Tefekkürün İzinde (original) (raw)

Tefekkürler

İnsanın eşyayı idrak ameliyesi, o insanın sahib olduğu vehbi akıldan nasibi ile, fıtri kabiliyet ve melekeleri, vusati, şahsına munhasır seciyesi (fıtri ahlak), hassa uzuvlarının mukayyedliği gibi unsurlar ile ailesinden, muhitinden aldığı terbiye ve irfan ve taallümün (ki bu şahsın hayata nazarını, kainatı, eşyayı, vakıayı tefsirine medar olan 'din'den neşet eder) imtizacı sayesindedir. Bu nokta-i nazardan, şahsın idraki insanın mahdudiyetiyle mahdud, maluliyetiyle malüldür.

İslam Tefekkür Geleneği ve Önemi

Günümüz Türkiye'sinde ve İslam dünyasında değişim (tegayyür veya tebeddül), yaşanılan en önemli tecrübe gibi gözüküyor. Bir zaman donukluktan, katılıktan, aşırı muhafazakârlıktan şikâyet edilirken, bugün şikâyet edilen en önemli konu, hiçbir şeyin sabit olmayarak sürekli olarak bir değim içinde bulunmasıdır. Bu noktada en fazla kaygılanılan nokta, değişimin kendisinden çok, yönünün belli olmayışı ile alakalı olarak bir belirsizlikle karşı karşıya bulunuyor olmamızdır. Her ne kadar, bizim Batı'dan geri olduğumuzu varsayan görüşe göre, değişimin saiki belli olduğu için (yani Batı), bu saik hem saik olarak esası, hem de değişimin yönünü ve hedefini gösterdiği için hiç de belirsiz bir gidişat içinde bulunmuyoruz. Ancak bu tavır sahipleri için de, Batı'nın mevcut durumunun kabul edilebilirliği bir tarafa, bundan sonra ne yönde bir değişim içinde bulunduğu da belirsizliğini aynı şekilde koruduğu için, onlar da bu kaygının dışında değillerdir. Çünkü içinde yaşadığımız durum, bir anlamda hedefini kaybetmiş bir değişimin, insanlar karşısında kendi hürriyetini kazanarak, başlı başına bir amaç haline geldiğini gösteriyor. Arzu edilen, belki tam istenildiği şekilde olmasa da, gerçekleşmiş olmakla birlikte, gerçekleşmekle kalmamış, insanlar karşısında bir bağımsızlık kazanarak insanların başına bela olmuştur. Değişim bugün yaşanılan en önemli meselemizdir.

Teşekkül Süreci̇nde Hadi̇s-Fikih İli̇şki̇si̇ Üzeri̇ne

2005

İslâmî ilimler tarihinde teşekkül dönemi denildiğinde, hicrî II. asrın ikinci çeyreğinden sonraki bir sürecin kastedildiği malûmdur. Bu devre, Hadis tarihindeki özel kullanımıyla tasnîf dönemine denk düşmektedir. Söz konusu dönemde, İslâmî ilimler için topyekûn bir tedvîn, teşekkül ve tasnîf faaliyeti başlamış ve yaklaşık hicrî IV. asrın ilk çeyreğine kadarki bir zaman dilimini içine alacak şekilde devam etmiştir. Bilindiği üzere, özellikle teşekkül döneminden önce ilim denildiğinde, Kur’ân-ı Kerîm ve hadis metinlerinden elde edilen bilgi kastedilmiştir. Kur’ânî bilgilerin elde edildiği malzemenin de rivâyetlerden oluştuğu düşünüldüğünde, bu devrede ilim kavramının genel olarak Hadis ve ona bağlı ilimler için kullanıldığı söylenebilir. Emevîler devrinin sonlarına doğru, hadislerin tedvîni ile birlikte Müslüman dünyada bir ilimleşme hareketi de başlamıştır. Böylece, tâbiûn neslinin önderliğinde “İslâm dünyasını yönlendiren ilk ilmî hareket, hiç kuşku yok ki, hadislerin toplanması hâd...

İman Esasları Açısından Bir Tefekkür Dünyası Olarak Mikroplar Âlemi

Köprü, 2021

Koronavirüsün küresel gündem olduğu ve nazar-ı dikkatleri mikroplar dünyasına çevirdiği bir dönemde kaleme alınan bu makalede ilk olarak Kur'an'da düşünmeye ve tefekkür etmeye teşvik hakikati üzerinde durulmaktadır. Kur'an en genel manada hem vahyi hem de kâinatı tefekkür etmeye yöneltmektedir. Ancak mikro âlem ve onun içinde mikroplar âlemi insanoğlunun kâinat tefekkürlerinin en ıssız alanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna binaen makalede ikinci olarak mikroplar âleminin muhteşem bir tefekkür dünyası olarak önemine dikkat çekilmektedir. Üçüncü kısımda ise imanın altı esası perspektifinden mikroplar dünyasının tefekkür edilmesine odaklanılmaktadır. Risale-i Nur'un farklı eserlerinde yer alan mikroplar âlemi tefekkürleri her bir iman esası açısından incelenerek dikkat nazarlarına sunulmaktadır.

Hür Tefekkürün Kalelerinden İbret Gazetesi

Hür Tefekkürün Kalelerinden İbret Gazetesi, 2023

vii fikir gazetesidir. Kitapta aktarılan ve 650 sayfadan fazla tutan metinler okunduğu zaman bir işaretle değinilen mevzu daha da netleşecektir. Bundan ötürü 132 sayılık İbret'in 16 sayısından aktarmalar yapılmamıştır. İbret üzerine yazılan tezlerden hareketle aktarılmayan metinlere dair bir fikir edinilebilir. Eski harfli gazete metinlerini aktarmak matbu kitapları aktarmaktan nispeten daha zordur. Nitekim gazete metni tek nüshadır ve çoğu zaman mürettip hatalarından kaynaklanan, yanlışlıkların, fiziksel hasarların bulunduğu ve genelde tekrar basımı bulunmayan tek baskı bir metindir. Yazarlar yazılarını gözden geçirip başka yerlerde yayımlamamışlarsa gazetedeki metinlerde bulunabilecek hataların düzeltilmesi zor, bazısı için de imkansızdır. Nitekim İbret nüshalarında yanlış basılmış ve orijinal metinde baskısı çıkmamış ifadeler de mevcuttur. Yazıları aktarırken İbret'in Hakkı Tarık Us, Taksim Atatürk Kitaplığı ve Ankara Milli Kütüphane'de bulunan dijital kopyalarından yararlandım. Gazete sayılarının Hicrî tarihli karşılıklarını da Türk Tarih Kurumu'nun Tarih Çevirme Kılavuzu'na göre tespit ettim. Gazetede bazı yazıların başlıkları yoktur. Bunlardan metin içinde atıflarla isimleri tespit edilenlerin başlıklarını bu atıflara göre köşeli parantez içinde; diğerlerini yazarların ve gazete idaresinin tercih ettiği şekliyle başlıksız olarak aktardım ve "***" işaretiyle gösterdim. Gazetedeki yazıları aktarırken doğruluğunda tereddüt ettiğim bazı kelime ve terkiplerin aktarımında yardımlarını gördüğüm Prof. Dr. Ekrem Bektaş ve Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Alp'e, metinlerde geçen Farsça beyit ve cümleleri anlamlandırarak yardımını esirgemeyen Salih Çetin'e, bazı metinlerin aktarımını karşılıklı okumalarla kolaylaştıran Prof. Dr. Mustafa Durgun'a, gazeteye ait bazı dijital materyallerin temininde yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Mehmet Güneş'e teşekkürü bir borç bilirim. Değerli vakitlerini ayırıp aktardığım metinleri baştan sona okuyarak düzeltmeme yardım eden öğrencilerime sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Onlar olmasa metinleri yayıma hazırlamam çok uzun zaman alacaktı. Ayrıca kitabın basımını üstlenen Kriter Yayınevi'nin yayın editörü Sayın Numan Ergül'e ve yayınevi çalışanlarına teşekkür ederim. Aktarımımda kusurlar veya yanlış okumalar muhakkak olmuştur. Yine de aktardığım metinleri en sahih şekliyle vermeye çalıştım. Daha iyisiyle gelen olursa onu alırız. Namık Kemal'in bazı yazılarında, mektuplarında geçen ve İntibah mukaddimesinin sonundaki bir usul kaidesinde dendiği gibi: Huz mâ safâ da' mâ keder! (İyisini al; kötüsünü bırak!). Namık Kemal ve dostlarının İbret yazılarıyla bize bıraktığı en iyi şey hürriyet hissi olsa gerektir. Bu vesileyle Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı hepimize kutlu olsun.

Düşünmeyi / Tefekkürü Öğretmek Nasıl ve Ne Şekilde Olur?

Tarih Bilinci, 2023

Doğan, “Düşünmeyi / Tefekkürü Öğretmek Nasıl ve Ne Şekilde Olur?”, başlıklı bizi düşünce tarihine doğru bir yolculuğa çıkaran yazısında düşünmenin nasıl yapılacağı ve insan varlığı hak- kındaki önemine dikkat çekmekte. “Bendeniz kaleme aldığı 100 Soru Cevapta Eğitim Felsefesi (Doğan, 2020) kitabımda düşünce ile ilgili bölümlerden yararlanarak kaleme aldığım bu makalede düşüncesiz bir eğitim ve düşüncesiz bir davranış olmayacağını ortaya koymuştum. Özellikle ve öncelikle çocuklara ve öğrencilere düşünceyi nasıl ve ne şekilde öğretilmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır. Küçük yaşlardan itibaren bireye düşünce ve düşünce metodunu öğretemezsek insanları başkasının düşünce ağına bir nevi itmiş oluruz. O nedenle düşünce eğitimi okullarda verilmelidir. Düşünce pratikte bireye aklın doğru kullanmasını ve problem- leri düzgün çözmemize yardımcı olur” diyor Süleyman Doğan.

Türk Felsefesi/İmkân ve Ufku

Türk Felsefesi , 2018

Editörlüğü Levent Bayraktar'ın yaptığı, Kırmızılar Yayıncılık tarafından yayımlanan, Türk Felsefesi/İmkan ve Ufku; Ali Osman Gündoğan, Hakan Poyraz, Kenan Gürsoy, Levent Bayraktar, Mevlüt Uyanık, Milay Köktürk, Rahmi Karakuş katkıları ile oluşmuştur.