TÜRKİYE EKONOMİSİ 1980 VE SONRASI NÜFUS, GSYİH, GSMH VE BÜYÜMENİN SEYRİ KAZIM UÇAR1 (original) (raw)

TÜRKİYE'DE 1980 SONRASI YAŞANAN ÜÇ BÜYÜK KRİZ VE SONUÇLARININ EKONOMİ-POLİTİĞİ *

Ekonomik kriz süreci, ülke ekonomileri için tehlikeli ve istikrarsız bir dönem anlamına gelmesine rağmen, ekonomik yapıda bir dönüm noktası olarak da ifade edilmektedir. Ülkelerin ekonomik göstergelerinin birinde veya hepsinde ortaya çıkabilecek dengesizlikler, hem tehlike hem de fırsat yaratacak krizlere davetiye çıkarmaktadır. Ekonomik krizler çok değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Ekonomik, siyasal, teknolojik, sosyo-kültürel gelişmelerle küreselleşme ve rekabet alanında dünyada yaşanan hızlı değişimler krizlerin ortaya çıkmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır.

TÜRKİYE'DE 1963 SONRASI DÖNEMDE BÜYÜME STRATEJİLERİ VE GELİR DAĞILIMI SÜRECİNDE TARIM VE KIRSAL NÜFUSA YÜKLENEN ROLLER; KIRSAL-KENTSEL EMEK SÖMÜRÜSÜ İLİŞKİSİ

GİRİŞ Tarım sektörü Türkiye gündemine genellikle seçim dönemlerinde popülizm bağlamında veya kış aylarında yüksek enflasyonun sorumlusu olarak girmiştir. Son dönemlerde ise küresel ısınma, buğday ve pirinç fiyatlarındaki artış gibi gerekçeler tarımı gündeme taşımıştır. Oysa, Türkiye koşullarında tarım sadece güncel ekonomik gelişmeler bağlamında değil, politik, sosyal ve kültürel yani çok daha geniş ve derin perspektifte ele alınması gereken sektördür. Bu durum kapitalist sistem içinde emek sömürüsünde tarıma yüklenen roller ile daha fazla anlam kazanmaktadır. Bu çalışmanın amacı Türkiye koşullarında emek-sermaye ilişkilerinde bir başka deyişle emek sömürüsünün devamını sağlamada bir bütün olarak tarım sektörü ve kırsal emeğin rolünü değerlendirmektir. Bu çerçevede çalışmanın ilk bölümünde Türkiye ekonomisinde tarımın yeri, izleyen bölümde ise izlenen büyüme stratejilerinde tarım ve kırsal emeğe yüklenen roller değerlendirilecektir. Çalışmada son olarak kırsal ve kentsel emek arasındaki bağlantı analiz edilecektir.

1980 KRİZİNE GİDEN SÜREÇ, KRİZLER VE GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'Sİ

Bu çalışmanın amacı, 1980 krizine giden sürecin incelenmesi ve bu süreçten günümüz için gerekli derslerin çıkartılmasına yardımcı olmaktır. Çalışma, 1977-1981 dönemine ilişkin Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan "Yıllık Programlar" ile T.C.Merkez Bankasının (TCMB) ilgili döneme ilişkin "Yıllık Raporlarının" özellikle genel ekonomik durum, ödemeler dengesi ve kambiyo düzenlemelerine ait bölümlerinden yararlanılarak ve/veya doğrudan alıntı yapılarak hazırlanmıştır. Çok farklı ekonomik ve kurumsal yapının olduğu bu dönemde ekonominin karşılaştığı sorunlar, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ile çok büyük benzerlik göstermektedir. Yetersiz döviz rezervi, yükselen enflasyon, negatif reel faizler, enerji fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle bozulan dış ticaret hadleri ve dış denge ile döviz kuruna ilişkin çok sık düzenleyici kararlar alınması, temel benzerlikleri oluşturmaktadır.

GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLERDE FİNANSALLAŞMA: TÜRKİYE'DE GYO ÖRNEĞİ

Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021

Sadece gelişmiş değil, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde (GOE) de uzunca bir süredir inşaat ve gayrimenkul sektörlerinin ekonomideki ağırlığı artmaktadır. Özellikle 2000'li yıllardan itibaren GOE'ye yönelen kısa vadeli yabancı sermaye akımları sonucunda artan arsa ve konut fiyatları ile birlikte inşaat sektörünün finans kesimi ile ilişkileri daha iç içe geçmiştir. Bu süreçte bir dizi finans dışı şirket (FDŞ) de bu sektörlere yatırım yapmıştır. Bu çalışmada temel amaç Türkiye'de çeşitli sermaye gruplarının ve FDŞ'nin Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) biçiminde bu alana nasıl ve neden yöneldiklerini ortaya koymaktır. Çalışmanın temel önermesi bu yönelişin ardında Türkiye ekonomisinin dünya pazarıyla artan bütünleşmesinin bağımlı niteliği nedeniyle ortaya çıkan kur riski ve artan finansman maliyetleri ile baş etme çabasının yattığıdır.

TASARRUF VE YATIRIMLARIN EKONOMiK BÜYÜMEYE ETKİSİ TÜRKİYE ÖRNEĞİ (1975-2012)

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 1975-2012 arası dönemde yurtiçi tasarrufların ve sabit sermaye yatırımlarının ekonomik büyümeye olan etkisini incelemektir. Çalışmada tasarruf, yatırım ve ekonomik büyümenin karşılıklı etkileşimini incelemek için 36 yıllık zaman serisi kullanılmıştır. Söz konusu bu verilerin ADF birim kök testleri yardımıyla durağanlıkları sınanmış, uygun gecikme uzunlukları belirlenmiştir. Değişkenlerin karşılıklı etkileşimini sınamak için Johansen Eşbütünleşme Testi uygulanarak uzun dönemli ilişkiler araştırılmıştır. Ortaya çıkan sorunlar VECM hata düzeltme modeli yardımıyla giderildikten sonra kısa dönem ilişkiler Wald Testi yardımıyla incelenerek çalışma sonlandırılmıştır. Çalışmanın başlangıç kısmında ekonomik büyümenin farklı açılardan tanımları yapılmıştır. İlerleyen bölümlerde ekonomik büyüme ile yurtiçi tasarruflar ve fiziksel sermaye yatırımlarının ilişkilerini inceleyen literatür taraması yapılmıştır. Son bölümde ise, çalışmaya konu değişkenler arasındaki ilişki ekonometrik zaman serisi yardımıyla test edilerek bulgular yorumlanmıştır. Bulgulara göre; Türkiye ekonomisi için uzun dönemde tasarruflar ve yatırımlar ile ekonomik büyüme arasında eşbütünleşme ilişkisi vardır. Hata düzeltme modeli yardımıyla değişkenler arasındaki uzun dönem ilişkisi test edilmiştir. Sonuçlar tasarruf ve yatırımlardan ekonomik büyümeye doğru pozitif bir nedensellik ilişkisi mevcut olduğunu göstermektedir. Kısa dönemde yapılan analiz sonucu ise hem tasarruflar hem de yatırımlar ekonomik büyümeyi etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır.

TÜRKİYE’DE 1960-70 YILLARI ARASI EKONOMİ VE ÖZEL SEKTÖR

2020

Türkiye tüm diğer ülkeler gibi ekonomik, siyasi, sosyolojik anlamda dönüşümler yaşamıştır. Bu dönüşümler dünya konjonktürüne endeksli bir biçimde şekil almış ve özel sektör, sanayi gibi alanlarda da teknolojik, ekonomik gelişmeler takip edilerek günümüz şeklini almıştır. Bu çalışmada 1960-1970 yılları arasında ekonomi ve özel sektör bir önceki dönem olan Demokrat Parti’nin 10 yıllık yönetim süresince uygulanan politikalar sonucu gerçekleşen 1960 darbesinin getirdiği anayasal ve bazı kurumsal yenilikler ışığında incelenmiştir. Bu dönemde genel olarak, önceden ithal edilen ve düşük bütçe ile üretilebilecek olan tüketim mallarının yurt içinde üretilmesi anlamına gelen ithal ikame politikalarıyla kalkınma sanayi odaklı planlanmıştır. Planlar doğrultusunda gelişen sanayi beraberinde yeni girişimleri, sektörleri ve alanları beraberinde getirmiş, devletin de korumacı politikalarıyla kalkınma göreceli olarak sağlanmıştır. Bir darbe ve bir muhtıra arasında olan dönem Türk iş dünyası ve özel sektör için önemli gelişmeleri beraberinde getirmiş ve günümüze kadar olan süreçte birçok yeniliğe ve ilke imza atmıştır.