TÜRK SANAT MÜZİĞİ MAKAMLARINDA BESTELENMİŞ ÇOCUK ŞARKILARI ÜZERİNE BİR İNCELEME (original) (raw)
Related papers
YENİ TÜRK EDEBİYATINDA ÇOCUK-ÇOCUKLUK TEMALI ŞİİRLER ÜZERİNE BİR TASNİF DENEMESİ
Özet: Genel anlamda edebiyatta, özelde ise şiirde millet, hasret, aşk, tabiat, çocuk, askerlik, oyun vb. çok farklı temler değişik yönleri ile işlenir. Herhangi bir millet ölçeğinde bu temlerin hangi dönemde ne şekilde ele alındığı veya alınıp alınmadığı edebiyat araştırmalarının önemli bir inceleme alanıdır. Çocuk temasının Türk şiirinde yer bulup bulmadığı tartışması Divan edebiyatı etrafında yoğunlaşmıştır. Araştırmacı ve ilgililerin bir kısmı bu temanın Divan edebiyatında işlendiğini bir kısmı işlenmediğini söyler. Her iki görüş taraftarları fikirlerini, genelde, keskin bir dille açıklar, iddialarını ispatlamak için ise genelde aynı verileri kullanır. Bu çalışmada bu tartışmalara değinilecektir. Türk edebiyatında çocuk/çocukluk temalı şiir sayısı Tanzimat'tan sonra çok artar. Bu artışa rağmen konular çok zenginleşmez. Yazılan bütün şiirleri belli başlıklar altında toplamak mümkündür.
BAĞIMSIZLIK DEVRİ TÜRKMEN ÇOCUK EDEBİYATINDA ŞİİR TÜRÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
BAĞIMSIZLIK DEVRİ TÜRKMEN ÇOCUK EDEBİYATINDA ŞİİR TÜRÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2022
Ege Üniversitesi Üst Yayın Komisyonu 07.11.2022 tarih ve 08/07sayılı kararı ile yayınlanmıştır. © Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi'ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Eserin bilim, dil ve her türlü sorumluluğu yazarına/editörüne aittir.
SURİYELİ ÇOCUK SIĞINMACILARIN TÜRK YAZILI BASININDA TEMSİLİ
Suriye İç Savaşı ve savaşın sonucunda ortaya çıkan mülteci krizi son birkaç yıldırTürkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bugün itibariyle Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların sayısı 3 milyona yakındır ve sayının yarısından fazlasını çocuklar oluşturmaktadır. Alan Kurdi örneğinde görülebileceği gibi yaşanan süreçte en büyük zararı çocuklar görmektedir. Bu durum sığınmacı sorununa yaklaşımda ve sığınmacı politikalarının oluşturulmasında çocuk odaklı bir bakışın zorunlu olduğunu göstermektedir. Bu çalışma konunun medya boyutuna odaklanmakta ve Suriyeli çocuk sığınmacıların Türk yazılı basınında nasıl temsil edildikleri sorusuna yanıt aramaktadır. Bu kapsamda 2011 yılından başlanarak 2016 yılının sonuna kadar Hürriyet, Posta, Sabah, Sözcü ve Zaman gazetelerinde Suriyeli çocuk sığınmacılarla ilgili yayınlanan haber ve köşe yazıları içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çalışma sonucunda ulaşılan bulgular Türk yazılı basınının Suriyeli çocuk sığınmacılara yönelik olumlu bir bakış açısına sahip olduğunu ancak sığınmacı çocuklara dair üretilen temsillerin çeşitli etik sorunlar içerdiğini ortaya koymaktadır.
Öz Etiketleme teorisine göre; bireylerin suç işlemesi üzerinde, etiketlenmiş olmalarının büyük etkisi bulunmaktadır. Bu süreç, etiketlenme, dışlanma ve bireyin eleştirilen niteliklerinin pekiştirilmesi şeklinde çalışmaktadır. Etiketleme sürecinin işlemesinde kitle araçlarının da büyük katkısı vardır. Suça karıştığı iddia edilen birey henüz şüpheli durumundayken etiketlenmekte ve ceza adalet sisteminin soruşturma ve kovuşturma aşamalarından etiketlenmiş olarak geçmektedir. Bu çalışma amacı etiketleme teorisi bağlamında suça itilmiş çocukların medyada temsil edilme biçimlerini irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla Türkiye'de yazılı basında 01.01.2014-30.06.2014 tarihleri arasında aylık tirajı en yüksek olan üç gazete –Zaman, Posta ve Hürriyet-seçilmiştir. Seçilen gazetelerin altı aylık yayınlarında yer alan çocuk haberleri incelenmiş ve ilgili haberler nitel metin analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Suça İtilmiş Çocuklar, Yazılı Basın, Temsil, Etiketleme Teorisi, Çocuk. Abstract According to labelling theory; there is a major effect of being labeled on commit crime of individuals. This prosess is working with stigma, exclusion and to reinforce the criticized qualifications of individual. There is also a major contribution to the labeling process of mass media. Individuals who allegedly involved in the crime, has being labelled yet suspect and investigation and prosecution of the person referred to as labelled stages of the criminal justice system. The aim of this study is to investigate the ways in which children are represented in the media in the context of labeling theory. With this aim, it is selected three newspapers with the highest circulation monthly –Zaman, Posta and Hürriyet-between 01.01.2014-30.06.2014 in Turkey. It is examined on news for children in six monthly publication of selected papers and evaluated using qualitative text analysis of related news. 1. Giriş Suça itilen çocukların sayısının her geçen gün artması tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir sorun haline gelmiştir. Sorunun önem kazanmasına paralel olarak çocuk suçluluğuna eğilen akademik çalışmaların sayısında gözle görünür bir artış olmakla birlikte bu sayı henüz yeterli seviyeye ulaşamamıştır. Sorunun altında yatan temel dinamiklerin irdelenmesi ise çözüm açısından büyük önem taşımaktadır. Etiketleme teorisi suçu sosyal etkileşimin bir ürünü olarak görür. Teoriye göre bireylerin suç iş lemesi üzerinde, etiketlenmiş olmalarının büyük etkisi bulunmaktadır. Etiketleme teorisi temel olarak, suçlu kariyerin toplumun sapma ve suç davranışlarına gösterdiği (genellikle) olumsuz tepki ile oluştuğunu ve bu süreçte etiketlenen çocuğun bu etiketi özümseyerek bu şekilde gelecekte de suçlu kariyerine devam edebileceğini iddia etmektedir. Suçlu kariyerine uzanan süreç etiketlenme, dış lanma ve bireyin eleş tirilen niteliklerinin pekiş tirilmesi ş eklinde çalış maktadır. Suça karış tığ ı iddia edilen birey henüz ş üpheli durumundayken etiketlenmekte ve ceza adalet sisteminin soruş turma ve kovuş turma aş amalarından etiketlenmiş olarak geçmektedir (Dönmezer, 1994, s. 356). Etiketleme sürecinin işlemesinde kitle iletişim araçlarının da büyük katkısı vardır. Kanunlarla ihtilafa düşen, sokağa itilen veya madde bağımlısı olan çocuklar medyada toplum için ciddi bir tehlike olarak gösterilmektedir. Çocuklara yönelik haberler genellikle şiddet içeren haberlerin yer aldığı gazetelerin üçüncü sayfalarında verilmektedir. Diğer bir ifadeyle, çocuklar ancak " suça itildiklerinde " veya herhangi bir olayın kurbanı olduklarında medya gündemine girebilmektedir (Cangöz, 2007, s. 196). Çocukların medyada temsil edilme biçimi oldukça önemlidir. Zira, çocukluk döneminde başına gelmiş, faili olarak addedilemeyeceği veya mağduru olduğu bir olaydan dolayı uğrayacağı damgalayıcı ifadeler, çocukların yaşam boyu suiistimal edilmesine, toplumdan dışlanmasına veya zarar görmesine yol açabilmektedir (Tosun, 2007, s. 189). * Bu yazının bir bölümü 11-13 Aralık 2015 tarihinde Antalya'da düzenlenen " 7. Uluslar Arası Risk Altında ve Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumu: Kentsel Güvenlik ve Çocuk Suçluluğu " sempozyumunda bildiri olarak sunulmuş, bildiri kitabında tam metin olarak yayınlanan metin üzerinde düzeltme ve eklemeler yapılarak içeriği genişletilmiştir.
TÜRK OTOMOTİV SANAYİNDE MARKALARIN TÜKETİCİ TERCİHLERİ ÜZERİNE ETKİSİ
Küreselleşme süreci dünyadaki son ekonomik dönemin en önemli olgularından birisini oluşturmaktadır. Küreselleşme ile dünyanın giderek küçülmesi, ulusal sınırlar içerisinde faaliyetlerde bulunan işletmelerin, bu faaliyetlerini dünyanın her tarafında yürütmelerini daha kolay hale getirmektedir. Küreselleşme eğilimine bağlı olarak dünyaya açılan işletmeler kendilerini yoğun rekabet ortamı içinde bulmaktadırlar. Küreselleşme olgusu, markanın önemini artırmaktadır. Otomotiv sanayi de markaların yoğun rekabetine sahne olan endüstrilerin başında gelmektedir. Otomotiv sanayi birim fiyatı yüksek, yoğun teknolojik araştırmalar gerektirmesi ve yüksek miktarda katma değer yaratması gibi nedenlerden dolayı en önemli sanayilerin başında gelmektedir. Bu nedenlerden dolayı, otomotiv sanayinde markanın önemi her geçen gün artmaktadır. Çalışmada, markanın tüketici tercihleri üzerine etkileri araştırılmış ve analiz edilmiştir.
TÜRK KİTAP SANATLARI YAYIMLARINDA GÖRÜLEN TERİM YANLIŞLARI VE KİTAP SANATLARI SÖZLÜĞÜ ÜZERİNE
Kelimelerle düşünür. Kelimelerle anlar ve anlatırız. Bir kelimenin anlamının muhatabı tarafından bilinmemesi veya kelimeye yüklenen anlamın hatip ile muhatapça farklılık göstermesi anlaşmağı, bilgi aktarımını engeller. Her sanat dalının kendine has terminolojisi vardır. Bu terminolojiyi bilmeyenlerin; eksik, yanlış bilenlerin o sanatı anlamaları mümkün değildir. Kitap sanatlarıyla uğraşanlar ve bu sanatları araştıranlar ilkin ilgilendikleri sanatın kendine has kelimeleriyle muhatap olurlar. Zamanla bu kelimeleri anlayıp anlamlandırabilirler. Bazı kelimeler, kavramlar ise zihinlerinde hep muğlâk kalır. Dildeki değişim ve kültürel uzaklaşma sanatla uğraşanları bile uğraştıkları sanatın terminolojisini bilmez hâle getirmiştir. Bu tebliğde kitap sanatlarının terminolojisi ve kitap sanatları sözlüğünün ehemmiyeti üzerine konuşulacaktır.
Posthümanistik dönemlerde en kapsamlı çekişme mimarlığın temeldenci (fundamentalist) kuramları ile karşı-temeldenci (non-fundamentalist) kuramları arasında yaşanmaktadır. Bu çekişmede de üstelik dönemin ruhuna uygun bir biçimde, karşı-temeldenciler daha çok ilgi çekmekte ve bir tür üstünlük kazanmış gibi görünmektedirler. Modernitenin temeli olan kavramlar sorgulamaya açılmış; kapitalist üretim sürecinin tek tipleştirici, merkeziyetçi, düzen ve bütünlükten yana görüşlerinin, modernizmin işlevsel plan-pürist kütle fikrinin altı oyulmuştur. Karşı-temeldencilerin yazı dilleri de daha çok retorik ve poetika içerdiği için sözün özünün doğruluğu yerine dilin etkileyiciliği mimari okumalarda ön plana çıkmıştır. Böylece, öğretme/öğrenmeye yönelik kuramsal yazılar yerine düşündürmeye yönlendiren söylemsel yazılar mimarlık gündemine gelip oturmuştur. Bu yazı bu tartışmalı ortam içinde çocuk mekanlarında işlevselliğin öneminin altını çizmektedir. Bunu yaparken ÇOCUK MEKANLARI kitabının eksik olduğunu düşündüğü bir yönünü de tartışmaktadır.
Kırgız Türklerinde Erkek Çocuğun Önemi ve Edebi Eserlere Yansıması
Journal of Turkish Research Institute, 2011
boylarından biridir ve Müslüman bir toplumdur. Türk dili ve tarihine ait kaynaklarda verilen bilgiler, Kırgız Türklerinin en eski Türk boylarından biri olduğunu göstermektedir. Kırgız Türkleri, çok eskiden beri soyun devamı için ‚aile küçük memlekettir‛ diyerek aile hayatına çok önem vermişler ve soyun devamı için ne gerekiyorsa yapmışlardır. Baba ocağının tütmesinde erkek çocuğun gerekli olduğunu vurgulamış ve ona kız çocuğuna göre daha fazla değer vermişlerdir. Çocuğu olmayan, özellikle erkek çocuğu olmayan aileler kutsal mezarları, pınarları ziyaret etmiş, Allah'tan medet ummuş, ölen ata-babaların ruhlarına Kuran-ı Kerimden süreler okumuş ve böylece arzularının gerçekleşeceğine inanmışlardır. Kırgızlar arasındaki bu inançlar günümüzde de canlı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu çalışmada Kırgız Türklerinin aile hayatından kısaca söz edilmiş, soyun devamında erkek çocuğun gerekliliğinin ve öneminin nedenleri anlatılmıştır. Ayrıca Türk boylarının kahramanlık destanlarından örnekler verilmiş ve atasözleri ile desteklenmiştir. Ayrıca bu çalışmada Kırgız Türkleri ile diğer Türk boylarının çocuk algısı ve erkek çocuklarına verilen önem açısından bazı ortak noktalara değinilmiştir.