Klaus Röhrborn - Śūnyavāda ve Vijñānavāda - 2016-2 Turkish Translation M Olmez et alii.pdf (original) (raw)

İSTEM.25.2016_ABDÜLMECÎD-İ SİVASÎ’NİN MANZUM KASÎDE-İ HAMRİYYE TERCÜMESİ - The Translation of Abdulmecid-i Sivasi’s Kaside-i Hamriyye - Yrd.Doç.Dr. Yusuf YILDIRIM - (S.151-175)

Bu makalede İbnü’l-Fârız’ın Hamriyye kasidesine yazılan Türkçe tercüme ve şerhler ele alınarak tanıtıldıktan sonra, kasidenin bilinen tek manzum tercümesi olan Abdülmecîd-i Sivâsî’nin Kasîde-i Hamriyye Tercümesi üzerinde durulmuş, ardından tercümenin metni verilmiştir. Ancak bütün bunlardan önce, çoğu zaman gözden kaçan bir konu olarak Türk edebiyatıyla Arap edebiyatı arasındaki köklü ve sürekli münasebetler hakkında bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur In this article, Turkish translations and commentaries written for Ibnu’l- Farız’s Hamriyye qasida (ode) have been examined. Abdülmecid-i Sivasi’s Kaside-i Hamriyye Translation, which is the unique translation written in verse of the ode, has been analyzed and then its text has been presented. However, the essential and continuous relationships which were generally unnoticed between the Arab and Turkish Literatures will be first evaluated.

İbrahim Halil TUĞLUK (2008). Lâ mekâni Hüseyin'in Esrarnâme Tercümesi. Turkish Studies, 3(4), 818-865.

Turkish Studies, 2008

Türk edebiyatı üzerinde önemli etkileri olan Ferîdü’d-dîn Attâr’ın Esrâr-nâme adlı eseri birçok defa Türkçeye tercüme edilmiştir. Bunlardan biri, Lâmekânî Hüseyin’in tercümesi olup kaynaklarda İnsan-ı Kâmil mesnevisi olarak geçmektedir. Eserin Esrâr-nâme tercümesi olduğu Milli Kütüphanedeki nüshasından tespit edildi. Mefâîlün Mefâîlün Feûlün vezniyle kaleme alınmış olan mesnevi, 537 beyittir. Bu çalışmada, Esrâr-nâme tercümesi incelenmiş ve Esrâr-nâme tercümesinin tenkitli metni yapılmıştır.

Vamık D. Volkan, translated into Turkish by Özgür Karaçam (Istanbul: Asi Kitap Publishing, 2017) Değerlendiren / Reviewed by

Terrorism that we can take as a common problem of the World states which is a universal problem when the emergence of the interaction of multiple elements is effectively used, especially psychology. One of the most suffering from this problem is innocent people and groups which recalled with terrorism. The emergence of the terrorism phenomenon, in the stage of the transition from the individual to society, culture, media and transporting unhealthy methods play dominant role. This product that inherited from the environment leads to the birth of a traumatized generations for Mr. Vamık D. Volkan. He describes these generations and the psychobiographies of the leaders of these generations, Volkan is a psychiatry professor who retired from the University of Virginia School of Medicine in the United States. The work was published in America in the name Book Reviews

Turkish Studies VAKF VE İBTİDÂ KONULARINDA YAZILMIŞ ÇAĞATAYCA BİR RİSÂLE: CELÂLEDDİN OTRARÎ'NİN VUKÛFU'L-KUR'ÂN'I

İslamiyeti kabul eden Türkler Kur’an ilimleri konusunda (Kur’anın okunması, yazımı, hattı, toplanması, dil ve üslûbu, tertibi, çoğaltılması, kırâati, ayet ve sûrelerin birbiriyle ilgisi) birçok çalışma yapmış ve eserler ortaya koymuşlardır. Türklerin hem doğu hem de batı coğrafyasında geniş bir alanda hüküm sürmeleri gerek dil gerekse muhteva bakımından çeşitlilik sağlamış büyük bir külliyatın oluşmasına olanak sağlamıştır. Bu büyük külliyât içerisinde ele alınan konulardan birisi de vakf ve ibtida konusudur. Vakf ve ibtida, Kuran’ı okurken anlamın gerekli olduğu yerlerde durmayı ve ardından tekrar başlamayı sağlamak, böylece de kastedilen anlamın dışına çıkmamak ve anlamı bozmamak için dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur. Bu konuda kaleme alınmış olan eserlerden biri de Çağatay Türkçesiyle yazılan Vukûfu’l-Kur’ân adlı eserdir. Elimizde bilinen tek nüshası mevcut olan ve Süleymâniye Kütüphânesi Şehid Ali Paşa Koleksiyonu 2824 numarada bulunan bir mecmuada bulunmaktadır. Mecmuadaki bütün eserler Kur’ân ilimleriyle ilgili olup büyük çoğunluğu Farsçadır. Birkaç Arapça risâlenin de olduğu mecmuadaki tek Türkçe risâle “Vukûfu’l-Kur’ân” olup mecmuanın 93b-99a sayfaları arasında yer almaktadır. Eserin birinci bâbında Kur’ânda yer alan bazı ayetlerde okuyucunun yanlış yerde durup tekrar kaldığı yerde okumaya devam etmesi sonucunda anlamın bozulması hatta kişiyi küfre götürmesi meselesi, ikinci bâbında da Kur’ân-ı Kerîmde herhangi bir kelimede durulduğunda o kelimenin son harfinin harekesinin nasıl olacağı meselesi ele alınmaktadır. Hâfız Celâleddin Otrarî tarafından yazılan Vukûfu’l-Kur’ân’ın, mecmuadaki istinsah kayıtlarına, metnin yazım ve dil özelliklerine göre Çağataycanın Klasik dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada eserin tanıtımı yapılarak hakkında bilgi verilecek ve metni ortaya konacaktır.

MENÂKIB-I ŞA’BÂN-I VELÎ’DE KÜLTÜR UNSURLARI.pdf

The saint legend is a genre which tells the miracles shaping around saints. The works in which the saint legend the saint legend are collected named as "menakibname". The saint legends that are read in the various meeting places and in dervish lodges have fascinated the heart of listeners for centuries. The main reasons in writing of saint legends are that training disciples and creating the unity of the religious sect. In addition to this, the important information about historical figures and historical events can be acquired from saint legends and the narratives of them can be based on the historical facts. One other importance of the saint legend is their contribution to cultural studies. Much information about sufist culture, social life, traditions and traditional life style can be reached through saint legends. The saint legend that is subjected in this essay, namely Menâkıb-ı Şa'bân-ı Velî, includes the narratives about Hz. Pîr Şeyh Şabân-ı Velî and his four caliphs who take his place after his death. Menakibname was written by fifth sheikh Ömer Fuâdî in 1604. In this study, the mentioned saint legend is examined according to cultural element. The places, individuals, jobs and professions, goods, apparels, eating, folk medicine, economy, the concepts of time, metrology, social life, folk believes, features about culture of dervish lodge, proverbs and idioms, collocations and relation phrases, salutations, miracles motives and names are detected. Menâkıb-ı Şa'bân-ı Velî is a very important resource in general, for Turkish culture and in particular for the culture of Kastamonu during the 16th and 17th centuries. The dervish lodge that Sheikh Şabân-ı Velî takes place in the center, is understood from Menakibname that a very important place where needy people find solution for their sorrows and ill people find cure for their illnesses. Everyone was welcomed in the dervish lodge, it seems that not only Muslims but also non-muslims. Therefore the dervish lodge plays a uniting role and this role is remaining.

Çeviriler/Translations / Übersetzungen / GİZEMLİ BİR DİN (19. YÜZYIL OSMANLI ÇUKUROVASI’NDA NUSAYRÎ ALEVÎLERİ ÜZERİNE BİR SAHA ARAŞTIRMASI)

Çeviri-makalenin orijinal künyesi için bk. (James) Theodore Bent (1891a). "A Secret Religion". The Cornhill Magazine. 1891/XVI. 65-74. Bent'in-dönem konjonktüründe normal karşılanabilecek-başlığına, yazının muhtevâsını daha iyi aktarabilmek gayesiyle "()" içinde yeni bir ekleme yaptık. Tercümede "[]" arasında belirtilen tüm ifadeler, tarafımızdan konuldu. Buna binaen ana metinde "()" içine yazılanlar, J. T. Bent'e aittir. Tüm dipnotlar, sonnot, bibliyografya (kaynakça) ile "Ekler" kısmında asıl hali ve transkripsiyonu sunulan Osmanlıca belge çevirmence hazırlanmıştır. Pek çok açıdan elimizdeki bu çeviriyi takviye eden ve yine Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi'nde (2021/23. Sayı) yayımlanan Bent'in "The Yourouks of Asia Minor" (Küçük Asya'nın Yörükleri) tercümemizde tashihi elzem birkaç nokta bulunmaktadır. Bunlardan biri, tarafımızdan sehven eksik bırakılmış küçük bir çeviri detayı ve kalan ikisiyse, yorucu editoryal süreçte meydana gelen düzelti hatalarıdır: 1.

Edirneli Ağazâde Örfî Mahmûd’un Mefhumü’t-Tevârih adlı eserinin II. cildi transkripsiyonu

2019

Çalışmanın ilk kısımlarında Edirneli Ağazade Mahmud Örfi’nin hayatı ve eserlerinden kısaca söz edildikten sonra Mefhumü’t-Tevarih adlı eseri için ayrı bir başlık açılmış ve eser tamamıyla tanıtılmıştır. Asıl kısım olan transkripsiyon kısmına gelindiğinde ise eserin çevirisi orijinal nüshada düzensiz ve bazı yerleri silinmiş olduğundan kopya nüsha üzerinden karşılaştırmalı olarak ve bağlantı kurularak çevirisi tamamlanmıştır. Kopya nüshada daha açık ve belirli bir düzen içinde yazılmış olup orijinal nüshadaki dağınık ve okunamayan içindekiler kısmı buraya tablo olarak eklenmiştir.Sonuç olarak da eserin müellifi, Sultân I. Ahmed’in tahta geçişi ile başlayarak Sultân IV.Mehmed’in ilk yıllarına kadar olan dönemin önemli olaylarını, bazen detaylı bir anlatımla bazen de kısa ve öz bir anlatımla yazmıştır. Müellifin, kendine göre önemli gördüğü olayları aktarmış olduğu ve yaklaşık yarım asırı ele alan bu eseri kısa, pratik bir üslûpla ele aldığı sonucuna varılmıştır.--------------------Bor...

Ahmed-i Rıdvan'ın Manzum Kasîde-i Bürde Tercümesi

Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2018

Öz: Hz. Peygamber’e duyulan derin muhabbet, birçok edebî türün gelişmesine vesile olmuş ve O’nu öven, çeşitli hasletlerini, örnek ahlakını ve eşsiz yaratılışını konu alan manzum ve mensur sayısız eser kaleme alınmıştır. Ka’b bin Züheyr ile Bûsîrî’nin Hz. Peygamber sevgisi ekseninde yazdıkları ve literatürde Kasîde-i Bürde olarak tanınan meşhur şiirleri, en güzel na’t örnekleri olarak kabul edilir. Ka’b bin Züheyr’in Bânet Su’âd ifadesiyle başlayan ve Hz. Peygamber’in mübarek hırkasıyla takdir edilmesine vesile olan kasidesi, kendisinden sonra yazılan na’tlara öncülük etmiştir. Fakat Bûsîrî’nin Hz. Peygamber’e olan samimi aşkını dile getirdiği el-Kevâkibü’d-dürriye fî medhi hayri’l-beriyye adlı şiiri, gerek edebî değeri gerekse yazılış hikâyesi bakımından Ka’b bin Züheyr’in eserini gölgede bırakmayı başarmış ve tercüme, şerh, tahmis, taştir, tesdis, tesbi’ ve nazire gibi çeşitli formatlarla edebiyatımıza kazandırılmıştır. Altı mesnevi ve hacimli bir Divan sahibi olan Ahmed-i Rıdvan da Hz. Peygamber’in şefaatine mazhar olabilmek ümidiyle Kasîde-i Bürde’ye 105 beyitlik manzum bir tercüme kaleme almış ve bu sahada kalem oynatan şairler kervanına katılmıştır. Bu çalışmada öncelikle Ka’b bin Züheyr ile Bûsîrî’nin kasideleri genel hatlarıyla tanıtılmış ve Ahmed-i Rıdvan’ın hayatı ve eserleri hakkında geniş çaplı bilgi verilmiştir. Ardından manzum Kasîde-i Bürde tercümesinin şekil ve muhteva özellikleri üzerinde durulmuş ve tespit edilebilen dört nüshasından istifade edilerek tenkitli metninin sunumu yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bûsîrî, Kasîde-i Bürde, Ahmed-i Rıdvan, Tercüme Abstract: Countless works of poetry and prose praising the qualities of the Prophet Muhammed (e.g., his moral character and his divinity) have been penned in the name of Sufic literature. The intense love shown by Ka’b bin Zuhayr of Arabia and Al-Busiri of Egypt towards The Prophet are no exception to this rule, with their poetry being accepted as some of the finest examples of na’t including the famous Qasīdat al-Burda (The Poem of the Mantle). Bin Zuhayr, continuously outdoes himself with each successive poem, starting with his ode to the Prophet exalting his holiness, Banat Su’ad. However, Al-Busiri had succeeded in rivaling Bin Zuhayr through his ode Al- Kawākib ad-Durrīya fī Madḥ Khayr al-Barīya (The Celestial Lights in Praise of the Best of Creation), both in terms of its literary value and its content. Moreover, Al-Busiri’s masterwork has earned its way into Turkish literature through various formats such as translation, exegesis, tetralogy, quintet, hexalogy, septology, and parallelism. Ahmed-i Rıdvan, who himself had composed a voluminous six mesnevi divan, had quilled a translation of 105 couplets of Al-Busiri’s Qasīdat al-Burda from Arabic into Turkish, with the hope of honouring The Prophet’s intercession. Doing so had furthermore entered Rıdvan an esteemed place amongst the poets of the day. The first part of this paper takes brief but broad look at odes of Bin Zuhayr and Al-Busiri, alongside the life and works of Rıdvan. The second part goes on to both examine the form and content of Rıdvan’s translation of Qasīdat al-Burda, as well as provides a textual criticism of four different handwritten manuscript versions of the same text. Keywords: Al-Busiri, Qasīdat al-Burda, Ahmed-i Rıdvan, Translation