ÇEVRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ: ERMENEK BELEDİYESİ ÖRNEĞİ (original) (raw)

ÇEVRE SORUNLARIYLA MÜCADELEDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ VE ÖNEMİ: ÇANAKKALE BELEDİYESİ ÖRNEĞİ

Çevre sorunları, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki olumsuz etkisinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişisel hırslar doğrultusunda çevreyi adeta sömüren insan, çevreyi geri dönüşü olmayan bir sürece sokmuştur. Hızla artan nüfus, kentleşme, sanayileşme ve gelişen teknolojiyle birlikte çevre üzerindeki baskılar iyice artmıştır. Artan baskılar çevrenin kendini yenileyebilme kapasitesini doldurarak beraberinde çevre sorunlarını getirmiştir. İnsanların çevre sorunlarını kavrayabilmesi ve tartışmaya başlaması ne yazık ki son elli yılda mümkün olmuştur. Şiddeti her geçen gün artan çevre sorunları karşısında tek başına başarılı olamayacağını anlayan devletler, çözümü uluslararası iş birliğinde bulmuştur. Bu kapsamda yapılan kongreler, toplantılar ve raporlarda çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bu görüşlerden birisi olan sürdürülebilir çevre yaklaşımı Türkiye tarafından da benimsenmiş ve kalkınma planlarıyla hayata geçirilmiştir. Sürdürülebilir çevrenin hayata geçirilebilmesi için hayati önem taşıyan yerel yönetimler, çevre sorunlarıyla mücadelenin merkezi konumuna gelmiştir. Bu çalışmada yerel yönetim birimleri içerisinde en etkin konumda olan belediyelerin çevre sorunları karşısında ortaya koydukları hedefler, stratejiler ve planlar değerlendirilmiştir. Çanakkale Belediyesi özelinde yapılan çalışmada nitel araştırma tekniklerinden doküman analizi kullanılmış ve elde edilen veriler MAXQDA analiz programıyla incelenmiştir. Elde edilen veriler neticesinde belediyelerin çevre sorunlarıyla mücadelesinin objektif bir değerlendirilmesi yapılarak, eksik yönlerinin geliştirilmesi ve literatüre katkı sağlanması hedeflenmiştir.

TÜRKİYE’DE ÇEVRE SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ VE ÖNEMİ

Mustafa Kemal Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Canlı yaşamının vazgeçilmez bir öğesi olan çevre, yenilenebilir kaynaklara sahip olduğu gibi yenilenemeyen kaynakları da bünyesinde barındırmaktadır. Çevrenin bilinçsiz ve çıkarcı kullanımı çevre alanında problemlerle karşılaşılmasına sebep olmaktadır. Özellikle 20. yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelere bağlı olarak gelişen hızlı sanayileşme süreci çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Çevre sorunlarının insan yaşamını olumsuz etkilemesi ile birlikte yeni çevre politikaları geliştirilmeye başlamıştır. Çevre sorunlarının ortaya çıktığı kaynakta çözülmesi gerektiği anlayışı yerel yönetimlerin bu alandaki sorumluluğunu ve önemini artırmaktadır. Çalışmada çevre ve çevre sorunları ile ilgili temel açıklamalar yapıldıktan sonra yerel yönetimlerin bu alandaki görev ve sorumluluklarına yer verilmektedir.

KENTSEL VE ÇEVRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ

Yerel yönetim birimleri ülke yönetiminin vazgeçilmez unsurları arasında yer almaktadır. Mahalli düzeyde yaşayan insanların ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük görevleri olan bu birimlerin çevre ve kentleşmeden kaynaklanan sorunlar karşısında ilk muhataplar arasında geldiği bilinmektedir. Kentleşme ve çevre kökenli kirleticilerin oluşumunda bu kirleticilerle mücadele konusunda yerel idarelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu sorumluluğa rağmen yerel idarelerin gerek hukuki gerekse mali açıdan yetersiz kaynağa sahip olması, yerel idarecilerin bu problemler karşısında ister istemez yeterli mücadele yapmasını engellemektedir. Hazırlanan bu çalışma da öncelikle kentsel ve çevresel sorunların sebepleri ve bu sorunların çözümünde yerel idarelerin mevcut konumlarına, problemler karşısında yerel idarelerin üstlenmeleri gereken rollere ve bu rolleri gerçekleştirmelerini engelleyen durumlara yer verilmektedir. Ardından Tokat Belediyesi özelinde kentsel ve çevresel sorunlarla mücadele konusunda yaşanan problemlere, alınan önlem ve tedbirlere, sunulan çözümlere yönelik çabalara yer verilerek il düzeyinde bir yerel yönetim biriminin çevre ve kentsel sorunlar karşısındaki rolü belediye tarafından gerçekleştirilen uygulamalardan hareketle değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kentler, Kentsel ve Çevresel Sorunlar, Yerel Yönetimler, Tokat Belediyesi

KENTSEL BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASINDA YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ: BARSELONA ÖRNEĞİ

Kentsel mekânlarda çeşitliliğin sürdürülebilir kılınması yerel yönetimler tarafından uygulanacak etkin politikalar ile mümkündür. Bu çalışmada öncelikle kent ekosistemleri, biyolojik çeşitlilik ve koruma politikaları ilişkisi incelenecektir. Ardından Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir kenti olan Barselona’da biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik politikalar -yeşil yönetişim ve yeşil planlama, vatandaş odaklı projeler- değerlendirilecektir. Son olarak Barselona örneğinden hareketle Türkiye’de kentsel biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik değerlendirmeler yapılacaktır.

YEREL YÖNETİMLERDE Y KUŞAĞINI YÖNETME GÜÇLÜKLERİ: KOCAELİ BELEDİYELERİ ÖRNEĞİ

EJOVOC Electronic Journal of Vocational Colleges, 2015

Özet Son yıllarda hemen tüm kamu veya özel kurum ve şirketlerin, siyasi kurumların, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin ve medyanın yoğun ilgisi gençlik araştırmaları ve çalışmaları üzerinedir. Aslında anlaşılmaya çalışılan bir yandan bizatihi öznesi olunan, öte yandan doğrudan hedefi olunan yeni kuşak insanın davranış kodlarını çözmektir. Elbette yeni kuşağın çalıştıkları şirketlerden, yöneticilerden ve genel olarak iş dünyasından beklentileri eski kuşağa göre çok farklıdır. Bununla birlikte kuşaklar arası uçurum hiç bu kadar yoğun olmamıştır. Teknoloji çağı da hiçbir dönem bu kadar yoğun yaşanmamıştır. Hızla değişim insan davranışlarını da değiştirmiştir. Bu çalışma, Kocaeli'deki belediyelerin birim yöneticilerine ikincil kaynaklı veri sunmak, yönetim stillerini tayin etmelerine ve iş yeri çalışma koşullarını belirlemelerine yol göstermektedir. Bu araştırma yeni neslin (çalışmada " Y Kuşağı " olarak adlandırılmıştır) beklentilerinin karşılanabilmesi için yaşanan yönetim güçlüklerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Aynı zamanda bu çalışma yerel yönetimlerde yönetsel çalışmaların yeniden yapılandırmanın gerçekleştirilmesi gerektiğine dair ipuçları da vermektedir. Anahtar kelimeler: Y kuşağı, yerel yönetimler, yönetme güçlüğü Y GENERATION MANAGEMENT DIFFICULTIES STUDY IN PUBLIC ORGANIZATION; KOCAELI MUNICIPALITIES Abstract In recent years, almost all public or private communities' and companies', politic communities', non-govermental organizations', universities' and also media's intensive concern is about youth research and studies In fact, the goal is to resolve the behavior codes of the new generation. It is clear that new generations' expectations from the companies that they work and managers and generally from the job world are totally different from the expectations of the old generatin. And also the gap between old and new generation hasn't been as intensive as before. Moreover, technology hasn't been as intensive as before. These changes has changed behaviors of human. This study aims to show management styles and define working conditions to the managers in Kocaeli The study aims to bring out management difficulties to correspond expectations of the new generation called " Y Generation" in the study. At the same time, the study shows some clues about the necessity of constructing the management studies in local goverments. Key words: Y generation, public organization, management difficulties

TÜRKİYE'DE YEREL YÖNETİMLERİN ÇEVRE SORUNLARINA MÜDAHALESİ :SÜRDÜRÜLEBİLİR KENT İÇİ ULAŞIM

ÇEVRE VE EKONOMİSİ (POLİTİKA, YÖNETİM VE UYGULAMA), 2023

Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Yayın Grubu, 1984 yılından itibaren ulusal ve 2011 yılından itibaren ise uluslararası düzeyde düzenli olarak faaliyet yürütmekte ve yayınladığı kitaplar, ulusal ve uluslararası düzeydeki yükseköğretim kurumları kataloglarında yer almaktadır. "NOBEL BİLİMSEL ESERLER" bir Nobel Akademik Yayıncılık markasıdır. Kitaptaki bilgilerin her türlü sorumluluğu bölüm yazarlarına aittir.

KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINDA YEREL YÖNETİMLERİN ROLÜ TÜRKİYE

2020

“Kültürel miras” kavramı, geçmişte, yapılar ve yapılı çevreler gibi somut kültürel miras unsurlarıyla tanımlanırken, günümüzde kültürel pratik ve anlatımlar ile el sanatları gibi somut olmayan kültürel miras unsurlarını da kapsayacak şekilde kavramın içeriği zenginleşmiştir. Kültürel mirası koruma süreci de bu tanımdaki genişlemeye koşut olarak, somut ve somut olmayan unsurları ele alan bütüncül bir çerçeveye doğru gelişmektedir. Kültürel mirasın korunması, değişen miras tanımıyla birlikte, yerel, ulusal ve uluslararası aktörlerin eşgüdüm içinde çalışmasını gerektiren, farklı uzmanlıkların bir arada olacağı disiplinler arası bir çalışma sürecini gerektirmektedir. Koruma sürecinde yerel yönetimlerin rolünün tartışılması, uluslararası belgelerde tartışılan bütüncül koruma anlayışının ulusal düzeyde koruma uygulamalarına yansımaları, bu anlayışa aykırı yapılan uygulamalardaki eksikliklerin eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmesi, bu çalışmanın temel konusudur.

YEREL YÖNETİMLERDE YENİDEN DÜZENLEME ÇABALARI VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ: TEMEL NİTELİKLER, SORUN ALANLARI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

Türk kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın uzun bir tarihi geçmişi bulunmaktadır ve literatürde zaman zaman Bitmeyen Senfoni olarak da değerlendirilen yeniden yapılanma çabaları, son dönemde ortaya konan 1998 ve 2001 tarihli tasarılarla daha da somutlaşmış ve son olarak 2003 tarihli kamu yönetiminde bütüncül bir değişimi öngören reform paketi çerçevesinde belirli bir düzeye ulaşmıştır. AB uyum süreci ve küresel, bölgesel gelişmelerle de yakından ilgili olan 2003 sonrası bu kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmalarının arka planında Tanzimat’tan bu yan devam eden birikimli bir arayış hikayesi yer almaktadır. 1980’lerde uygulamaya konan liberal politikalar, kentleşme sürecinin temel aktör olarak yer aldığı toplumsal değişim- dönüşüm ve yerel yönetimlerin önem kazanması gibi iç dinamikler, küreselleşme- bölgeselleşme ve yerelleşme dinamikleri ve yeni kamu yönetimi anlayışı gibi dış faktörlerle, 1990’ların sonunda Türk kamu yönetimi özelinde çakışmış ve yüz elli yıllık yönetimde yeniden yapılanma çabaları önceki dönemdekilerden çok farklı bir döneme girmiştir. Bu anlamda, 2003 sonrasında tek parti iktidarı olma avantajının ortaya koyduğu yeniden yapılanma yasalarını anlamak için 1990 sonrası dönemin iç ve dış faktörlerini birlikte okumak ve değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda 1998 ve 2001 tarihli yerel yönetim reformu tasarıları ile 2003 tarihli bütüncül düzenlemeler arasındaki süreklilik niteliğini göz ardı etmemek, en azından köklü bir kamu yönetimi reformunu yolundaki işaretler olarak görmekte yarar vardır. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla ve önemli bir takım eksiklikleriyle bu yeniden yapılandırma sürecinin önemli konu başlıklarından birisini de Büyükşehir belediyeleri oluşturmaktadır. Hem kentleşme bağlamında yaşanan toplumsal dönüşüm, kamu hizmeti sunumu ve yerel demokratik katılım parametreleri gibi iç faktörler hem de kentlerin uluslarasılaşması ya da dünya kenti olma ve bu bağlamda realize olan küresel- bölgesel etkenler bağlamında Büyükşehir belediyeleri, yönetimde reform sürecinin odağında yer almaktadır. Bu çalışmada, kamu yönetiminin bir parçası olarak yerel yönetimler içinde önemli bir yeri olan Büyükşehir belediyesi uygulamasının sözü edilen çalışmalar kapsamındaki durumu, temel nitelikler, sorun alanları ve çözüm arayışları bağlamında ele alınacaktır

ÇEVRE SORUNLARININ YEREL YÖNETİMLER KAPSAMINDA İNCELENMESİ

Özet Dünyanın ekolojik dengesinin bozulması ve ülkelerin birbirleriyle olan teknolojik transferleri, çevre sorunlarını yerel boyuttan ulusal ve uluslararası boyutlara kolayca taşımaktadır. Yaşanan toplumsal değişim ve dönüşümler, teknolojinin baş döndürücü hızı, nüfusun artışı ve belli yerleşim yerlerinde birikmesi çevre sorunlarını tetikleyen problemlerin kaynağını oluşturmaktır. Tüm bu yaşananlar içinde, kendi sonunu göremeyen birey, çevre üzerindeki bilinçsiz hâkimiyetiyle, kendi sonunu hazırlamaktadır. Çevre sorunlarının genellikle yerel sorunlar olarak ortaya çıkması, bu sorunların yine yerel yönetimler aracılığıyla çözüme kavuşturulmasının altını çizmektedir. ''Global düşün, lokal davran'' düşüncesinden hareketle, çevresel sorunların evrensel özelliklerinden yola çıkıp, yerel ölçekte, halka daha yakın birimlerce harekete geçilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada, öncelikle çevre sorunları ve yerel yönetimler arasındaki bağ incelenecek ardından yerel yönetimlerin konu ile ilgili yasal sorumluluklarına değinilecektir. Böylece küçük ölçekte hareket etmekle çevre sorunlarına etkili ve kalıcı bir çözümün nasıl getirilebileceği tartışılacaktır. Abstract Deterioration of the earth's ecological balance and technological transfers of countries with each other carry environmental problems from the local dimension to national and international dimensions. Experiencing social changes and conversions, dizzying speed of technological changes, increasing of population and accumulation of population in a definite places form basic reasons of problems. Among all these things, person who can't see his end prepare his own end by dominating environment insensibly.