal Inscriptions of Mesopotamia, Assyrian Periods 1, Toronto, Buffalo, London: University of Toronto Press.
Grayson A. K. (1991) Assyrian Rulers of the Early First Millennium BC I (1114-859 BC). The Royal Inscriptions of Mesopotamia, Assyrian Periods 2, Toronto, Buffalo, London: University of Toronto Press.
Green, A. (1999) “The Niniveile Countryside. Pots and Places of the Eski Mosul-Region in the Neo-Assyrian and Post-Assyrian Period”, A. Hausleiter, A. Reiche (eds.), Iron Age Potter in Northern Mesopotamia, Northern Syria and South-Eastern Anatolia, Altertumskunde des Vorderen Orients10, Münster: Ugarit-Verlag: 91-126.
Hrouda, B. (1965) Die Kulturgeschichte des assyrischen Flachbildes, Saarbrücker Beiträge zur Altertumskunde 2, Bonn: Habelt.
Kessler, K. (1980) Untersuchungen zur historischen Topographie Nordmesopotamiens nach keilschriftlichen Quellen des 1. Jahrtausends v. Chr. Beihefte zum Tübinger Atlas des Vorderen Orients 26, Wiesbaden: Reichert.
Koilński, R. (2001) Mesopotamian dimātu of the Second Millennium BC. British Archaeological Reports, International Series 1004, Oxford: Archaeopress.
Kicder, G. (2013) “Diyarbakır/Kavuşan Höyük 2005-2008 Yin Kazıları - Excavations at Diyarbakır/Kavuşan Höyük 2005-2008”, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü - Diyarbakır Mūze Müdürlüğü (ed.), İlou Barajı ve HES Projesi Arkolojik Kazıları 2004-2008 Çalışmaları The İlou Dam and HEP Project Excavations Seasons 2004-2008, Diyarbakır: 331-376.
Köroğlu, K. (1998) Üçtepe I. Yeni Kazı ve Yüzey Bulguları Işığında Diyarbakır/Üçtepe ve Çevresinin Yeni Assur Dönemi Tarihi Coğrafyası, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Krepner, J. (2002) “Public Space in Nature: The Case of Neo-Assyrian Rock-Reliefs”, Altorientalische Forschungen 29/2: 367-383
Lehmann-Haupt, C. F. (1907) Materialien zur älteren Geschichte Armeniens und Mesopotamiens, Abhandlungen der Königlichen Gesellschaft der Wissenschaften zu Göttingen, Philologisch-historische Klasse 9, Berlin: Weidmannsche Buchhandlung.
Lyon, J. (2000) “Middle Assyrian Expansion and Settlement Development in the Syrian Jeira: The View from the Balikh Valley”, R. M. Jas (ed.), Rainfall and Agriculture in Northern Mesopotamia, Uitgaven van het Nederlands Historisch-Archeaologisch Instituut te Istanbul 88, MOS Studies 3, Istanbul/Leiden: Nederlands Instituut: 89-126.
Magen, U. (1986) Assyrische Königsdarstellungen. Aspekte der Herrschaft. eine Typologie, Baghdader Forschungen 9, Mainz: von Zabern.
MacGinnis, J. (2012) “Evidence for a Peripheral Language in a Neo-Assyrian Tablet from the Governor’s Palace in Tufitan”, Journal of Near Eastern Studies 71/1: 13-25.
MacGinnis, J., Matney, T. (2009) “Archaeology at the Frontiers: Excavating a Provincial Capital of the Assyrian Empire”, Journal of Assyrian Academic Studies 23/1: 3-21.

Mayer, W. (1986) “Talde oder Wassukari? Name und Lage der Hauptstadt Mitanniś”, Ugarit Forschungen 18: 231-236.
Ökse, T. (2007) “Archaeological Evidence of a 16th 16^{\text {th }} Century BC Earthquake on the Southeast Anatolian Faultline”, Antiquity, Project Gallery 81/312, 2007 (http://www.antiquity.ac.uk/proigal/olskes312/).
Ökse, T. (2014) “Salat Tepe and its Vicinity in the Middle Bronze Age: Stratigraphic Sequence and Ceramic Assemblages”, D. Bonatz (ed.), Archaeology of Political Spaces, The Upper Mesopotamian Piedmont in the 2th 2^{\text {th }} Millennium BCE, TOPOI Studies of the Ancient World 12, Berlin: de Gryuter: 151-166.
Özhrat, A. (2006) Üçtepe II: Tunç Çağları: Kan ve Yüzey-Araşıtırmaları Işığında, İstanbul: Ege Yayınları.
P1älzner, P. (1995) Mitannische und mittelassyrische Keramik. Eine chronologische, funktionale und produktionsökonomische Analyse. Berichte der Ausgrabung Teil Seh Hamad/Dur Kattimmu 3, Berlin: Reimer.
Postgate, N. (1992) “The Land of Assur and the Yoke of Assur”, World Archaeology 23/3: 247-263.
Postgate, N. (1997) “Middle Assyrian to Neo-Assyrian: The Nature of the Shilt”, H. Hauptmann, H. Waetzold (eds.), Assyrien im Wandel der Zeiten. CRRA 39, Heidelberg: Heidelberger Orientverlag: 159-168.
Radner, K. (2004) Das Mittelassyrische Tontatelarchiv von Giricans/dunnu İla Uzibi, Ausgrabungen in Giricans 1, Subartu XIV, Turnhout: Brepols.
Radner, K. (2009) “Die Assyrischen Königsiinschriften an der Tigrisgrotte”, A. Schachner, (2009), Assyriens Könige an einer der Quellen des Tigris. Archäologische Forschungen im Höhlensystem von Birkleyn und am sogenannten Tigris-Tunnel, Istanbuler Forschungen 51, Tübingen: Wasmuth: 172-202.
Radner, K., Schachner, A. (2001) “Tujshan’dan Arredi’ye: Assur Döneminde Yukarı Dicle Havzasıyla Işıplı Topografik Sorular/ From Tushan to Arredi: Topographical Questions concerning the Upper Tigris Region in the Assyrian Period”, N. Tuna, J. Öztürk, J. Velibeyoğlu (eds.), İtou ve Kankamış Baraj Gölleri: Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 1999 Yılı Çalışmaları/ Sahagè Project of the Archaeological Heritage of the Itou and Carchemish Dam Reservoirs Activities in 1999, Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yayınları: 729-776.
Radner, K., Schachner A. (2004) “Schlußbetrachtung”, K. Radner, Das Mittelassyrische Tontatelarchiv von Giricans/dunnu İla Uzibi, Ausgrabungen in Giricans 1, Subartu XIV, Turnhout, Brepols: 115-119.
Roaf, M., Schachner, A. (2005) “The Bronze Age to Iron Age transition in the upper Tigris region: new information from Ziyaret Tepe and Giricano”, A. Çilingiroğlu, G. Darbyshire (eds.), Anatolian Iron Ages V: Proceedings of the Fifth Anatolian Iron Ages Colloquium held at Van, 6-10 August 2001, British Institute of Archaeology at Ankara, Monograph 31, London: British Institute of Archaeology at Ankara: 115−123115-123.
Röllig, W. (1983) “Ein Itinerar aus Dur-Kattimmu”, Damaszener Mitteilungen 1: 279-284.
Röllig, W. (1997) “Aspects of the Historical Geography of Northeastern Syria from Middle Assyrian to Neo-Assyrian Times”, S. Parpola, R.M. Whiting (eds.), Assyria 1995. Proceedings of the 10th Anniversary Symposium of the Neo-Assyrian Text Corpus Project, Helsinki, September 7-11, 1995, Helsinki: The Neo-Assyrian Text Corpus Project: 281-293.
Schachner, A. (2003) “From the Bronze to the Iron Age: Identifying Changes in the Upper Tigris Region: The case of Giricano”, B. Fischer, H. Genz, E. Jean, K. Köroğlu (eds.), Identifying Changes: The Transition from Bronze to Iron Ages in Anatolia and its Neighboring Regions. Proceedings of the International Workshop Istanbul, November 8-9, 2002, Istanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü: 151-163.
Schachner, A. (2004) “Die mittelassyrischen Siedlungsschichten von Giricano”, K. Radner, Das Mittelassyrische Tontatelarchiv von Giricans/ dunnu İla Uzibi, Ausgrabungen in Giricans 1, Subartu XIV, Turnhout: Brepols 1-14.
Schachner, A. (2007) Bilder eines Weltreichs. Kunst-und kulturgeschichtliche Untersuchungen zu den Verzierungen eines Tores aus Balawat (Imgur-Enili) aus der Zeit von Salmanassar III, Konig von Assyrien, Subartu XX, Turnhout: Brepols.
Schachner, A. (2009) Assyriens Könige an einer der Quellen des Tigris. Archäologische Forschungen im Höhlensystem von Birkleyn und am sogenannten Tigris-Tunnel, Istanbuler Forschungen 51, Tübingen: Wasmuth.
Schachner, A. (2014) “Die Glyptik des 2. Jts. v. Chr. aus Giricano am Ozeren Tigris”, Istanbuler Mitteilungen 64, 2014, 195-205.
Seeher, J. (2000) “Getreidelagerung in unterirdischen Großspeichern: Zur Methode und ihrer Anwendung im 2. Jahrtausend v. Chr. am Beispiel der Befunde in Hattula”, Stud. Micenei ed.Egeo-Anatolici 42: 261-301.
Simpson, St. J. (1996) “Iron Age Crop Storage and Ceramic Manufacture in Rural Mesopotamia, a Review of the British Museum Excavations at Qasrij Cliff and Khirbet Qasrij in Northern Iraq”, Institute of Archaeology Bulletin 27: 119-140.
Wäller, M. (1981), “Zum assyrisch-urantäischen Westkonflikt” Acta Praehistorica et Archaeologica 11/12: 79-98.
Wäller, M. (1986) “Die Auseinandersetzungen zwischen Urartu und Mesopotamien”, in V. Haas (ed.), Das Reich Urartu. Xenia 7. Konstanz: Universitätsverlag: 87-94.
Wäller, M. (1994) "Taddum, Tidu und Ta’idum/Tadum, P. Calmeyer, K. Hecker, L. Jackob-Rost (ed.), Beiträge zur altorientalischen Archäologie und Altertumskunde. Festschrift für Barthel Hrouda, Wiesbaden: Harrasswitz: 293-302.
Wiggermann, F. A. M. (2000) “Agriculture in the Northern Balikh Valley. The Case of Middle Assyrian Tell Sabi Abyad”, R.M. Jas (ed.), Rainfall and Agriculture in Northern Mesopotamia, Uligaean van het Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut te Istanbul: 88, MIOS Studies 3, Istanbul / Leiden: Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut te Istanbul: 171-213.
Wilhelm, G. (1982) Grundzüge der Geschichte und Kultur der Hurriter. Darsmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft.
Yamada, Sh. (2000) The Construction of the Assyrian Empire. A Historical Study of the Inscriptions of Shalmaneser III (859-824 BC) Relating to His Campaigns to the West, Leiden: Brill.
Yardımcı, N. (2004) Harran Ovası Yüzey-Araşıtırması I-II/ Archaeological Survey in the Harran Plain I-II, İstanbul: A Grafik ve Matbaacılık.