ESKİ CAMİLERİN KAYBOLAN GÜZELLİKLERİNDEN BİRİ: HÜSN-İ HAT LEVHALARI / Husn-i Hat Levha's (Framed Calligraphic Art) Are One of the Diminishing Treasures of Old Mosques (original) (raw)

Eski̇ Cami̇leri̇n Kaybolan Güzelli̇kleri̇nden Bi̇ri̇: Hüsn-İ Hat Levhalari

İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2018

Cami ve mescidlere, bulunması gelenek hâline gelen cami takımı ve mihrab yazısından başka, çevrenin kültür ve maddî seviyesine göre hüsn-i hat levhaları da asılmıştır. Özellikle, selâtin camilerde yazı ve tezhip sanatı bakımından önemli eserler yer almıştır. Yakın zamana kadar, tarihî camilerimizden bazıları, âdeta birer “Hüsn-i Hat Müzesi” gibi idiler. Cami ve mescidlerin önemli güzelliklerinden olan bu eserler, topyekûn ilgisizlik ve hırsızların tasallutu sebebiyle yok denecek kadar azalmıştır. Kalabilen az sayıdaki levhalar da, koruma amaçlı olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müzeye kaldırılmıştır. Son zamanlara kadar, eski camilerimizde görmeye alışkın olduğumuz bu âşina güzellikler, artık birer “yâd-ı mâzi” halini almış bulunmaktadır. Cami ve mescidlerin levhalarla dolu eski halini bilenler için bugünkü durum bir hicrâna vesile olmaktadır. Tarihî camiler restorasyona tabi tutulurken veya yeni camiler yapılırken, geleneksel yazıların dışında, klâsik sanatların günümüzdek...

İSTEM.23.2014_ÜÇ ŞEREFELİ CAMİİ AVLU REVAKLARINDA BULUNAN XV. YÜZYIL KALEM İŞİ UYGULAMALI HAT ÖRNEKLERİ - The Fifteenth Century Painting Decoration Calligraphy on the Courtyard Stoas of the Üç Şerefeli Mosque - Yrd.Doç.Dr. Ali Fuat BAYSAL -(S.61-73)

Hat sanatının önemli uygulama alanlarından birisi de mimari yapılardır. Yazılar, estetiğin yanında, özellikle yapıya ruh ve manevi bir iklim katmak için yazılmıştır. Osmanlı erken döneminin önemli yapılarından olan Üç Şerefeli Caminin önemli bir özelliği, avlu revak kubbelerini süsleyen kalem işleridir. XV. yy. Edirne tezyinatında, yazı türleri olarak Kûfi ve onun farklı uygulamaları, celî sülüs ve celî ta’lîk yazılar görülmektedir. Söz konusu yazılarla oluşturulan normal istiflerin yanında, dikkat çeken önemli bir husus da tezyinat içerisinde yer alan müsennâ istiflerdir. One of the most important applications of calligraphy is architecture. Besides aesthetic concerns, the scripts are written to give soul and spiritual meaning to the structures. The painting decoration stoa domes in the courtyard of the Üç Şerefeli Mosque are the most important feature of the Ottoman structures in the early period. This study focuses on the fifteenth century Qufic scripts and similar practices such as Celî Sulus and Celî Ta’lîq which can be seen in in the decorative arts in Edirne. Along with the normal istifs created with the mentioned scripts, Musennâ istifs are also to be found in these decorations

HATTAT MEZAR TAŞLARI “FAZIL-I FENA FİL EVKAF” ARŞİVİNDEN &FROM THE ARCHIVE OF “FAZIL-I FENA FİL EVKAF” SEPULCHRAL MONUMENTS OF CALLIGRAPHIST

ATLAS INTERNATIONAL REFEREED JOURNAL ON SOCIAL SCIENCES /Taras Shevchenko National University Volodymyrska St, 60, 01033 Kyiv/Ukrayna, 2018

Öz İsmail Fazıl Ayanoğlu’nu vakıflar ve kültür tarihimiz açısından önemli kılan yönü; “Medeniyet okyanusunun bir nebzesine ait vesikalar” olarak tanımladığı, kendisi tarafından zamanında çekilmiş, konularına göre tasnif edilmiş zengin bir fotoğraf arşivine sahip olmasıdır. Bu yönüyle, İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğünde “fazıl-ı fena fil evkaf” olarak da bilinen Ayanoğlu, vefat ettiği güne kadar Vakıflar Genel Müdürlüğüne faydalı hizmetlerde bulunmuştur. Uzun yıllar İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğünde eski eser ve mezar taşı uzmanı görevinde vakıf mezarlıklarının tanziminde, taşınmasında (nakli kubur işlemlerinde), kitabelerinin okunması, onarılması ve tasnifi hususunda yürütülen çalışmalarda görev alan, mezar taşları başta olmak üzere çok sayıda eski eserin fotoğraflanarak kayıt altına alınması ve geleceğe aktarılmasında etkin rol üstlenmiş bir iyi bir evkafçı aynı zamanda da kültür adamıdır. Ölümünün ardından da Ayanoğlu, İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesine aktarılan şahsi kitapları ile, eski eserlerden oluşan son derece zengin fotoğraf arşivi ile araştırmacıların ilmi çalışmalarına katkıda bulunmaya, pek çok araştırmacının çalışmalarına görsel açıdan destek sağlamaya devam etmiştir. Bu çalışmada İsmail Fazıl Ayanoğlu Fotoğraf Arşivi’nin en önemli taş vesika örneklerinden biri olarak kabul edilen, İbrahim Hakkı Konyalı Kütüphanesinin arşiv bölümünde 5403 numaralı dosyada yer alan ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan Hattatlara ait mezar taşı fotoğraflarının bir kısmına kronolojik bir sıra içinde, kitabelerin genel görünüm ve biyografik içeriklerine yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Evkaf, Hattatlar, İsmail Fazıl Ayanoğlu, Mezar Taşları, Karacaahmed Summary The way made İsmail Fazıl Ayanoğlu important in terms of Foundations and our cultural history is that he has a rich photograph archieve taken by him once upon a time and classified by their subjects and described by him as "Evidents of a small part of the civilization ocean". From this aspect, Ayanoğlu is known as also “fazıl-ı fena filevkaf” in the General Directorate of Foundations in Istanbul had served for General Directorate of Foundations until the date of his death is a founder and a man of culture, who participated in the operations for issuing, moving of the foundation cemeteries (in the grave transfer operations), reading epigraphs, renew and classification of them as a specialist of ancient artworks and sepulchral monuments in the General Directorate of Foundations in Istanbul for many years and undertaken an active role for taking photographs of many ancient artworks, particularly sepulchral monuments and recorded and brought to the future. After his death, Ayanoğlu has continued to contribute to scientific works of investigtors with his own books in the İbrahim Hakkı Konyalı Library and very rich photograph archive of ancient works and to provided visual support to the works of many investigators. In this study some sepulchral monument photographs of Calligraphists, considered as one of the the most important samples of photograph archive of İsmail Fazıl Ayanoğlu, are protcted in the file numbered 5403 in the archieve department of the İbrahim Hakkı Konyalı Library and previously never published anywhere, general view and biographic contents of epigraphs shall be included in chronological order. Key Words: Foundations, Calligraphists, İsmail Fazıl Ayanoğlu, Sepulchral Monuments, Karacaahmed

Fransa Milli Kütüphanesindeki 6055 Envanter Numaralı Resimli En’âm-ı Şerîf Nüshası ve En’âm-ı Şerîf Kitaplarındaki Resimlerin Cami Duvar Resimlerine Etkileri

İstem , 2024

Fransa Milli Kütüphanesi’nde 6055 envanter numarasında kayıtlı olan yazma eser Osmanlıca En’âm-ı Şerîf nüshasıdır. En’âm-ı Şerîfler, muhallefat listeleri ve tereke kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı dünyasında en çok okunan kitaplar arasında bulunmaktaydı. Tereke kayıtlarına göre tüm Osmanlı dönemi boyunca kitap sahipliği en çok olan dini kitaplar sırasıyla Kur’an-ı Kerim, En’âm-ı Şerîf, Muhammediye ve Birgivî’nin Vasiyetname kitaplarıdır. Osmanlı döneminde En’âm-ı Şerîfler İslam dinin kutsal kitabından sonra sahipliği en yaygın ikinci kitaptır. En’âm kitapları Kur’an’ın altıncı Sûresi olan aynı adlı sure ile başlamaktadır. En’âm Sûresi içerik olarak; batıl inanışlar, tevhid inancı, helal ve harama dair hükümlerden bahsetmektedir. Taşınabilir küçük dua kitabı mahiyetindeki bu yazma eserler, En’âm Sûresi dışında en çok okunan diğer seçilmiş Fâtiha, Âyetü'l-Kürsî, Yâsîn, Mülk, İnşirâh sureleri ve kısa sureleri de içermektedir. Esmâ-i Hüsnâ, Esmâü'n-Nebî, Dört Halife'nin hilyeleri, şifa âyetleri ve muhtelif dualar da bulunmaktadır. Dua kitabı niteliğindeki En’âm kitapları, Osmanlı Sünnî inancının ve peygamber sevgisinin yansıtılıp yaşatıldığı kitaplardır aynı zamanda. Kütüphane kataloğunda Kur’an’dan sureler içeren Türkçe ibadet kitabı olarak tanımlanmış bu eser, tarihsiz olup deri ciltlidir ve 137 sayfadan oluşmakta olup, hattat ve müzehhip bilgileri bulunmaz. 17 sayfası resim ihtiva eder. Resimlerden üçü seçilmiş kentlerin tasvirleridir. Bir sayfada Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in sancakları, bir sayfada peygamber sancağı ve peygamberi simgeleyen tesbih ve misvak resimleri vardır. Cennet ve cehennemi simgeleyen ağaçlar ve yine peygamberi simgeleyen gül tam sayfa olarak resmedilmişlerdir. Altı sayfa ise mühürler için ayrılmıştır. Bu çalışmada, Fransa Milli Kütüphanesi’nde bulunan bu yazma eserin resimleri tanıtılmakta ve başka üniversite kütüphanelerinde bulunan resimli nüshalarla benzerlikleri vurgulanmaktadır. Yazının ikinci kısmında geç dönem Osmanlısı ve Cumhuriyet döneminde 1950’lerde özellikle köy camilerinin duvarlarında görülen resimlerle bu kitapların resimleri kıyaslanarak, yazma eserlerin duvar resimlerine kaynaklıkları benzer örnekler üzerinden tartışılmaktadır. The Effects of the llustration Copy of En’âm- Şerîf, Inventory Number 6055, at the The National Library of France, and the Images in the En’âm-ı Şerîf Books on Mosque Wall Paintings The manuscript in question is an Ottoman Turkish copy of En’âm-ı Şerîf, registered under inventory number 6055 in the National Library of France. En’âm-ı Şerîf manuscripts were among the most widely read books in the Ottoman world, as indicated by inheritance records and lists of endowed properties. According to probate records, throughout the entire Ottoman period, the most commonly owned religious books were, in order, the Quran, En’âm-ı Şerîf, Muhammediye, and Birgivi's Vesayetname. During the Ottoman period, En’âm-ı Şerîf was the second most widely owned book after the holy book of Islam. En’âm books begin with the sixth chapter of the Quran, also titled En’âm. The content of the En’âm chapter includes discussions on false beliefs, monotheistic faith, and rulings related to halal (permissible) and haram (forbidden) matters. These handwritten works, which take the form of portable prayer books, also include other selected chapters that were widely read, such as Fatiha, Ayat al-Kursi, Yasin, Mulk, Inshirah, and various shorter chapters. They also contain sections on the Beautiful Names of Allah, the Names of the Prophet, the Cloaks of the Four Caliphs, healing verses, and various prayers. The En’âm books, which are of the nature of prayer books, also reflect and perpetuate Ottoman Sûnnî beliefs and the love for the Prophet. Cataloged as a Turkish worship book containing chapters from the Quran, this undated manuscript has a leather cover and consists of 137pages. It does not provide information about the calligrapher or illuminator. Seventeen pages feature illustrations, three of which depict selected cities. One page shows the banners of Hasan and Huseyin, another page depicts the banner of the Prophet and objects symbolizing him, such as prayer beads (tesbih) and a tooth-cleaning twig (misvak). Full-page illustrations portray trees symbolizing heaven and hell, as well as a rose symbolizing the Prophet. Six pages are reserved for seals. In this study, after introducing the images of this manuscript found in the National Library of France and highlighting its similarities with illustrated copies found in other university libraries, the second part of the text compares the images in these books with the paintings seen on the walls of village mosques, particularly in the 1950s during the late Ottoman and early Republic periods. The manuscript illustrations are discussed as sources for the wall paintings, using similar examples for comparison.

Lâleli Külliyesi Hat Düzeni (Kitabe ve Yazıların Değerlendirilmesi) The Calligraphic Arrangement of the Laleli Complex (Evaluation of Inscriptions and Writings

İslam Tetkikleri Dergisi/Journal of Islamic Review, 2022

ÖZ III. Mustafa (1757-1774) tarafından 1760-1764 yıllarında inşa ettirilmiş olan Lâleli Külliyesi mimari özellikleri ile Osmanlı’nın klasikten Batılılaşmaya geçişi esnasındaki ara dönemi temsil etmektedir. Külliye bu yönüyle 18. yüzyılda yaşanan toplumsal ve zihinsel kırılmaların, mimari üzerinden de takip edilmesine imkân sağlamaktadır. Mimar Mehmed Tahir Ağa (ö. 1202/1788’den sonra) tarafından tamamlanan külliye zaman içerisinde birçok kez tamir görmüştür. III. Mustafa döneminde İstanbul’un genelini tahrip eden deprem ve yangın gibi afetlerden külliye de etkilenmiştir. İstanbul’un birçok yapısını yeniden inşa ve ihya etmesi sebebiyle III. Mustafa önemli bani padişahlar arasında yer almaktadır. Makalemizde bütün bu tarihî süreç ve bahsedilen olguların mimariye bağlı unsurlardan biri olan yazılarda nasıl bir etkinin olduğu ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Genelde mimarideki biçimsel ve işlevsel değişikler ele alınırken mimariye bağlı diğer unsurların kendi istikametleri göz ardı edilebilmektedir. Özellikle mimarinin ayrılmaz bir parçası olan yazı ve kitabelerin gerek konumları gerekse içerikleri bu açıdan değerlendirilmelidir. Çünkü kitabeler dinî içerikler yanında değişen toplumsal sosyoloji karşısında siyasi içerik ve mesajlar da taşıyabilmektedir. Bu makalede Lâleli Külliyesi’nin sahip olduğu kitabe ve yazılar bütün yönleriyle değerlendirilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Türk-İslam Sanatları Tarihi, Lâleli Külliyesi, III. Mustafa, Hat, Kitabe, Mimar Tahir Ağa ABSTRACT The Laleli Complex was built by Mustafa III 1760-1764 and its architectural features are representative of the intermediate period of the transition from classical Ottoman to Westernization. This feature of the complex also allows one to follow the social and mental breakdowns experienced in the 18th century through architecture. The complex was completed by the architect Mehmed Tahir Ağa and was repaired many times. During the reign of Mustafa III, the complex was affected by disasters such as earthquakes and fires that destroyed many parts of Istanbul. Mustafa III is considered among the important patron sultans due to having rebuilt and revived many of Istanbul’s structures. This article attempts to reveal how the entirety of this historical process and the related phenomena affected the inscriptions as an architecture-related element. This article generally addresses the formal and functional changes that occurred in architecture while being able to ignore the direction of other architecture-related elements. The placement and content of the inscriptions and epigraphs in particular should be evaluated from this perspective, as they are an integral part of architecture due to their ability to convey political content and messages in addition to religious content in the face of a changing sociology. This article attempts to evaluate all aspects of the inscriptions and writings in the Laleli Complex. Keywords: History of Turkish-Islamic Arts, Laleli Complex, Mustafa III, Calligraphy, Inscription, Mimar Tahir Ağa

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTES KARAHALLI'DA AHŞAP TAVANLI BİR CAMİ: KAVAKLI KÖYÜ CAMİ A WOODEN ROOFED MOSQUE IN KARAHALLI: KAVAKLI VILLAGE MOSQUE

2019

Öz Uşak, Ege Bölgesi'nin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan küçük bir yerleşim yeridir. Geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yapan bölge, farklı dönemlere ait sayısız tarihi eseri bünyesinde barındırmaktadır. Araştırma konumuzu oluşturan ahşap tavanlı cami bu eserlerden birisidir. Uşak İlinin güneybatısında bulunan Karahallı İlçesi'ne bağlı bir köy olan Kavaklı Köyü'nde bulunan cami, kitabesine göre XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir. Yapı; plan ve ahşap örtüsü ile özgünlüğünü korumaktadır. Bu çalışma ile amaçlanan tarihe tanıklık etmiş olan Kavaklı Köyü Camisi'nin belgelenmesini sağlamaktır. Abstract Uşak is a small settlement located in the inner western Anatolia part of Aegean Region.The region was home to many civilizations in the past, has countless historical artifacts from different periods. The wooden roofed mosque that forms our research topic is one of these works. The mosque in Kavaklı Village, which is a village that is loyal to the Karahallı County being in the southwestern of Usak Province, is dated to the second half of the XIX. century accocding to the its epitaph. The structure protects its originality with the plan and the wooden cover. The purpose of this study is to document the Kavaklı Village Mosque bearing witness to the history.

BİR OSMANLI MUALLİMİ VE MÜHENDİSİ MUSTAFA SALİM BEY VE HESÂB-I ASGAR-I NÂMÜTENÂHİYAT (KISM-I EVVEL) HESÂB-I TEFÂZÜLÎ ADLI ESERİ

Dtcf dergisi, 2015

Hesâb-ı Asgar-ı Nâmütenâhiyat adlı eserini Hendese-i Mülkiye-i Şâhâne talebesinin faydalanacağı bir ders kaynağı olarak yazmıştır. Fakat kitap sadece Hendese-i Mülkiye Şâhâne ile sınırlı kalmamış sonrasında muhtemelen Mekteb-i Harbiye ve Darülfünun'da da okutulmuştur. Diferansiyel hesaptan bahseden eser, içerdiği kısmi türevli denklemler ve kuaternion hesabı gibi konular açısından önemlidir. Osmanlı döneminde yazılan diferansiyel hesaptan bahseden kitaplar arasında (tespit edebildiğimiz kadarıyla) bu konulara değinen ilk eserdir.

Karaman'daki Eski Eserlerin Müze-i Hümâyun'a Nakli Meselesi ve Osman Hamdi Bey Tablolarındaki Karaman Detayları

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022

Topraklarında sayısız taşınır/taşınmaz kültür varlığı barındıran Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılın ortalarından itibaren bu eski eserleri depolama, muhafaza ve teşhir etme bilinci oluşmaya başlamıştır. Bizans devrinden kalma Aya İrini Kilisesi'nde başlayan Osmanlı müzecilik serüveni, Osman Hamdi Bey'in Müze-i Hümâyun müdürlüğüne atanmasıyla birlikte gelişimini sürdürmüştür. Bu devirde, Osman Hamdi Bey önderliğinde yapılan kazılardan elde edilen buluntularla zengin bir koleksiyona sahip olan Müze-i Hümâyun için imparatorluk coğrafyasının birçok vilayetinden eski eserin getirtilip sergilenmesi düşünülmüştür. Bu eserlerden birkaçı da Karamanoğulları Beyliğine ait mimari eserler üzerindeki kitabe ve çeşitli taşlardır. Bu çalışmada; Başkanlık Osmanlı Arşivlerinde yer alan yazışmalardan hareketle Karaman'daki eserlerin Müze-i Hümâyun'a götürülmesi konusundaki tartışmalara yer verilmiştir. Ardından, bu tarihlerde Osman Hamdi Bey'in tablolarında kullanmaya başladığı Karamanoğullarına ait mimari eserlerdeki detayların bu yazışmalarla olan ilişkisi hususunda çıkarımlar yapılmıştır.

İSLAM SANAT FELSEFESİNDE HAT SANATI VEYA KALEMİN ŞARKISI

The Journal of Academic Social Science Studies, 2013

Human is a social being. It is impossible for a person who lives alone and do not have any relation to the other people to have a social life. People who did not become social do not have a life of art and culture. From this perspective, the art is the understanding formed as a result of the culture, religion, traditions and education that people received.

AMASYA'DA AHŞAP TAVANLI İKİ CAMİ ÖRNEĞİ: ŞIHLAR VE KIZILKIŞLACIK KÖYÜ CAMİLERİ THE EXAMPLE OF TWO MOSQUES WITH WOODEN CEILING IN AMASYA: MOSQUES OF THE ŞIHLAR AND KIZILKIŞLACIK VILLAGES

Öz Ahşap tavanlı ve direkli cami yapma geleneğinin kökeni, Orta Asya Türk mimarisine dayanır. Bu gelenek Anadolu'da da devam ettirilmiştir. Anadolu'da XIII. Yüzyıldan XIX. Yüzyıla kadar bu teknikte camiler inşa edilmiştir. XVIII ve XIX. yüzyıllarda ise bu inşa tekniğinin sıkça uygulandığı ve döneminin üslubunu yansıtan kalemişi bezemelerle bir arada kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmanın konusu olan Amasya'nın Şıhlar ve Kızılkışlacık Köylerindeki ahşap tavanlı iki cami, XVIII-XIX. yüzyıl mimarisi ve bezemesi hakkında değerli bilgiler sunmaktadır. Daha önce çalışılmamış olan bu eserler; plan, malzeme ve bezeme özellikleri bağlamında incelenecektir. Ayrıntılı bir şekilde incelenen eserlerin, Türk sanatındaki yeri ve önemi ortaya konulmaya çalışılacaktır. Günümüzde harap durumda olan eserlerin korunması yönünde adımlar atılacaktır. Abstract The origin of the tradition of making wooden ceilings and pillars is based on the Turkish architecture of Central Asia. This tradition continued also in Anatolia. Mosques were built in this technique from the 13th to the 19th centuries in Anatolia. In the 18th and 19th centuries, it was observed that this construction technique was frequently applied and it is seen that it is used the wall paintings (with a pen-work technique-Kalemişi) that reflect the style of the period. The two mosques with wooden ceilings in Şıhlar and Kızılkışlacık villages of Amasya, which is the subject of this study, provide valuable information about the architecture and ornaments of the 18th-19th century. The buildings that have not been studied before will be examined in the context of their plan, material and the ornament features. It will be tried to reveal the importance in Turkish art of the buildings that examined in detail. It will be taken a step to protect of these buildings that have survived in a dilapidated condition at the present day.