BÖLGESEL GELİŞMENİN YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE KURUMLAŞMASI: KALKINMA AJANSLARI (original) (raw)
Related papers
KALKINMA AJANSLARI VE YEREL YÖNETİŞİM
Ülkemizde son dönemde hızlanan kamu yönetimi reformu çerçevesinde gündeme gelen kalkınma ajansları, mevcut yönetim yapısında yeni bir örgüt olarak kurulmaya başlanmıştır. Geleneksel bürokratik kurumlardan farklı bir örgütlenme ve işleyiş sürecinin egemen olduğu bu kuruluşların, günümüzde giderek kamu yönetimine hâkim olan yönetişim paradigmasıyla bire bir uyumlu olduğu görülmektedir. Bu anlamda Kalkınma Ajansları, kapitalizmin ulaştığı küresel rekabet düzeyine en uygun yerel kalkınma aktörü olarak ön plana çıkmakta ve küresel rekabet ortamında yerel kalkınmanın itici gücü olmaları hedeflenmektedir.
BÖLGESEL KALKINMADA ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR:SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Bu çalışmada, sivil toplum kuruluşlarının bölgesel kalkınmaya ne ölçüde katkı sağladıkları sorusuna yapılan çalışmaların bulgularından (Putnam:1993; Fukayama: 1995; Hirst:1995; Ryfman:2006; Hooghe:2008; AkĢit:1998; Yıldırım:2004; Hazman:2011) ve alan araştırmasından (Gök:2014)hareketle cevap aranmıştır. Bu çalışma bölgeler arası gelişmişlik düzeyleri arasındaki farklılıkların ortadan kaldırılması için sivil toplum kuruluşlarını önemli bir alternatif olarak ele almaktadır.Bu çalıĢmada çalıĢma alanları Ankara, Çankırı, Trabzon ve Elazığ olarak belirlenmiĢtir. Veri toplamada derinlemesine görüĢme tekniği ve verileri değerlendirmek için ise MAXQDA nitel içerik analizi kullanılmıĢtır. On yedi kadın idareci ile görüĢme yapılmıĢtır. Bu çalışma sonucunda sivil toplum kuruluşlarının siyasi, sosyal ve ekonomik hayat için yaşamsal değere sahip birçok işlevi yerine getirdikleri, insani ihtiyaçların karşılanmasında çok önemli oldukları, toplumların bir bütün olarak kalkınmasında aktif rol oynadıkları, sürdürülebilir kalkınma için gerekli oldukları ve sivil toplum kuruluşlarının gelişmeyi/kalkınmayı sağlama konusunda birçok avantaja sahip oldukları görülmüştür
Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde ivme kazanan bölgesel kalkınma çalışmaları kapsamında 2006 tarihinde kalkınma ajansları iki pilot bölgede kurulmuş ve 2009 tarihinde 26 Düzey 2 bölgesinde kuruluş süreçleri tamamlanmıştır. Ancak; kalkınma ajansları, Türkiye’de gündeme geldiğinden bu yana ayrılıkçı bölgecilik ideolojilerini tahrik edecek, ülkede federalizme götürecek bir yapı olacak düşünceleriyle ağırlıklı olarak politik veçhesiyle tartışılmış olup; kalkınma ajanslarının yasal statüsü, organlarının yapısı, hedeflerine nasıl ulaşabileceği, mali ve insan kaynakları gibi daha çok işlevselliğine yönelik teknik boyutla birlikte analiz pek yapılamamıştır. Bu durum kalkınma ajanslarının, kuruluşlarından bu yana bir türlü istenilen düzeyde hizmet sunamamasına ve sorunlarının kronikleşmeye başlamasına yol açmıştır. Bu sorunlardan biri de yönetişim ilkesinin yansıdığı varsayılan kalkınma kurullarının bu haliyle işlevsiz, etkin olmayan az katılımlı toplantılara dönüşmüş yerel platformlar olmasıdır. Bu çalışmada, iki pilot kalkınma ajansından biri olan İzmir Kalkınma Ajansının Kalkınma Kurulu üzerine odaklanılmış olup; sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışma ile ileride siyasa belirleyicilere yön gösterilmesi amaç edinilmiştir.
BÖLGESEL POLİTİKALARIN KALKINMA PLANLARINDAKİ YERİ VE ZAMANA BAĞLI DÖNÜŞÜMÜ
VİZYONER DERGİSİ, 2018
Cumhuriyetin ilk yıllarında kamu kaynaklarının ve sanayi yatırımlarının dağıtılması amacıyla düzenlenen sanayi planları, Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulması ile boyut değiştirmiştir. Sosyal, ekonomik ve kültürel bir kalkınma amaçlayan bu planlarda bölgesel politikalar da artan bir öneme sahip olmuştur. Nitekim bölgeler arasındaki dengesizliğin giderilmesine yönelik uygulanan politikalarda da özellikle küreselleşme-yerelleşme eğilimlerine bağlı olarak bölge kavramına ve bölgesel politikalara bakış açısında da değişiklikler meydana gelmiştir. Bu bağlamda çalışmada; meydana gelen bu değişikliklerin kalkınma planlarına ne ölçüde yansıdığı ele alınmakta ve Türkiye'de 1960'larla beraber başlayan Planlı Kalkınma Döneminde uygulanan bölgesel politikaların dönüşümünü göstermek amaçlanmaktadır. Bölge kavramındaki meydana gelen değişimi gösterebilmek adına Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planından başlayarak Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planına kadar hazırlanan planlarda yer alan bölge, bölgesel gelişme ve bölgesel kalkınma kavramlarındaki yaşanan değişim çalışmada incelenmiştir. Çalışma sonucunda; planlı dönem öncesinde etkin bir şekilde uygulanamayan bölgesel kalkınma politikalarının planlı dönem sonrasında daha çok önemsendiği ve bu hususun kalkınma planlarına etkin bir şekilde yansıdığı görülmüştür.
KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİNDE YEREL YÖNETİMLERİN KARŞILAŞTIĞI ZORLUKLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
2023
Urban regeneration presents a complex set of challenges and opportunities driven by the everchanging needs of rapidly growing cities, in which local governments play an important role. This study illuminates the multifaceted challenges faced by local governments in the context of urban regeneration, and proposes innovative solutions to effectively overcome these obstacles. Urbanization has resulted in problems such as inadequate infrastructure, informal settlements, environmental degradation, social inequalities, and resistance from affected communities. Local governments, as leading players in urban development, face the task of creating ASES INTERNATIONAL ORDU SCIENTIFIC RESEARCH CONFERENCE OCTOBER 06-08, 2023, ORDU TURKIYE CONFERENCE BOOK 23 sustainable, inclusive, and resilient urban spaces while managing these challenges. Using a comprehensive analysis of case studies from different regions, this study aimed to provide a holistic perspective on the common challenges faced by local governments. It examines the critical roles of governance, finance, community participation, and innovative urban planning strategies in addressing these challenges. This study proposes solutions to these challenges. These recommendations advocate promoting transparent and participatory decision-making processes, mobilizing financial resources through public-private partnerships, prioritizing green and sustainable infrastructure, and allowing local communities to shape the transformation process. These recommendations aim to provide local governments with the necessary tools to navigate the complexities of urban regeneration successfully. In conclusion, understanding the challenges faced by local governments in urban regeneration processes and adopting innovative solutions are vital to achieving sustainable urban development. This study serves as a valuable resource for policymakers, urban planners, and academics, offering insights into the complex dynamics of urban regeneration and pathways toward building more livable and resilient cities.
YEREL YÖNETİMLERDE KENT ARŞİVİ ÇALIŞMALARI BAĞLAMINDA KOCAELİ KENT KÜLTÜRÜ VE ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME MERKEZİ(KÜGEM) KURULUŞ ÇALIŞMALARI, 2010
Küreselleşmenin etkisiyle kentler çok daha geniş ve yoğun ilişkilerin odağı haline gelmekte ve önemleri artmaktadır. Giderek büyüyen ve karmaşıklaşan kent yerleşimleri, kuşkusuz büyüyen pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Buna rağmen kentler özellikle de metropoller, küreselleşmeyle başlayan liderlik yarışında ülkelerin rekabet kozları haline gelmektedir. Pek çoğu, ekonomik, coğrafi ve kültürel zenginlikleri ile bulundukları konumun önemi ölçeğinde dünya kenti olma çabasındadırlar. Coğrafi konumu ve sahip olduğu doğal kaynakları ile milattan önce kurulan önemli antik kentlerden günümüze gözde yerleşim alanı olmuş bir kent olan Kocaeli, 19. yüzyılda(1843) Hereke Halı Fabrikası’nın, 20. yüzyılda(1936) Seka Kâğıt Fabrikası’nın ve devam eden süreçte İPRAŞ, PETKİM, İGSAŞ gibi bek çok endüstri kuruluşunun kurulmasıyla ülke sanayinin atılım merkezi haline gelmiştir. Bir sanayi kenti olarak büyüyen ve genişleyen Kocaeli'de, farklı kültürel ortamlardan göç etmiş on binlerce kişinin kent yaşamına uyum sağlaması, ancak kentlerini tanımaları ile mümkündür. Tanımaya başladıkça geliştireceği bilinçle kentine sahip çıkmaya başlayacak olan bireyler, dün -bugün -yarın bağlantısını ve sürekliliğini kurabileceklerdir. Bu bağlamda kentlilik bilincini oluşturmak, geliştirmek ve korumak adına yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli'de zengin fakat dağınık durumdaki tüm tarihsel verilerin, yazılı ve görsel materyalin, tarihsel öneme haiz nitelikte olanlarının araştırılması, derlenmesi ve arşivlenmesi ve böylece oluşacak birikimin araştırmacıların, ilgililerin ve kent halkının hizmetine sunulması, Kocaeli kenti ve çevresinde kent sorunlarını, kentin tarihi ve sosyolojik yapısını, bu yapıya ilişkin problemlerin tespiti ve çözüm yollarını araştırmak, kente yönelik sosyolojik ve kültürel alanlarda çalışmalar yapmak, yapılan çalışmaları desteklemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Kocaeli Kent Kültürünü Araştırma ve Geliştirme Merkezi'ni kurmak için oluşturulan proje doğrultusunda hazırlık çalışmalarını sürdürülmektedir. Kısa adı KÜGEM olan merkez, kent kültürünü, bu kültürel birikimi oluşturan tarihi nesnel ve objektif olarak incelenmek, değerlendirilmek ve belgeleyerek gelecek kuşaklara aktarmak adına yürüteceği ve destekleyeceği çalışmalarda, kent yönetiminin paydaşları olan sivil toplum kuruluşları ve üniversitesinin de desteğini alarak, iş birliği ve eş güdümü sağlamayı amaçlamaktadır. Kocaeli kentinin kültürel gelişimi ve bu gelişimin yaratacağı değişimin, kentin planlı ve kontrollü bir şekilde büyümesi ve gelişmesine belirleyici seviyede etki edeceği gerçeği göz önünde bulundurulursa KÜGEM, kentin sosyal, kültürel ve bilimsel gelişimine önemli ölçüde katkı sunacak, kurulması planlanan Kocaeli Kent Müzesi'nin hazırlık çalışmalarının da ana eksenini oluşturacaktır.
BÖLGESELLEŞME VE AVRUPA BİRLİĞİ'NİN BİR ARACI OLARAK BÖLGE KALKINMA AJANSLARI
Kamu yönetimi alanında hem içerik hem yöntem ve hem de uygulamalar açısından Türkiye ve dünyada büyük değişiklikler yaşanmaktadır. Bu değişikliklerin en önemli nedeni, dünyadaki toplumlarda siyasi, ekonomik, kültürel, üretim kısacası yaşamın her alanında meydana gelen küreselleşmedir. Küreselleşme, genellikle dünyanın bir küre gibi ekonomik, siyasal, kültürel, toplumsal açıdan dünyanın sıkışması ve bir tek yer olarak algılanması olarak tanımlanmaktadır 1 . "Dünya bütün ikâmet edenlerin oluşturduğu küresel bir kent toplumu haline gelmiştir" 2 deyişi bu oluşumu anlaşılır bir şekilde özetlemektedir. Küreselleşme süreci, bir çok bilim insanı, politikacı ve hatta toplumların bir çok kesimi tarafından; toplumsal süreçlerin ve ilişkilerin oluşturduğu doğal, evrimsel bir süreç sonucu oluşan bir oluşum varsayılarak kaçınılmaz bir değişim olarak kabul edilmektedir. Hiçbir toplum, birey ve grup 3 bu değişimin önüne geçemez. Bu değişimin getirdiği ilkelere, niteliklere, değişimlere ayak uydurmak, eklemlenmek, mümkünse birebir uymak zorundadır. Diğer toplumsal değişimlerde görüldüğü gibi ister zorla veya ister kendiliğinden uyum sağlamayanlar biyolojideki doğal seleksiyona benzer şekilde yok olmaya veya kötü koşullarda yaşamaya mahkum olacaklardır. Bu bağlamda küreselleşeme; bilimsel, toplumsal ve siyasal anlamda nötr ve hatta toplumların yararına olarak ulus-devletler, toplumlar ve bireyler tarafından kabul edilmelidir. Çünkü gelişmekte olan ülkeler kalkınmalarının devamının sağlanması, ülkelerin ve bireylerin refaha kavuşması bu süreç sağlayacaktır. Aynı zamanda bu değişim, siyasal ve kültürel açıdan özgürleşmeyi sağlayacak olan çokkültürlülüğün ve demokratikleşmenin de kendisidir.
KUTADGU BİLİG'DE YÖNELME DURUMUNDAKİ DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRLERİNİN İŞLEVLERİ
FUNCTIONS OF THE ORIENTATION-STATE REFLEXIVITY PRONOUNS IN KUTADGU BILIG ABSTRACT Kutadgu Bilig, written by Yusuf Has Hajib and it is known as the first masnawî of Turkish Language, hasn’t lost its value up to the present. Kutadgu Bilig created a philosophy, which had been established on a balance between Islam, human and cosmos, and it still arouses admiration. Kutadgu Bilig is a matchless work in term of its reach high level of Turkish Language during the Eleventh Century. In order to understand, today, structures of written Turkish, we must exercise comparative works. This article aims at the functions of orientation-state forms of reflexivity pronouns in Kutadgu Bilig. Thus, we can emphasize important of those pronouns, beginnig from the Turkish of the Kutadgu Bilig Age until Turkish of Turkey, in term of function, not in term of structure. The reflexivity pronouns are those words that take the nameconjugation suffixes and get conjugated, as well as they can convert them to the creator of meaning in pronouns. The reflexivity pronoun in the Turkish of Turkey is, generally, kendi and, rarely, öz, meanwhile it is, generally, öz in Kutadgu Bilig. This pronoun is öz/üz in the Azerbaijan, Turkmen, Tatar, Crimean Tatar, Bashkurt, Kazakh, Kirghiz, Karakalpak, Uzbek, Nogay, Kumuk, Neo-Uighur and Chulym dialects. These components, contrary to the Grammar of Turkish of Turkey, which perceives the reflexivity pronouns as alone and independent components, affect the meaning, most of the time, and change it. For example, in the structure Kendi kendine kal, exists an abstract and different meaning from the structure kal-. It’s here a pronouns that provide the meaning of loneliness, despair and return to self. I wonder, the reflexivity pronoun to what degree could change the meaning in the sentence at the Eleventh Century? This work has been prepared in order to identify the functions of the orientation-state reflexivity pronouns. Thus, we think that it flashes on present-day studies. We’ll try to denote that the pronouns should be considered as dependent, not independent components, in term of time.