Müteahhit Düzeni Battı. Alternatifler Neler? (original) (raw)

Ahlaki Paniğe Alternatif Müdehale

Ahlaki Paniğe Alternatif Müdehale - Şiddet Suçlarında Yaklaşımlar ve Trendler, 2014

Ahlaki panik bazen suça müdahale edebilmek adına üzerinde et- raflıca ve rasyonel şekilde düşünülmeden kabul edilen yasalara sebebiyet vermektedir. Bu yasalar da uzun mahkumiyet ve müebbet hapis gibi daha ağır cezalara yer verilmesine ve rehabilite etmekten çok ceza vermeye yönelik hareket edilmesi anlamına gelmektedir. Ahlaki Paniğe Alternatif Müdahale konulu çalışmada 2007 yılın- da İspanya’nın Katalanya bölgesinde kurulan Komisyonun çalışmala- rı ve sunduğu alternatif tavsiyeler vaka çalışması yöntemi kullanıla- rak analiz edilmiştir. Araştırma verisi, komisyonun toplantı tutanak- ları, kamuya yapılan duyurular ve İngilizce dilindeki gazete beyanla- rından oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı ise; bir suç sorunuyla mücadelede kullanılan, gerçek niteliği üzerinde iyi düşünülmemiş ve potansiyel zararı olan yasalara alternatif yöntemler sunulabileceğini ispatlamaktır. Aynı zamanda İspanya’nın suç ve ceza sistemine yönelik ‘kabaca bir tanımlama’ getirmeye de katkıda bulunulmaktadır. Sonuç olarak, Katalan örneğinde görülmüştür ki ahlaki paniğe alternatif bir strateji mümkündür. Bu alternatif strateji ile ahlaki pa niğe yönelik tepkisel bir yasal müdahaleden kaçınılmış olurken, böl- gedeki ceza adalet politikasında önemli gelişmeler sunan alternatif tedbirlerin dikkate alınması gibi bazı olumlu yan etkiler de berabe- rinde gelmektedir.

ABDÜLHAMİT'İN TAHTINI MİLLİYETÇİLER DEVİRDİ

Türk'üm dinim cinsim uludur, Sinem özüm ateş ile doludur'' mısraları 20. yüzyıla girerken Genç Türklerin parolası haline gelmişti. Mehmet Emin Yurdakul'un şairane coşkusunun dışa vurumu 1908 Hürriyet Devrimi'nin hemen öncesinde Kazım Karabekir gibi İttihatçı subayların askerlerine söyleterek kışla duvarlarını titrettiği bir marşa dönüşmüştü. (1) Tarih, mazlumlar dünyası için emperyalizme karşı mücadele ve milli devrimler sayfasını açıyordu. Bugün yaygın biçimde kullandığımız vatan ve millet kavramlarının ve milliyetçilik akımının doğuşunu ve serpilişini bizim açımızdan 19. yüzyılda başlayan ve günümüze kadar devam eden bir tarih dönemi içerisinde olgular ışığında okumak gerekiyor. Bu tarihsel dönem içerisinden çıkarılacak sonuçlar milliyetçiliği doğru kavramamız için altın değerindedir. Günümüzde kendisini milliyetçi olarak ifade eden kimi isimlerin ve kesimlerin temel bir tarih tezinden dahası tarihsel bir bakış açısından yoksun olduğunu görüyoruz. Bu mahrumiyet Türkiye'de milliyetçiliği kuramsallaştıran düşünürlerin yahut milliyetçi bir siyasal programa sahip olan İttihat ve Terakki, Müdafaai Hukuk ve Cumhuriyet Halk Fırkası'nın ve bunların liderlerinin en başta da Atatürk'ün yeterince anlaşılmadığının kanıtı sayılabilir. Bir başka deyişle, 'milliyetçiler', milliyetçileri okumamıştır hatta onların izleğinde oldukları dahi kuşkuludur. Son dönemde Sultan 2. Abdülhamit'in sembolleştirilerek bir toplum tasarımına bayrak yapılmaya çalışıldığını gözlemliyoruz. Bu toplum tasarımı Batı merkezlerinin milletleri ve milli devletleri dağıtma heddefini içeriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002'de ABD desteğiyle iktidar olduğu dönemden bu yana Türkiye'nin milli devletini ekonomik olarak küçültme, siyasal ve bürokratik olarak etkisizleştirme ve toplumu kozmopolit yozlaşmaya ya da dinci gericiliğie mahkum etme programını izledi. Elbette her siyasal programın ve toplumsal tasarımın sembolleri olur. 2. Abdülhamit de bu sembolizm için tabiri yerindeyse aranan kan oldu. 'Milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı' anayasadan Türklük ibaresinin çıkarılmaya çalışıldığı ve Kürt açılımının gerçekleştirildiği bir dönem için çok uygun bir sembol oldu. AKP'nin (ve HDP'nin de) toplumu etnik aidiyetlerine göre tanımlama (parçalama) dini 'hassasiyetleri' zirveye tırmandırma ve bunların üstünde bir iktidar odağı yaratma stratejisi gerçekten 2. Abdülhamit'i andırıyordu. Batı sistemine teslim olmak için gereken tüm argümanların protitipi 2. Abdülhamit

Başka Türlü Bir Yaklaşım Mümkün mü?

Nazımdan Nesire Edebi Türler, 2009

Nazımdan Nesire Edebi Türler kitabında (Turkuaz, 2009) yer alan klasik Osmanlı edebiyatında tür kavrayışını tartıştığım makalem.

Vergi̇ Uyuşmazliklarinda Alternati̇f Çözüm Yollari (İzaha Davet Müessesesi̇ Ve Mükellef Haklari Bağlaminda Değerlendi̇rmeler)

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018

İdari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu, maksat unsurları bakımından idare ile mükellefler arasında uyuşmazlıklar söz konusu olabilmektedir. Bu uyuşmazlıklar farklı sebeplerden dolayı vergi idaresinden kaynaklanabileceği gibi vergi mükelleflerinden de kaynaklanabilmektedir. Mükellefler yönüyle yükümlülüklere aykırı hareketler sebebiyle de çoğu zaman vergi kayıpları gündeme gelmektedir. Verginin kasten veya hataen hiç ödenmemesi ya da eksik ödenmesi, vergi kanunlarını uygulamak durumunda olan vergi idaresi ile mükellefler arasında mevzuatın yorumundan kaynaklanan görüş farklılıkları gibi hususlar uyuşmazlıklarının ana sebeplerini oluşturmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun tüm durumlarda bir uyuşmazlık gündeme gelse de, gerek idare ve gerekse de mükellefler yönüyle bunun kısa sürede çözümü arzulanan bir durumdur. Bu çözüm yolları da idari ve yargı çözüm yolları ile sınırlı kalmamaktadır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının tartışıldığı günümüzde, bu aşamadaki mükellef hakları da büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple de çalışmada, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve bu aşamada ortaya çıkabilecek mükellef hakları değerlendirilmiş, ayrıca Türk vergi hukukuna yeni bir uygulama olarak giren "izaha davet" müessesesi alternatif bir çözüm yolu olarak tartışılmıştır.

MODERN DEVLET VE TIP: II. ABDÜLHAMIT DÖNEMINDE FRENGI ILE MÜCADELE

Kadın Araştırmaları Dergisi , 2012

Bu çalışma 1876-1909 yılları arasında tahtta bulunan Sultan İkinci Abdülhamit döneminde frengi hastalığına karşı yürütülen mücadelenin, geç dönem Osmanlı İmparatorluğunda modern devlet yönetim tekniklerinin kurulmasında nasıl bir dönüm noktası olarak değerlendirilebileceğini analiz etmektedir. Merkezileşmiş modern devlet iktidarının hastalığa karşı yürüttüğü mücadeleyle, niteliksel ve niceliksel olarak yetkin bir sosyal beden kurmayı hedeflediği savunulmuştur. Bu hedef doğrultusunda devlet iktidarının, insanların gündelik hayatlarına da müdahil olan yeni bir iktidar biçimiyle işlediği ortaya konulmuştur. Çalışma temelde devletin müdahil olduğu iki alana odaklanmıştır: Askere alma işlemlerinin ve fuhşun düzenlenmesi. Freniyle mücadele bağlamında ele alınan bu iki alan, modern devlet iktidarının uygulamalarının toplumdaki cinsiyet rollerini açığa çıkaran, pekiştiren ve yeniden kuran bir mahiyet arz ettiğinin ipuçlarını vermektedir.

Müstehcenlik Kavramı, Sınırlar ve Sorunlar

IX. Hukuka Felsefi ve Sosyolojik Bakışlar Sempozyumu, 2019

Blade Runner İncelemesi Üzerinden Transhümanizm Fatma Ayça Arslan ''(...) pozitif kanunun aykırı olamayacağı üstün ve yüksek bir hukuk vardır ve insanlar bu üstün ve yüksek olan hukuka aykırı kanunlaramukavemet etmek hakkına ve vecibesine maliktirler''.