TÜRKİYE'DE İBBS DÜZEY 3 BÖLGELERİNE GÖRE 'YARATICILIK ENDEKSİ' HESAPLAMASI VE BÖLGELERİN YARATICILIK DURUMLARININ İNCELENMESİ (original) (raw)

TURKIYEDE IBBS DUZEY 3 BOLGELERINE GORE YARATICILIK ENDEKSI HESAPLAMASI

Bölgesel Kalkınma ve Bölge Bilimi Üzerine Yazılar, 2018

ÖZET Bu çalışmada 'Yaratıcı Sermaye Kuramı (2002-2003)' teorisyeni Richard Florida tarafından yazılan ve 2005 yılında yayınlanan 'The Flight of The Creative Class' adlı kitaptaki 'Küresel Yaratıcılık Endeksi' hesaplamasında kullanılan yöntem ve veri türleri/bileşenleri kullanılmış, ülke düzeyinde uygulamaya konulan veriler Türkiye İBBS Düzey 3 (81 il) bölgelerine indirgenerek Türkiye illerinin yaratıcılık endeksleri elde edilmiştir. Çalışma, 'Yaratıcı Sermaye Kuramı' temel üç bileşeni (3T) olan yetenek (talent), teknoloji (technology) ve hoşgörü/tolerans (tolerance) bileşenlerinin İBBS 3 düzey bölgelerine göre ayrı ayrı elde edilip, aritmetik ortalamalarının alındığı ve endekslerin elde edildiği deneysel bir yönteme dayanmaktadır. Kullanılan yöntemin ana bileşenleri olan yetenek, teknoloji ve hoşgörü bileşenlerinin elde edilmesinde kullanılan istatistiklere dair bilgiler ileriki bölümlerde detaylıca açıklanmıştır. Çalışmanın amacı daha önce Türkiye'de uygulanmamış bir yöntem ile Türkiye illerinin yaratıcılıklarına ilişkin bir fizibilite ortaya koymaktır. Çalışmanın sonuçları ileriki çalışmalar için öngörü oluşturacak, hem yaratıcı sınıfın hareketlerinde hem de yaratıcı endüstri yatırımlarında alınacak yer seçim kararlarında potansiyel bölgeler ile dezavantajlı bölgelerin belirlenmesine katkı sağlayacaktır. Theory(2002-2003)' and published in 2005 has used and the creativity indexes of Turkish provinces were obtained by being reduced the country-level datas to the regions of Turkey NUTS Level 3 (81 provinces). The study was carried out in an experimental method in which the components of talent, technology and tolerance which are three basic components of 'Creative Capital Theory' (3T) are obtained separately according to the NUTS 3 level regions then the arithmetic mean is obtained and the indexes are obtained. Information on the statistics used to derive the talent, technology, tolerance components of the method are explained in detail in following sections. The aim of the study is to demonstrate a feasibility of the creativity of the Turkey provinces

TÜRKİYE'DE 1980-2010 YILLARI ARASINDA YATIRIMLARA SAĞLANAN TEŞVİKLERİN İBBS ÇERÇEVESİNDE BÖLGESEL VE SEKTÖREL DAĞILIMI VE BÖLGESEL GELİŞME FARKLARI İLE İLİŞKİSİ

2015

Bu çalışmada, ülkemizde 1980-2010 yılları arasındaki dönemde yatırımlara sağlanan teşviklerin, ülkemiz için yeni bir olgu olan istatistiki bölge birimleri sınıflandırması (İBBS) çerçevesinde bölgesel ve sektörel dağılımının ve bölgesel gelişme farkları ile ilişkisinin incelenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Teşviklerin, incelenen dönem boyunca hem bölgesel, hem de sektörel olarak oldukça dalgalı bir seyir izlediği, gelişmiş bölgelerin teşviklerden daha fazla yararlandığı, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi konusunda yatırım teşviklerinin etkisinin sınırlı ve şartlara bağlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ABSTRACT In the present study, sector-specific and regional distribution of incentives, provided for investments during the period of 1980-2010 in Turkey, in the framework of statistical region unit classification, which is a novel phenomenon in this country, and examination and evaluation of the relationship of it with regional development differences was aimed. It was concluded that the incentives followed a fluctuating course both in the regional and sector-specific ways during the examined period, and that developed regions benefit more from the incentives, and that the effect of the investment incentives in the matter of resolving regional developmental differences is limited and depends on conditions.

AB UYUM SÜRECİNDE TÜRKİYE İÇİN YENİ BİR BÖLGE KAVRAMI: İSTATİSTİKİ BÖLGE BİRİMLERİ SINIFLANDIRMASI(İBBS)

ÖZET Bölge kavramı, içinde coğrafyacıların da olduğu birçok disiplin tarafından kullanılmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde bölge ile planlama kavramları bir bütün halinde anılmaya başlanmıştır. Bölgesel kalkınma, ulusal kalkınmaya temel teşkil etmektedir. Herhangi bir mekanda planlama yapılmadan önce o mekanın sahip olduğu potansiyelinin belirlenmesi gereklidir. Mekanın sahip olduğu potansiyeli belirlemenin en kolay yolu, sağlıklı istatistik bilgilerin toplanması ve bu bilgilerin belirli bir sistematik dahilinde değerlendirilmesidir. Avrupa Birliği, bundan yaklaşık 25 yıl önce istatistik bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesi amacıyla, üye ülkelerde BBS adı verilen bölge sistematiğini geliştirmiştir. BBS kapsamında oluşturulan Düzey 2 bölgelerinde kurulan kalkınma ajansları vasıtasıyla bölgesel kalkınmanın önü açılacak; sonunda tüm Avrupa'nın kalkınması ve gelişmesi sağlanacaktır. Birliğe üye olmak isteyen ülkeler, bu sistemi kendi ülkelerine uyarlamak ve tam üyelik ile birlikte birliğe entegrasyonlarını sağlamak yükümlülüğündedirler. Türkiye de Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda BBS bölge sistematiğini uygulamakla yükümlü kılınmıştır. Bu çalışmada BBS bölge sınıflandırması ve Türkiye'de oluşturulan BBS bölgeleri değerlendirilmeye çalışılacaktır.

TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK RİSKİ'NİN BORSA İSTANBUL ENDEKS GETİRİLERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

18th International Business Congress, 2019

Finansal serbestleşmeyle birlikte uluslararası sermaye hareketleri hız kazanmıştır. Ancak sermaye hareketleri ülkelerde artan siyasi belirsizlik, terör vb. sebeplerle azalmakta veya kesintiye uğramaktadır. 2010 yılından itibaren Türkiye’nin çevresinde yaşanan savaş ve terör olayları da ülkenin reel ve finansal yatırımlarını etkilemektedir. Bu çalışmada Borsa İstanbul özelinde araştırma yapılmıştır. Hisse senedi getirilerinin birçok faktörden etkilendiği bilinmektedir. Bu çalışmada ise jeopolitik risk faktöründen ne düzeyde etkilendiği incelenerek konuya spesifik bir yaklaşımda bulunulmuştur. Etkinin varlığı sınanırken ARDL sınır testinin yaklaşımından faydalanılmıştır. Çalışmanın dönemi 2009-2018 olarak belirlenmiştir. Türkiye’nin jeopolitik riskinin Borsa İstanbul 100, Sınai, Mali, Hizmet ve Teknoloji endekslerinin getirileri üzerinde negatif etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Jeopolitik risk endeksindeki 1 birimlik artışın BİST100 endeksi getirilerini %4 oranında azalttığı sonucu elde edilmiştir.

MÜLKİ İDARE AMİRİNİN BELEDİYE MECLİSİ KARARLARINDAKİ İDARİ VESAYET DENETİMİ: YARGI İÇTİHATLARI VE AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI BAĞLAMINDA BİR İNCELEME

yyusbedergisi.com, 2017

Türk idari yapısında merkezi idare, idarenin bütünlüğünü sağlamak amacıyla yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisine sahiptir. İdari denetim türü olan idari vesayet, kanunla belirlenen istisnai bir yetkidir. İdari vesayet kavramıyla ilgili tartışmalara katkı yapmak amacıyla, bu çalışmada, Anayasa, kanunlar, yüksek mahkeme kararları ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı bağlamında, mülki idare amirlerinin belediye meclisi kararlarına karşı sahip olduğu idari vesayet yetkisi araştırılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda, iç ve dış denetimin yetersiz kalması sebebiyle belediye meclisi kararlarında idari vesayetin gerekli olduğu ve idari vesayetin nasıl kullanılacağına ilişkin soru işaretlerinin olduğu tespit edilmiştir. Abstract In the Turkish administrative structure, the central administration has the authority of administrative tutelage over the local governments in order to ensure the integrity of the administration. Administrative Tutelage, which is the type of administrative supervision, is an exceptional authority determined by law. In order to make a contribution to the debate on the concept of administrative tutelage, this study investigated administrative tutelage supervision in municipal council decisions of civil governors in the context of the Constitution, the laws, the high court decisions and the European Charter of Local Self Government. This study found that administrative tutelage is required in the decisions of the municipal council due to insufficient internal and external supervision and there are questions about how to use administrative tutelage in the decisions of the municipal council.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN VE İLÇE BELEDİYELERİNİN İKTİSADİ HACMİ, MALİ ÖZERKLİK VE SERMAYE BİRİKİM REJİMİ

Bu çalışmanın temel amacı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve ilçe belediyelerinin mevcut sermaye birikim rejiminin iktisadi çevrimine ne oranda ve nasıl katıldığını mali özerklik çerçevesinde tartışmaktır. Mali özerkliğe, geniş anlamda özerkliğe, hakim ekonomi politiğin sınırları içinde eleştirel bir bakış geliştirilmeye çalışılmıştır. Mali özerklik, vergilendirme yetkisi, belediyelerin mali durumu genel hatlarıyla açıklanmış ve sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve ilçe belediyelerinin mali bütçeleri incelenerek, toplam hacimleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Mevcut sermaye birikim rejimi, mali özerklik ve vergilendirme yetkisi, eleştirel bir çerçeveden, elde edilen verilerden hareketle iktisadi çevrim üzerinden değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: mali özerklik, özerklik, vergilendirme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sermaye birikim rejimi. Bu çalışma Mehmet Bayrak ile birlikte hazırlanmıştır.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE YARATICI SINIFIN GÖÇ EĞİLİMLERİNE ETKİ EDEN DİNAMİKLER : İSTANBUL ÖRNEĞİ 1

ÖZET 1970`li yıllarından itibaren Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim küresel ölçekte üretim biçimlerini etkileyerek Florida (2002) tarafından 'Yaratıcı Sınıf' olarak tanımlanan profil olgusunu da beraberinde getirmiştir. Yeni Ekonomi'nin (Castells,2000) güçlü oyuncuları bu değişime hızlı adapte olabilen ve yatırımlarını bu yönde revize eden toplumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, özellikle yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin üretiminde bir ülkenin rekabet gücü, sahip olduğu yaratıcı sınıfın varlığına bağımlıdır. Bu nedenle Yaratıcı Sınıfın göç eğilimleri ve buna sebep olan sebepler, araştırılması gereken ana alanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'nin uluslararası rekabet ortamındaki konumunda önemli bir role sahip olan ve 'Yaratıcı Sınıf" (Florida, 2002) tanımına uyan 400 kişilik bir örneklemin demografik bilgileri ve göç tercihlerini etkileyebilecek, bölgesel ve işyerine bağlı değerlendirmeleri analiz edilmiştir. Bulgularımız 'yüksek tölerans seviyesi' ve 'güvenli bir yaşam' tercihinin 'daha iyi bir gelir' ve 'daha iyi yaşam' standartlarının yanısıra göç kararını etkilediğini göstermektedir.

Türki̇ye’De Düzey 3 Bölgesi̇ Kamu Yatirimlari Etki̇nli̇ği̇ni̇n Veri̇ Zarflama Anali̇zi̇ (Vza) Yöntemi̇yle Ölçülmesi̇: Aydin, Deni̇zli̇ Ve Muğla İlleri̇ Örneği̇

Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi

Bu çalışmanın amacı, 2015 yılında Türkiye'de illere yapılan sağlık, eğitim, ulaştırma-haberleşme harcamalarının etkin kullanılıp kullanılmadığını Veri Zarflama Analizi (VZA) ile tespit etmektir. Türkiye'deki illerin etkinliklerinin incelenmesinde CCR modeli ile BCC modeli kullanılmıştır. Her iki modelde de çıktı odaklı analiz yapılmıştır. Yapılan çalışmada Türkiye'nin illeri açısından genel durum gösterilmiş olup, seçilmiş Aydın, Denizli ve Muğla illeri bağlamında kaynakların daha etkin kullanımı amacıyla çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Sonuç olarak çalışmada kullanılan değişkenler doğrultusunda Muğla ili her iki model (CCR-BCC) açısından da %100 etkin çıkmıştır. Aydın ili, CCR modeline göre %56, BCC modeline göre %99 etkindir. Denizli ili ise CCR modeline göre %61, BCC modeline göre tam etkindir (%100).

Türkiye'de İdareler Arası İlişkide Büyükşehir ve Büyükşehir İlçe Belediyeleri

NOBEL Yayınevi, 2018

Türkiye'de 1980'li yıllardan itibaren yoğun göç alan kentlerin nüfus ve mekânsal olarak büyümesi, toplumsal ihtiyaçların kent düzeyinde artması ve kentleşme çabaları, belediye yasalarında düzenleme yapma ihtiyacını ortaya koymuştur. 1984'te büyükşehir belediyelerinin kurulmasıyla başlayan bu süreç; 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanunla il mülki sınırlarıyla belediye sınırlarının örtüştürülmesine kadar devam etmiştir. Ancak bu son düzenleme, Türkiye'deki büyükşehir belediyelerinin sayısının artırılması, büyükşehir olan yerlerde il özel idareleri kaldırılması, köyler ve beldelerin mahallelere dönüştürülmesi gibi köklü değişiklikler ortaya koymuştur. İki kademeli büyükşehir yönetim modelinin uygulanması, hizmetlerin bazılarının büyükşehir belediyesi ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasında paylaşılması, bu koordinasyonun da büyükşehir belediyesince sağlanması ve bu sayede bazı denetim yetkilerine sahip olunması gibi hususlar iki kademe arasındaki ilişkinin hangi boyutta olduğu veya olması gerektiği tartışmalarını gündeme getirmiştir. İdare hukuku içerisinde idareler arası ilişkilerin bazıları her ne kadar idari vesayet ilişkisi olarak tanımlansa da 6360 sayılı kanunla büyükşehir ile büyükşehir ilçe belediyesi arasında esas olarak hiyerarşik bir ilişki veya vesayet ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak 6360 sayılı kanunun sistem içerisinde köklü bir reform gerçekleştirmesi büyükşehir ile ilçe belediyesi arasındaki ilişkinin mahiyetinin tartışılmasına ve görev-yetki çatışmalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu çalışmayla bahsi geçen tartışmaların mahiyeti ve idareler arası ilişkinin kavramsal boyutu ile 6360 sonrası büyükşehir-büyükşehir ilçe belediyesi ilişkileri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: İdareler Arası İlişki, Yerel İdari Vesayet, 6360 Sayılı Kanun. ABSTRACT The population and spatial growth of cities highly migrated, the increase in social needs at civic level and the urbanization efforts have created the need to make amendments in municipal laws since 1980s in Turkey. This period, starting upon the establishment of metropolitan municipalities in 1984 continued until the provincial administrative boundaries and the municipal boundaries were overlapped through the law no. 6360 introduced in 2012. However, this latest amendment has caused radical changes such as the increase in the number of metropolitan municipalities in Turkey, the abolishment of provincial special administrations in places made a metropolitan and the transformation of villages and towns into districts. Matters such as the implementation of a two-tiers metropolitan management model, the division of some services between metropolitan municipalities and metropolitan sub-provincial municipalities, the coordination ensured by metropolitan municipalities, and thus having some audit mandate have brought up the discussions what extent the relation between the two levels are or must be to. In spite of the fact that some inter-administrative relations within the administrative law are defined as administrative tutelage, there is essentially no hierarchical relation or tutelage relation between a metropolitan and a metropolitan sub-provincial municipality as a result of the law no. 6360. However, the law no. 6360 realizing a radical change within the system has caused the nature of the relation between a metropolitan and a sub-provincial municipality to be discussed and brought out duty-authority conflicts. This study examines the nature of the aforementioned discussions, the conceptual extent of the inter-administrative relation and the metropolitan-metropolitan sub-provincial municipality relations after the 6360.

Sağlık Düzeyinin Belirleyicilerine Yönelik Mekânsal Bir Analiz: Türkiye İBBS-3 Örneği

Türkiye’nin sağlık çıktıları açısından gerek OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde kalması; gerekse de bölgesel düzeyde belirgin farklılıklar göstermesi, sağlık düzeyinin muhtemel belirleyicilerinin tespitini gerektirmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, 2008-2014 döneminde ve 81 il düzeyinde, sağlık hizmetlerinin dışsallık özelliği de dikkate alınarak sağlık düzeyinin olası belirleyicileri Mekânsal Panel Veri yöntemiyle analiz edilmiştir. Tahmin edilen Mekânsal Gecikmeli Sabit Etkiler Panel Modeli’nin bulguları, iller arasında sağlık düzeyi açısından pozitif yönlü yayılma etkisinin varlığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, sağlık düzeyinin en önemli belirleyicilerinin gelir düzeyi ve sosyal sağlık güvencesi olduğu; bununla birlikte, eğitim düzeyi, kentleşme oranı ve sağlık hizmetlerine erişim kolaylığı gibi unsurların da sağlık düzeyi üzerinde iyileşme sağladığı elde edilen bulgular arasındadır. Fakat illerin teknoloji düzeyleri ve sağlık sektörüne yönelik düzenlenen teşvikler ile sağlık düzeyi arasında istatistiksel açıdan anlamlı herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Elde edilen sonuçlar, sağlık düzeyindeki farklılıkların giderilmesi noktasında, iller arasındaki gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, sosyal güvence kapsamındaki nüfusun genişletilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması gibi politikalara ihtiyaç duyulduğunu gösterdiği gibi sağlık sektörüne yönelik teşvik politikalarının etkinliğinin de sorgulanmasını gerektirmektedir.